Atalarımız Hunlar

Eski 08-03-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atalarımız Hunlar



Rusya'nın azınlıkta bulunan halkları hakkında son dönemlerde çok sayıda kitap yazılarak çarpıcı görüşler ortaya atılmıştır Doksanlı yılların getirdiği "ısınma dönemi", Gorbaçov'la birlikte demirperdeleri yıktı ve yaşamını sessizce sürdürmek zorunda bırakılan azınlıklara, dünyaya açılma, kendini tanıtma ve tarihî izlerini arama fırsatını verdi

Rusya'daki azınlıklar, özellikle Türk kökenlikler, resmî tarih mağduru sayılabilir, çünkü ataları hakkındaki bilgileri ve öz kültürlerini yeni kuşaklara sansürsüz aktaramıyorlardı Böylece genç kuşaklar, giderek hafızadan silinmeye mahkûm edilen halk değerlerinden mahrum kalıyor ve manevi yönden gelişemiyordu Bunun sonucunda da Ruslara karşı "milli yetersizlik kompleksi" oluşuyordu Özellikle Türk halkları, resmî tarihten ve okul sıralarından öğrendikleri "barbar" kılığından ürkerek, sindirilmeye elverişli bir kişiliğe bürünmek zorunda kalıyorlardı Yalnızca, tarihî topraklarını kaybetmeyen birkaç halk, yeni nesillerini kendi kültürü çerçevesinde yetiştirebilmiştir Bütün dünyaya dağılmış ve devletleri parçalanmış Türkler ise böyle bir imkândan yoksundu

Tarih boyunca farklı halkların dilinde Hu, Hun, Kıpçak, Kuman, Sarık, Polov, Küyeşe, Has, As, Sibil, Hazar, Tatar, Hor, Peçeneg olarak adlandırılan Türklerin bugünkü torunları Karaçaylı, Balkarlı, Azeri, Gagauz, Sekeli, Kazak (Rus Kazakları), Kazah (Orta Asya Kazakları), Türkmen, Özbek, Bulgar, Altay Türkleri, Kalmuk, Kırgız, Karakalpak, Başkurd, Uygur, Kırım ve Kazan Tatarları, Tuvin, Hakas, Kumuk, Çuvaş, Avar, Nogay, Yakut vb halklar zorla verilmiş etnik isimleri ve gerçek tarihten yoksunlukları nedeniyle geçmişleri hakkında tamamen bilgisizdi

Türk halkı üzerindeki Rus Çarlığı'nın kanlı sindirme ve millî belleği yok etme girişimleri o kadar kuvvetliydi ki, günümüzde bile etkisini sürdürmektedir Sonuçta yüzyıllarca devam eden resmî devlet politikası, baskı altındaki halkların millî hafızasının zayıflamasında etkili olmuştur Dağılan ve farklı isimlerle adlandırılan Türk halkları, kardeşlerini unutmuş, çevre halkların özelliklerini diline yansıtmış, genetiği farklı unsurlarla karışmış, diğer halkların kültürünü paylaşmış antropolojik ve kültürel anlamda yönlendirilmiştir Bu durum, Türk halklarını köklü bir değişime uğratamasa da Deşt-i Kıpçak devleti ve halkı tarihten silinmiş ve Rus Çarlığı'nın "mavi rüyası" neredeyse gerçekleşmiştir

Sınırları, kuzeyde Moskova nehri, güneyde Velikaya Bulgarya Kaganatı; doğuda Baykal gölü; batıda Dunay'a (İstr) uzanan, Moskovya, Rim ve Bizans'ın vergi verdiği büyük Türk devleti (Gun, Kıpçak) önce Moğollar tarafından yağmalanarak "Kızıl Ordu"ya dönüşmüş daha sonra da Çin entrikacılığına taş çıkartacak kurnazlıkla "Velikaya Rus" (bugünkü Rusya Federasyonu) olmuştur

