Prof. Dr. Sinsi
|
Ulucak Höyüğü'
Ulucak Höyüğü'nde yürütülen kazılar İzmir ve çevresi, Ege ve Güneydoğu Avrupa kültür tarihinin anlaşılması açısından önem taşımaktadır Höyükteki kültür tabakaları özellikle tarihöncesi dönemlere ait yöre tarihi ile ilgili bilinmeyen birçok noktayı açığa çıkarmıştır
Höyükte bir çok döneme ait kültürel tabakalar olmasına rağmen, bunların içinden en önemlisinin Neolitik Dönem tabakaları olduğunu vurgulamak gerekir Neolitik Dönem'de Yakındoğu'da yerleşik yaşamın ilk izleri ve tarım-hayvancılığın başlangıç aşamaları ortaya çıkmıştır Bereketli Hilal adı verilen bölgede MÖ 12 000-9 000 yıllarında insan toplulukları yerleşik yaşama geçerek ilk köyleri kurmuşlar, hem de çeşitli bitki ve hayvanları evcilleştirerek çiftçi yaşam biçiminin başlamasını sağlamışlardır Neolitik Dönem içinde insan toplumları avcı-toplayıcı yaşam biçimini terk ederek çiftçiliğe dayalı köy yaşamının temellerini atmıştır Yaşam biçimindeki bu temelden değişim kısa süre içinde Batı ve Doğu yönlerde yayılmaya ve benimsenmeye başlamıştır Sözgelimi, 4000 yıl gibi kısa bir süre içinde tüm Avrupa'nın Neolitik yaşam biçimini benimsediği görülür Çiftçiliğe dayalı köy yaşamının Batı Anadolu, Ege ve İzmir çevresinde tam olarak ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı yakın zamana kadar bilinmiyordu Ulucak Höyüğü kazısı ile birlikte ve buradaki 1000 yıllık kültürel silsilenin ortaya çıkarılması sayesinde
(ca MÖ 7000-6000) İzmir çevresi ve Ege'deki neolitikleşme sürecinin nasıl ve ne zaman gerçekleşmiş
olabileceği üzerine elimizde veriler birikmeye başladı Bu veriler sayesinde sadece İzmir
yöresinde ilk çiftçilerin nasıl köyler kurduğu konusunda değil, aynı zamanda bu çiftçilerin ve
köy yaşamının Avrupa'ya nasıl yayıldığını da anlama imkanı bulduk Bu anlamda Ulucak Anadolu,
Yakındoğu ve Avrupa arasında kilit bir geçiş noktasını oluşturmaktadır
Elimizdeki veriler sayesinde şu anda Ulucak'a gelen topluluğun verimli ve sulak bir ova olan
Kemalpaşa Ovası'nı bilinçli bir şekilde seçtiğini, burada buğday-arpa tarımı yaptığını, koyun-keçi,
domuz ve sığır beslediğini, taş aletleri için gerekli hammaddeyi Ege Denizi'ndeki Melos Adası'ndan
sağladığını ve dal-örgü evlerde yaşadığını, kırmızı boyalı tabanları olan özel binalar inşa ettiğini
biliyoruz Yürümekte olan kazılar Ulucak'ın ilk yerleşimcileri ile ilgili veriler de sağlayacaktır
Konumu
Höyük, İzmir kent merkezinin ve Bornova İlçesi'nin doğusunda, Kemalpaşa'nın 7 km batı-kuzeybatısında, Bornova-Turgutlu-Ankara karayolunun 15 km'sinde yer almaktadır Höyüğün denizden yüksekliği 220 86 metredir Günümüzde höyüğün batı ve güneyinde Gediz Nehri’nin bir kolu olan Nif Çayı akmaktadır Ulucak Höyüğü’nün hemen güneyinde Nif Dağı, kuzeyinde Spil Dağı yükselmekte olup höyüğün Ege Denizi’ne geçişi sağlayan Belkahve Geçidi’ne giden yolun üzerinde bulunduğu görülmektedir
Araştırma Tarihçesi
