Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mühim, olan, sevilmektir, sevmek

Mühim Olan Sevmek Değil; Sevilmektir

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mühim Olan Sevmek Değil; Sevilmektir




Mühim Olan Sevmek Değil; Sevilmektir





Evet asıl mühim olan ve insana değer kazandıran şey sevmek değil; sevilmektir Özellikle de bu mesele Yüce Allah ile ilgili olursa, bu hükmün önemi birkaç kat daha artar Yani asıl mühim olan Yüce Allah’ı sevmek değil; O’nun tarafından sevilmektir Ancak şunu aslâ unutmamak gerekir ki, sevilme- nin en önemli ve gerekli olan şartı sevmektir Yani sevmesini bilmek, incitmeden sevmek, istenildiği gibi sevmek, gereği gibi sevmek ve karşılıksız sevmektir

İşte bir insan Yüce Allah’ı gereği gibi severse, elbetteki Yüce Allah da onu sever ve sevmesinin belirtisi olarak, kusur- suz hikmetinin gereğine göre o kulunun yardımcısı olur Yani dünyevi uhrevi her türlü işinde hikmetinin gereğine göre onun elinden tutar, onu başarıdan başarıya koşturur, onu aziz ve üstün kılar, onu insanlara, cinlere ve meleklere sevdirir, onu başkalarına örnek ve rehber yapar, ona merhamet eder ve onu bağışlar

İşte Cennetin hasretini ve özlemini çektiği Hz Selmân-ı Fârisî de bu şerefe mazhar olanlardan, Yani Allah tarafından sevilen ve sevildiği âleme ilân edilen ve Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’in yanında apayrı bir yeri bulunan şerefli bir sahâbîdir

Nitekim Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, bir hadîs-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardı:

“Allah bana Ashâbımdan husûsî olarak dört kişiyi sevdiğini bildirdi ve benim de onları sevmemi emretti: Bunlar Ali, Mikdâd bin Esved, Selmân ve Ebû Zer’dir

Diğer bir hadislerinde de şöyle buyurmuşlardı:

“Cennet üç kişinin hasretini çekmektedir: Ali, Ammâr bin Yâsir ve Selmân

Evet, Hz Selman (ra), yüce Allah’ın sevdiği ve Habîb-i Edîbine onu sevmesini emrettiği, Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem’in de “Selmân bizdendir, Ehl-i Beytimiz-dendir iltifâtıyla taltif edip sonsuz beşâretlere ve saâdetlere erdirdiği, Cennetin derin hasretini ve özlemini çektiği ve kendisini dört gözle beklediği son derece yüce bir şahsiyettir Bunun bir kısım nedenlerine gelince:

Hz Selmân Farslılardan ilk Müslüman olan kimsedir

Hz Selmân, İran’da Mecûsîler arasında dünyaya gelmiş ve küçüklüğünde onlara yıllarca hizmet etmişti Fakat bununla hiçbir zaman tatmin olmamıştı Bu yüzden de Şam’a giderek orada Hıristiyan olmuş ve bir müddet kiliseye devam ederek hizmette bulunmuştu Ancak orada da aradığı mutlu- luğu ve beklediği huzuru bulamamış ve onların ileri gelen- lerinde gördüğü haksızlıklar ve sahtekârlıklar sonunda kilise-den iyice soğumuştu

Hz Selman bâtıl ve boş şeylerle bir türlü tatmin olmu- yordu ve tatmin olmaması aslında gayet normaldi Çünkü o daima hakkı arayan ve hakikat kovalayan, daha iyiye ve daha güzele hasret duyan, ama bâtıl ve manasız şeyler ile asla tatmin olmayan çok yüce bir ruha, çok temiz bir vicdana ve çok sağlam bir karaktere sahip idi