"Nasıl böyle oldu" sorusu, yüzyıllarca soruldu ve bugün de sorulmaya devam etmekte Bu konuda son zamanlarda birçok çarpıcı belge ve bilgi çıktı ortaya Bu bilgilerden birine göre, Rusya askerî önderliğini ve üst düzey soyluluğunu, eski düşmanları Moğollar (Syanbiyler) tarafından vurulduktan sonra, Moskovya Knezliği'nin çağrısı doğrultusunda, "Rus" tarafına geçen "Türkler" oluşturmuştur (Murat Adji, "Polın Polovetskogo Polya") Yüzyıllar boyunca arşivlerde saklanmış ve sadece lisansüstü öğrencilerinin ve bilimadamlarının incelemesine izin verilen Obşiy Gerbovnik Dvoryanskih Rodov Vserossiyskoy İmperiyi, İstoriya Russkogo Dvoryanstva, Russkaya Rodoslovnaya Kniga, Russkiye Familiyi Türkskogo Proishojdeniya (NA Baskakov, Türk Kökenli Rus Soyadları, Ankara, 1997) kitaplarında ve diğer tarihî kayıtlarda bu gerçek mevcuttur "Poskrebi kajdogo Russkogo, okajetsya Tatarin" (Üstünü biraz kazırsan her Rus'un altından Tatar çıkar) diyen Rus atasözü boşuna söylenmemiştir Rus halkı resmî politikanın çelişkisini geleceğe yönelik olarak kodlamış ve gerçeği savunduğunu belirterek, gelecek nesiller önünde kendini aklamıştır Ama Çarlık o kadar vicdanlı değildi
Söylenen tarihî kayıtlarda "Kızıl Ordu"dan gelen ve "Russkiy" etnik ismini alan Türklerin, "Rus" devletinin tüm üst düzey soyluluğunu, askerî kuvvetlerini ve seçkin kitlesini oluşturduğunu görmek mümkündür

Bazı tarihî kanıtlar ve Türk halklarında korunagelmiş tarihî bilgilere göre Moskovya, yedi bin yıl at üstünde savaşan Hunların askerî etkisi altında yetişmiş ve aralarında Syanbiyler tarafından ele geçirilerek "Syanbiyleşmiş" Hunların da bulunduğu Moğol ordusuyla savaşamazdı, kazanması da imkânsızdı Çünkü ne tarihî ne de askerî tecrübesi vardı Ama tatlı dilli Moskovya, bir düşmanının eliyle diğerini mahvetmenin yolunu buldu: Türk soylularına kucak açıldı, yeni vatan oluşturma muamelesi yapıldı ve art niyetlilikte pek başarılı olamayan Türk soyluları, Rus devletinin "knyaz"ı, "gaf"ı olarak "Russkiy" etnik ismini kabullendi Sonuçta Türk kültürü "Rus" kültürü, Türk zaferleri "Rus" zaferleri oldu
Ama "Rusluk"a soyunan Türklerin yeni vatan hayalleri, Moğollar Deşt-i Kıpçak'tan kovulur kovulmaz kanlı bir "Ruslaştırmaya" dönüştü ve Türk devletine "Rus" adı verildi Avrupa devletlerinin de bu olaydaki etkisi tarih tarafından bilinmekte Çünkü Batı dünyasını diz çöktüren Türklere karşı kin ortaktı

Tarihteki bütün egemen halkların kaderi de bu şekildedir: Süzerene* bağlı halk, güçlenir güçlenmez efendisini yıkar, maddi-manevi varlığını da (özellikle aynı topraklarda yaşıyorlarsa) kendine mal eder Eğer bunu yapmaya gücü yoksa kendi yenilgisini "kutsal savaş" gibi gösterir ve gelecek kuşaklara, egemen halkın "vahşi" ve "gaddar" olduğu yönünde hatıralar bırakır

Hunlara karşı her ikisi de yapılmıştır Devleti ve kültürü benimsendi Bunu haklı çıkarmak için de Türklerin acayip olması gerekiyordu ve at eyerini, kaşığı, üzengiyi öğreten, Avrupa'ya Demir Devri'ni getiren, gelişmiş manevi kültüre sahip Gunlar (Hunlar), Avrupa tarihinde "barbar" kılığına büründürüldü Ama çağdaş dünyada Türklerin medenileştirici etkisi, her bilgili ve mantıklı insan tarafından bilinmektedir Rus Çarlığı'nın yazı işleri makamında üretilen tarihî masallar, artık inandırıcılığını kaybetmiştir

Bilindiği gibi tarihte galip, iki renkte tanımlanır: siyah veya beyaz Kader, Hunlara siyahı Batı'nın elinden nasip etmiştir Ve bu siyah o kadar kalındır ki günümüzde bile gün ışığını zor geçirmektedir Kara çalmakta başarılı bir tarihe sahip olan Rusya Çarlığı, bu konuda en önde anılabilir Çünkü dünya tarihinde eşsiz bir fethetme olayı gerçekleştirerek, dost sıfatıyla Gunları (Hun, Kıpçak Türkleri) yeni vatan hikâyesiyle oyalamış, onlara kendi "Rus" etnik ismini kabul ettirmiş, maddi ve manevi varlığına öyle de sahip olmuş, onun savaşçılığıyla düşman olduğu Moğolları yenmiş ve Rus ismini tarihe yazmıştır Daha sonra da Türk'ü barbar ilan etmeyi ve bu yalanı tutturmayı da başarmıştır