Höyük ilk olarak 1960 yılında İngiliz araştırmacı David French tarafından bulunmuş ve yüzeyinden toplanan malzeme ışığında Neolitik döneme tarihlenebileceği önerilmiştir 1986 ve 1987 yıllarında Recep Meriç başkanlığındaki bir ekip de höyüğü ziyaret ederek, yüzeyinden malzeme toplayarak değerlendirmişlerdir Höyükte sistematik kazı çalışmaları 1995 yılında Ege Üniversitesi Protohistorya ve Önasya anabilim dalı ve İzmir Arkeoloji Müzesi ortak katılımıyla, Altan Çilingiroğlu başkanlığında başlamıştır Kazı çalışmaları halen sürmekte olup 1995- 2002 yılı buluntuları bir monografla 2004 yılında yayınlanmıştır (Çilingiroğlu et al 2004)
2008 yılından başlamak üzere höyükteki kazılar TC Kültür ve Turizm Bakanlığı denetiminde Trakya Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Doç Dr Özlem Çevik tarafından yerli ve yabancı uzmanların katılımıyla yürütülmektedir
Höyükteki kültürel dizilim (stratigrafisi)
Yapılan kazılar sonucunda şimdiye kadar höyükte beş farklı yerleşmenin temsil edildiği tespit edilmiştir Aşağıda belirlenen kültür tabakaları ve bunların temsil ettiği çağlar belirtilmiştir:
I tabaka Geç Roma- Bizans dönemi
II tabaka Erken Tunç Çağı
III tabaka Orta/ Geç Kalkolitik
IV tabaka Geç Neolitik/Erken Kalkolitik
V tabaka Geç Neolitik
VI tabaka Erken Neolitik
Yerleşmede sürdürülen kazı çalışmaları sırasında alınan karbonlaşmış organik kalıntılar üzerinde gerçekleştirilen radyokarbon analizleri sonucunda, VI yerleşmenin M Ö 7040-6660; V yerleşmenin ortalama olarak M Ö 6400-6100 yıllarına; IV tabaka ise 6000- 5800 yıllarına tarihlendiği ortaya çıkmıştır Bu mutlak tarihler sayesinde höyükteki Neolitik Döneme ait kültürün 1000 yıl boyunca kesintisiz olarak devam ettiği görülmektedir Höyükte henüz ana toprağa ulaşılmadığı için buradaki ilk yerleşimcilerin hangi tarihte Nif Ovası'na geldikleri bilinmemektedir
Buluntular ve Değerlendirmeler
Geç Roma- Bizans dönemi kalıntıları, höyük yüzeyine yakın oldukları için erozyon ve tarımsal etkinlikler sonucunda büyük ölçüde tahrip olmuştur II Tabaka olarak adlandırılan yerleşmeden ise (Erken Tunç Çağı’ndan) günümüze ulaşmış bazı binaların izlerine rastlanmıştır Bunların yalnızca taş temel duvarları korunmuştur Orta/ Geç Kalkolitik tabakaya ait olabilecek mimariye ise çok kısıtlı alanlarda rastlanılmış ve herhangi bir bina planı ortaya çıkmamıştır
Höyükte en iyi korunan kültür dolgularının Neolitik/ Erken Kalkolitik çağlarına ait olduğu görülmüştür IV yerleşmenin höyük yüzeyinde geniş alanda açığa çıkarılmış olması, sözkonusu yerleşme ile ilgili edinilecek bilgilerimizin artmasına neden olmuştur IV yerleşme, taş temelli, dörtgen planlı kerpiç evlerden oluşmaktadır Günümüzdeki geleneksel mimariye sahip köyler ile karşılaştırılabilecek bir yerleşmedir Evler genelde tek mekanlı olmakla birlikte, bazı yapılarda bölmelere de rastlanmaktadır Bazı evlerin önlerinde avlu denebilecek alanlar bulunmaktadır Bunun yanında yerleşmede sokak olarak adlandırılan açık alanlar da yer almaktadır Evler genel olarak birbirine bitişiktir ya da aralarında az bir mesafe bulunmaktadır Yapıların içlerinde dönemin yaşantısı ile bize bilgi sağlayan birçok nesne ele geçmiştir Bunlar arasında fırınlar, ocaklar, platformlar, tahıl depolama yerleri ile birçok çanak çömlek, taş alet, tezgah