Hz Selman, daha sonraki yıllarda, başından bir çok badire geçtikten sonra, bazı hakikatlere âşina olan bir papa- zın tavsiyesi üzerine, bir kervana katılmış ve Hicâz bölgesine doğru gitmişti Ancak kervandakiler onun malına ve eşyasına el koymuş, sonra da onu Medîne Yahudilerinden birisine köle olarak satmışlardı

Hz Selman, Medîne’de köle olarak hayatını sürdür-düğü zamanlarda, İslâm da Mekke’de atağa geçmiş; etrafa yayılmaya ve tatlı sesini âleme işittirmeye başlamıştı Öyle ki bu ses, tâ Medîne’ye kadar ulaşmıştı

Derken bir gün gelmiş ve Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Medîne’ye hicret etmişti Bunu duyan ve papazın kendisine yaptığı tavsiyeleri hatırlayan Hz Selman, her türlü zorluğa katlanarak, her türlü ezâ ve cefayı göğüsle- yerek ve her ne pahasına olursa olsun diyerek, akşam hava kararınca bir fırsatını buldu ve henüz Kubâ’da bulunan Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’in yanına vardı Orada Onun mübarek ve feyizli sohbetlerine katılıp sözlerini dinledi ve göklerde aradığını yerde bulmuşçasına sevinerek Onun İslâm’a olan dâvetini kabul edip peygamberliğini tasdik etti

Hz Selman artık Müslüman olmuştu Hem de her şeyi ile Müslüman olmuştu

Hs Selman (ra), Müslüman olmasıyla birlikte maddî köleliği son bulmamıştı; ama ruhundaki bütün gurbetlikler, hasretler, iniltiler ve ızdıraplar birden son bulmuş ve ruh planında gerçek hürriyete ve gerçek huzura kavuşmuştu Nitekim daha sonraki yıllarda Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’in irşadı ve rehberliği ve Sahâbe-i Kirâm’ın da maddî yardımlarıyla maddi köleliği de sona erecek ve kendisini bütünüyle Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem’in emrine ve hizmetine verecekti

Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem, her zaman olduğu gibi Ahzâb vakasından önce de Ashâbıyla istişâre etti Bunun üzerine Ashâb Efendilerimizin pek çoğu görüş ve düşüncelerini açıkladı Bu arada Hz Selmân da düşüncesini açıkladı ve şöyle dedi:

“Yâ Rasûlallah! Bizler İran’da düşman süvârilerin hücumuna karşı bazan etrafımızı hendekle çevirirdik Şimdi de böyle yapsak olmaz mı?”

Hz Selman’ın bu hikmetli fikri, başta Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem olmak üzere bütün Ashâb Efendi- lerimiz tarafından câzip bulundu ve vakit geçirilmeden tespit edilen yerlerde hendekler kazıldı Müşrikler saldırıya geçip de Medîne’nin girişinin geçilemeyecek derecede büyük hendek- lerle çevrili olduğunu gördüklerinde neye uğradıklarını ve ne yapacaklarını şaşırdılar ve uzun bir kuşatmadan sonra peri- şan bir vaziyette gerisin geriye yüzleri üstü dönme zorunda kaldılar Böylece Yüce Allah’ın yardımı ve Hz Selman’ın isâbetli teklifi sayesinde İslâm ordusu gâlip gelmiş ve büyük bir tehlikeyi daha bertaraf etmiş oldu

Hz Selman (ra), sürekli Efendimizle birlikte idi Bu itibarla da ilimde çok seçkin bir mertebeye ulaştı Nitekim Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem, onun hakkında, “Muhakkak ki, Selman ilimle dolmuştur” buyurduğu gibi, Hz Ali de, onun hakkında “Öncekilerin ve sonrakilerin ilmi Selman’dadır O tükenmez bir denizdir” diyerek onun ilimdeki rütbesini ve değerini teslim etmiştir

Hz Selman (ra), basit ve sâde bir hayat yaşardı Köle olduğu yıllarda nasıl giyiniyor ve neleri yiyip içiyor idi ise, Medâin vâlisi olduğunda da aynı hâl üzere idi Yani o, sürekli olarak tevâzu yolunu seçen ve her türlü şatafattan uzak durmasını bilen bir kimse idi