MS 10-13 yüzyıllarda, bin yıla yakın bir tarihi olan Deşt-i Kıpçak, Gunların, Alan ve Sarmatlarla (Parfyanlarla) akraba olan İran kökenli halklar) kardeşlik anlaşması çerçevesinde oluşturduğu Kafkas Halkları Birliği temelinde, büyük bir imparatorluğa dönüşerek içinde birçok etnik grubu barındırmıştı Kaganatlara bölünmüş ve eski "Hunnu"nun devlet düzenine benzer biçimde "Kağanlar Kurulu" ve "Şanüy" (Han) tarafından yönetilen devletin halkını Gun (Hun), Alan, Sarmat, Ugr, Kıpçak, Dinlin, Syanbiy, Çidi, Tele, Aşın, Kırgız, Gyangun, Üyeçji, Usun, Sak, Kyan, Hora, Di ve daha eskiden Hunlara katılmış etnik gruplar oluşturuyordu Ayrıca Kuzey Kafkasya'nın (Skifya'nın kuzeydoğusu) yerli halkları da birliğe dahil olmuştu Elbette bu kadar etnik grubun barındığı bir devlette, Kaganatların (Prenslikler) özgürlüğü kısıtlanmadığından MS 13 yüzyılda rekabet ve geçimsizlik gibi olumsuzluklar yaşanmaya başlamıştı (Aslında doğruyu söylemek gerekirse, Türk halkının her boyu kendini "tepe", diğerini ise "dağlık" sayar Bu "soy", "kitle", "boy" kibiri ne yazık ki gelenekseldir) Deşt-i Kıpçak kurulurken, Hun hafızasında "ayrımcılık" ve bölücülük"ten kaynaklanmış iç savaş trajedisinden (Hunnu'nun yıkılışı) kalma dersler hâlâ etkiliydi ve Kafkas Halkları Birliği döneminde, o dersler dikkate alınarak, bütünleşmeye, birleşmeye özel önem veriliyordu Bin yıla yakın bir süreçte ise bu hafıza zayıflamış ve iç çekişmeler devletin trajik sonunu hazırlamaya başlamıştı "Bölünen halk yok olur" (Bölünen halk-talk) diyen atasözü artık unutulmuş, yeni kuşaklar da kudretli devletin yıkılabileceğini düşünmeden iktidar çekişmelerine girişmişlerdi Düşman da fırsatı değerlendirmekte gecikmedi Moğol saldırıları devleti güçten düşürdü ve Moskovya'yla yeni vatan oluşturma girişimi, kanlı "Ruslaştırma'yla sonuçlandı Artık yüce Hun halkının "batı kanadı"nın tarihi durmuştu

Tarihî arenaya geç çıkan (MS 9-11 yüzyıllar) Rus halkı başkanlığı ise, yetersiz nüfusu ve kısa tarihine rağmen perde arkası işlerde uzmanlık göstererek imkânsızı başarmıştır Yavru kelebeğin, ana kelebeği içerden yiyerek beslenip dünyaya gelmesi gibi, Gun (Hun) halkının etnik, kültür ve coğrafi varlığıyla "beslenerek" kudretli Rus İmparatorluğu olarak ortaya çıkıvermişti Çin bile, diplomasi başarısı, eski tarihi ve yaratıcılığıyla bunu omuzlayamamıştı Moskovya Knezliği ise yapılan ve yazılanların arasındaki uçurumları öyle ince yorumlarla örtmüş ve tarihi öyle ustaca kurgulamıştır ki, Türklerin "barbar" ve "korkak"; Rusların da "yüce", "cesur" "medenileştirici" olduğu ve Tatar-Moğol "zorba" ve "barbarları"na karşı kutsal savaş verdiğini anlatan tarihî hikâyeler inandırıcılık kazanmıştır Gerçekte ise Moğollarla savaşanlar, Rusların "Tatar" köklü dediği Türklerdi Moskovya da kaçak Türk soylularının yeni vatan hayalleriyle sığındığı yerdi, Ruslar da dost sayıp yakınlaştığı halktı Tarihteki "yenilgisiz Rus silahı", "yenilgisiz Türk silahı"ndan başka birşey değildi Çünkü "Rus" etnik ismini alan Türklerin tüm başarıları birdenbire "Rus" oluvermişti Moskovya temelinde yeni vatan kurduğuna inanan Türk soyluları, ne yazık ki, trajik olarak nitelendirilebilecek biçimde yanılmışlardı ve yanlışın etkisi günümüzde de devam etmektedir