ağırlıkları, öğütme aletleri vs sayılabilir Tamamen günlük yaşama ışık tutan nesnelerin yanında figürinler, insan biçimli kaplar gibi arkeologlar tarafından daha çok topluluğun yaptığı törenlerle (inançlarla ilgili törenler, evlilik, ergenlik törenleri gibi) ilişkilendirilen nesneler de bulunmuştur Bu nesnelerin bulunuş konumlarından, birbirleri ile olan ilişkilerinden ve etnografik çalışmalardan yararlanarak yerleşmede nerede hangi işlerin görüldüğünü belirlemek olasıdır Ulucak’ın IV yerleşmesi hem iyi korunduğu, hem de geniş alanlarda kazıldığı için bize MÖ 6 bin yılda bir Batı Anadolu yerleşmesinde günlük yaşamın nasıl olduğu gibi konularda olağanüstü bilgi sağlayabilecektir Öte yandan, arkeolojik buluntulardan yola çıkarak Ulucak IV yerleşmede yaşayan insan grubunun nasıl bir kültüre sahip olduğu, kültürün kökeni, çevre kültürlerle olan ilişkilerini, değiş-tokuş ağlarını da ortaya çıkarmak olasıdır Yine bu insanların çevreyi nasıl değerlendirdikleri, hangi hammaddeleri kullandıkları, bunları nereden edindikleri, neler yedikleri, hangi hayvanları avladıkları, tahıllarını nasıl depoladıkları gibi önem taşıyan birçok konu da arkeolojik buluntular, arkeometrik, paleocoğrafya, arkeozooloji ve arkeobotani çalışmaları sayesinde açığa kavuşturulmaktadır Örnek vermek gerekirse, Ulucak’ ta MÖ 6000 yılları civarında yaşayan topluluğun tek sıralı buğday ve altı sıralı arpa ektiğini, bunları yerleşmede kazılarda bulunan silolarda saplarından ayıklanmış olarak sakladığını bilmekteyiz (Megaloudi, 2005) Diğer yandan, koyun, keçi, domuz gibi evcil hayvanlara sahip oldukları ve en çok geyik avladıkları da bilinmekte (Trantalidou 2005)
Ulucak Höyük’te V tabaka olarak adlandırılan ve IV yerleşmeye göre daha dar bir alanda açığa çıkartılan kalıntılar da oldukça önem taşımaktadır Bu tabakayı bir üstekinden (IV ’den) ayıran en önemli özellik kullanılan mimari malzeme ve tekniktir V tabakada kerpiç tuğla kullanımı görülmemektedir Bunun yerine ahşap direklerin belli aralıklarla toprağa saplandığı, aralarına olasılıkla ağaç dallarının örüldüğü ve kalan boşlukların da kil ile kapatıldığı bir mimari uygulama görülmektedir Bu uygulamaya dal-örgü mimari adı verilmektedir (İngilizce: wattle-and-daub Evler tek katlı dörtgen planlıdır; ancak duvarlar çok daha incedir Bu tabakada yapılan kazılarda da evler içinde fırınlar, ocak yerleri, tahıl depolama birimleri, çalışma platformları ile birçok çanak çömlek, taş alet, dokuma ağırlığı, sapan tanesi vs bulunmuştur İnsan şekilli figürinler, idoller bu evrede de görülmektedir
Höyükte VI tabaka olarak adlandırılan kültür katmanları 2008 senesi yılında açığa çıkarılmaya başlanmıştır Bu katmanın en belirleyici özelliği kırmızı boyalı kireç tabanlara sahip olmasıdır Neolitik Dönem içinde özellikle Suriye, Levant ve Orta Anadolu'da karşımıza çıkan kireçten sert ev tabanları döşeme geleneği, Batı Anadolu'daki topluluklar tarafından da benimsenmiştir Yoğun işgücü, hammadde, teknolojik bilgi ve iş organizasyonu gerektiği için bu tipte özel tabanların bazı kamu yada dinsel binalarda kullanıldığı düşünülmektedir Ulucak Höyüğü'nde kırmızı boyalı kireç tabanların ortaya çıkmış olması bu açıdan önemlidir Ayrıca bu tekniğin İzmir çevresinde uygulanmış olması bize Neolitik yaşam biçiminin Batı Anadolu, Ege ve Avrupa'ya yayılımı konusunda da bilgi verir niteliktedir VI tabakada bazalt öğütme taşları, çakmaktaşı dilgiler ve çeşitli kemik aletler bulunmuştur