Hz Selman (ra), emrinde çalıştırdığı kimselere karşı çok nâzik ve yumuşak davranır, onlara gayet iyi muâmelede bulunur, onları ağır işler altında ezmez ve işlerine yardımcı olurdu

Hz Selman (ra), aynı zamanda çok cömert bir insandı Vâli iken aldığı maaşını hemen fakirlere dağıtırdı Kendi ihtiyaçlarına gelince onları sepet yaparak karşılamaya çalışır ve artan kısmını da yine fakirlere dağıtırdı

Hz Selman (ra), dost ve hasta ziyaretine de çok önem verirdi Dostlarını sık sık ziyaret eder ve bu ziyaretleri her hangi maddî bir çıkar gözetmeksizin sadece Yüce Allah’ın rızâsı için yapardı

* * *

Hz Selman üç şeye güler ve üç şeye ağlardı:

Güldüğü şeyler şunlardı:

Ölüm kendisini aradığı halde dünya için hâlâ ümit besleyen kimse

Yüce Rabb’i kendisinden gaflet etmediği ve kendisini her zaman gördüğü halde, bundan habersiz bir şekilde Yüce Allah’tan gaflete düşen kimse,

Yüce Rabb’inin rızâsını mı, yoksa gazabını mı kazandı- ğını bilmediği hâlde, ebediyen kurtuluşa ermiş bir hava içerisinde kahkaha ile gülen kimse

Ağladığı şeyler de şunlardı:

Peygamberimizden ve Ashabından ayrı kalışına,

Ölüm döşeğinde ölümün zorlukları ile karşılaşacağına,

Kıyamet gününde hesaptan sonra Allah’ın huzurundan ayrılırken, Cennete mi, yoksa Cehenneme mi gideceğini bilemeyişine

Hz Selman (ra) bir defasında hastalandığında, Sa’d bin Ebî Vakkas (ra) onun ziyaretine gitmiş ve onu ağlar bir vaziyette bulmuştu Bunun üzerine ona, “Niçin ağlıyorsun? Halbuki vefat edersen en sevgili arkadaşlarına kavuşacaksın Havz-u Kevser başında Rasûlüllah ile buluşacaksın Hem Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem senden hoşnuttu” deyince, Hz Selman Ona şu cevabı verdi:

“Ben ölümden korktuğumdan veya dünyadan ayrılmak istemediğimden dolayı ağlamıyorum Beni ağlatan şey, Rasûlüllah’ın şu tavsiyesidir: ‘Dünyada sizden birinizin sahip olacağı mal, bir yolcunun taşıyacağı azık kadar olsun Halbuki çevreme bakıyorum, bunca servetim var

Hz Selman’ın sahip olduğu bütün eşyaları, ancak on beş dirhem değerinde idi

Hz Selman (ra), vefat ânının yaklaştığını hissettiğinde, hanımını yanına çağırdı ve ona şöyle dedi:

“Bu gün ziyaretçilerim gelecek Onun için sen şu kapı- ları açık tut Çünkü onların hangi kapıdan girmek isteyecek- lerini bilmiyorum Hem sana saklaman için verdiğim miski getir Onu suda ıslatarak iyice karıştır ve meydana gelen kokuyu yatağımın etrafına serp Çünkü ziyaretime gelecek olanlar, yemek yemezler; ama güzel kokudan çok hoşlanırlar Sen söylediklerimi bir an önce yap Sonra da aşağıya in

Mübarek hanımı söylediklerini aynen yaptı Aşağıya inince yukarıda bir kısım fısıltılar duydu Yukarıya çıktığında ise Hz Selmân’ın mübârek ruhunu teslim ettiğini gördü
İşte Yüce Allah tarafından sevilmeyi hak eden bere- ketli bir hayâtın her kese örnek olacak olan bazı kesitleri


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.