Rus Çarlığı'nın tarih yaratıcılığı (modern Rus tarihçiliği de pek farklı değildir) şaşırtıcıdır Savaşma kabiliyeti bütün dünya tarihince kabul edilen Hunları bile kuralsız yöntemleri ve gaddarlıklarıyla devletinden eden Moğol (Syanbiy) askerini Moskovya nasıl yenebilirdi? Ne tarihî tecrübesi, ne askerî uzmanlığı, ne de üretim seviyesi böyle bir orduyu yenebilecek gücü örgütleme ve barındırma imkânını veriyordu

Bugün Türk kökenli halkları "barbar", "canavar", "çuçmek", "çurek" vb lakaplarla küçümsemekten çekinmeyen Rus halkının bu uyduruk tarih belleğine kazınmıştır Gülümsemeyi körükleyen "yalan üstü yalan" sayılabilecek "hikâyeler"i üretmeye devam eden resmî devlet tarihi de vicdanlı olsaydı "Tatar-Moğol baskısı"nın aslında Türkleri yok etme girişimi, bugünkü Rusya'nın Deşt-i Kıpçak, Rus halkının yüzde 70 civarında silah ve kanla "Ruslaştırılmış" Türkler olduğunu kabul etmeliydi

Kanıt olarak, "Rus" devletinin üst düzey soyluluğunu, askerî önderliğini ve seçkin kitlesini oluşturan Türk boylarından birkaçının adını verelim: Ermolov (Kafkas savaşının başrol oyuncusu A Puşkin bunun hakkında şöyle yazmıştı: "Bu Doğu'nun çığlığıdır!Karlarla kaplı başını indir Kafkas: Ermolov geliyor!"*) Urusov, Kurakin, Bulgakov, Talizin, Tarbeev, Godunov, Saburov, Glinskiy, Mansurov, Karamzin, Uşakov, Çerkasov (Batı Ukrayna'daki tutucu Türklerin Moskovya dönemindeki lakabıdır Bugün Çerkez denilen Adıglarla ilgisi yoktur Birinci Kafkas Savaşı sırasında "Mastık" isimli Adıg boyu, bu lakabı (Çerkez) benimsemiştir), Apraksin, Çirikov, Temeryaz, Üsüpov, Golenişev-Kutuzov, Arakçeev, Musin-Puşkin, Ogarkov, Turgenev, Çaadaev, Tarakanov vb Türk soyları saymakla bitmez ve hepsi de Rus İmparatorluğu'nun kimliğini, şanını, kültürünü ve kuvvetini oluşturan soylardır

Moskovya'nın fethetme yöntemi tarihte eşi benzeri görülmemiş, şaşkınlık verici bir yöntemdir Deşt-i Kıpçak'ın önder soylarını kendi efendisi kılarak onların devletine "Rus" ismini vermeyi başarmıştır Sonuçta Türk zaferleri, çağlar boyunca "Rus" zaferleri olarak anıldı ve Türk kültürü de aynı kaderi paylaştı Fakat Türk halkının "Ruslaşması"na karşı çıkan, Moskovya'yla yeni vatan oluşturulamayacağını öngören ve gelecekte trajik olayların yaşanacağını bilen Türk boyları da vardı Onlar canları pahasına Hun adını ve geleneklerini koruyarak, çevredeki Doğu, Batı, Güney Kaganatlarına ve diğer Türk boylarının topraklarına sığınarak kural tanımaz kanlı "Ruslaştırma"dan kurtulabilmiş ve Türk kimliğini koruyabilmişlerdir (Olaylar MS 14-19 yüzyıllar boyu devam etmiştir) Yerlerinde kalan Don, Volga, Kafkas önü ovaları ve Kaspiy, Azov, Kuban, Terek, Yayık vb yerlerde yaşayan Türk halkları ise, çiçeği burnunda "Rus" yüceliğinden nasibini almış ve millî belleklerinin yok olmasına neden olacak kadar gaddar olaylar sonucu Ruslaşmıştı Özellikle "Kazaklar", Ruslardan daha fazla Rus olmuştur

Rusya'da bu konular mühürlü ve yasak olmasına rağmen onlarca tarihî yazıdan, askerî rapordan hatta Rus yüceliğini ölümsüz kılmaya çalışan şiirden Türk halkının neler çektiğini ve neler kaybettiğini anlamak mümkündür