Kaynaklar
* ABAY, E , "Neolithic Settlement at Ulucak Höyük and its cultural relations with neighbour regions in Western Anatolia" (Edited by Clemens Lichter), International Workshop, May 20th-22nd 2004 How did farming reach Europe ?, Anatolian-European relations from the second half of the 7th through the first half of the 6th millennium cal BC , BYZAS 2, İstanbul 2005 , 75-84
* ÇİLİNGİROĞLU, A, Ç ÇİLİNGİROĞLU,"Ulucak Höyüğü, İzmir" M Özdoğan- N Başgelen (Eds ), Türkiye'de Neolitik Dönem,Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 361-372
* ÇİLİNGİROĞLU, A , E ABAY,“Ulucak Höyük Excavations: New Results” Mediterrenean Archaeology and Archaeometry, 5, no 3, Special Issue on Ulucak, 2005, 5-21
* ÇİLİNGİROĞLU, A , Z DERİN, E ABAY, H SAĞLAMTİMUR and İ KAYAN, Ulucak Höyük: Excavations Conducted between 1995- 2002, Ancient Near Eastern Supplement 15, Louvain, 2004, Peeters
* ÇİLİNGİROĞLU, Ç , "Of Stamps, Loomweights and Spindle Whorls: Contextual Evidence on the Function(s) of Stamps from Ulucak, İzmir (Turkey), Journal of Mediterranean Archaeology 22 1, 3-27
* ÇAKIRLAR, C , Mollusk Shells in Troia, Yenibademli, and Ulucak: An Archaeomalacological Approach to the Environment and Economy of the Aegean British Archaeological Reports International Series 2051, John and Erica Hedges Publishers
* DERİN, Z ”The Neolithic Architecture of Ulucak Höyük”, (Edited by Clemens Lichter), International Workshop, May 20th-22nd 2004 How did farming reach Europe ?, Anatolian-European relations from the second half of the 7th through the first half of the 6th millennium cal BC , BYZAS 2, İstanbul 2005 , 85-94
* DERİN, Z ,E ÖNER,”Ulucak Höyük Kazıları ve Paleo-Coğrafya Araştırmaları”, XVIII Kazı Sonuçları Toplantısı I , 27-31 Mayıs 1996, Ankara, Ankara, 1997, 411-439
* DERİN, Z , E ABAY, T ÖZKAN, ”Kemalpasa-Ulucak Höyük-1999-2000”, XXIII Kazı Sonuçları Toplantısı I, Ankara 2002, 287-296
* DERİN, Z , A ÇİLİNGİROĞLU, ” Ulucak Höyük Kazısı-2001”, XXIV Kazı Sonuçları Toplantısı I, Ankara 2003, 185-194
* DERİN, Z A ÇİLİNGİROĞLU - M TAŞLIALAN, ” Ulucak Höyük Kazısı-2002”, XXV Kazı Sonuçları Toplantısı I, Ankara,2004, 239-250
* FRENCH, D , 1965 “Early Pottery Sites from Western Anatolia” Bulletin of the Institute of Archaeology, V, 15- 24
* MERİÇ, M , 1993 Bronze Age Settlements of West- Central Anatolia” Anatolica, XIX, 143- 150
* MEGALOUDI, F , 2005 Archeobotanical Finds from Ulucak, Western Turkey (Izmir Region): A preliminary Study” Mediterrenean Archaeology and Archaeometry, 5, no 3, Special Issue on Ulucak, 27-32
* TRANTALOUDI, 2005 faunal exploitation at Ulucak Hyöük (İzmir): preliminary report, Mediterrenean Archaeology and Archaeometry, 5, no 3, Special Issue on Ulucak, 47- 61
|