Alıntı Yaparak Cevapla

Atalarımız Hunlar

Eski 08-03-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atalarımız Hunlar



"Şanlı Rus Çarlığı" döneminden kalma bir askerî rapor şöyle demektedir: "şehir tamamen ateşler içindeydi Kervansaraylar hariç 10000 ev, 38 cami, 50 su değirmeni, Karasubasar'ı mahvettikten sonra, şiddetli bir Kırım (Kırım Hanlığı) yağması başladı Kazaklar ve Kalmuklar Bahçesaray'a kadar ulaştılar Yolda giderken de birçok Tatar köyünü basarak 1000 esir, 30000 sığır, 100000 koyun almışlardı" (Kırım 1736)

Buna benzer birçok askerî hatıra ve rapor vardır ve hepsinde de barbarlığın tablosu -kan, yıkım, ateş, vahşet- çizilmektedir Ama bunu anlayabilecek manevi seviyeye ulaşamamış şahsiyetler, bu barbarlığı, tarihe "yüce Rus kimliği" olarak taşımışlardır

Rus Çarlığı, Türk halkının sığındığı, eski devlette bir arada yaşamış ve kaynaşmış Kafkas halklarının topraklarına (Eski "Velikaya Bulgarya Kaganatı"nın güney kısmı) pek sokulamamıştır Ancak, 18 yüzyılda Gürcistan'ın Rus egemenliğine boyun eğmesinden sonra, Kuzey Kafkasya, Rus topraklarına katılarak ağır ve uzun bir savaşa sürüklendi D İlovayskiy'in yazıları, o dönemin gelişmelerini tüm şiddeti ve çıplaklığıyla yansıtmaktadır

Ama Çarlık ne yaptıysa da Kafkaslar'ı Ruslaştıramadı ve Rus idaresi bölge halklarını yeni isimleriyle tarihe geçirmek zorunda kaldı Böylece kenardaki, hatta merkezdeki halklar da ayaklanarak "yeni yaratılmış halklar" olarak kayda geçseler de kendi isimlerine ve topraklarına sahip çıkma fırsatını buldular Direnemeyenler ise etnik, antropolojik ve kültürel farklara rağmen "Rus" oldular

Aslında Çarlık'ın açgözlülüğü eninde sonunda, Rus halkının aleyhine işlemiştir Çünkü toprak kazanma ve "yüce olma" çabaları, gelecek nesilleri kargaşalığa sürüklemiştir Rus halkının genetik tablosu değişmiş, millî kültürü ve millî gelenekleri, başka kültürlerin tetiklediği yönlendirme sonucu, özel değerlerini kaybetmiştir Günümüzdeki Rus antropolojisi, birçok etnik unsurun katılımını içermekte; kültürü, kaynaşımdan oluşmaktadır Ve üstün kültürün "dokunuşu" uzun süren etki bıraktığı için Türk etkisi bugün de okunmaktadır

Rus halkının içinde tarihî köklerini arayanlar, birçok "demirperdenin" ve "sansürün" arasından sıyrılan genetik sesini duymaya başlamışlardır Bu yüzden Rusya tarihi yazdığına; gerçek Rus halkı da konuştuğuna dikkat etmelidir "Kanın sesi, sel" diyen atasözleri unutulmamalıdır Rus halkı ayaklanırsa sarsar

Çarlık, Ruslaştırma kampanyasını başarıyla sonuçlandırmış da olsa, olup bitenlerin mutlaka ortaya çıkacağını, Ruslaştırılmış ve Ruslaştırılmamış Türklerin birbirini bulacağını ve nefretin kendine çevrileceğini hissetmiştir Bu nedenle Türk halklarını köklerinden sökebilmek için yeni bir yönteme başvurmuş ve "kısaltılmış, biçilmiş, dikilmiş" denebilecek bir İncil icat ederek yeni dini kabul ettirme seferlerine başlamıştır Dinine, şerefine düşkün Türk halkları ise bunu kabullenememiş ve devleti "köylü ayaklanmaları" denilen kanlı savaşlar sarmıştır Rus "temizleyici" seferleri her zaman Bog (Tanrı) adına, "medenileştirici" misyonla, "kutsal görev" olarak yapılmıştır O dönemin millî marş sözleri de Tanrı'yla anlaşma yapılmışçasına "Bog (Tanrı) bizimledir, anlayın bunu putperestler ve başınızı önümüzde eğin, çünkü Tanrı bizimledir" şeklindedir Genç halkın çocukluk hırsını içeren cahil bir tutum

Bog adına kutsal görevde olan Bizans bile bu "İncil tashihi" ve "kutsal seferlere" karşı ses çıkartmadı Çünkü hedef, ortak düşmandı ve görüldüğü gibi Türk egemenliği korkusu, Bog (Tanrı) korkusundan üstündü

"Rus köylülerinin ayaklanması" olarak adlandırılan ayaklanmalar hakkında yazılmış tarihî belgelerde, Rus köylülerinin Çarlık sansürünün gözünden kaçmış iki seslenişi vardır: "Sırına keçü" ve "Ura" (Rus askerleri bugün de zafer sevincini "ura" seslenişiyle belirtir) "Ura", Slav dillerinde bir anlam ifade etmemektedir Bu yüzden Rus köylülerinin dilinde böyle bir sözcük olamazdı Türk dilinde ise her ikisinin de anlamı açık: "Urakın", saldırı demektir "Ura" ise saldırı çağrısıdır Rus kulağınca "sırınna keçü" şeklinde algılanan ve öyle yazılan "sırına keçü" (geleneğine geç, savaş, millî geleneğine geç) sözü, tarihi, gelenekleri ve millî şerefi içeren bir sözdür Rus köylüleri, savaş öncesi "urakına" (saldırıya) geçmeden önce yapılan cesaretlendirici konuşmanın sonunda söylenen "ura" seslenişini, Kazaklardan duymuş ve kullanmışlardır denebilse de "sırına keçü" cümlesini kullanmış olabilecekleri düşünülemez Çünkü bir geleneğin, halkın kanını, canını etkileyici şeref kanununa dönüşmesi için çok köklü bir tarihe sahip olmak gerekir Oysa Rus halkının tarihi o dönemlerde 500-600 yılı geçmiyordu, henüz oluşum dönemindeydi ve geleneksel şerefe hitap edemezdi Bu sözleri iki Hun atasözüyle güçlendirelim: "Sırına göre capısı, capıga göre bağası" (Geleneksel şerefine göre kişiliği, kişiliğine göre değeri), "Ata sırı, ulanda; ana sırı, kızında" (Baba şerefi, oğlunda; ana namusu, kızında) Görüldüğü gibi seslenişin ana kaynağı açık "Rus köylülerin" Türk köylüleri olduğu anlaşılmaktadır

"Halk oluşumu sırasında" denilen sözü desteklemek için başta sıralanan Türk soylarına karşın, Rus soy isimlerini yorumsuz olarak sunalım: Hrukov (erkek domuz oğlu), Laptev (ottan ayakkabı örücü oğlu), Kalamoytsev (tuvalet temizleyici oğlu), Hrapov (Karlayıcı oğlu), Peçkin (Ocak oğlu), Krisin (Fare oğlu), Sukaçov (Dişi köpekçi oğlu), Nosov (Burun oğlu), Çelombitkov (Secdeci oğlu), Mogilniy (Mezarcı oğlu), Konühov (At bakıcısı oğlu), Metölkin (Süpürgeci oğlu), Bragin (Amatör votka üreticisi oğlu), Pyanov (Sarhoş oğlu), Hmelnov (Az sarhoş oğlu), Rıgalov (Kusucu oğlu), Zemlânkin (Yeraltında yaşayan oğlu), Rvanov (Yırtık giysili oğlu) Naydônov (Bulunmuş oğlu), Sukin (Dişi köpek oğlu) vb

Aslında birbirine geçmiş yalanları içeren Rus Çarlığı tarihi, temizlenmesi gereken bir alandır (Ne yazık ki ona dayanan modern tarih de bilerek ya da bilmeyerek yanılmaya devam etmekte) Rus halkı, ileride bunu mutlaka başaracaktır Çünkü duygusal, dürüst ve uyumlu bir halktır Doğruyu öğrendikten sonra yalana tahammül edemez gelecek nesilleri Çarlık rejiminin yazı işleri makamında üretilmiş fantezilerle yetiştirmeye devam etmeyecektir Bugün Ruslar ve Türkler, genetik ve kültürel bakımdan öylesine kaynaşmışlardır ki birini "barbar" yaparak diğerini "medenileştirmek" imkânsızdır Hiçbir gelişmiş mantık, dünya tarihinin tartışmasız kabul ettiği bir millî kültüre sahip olan Türklerin "barbar" olduğuna inanmaz, genç Rus halkının medenileştirici misyonunu ise ciddiye almaz Çünkü halklar aniden oluşmazlar, binlerce yıllık süreçte düşe kalka, yana yakıla, çelikleşerek oluşurlar Rus halkı ise, bu süreci yaşadığı düşünülemeyecek kadar gençtir

Ancak Türk halkı ne kadar direndi ve millî özelliğini korumaya çalıştıysa da şiddetli baskı mekanizmasına dönüşen imparatorluk, planlarını gerçekleştirdi Eğilmeyen başlar kesildi, direnecek gücü kalmayan parçalanmış halklar Rus devletine ve etnik ismine dahil oldu Böylece Türk ovaları Rus tarlaları oluverdi (Rusçada nedense "Rus orman", Rus toprak", "Rus pelmen 'bölmen: Hun yemeği' ", "Rus çeburek 'eski Türk çiğböreği' " gibi birçok gülünç sözcük vardır? Psikolojide, büyüklük kompleksinin, bir yetersizliğin kronik hale gelmesiyle oluştuğu söylenir Acaba Çarlık'ı komplekse sürükleyen ve her şeyi kendinin ilan etmeye zorlayan ve bugüne kadar uzanan o korku nedendi? Neden bugün de Türk halkları "Rus havasını" solumakta ve "Rus tarlasını" ekmektedir?)

Türk etnik isimlerinin tamamen değiştirilmesi, Türk'ü hatırlatan her şeyin silinmesi doğrultusundaki Çarlık stratejisi sonucu, yeni nesiller Rus kültürüne uyumlu hale geliyor ve "Doğal Ruslaşma" denilen süreç başarıyla işliyordu Kenar kaganatlara sığınarak millî kimliğini koruyabilenler ise çok az sayıdaki Türk boylarını temsil ediyordu Onlar da Rus idaresinin gözüne batmamak için uyum sağlamak zorunda kalmışlardır Böylece Türk ismi ortadan kaldırıldı ve Türkler tarihten tamamen silinmiş, eski bir "barbar" göçebe halk" sayıldı Türk halkının parçaları ise "yeni yaratılmış halklar" oldu Rusya'da yüzyıllar geçti, yönetimde Çarlar, komünist sekreterler, demokrat aydınlar da oldu, ama hiçbirisi, kocaman Deşt-i Kıpçak devletinin ve onun kalabalık halkının nereye kaybolduğu konusunu kurcalamadı

"Var"ın yerini varsayımlarla doldurmuş Rusya tarihinin çatlak vermesi bu konuya bağlıdır Gerçek tarih ortaya çıkarsa, Rus halkı içten parçalanabilir korkusu Gizlilik bundan ibarettir Deşt-i Kıpçak konusu açılırsa, ortaya hoş olmayan pek çok soru çıkar "Russkiy" (Rus) kimdir? Neden onun ismi "Ruslarınkiler" anlamını taşımaktadır? Gerçek "Rus" kimdir? Rusya'nın toprakları eskiden hangi ismi taşıyordu? Türk halkı nerede? Avrupa tüm evrim ve diyalektik kurallarını yıkarak bronz devrinden demir devrine nasıl atlayıverdi? vb Bunlar da temel sarsacak sorulardır Deşt-i Kıpçak bu yüzden "kayıplara karışmıştır" Yetersizlik kompleksine kapılmadan, Türklerin; at eyeri, üzengi, kaşık, biçilip dikilen elbise kültürü, buhar banyosu, ağaçtan çivisiz inşaat ve çevre tablosuyla bitişik mimari sanatı, hayvancılık bilimi, askerî uzmanlık gibi birçok gelişmiş kültür ürününü, Batı'ya öğrettiği ve Batılıların medeniyetini hızlandırdığı kabul edilseydi, yeni nesillere "sissiz" "dumansız", doğru bir tarih kalırdı İki taraflı saygıya dayalı halklar arası davranışlar geleneği bırakılabilirdi

Rus tarihçiler, "Kazak" etnik isminin kökünü, "Ak Kaz"da arayarak şişman ciltler üzerinde ter dökeceklerine, Çarlık tarihinin bulanıklıklarını temizleselerdi; "Kazak"ın beyaz kazın evladı değil, Hun hudutçularının kitle ismi olduğunu öğrenirlerdi "Kazınnı bekçi, çekge; azınnı millet cekge" (Kazınmış bekçi huduta; güçsüzleşmiş halk, gurbete) diyen atasözü, "Kazak"ın anlamını yorumsuz olarak açıklamaktadır "Kazak" kazınan demektir, "Ak Kaz"la hiçbir ilgisi yoktur

Dünyaca ünlü tarihçi L N Gumilyov bile, "Türk diye bir millet yoktur" diyerek, eski tarihin etkisinde kaldığını kanıtlamıştır
Türk milleti yok mu?
O zaman dünya tarihince kanıtlanmış,
- "Paleosibirskiy" yeni insan tipi,
- Çölü geçen ilk halk (MÖ 3 binyıl),
- MÖ 1200 yılında Gobi Çölü'nü geçebilecek hayvan türünü yetiştirerek, İç Asya ile Sibirya'yı birbirine bağlayan
- Uçan atları yetiştiren ve askerî uzmanlığın zirvesine çıkan,
- "Soylar Toplumu" denen toplumsal düzeni oluşturarak "birey-toplum, toplum-birey" anlayışını tarihe kazıyan,
- Balıkçı ve avcı Neolit'in yaratıcısı,
- "Andronovskaya" kültürünün ağırlıklı unsuru,
- "Karasuk", "Siver" ve Afanasyevska" kültürlerinin sahibi,
- "Kaplamalı mezarlar"ın yaratıcısı,
- Batı'ya demir devri getirerek medeniyeti hızlandıran,
- Günümüz insanının zor kaldıracağı, büyük ve çekmek için büyük güç gerektiren, dünya müzelerinde tanıtılan arbaletin (büyük yay, eski ismi: caya) sahibi,
- İç Asya'dan Batı Avrupa'ya kadar millî kimliğini kabul ettirenler kimdi, hangi milletti? Rus tarihine ancak şaşırmak kalıyor

İşte bu çelişkiler, Ruslar ile diğer Rusya halklarının arasını açmakta, son yıllarda hız kazanan Rus şovenizmi (faşizm) de daha önce belirtilen asılsız Çarlık tarihine dayanmaktadır

Bütün Türk halklarında bilindiği gibi Hun halkının dört boyu vardır: "Nart", "Sya", "Syanbiy" (Tanşihaylı) ve "Oğuz" Bu boyların kapsamında dünyaya dağılmış 200 milyondan fazla Türk vardır ve bunları yok etmek imkânsızdır Çinliler "Hun"u sıkıştırmak mümkün; yenmek zor; mahvetmek imkânsız" sözünü boşuna söylememiştir

Hiçbir toplum gerçeklere göz yumarak uzun süre rahat yaşayamaz Özellikle örtbas edilen gerçek, en hassas millî duygulara dokunuyorsa Hun (Gun, Türk) halkını ve onun şanlı tarihini silip ellerini ovuşturmayı düşünen "oldu bitti aydınları" bilmeli ki bu konu onların boyunu aşar, çünkü Türk halkı insanlığın uygarlaşmasına vazgeçilmez katkıda bulunmuş, hiçbir zaman gözardı edilemeyecek çok özel bir halktır

Bugün "Russkiy" denen halkın çoğu, kandan candan Hun (Gun) soyundan ve bütün Türk halklarının bölünmez akrabasıdır "Russkiy" isminin altında şanlı Türk etnik ve kültürel hazinesi bulunmaktadır Bugün şovenist pankartlarda "nerus", "nehrist", "neçist", "çuçmek" vb hakaretlerle Rus ismi taşımayan halklara çamur atanlar, "su içtikleri kuyuya çöp dökmektedirler", çünkü "Russkiy" yeni "Russkiy" ismini almış eski "Türk"tür

Sayısı çok az, gerçek "Russkiyler"e saygımız sonsuzdur Var olsunlar Çarlık'ın ve sonraki devlet yöneticilerinin tutumundan onlar sorumlu değil, halk hiçbir zaman suçlu olmaz Suç her zaman onları yöneten hükümdarlardadır



Sofi Tram-Semen
"Atalarımız Hunlar"adlı kitabının 'önsöz'ünden alıntıdır,

Alıntı Yaparak Cevapla

Atalarımız Hunlar

Eski 08-03-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atalarımız Hunlar




Alıntı:








Orjinal Mesaj Sahibi TAN3R



Hiçbir toplum gerçeklere göz yumarak uzun süre rahat yaşayamaz Özellikle örtbas edilen gerçek, en hassas millî duygulara dokunuyorsa Hun (Gun, Türk) halkını ve onun şanlı tarihini silip ellerini ovuşturmayı düşünen "oldu bitti aydınları" bilmeli ki bu konu onların boyunu aşar, çünkü Türk halkı insanlığın uygarlaşmasına vazgeçilmez katkıda bulunmuş, hiçbir zaman gözardı edilemeyecek çok özel bir halktır










Teşekkürler Taner

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.