Resûlullahın Okçusu: Sa’D Bin Ebî Vakkâs

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Resûlullahın Okçusu: Sa’D Bin Ebî Vakkâs



Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Hazret-i Ebû Bekir vâsıtasıyla Müslüman olmuş, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden bir zâttır İlk Müslümanların yedincisidir Müslüman olması şöyle oldu:

Onyedi yaşında idi Bir gece değişik bir rü’yâ gördü Rü’yâsında kendisini zifirî bir karanlıkta gördü Çâresiz bir hâldeyken, birden ortalık aydınlanmaya başladı Sonra nûr saçan bir ay doğdu

Seni de aramıza alalım
Ayın doğduğu tarafa doğru ilerlemeye başladı Bir müddet ilerledikten sonra, birkaç kişi gördü Dikkatlice baktığında, önlerinde Hazret-i Ebû Bekir, onun arkasında Zeyd bin Hârise ve Hazret-i Ali vardı Onlara dedi ki:
- Siz buraya ne zaman geldiniz?
- Yeni geldik İstersen seni de aramıza alalım Aydınlığa beraber gidelim

Sabahleyin bu rü’yâyı hatırlayınca, çok şaşırdı Üç gün bunu ta’bîr etmeye çalıştı Sonunda bir netîce çıkartamayıp, Hazret-i Ebû Bekir’in yanına gitti Ona sordu:
- Yâ Ebâ Bekir, ben üç gün önce şöyle bir rü’yâ gördüm Bunun ta’bîri nasıldır?
- Gel benimle, seni cihânı aydınlatan nûra götüreyim! Rü’yânın ta’bîri budur

Sonra beraberce, Peygamber efendimizin huzûruna gittiler Peygamber efendimiz, kendisine kelime-i şehâdet getirmesini emir buyurdu O da Resûlullahın huzûrunda Müslüman oldu

Annesi, Müslüman olduğunu duyunca, çok kızdı Fakat yine de annesine karşı, gereken saygıyı gösteriyordu Onu üzmemek için elinden geleni yapıyordu Kendisine olan bağlılığını bilen annesi, oğluna sordu:
- Senin dînin, hısım akrabâya iyi muâmele edilmesini, onları üzmemek lâzım geldiğini ve onların emirlerine uymak gerektiğini emretmiyor mu?
- Dînimiz, ana-babayı ve akrabâyı üzmemeyi emretmektedir

Bunun üzerine annesi esas maksadını söyledi:
- Yâ Sa’d! Vallahi, sen bu yeni dinden vazgeçip, atalarımızın dînine dönünceye kadar, yiyip içmiyeceğim Ölmüş olsam bile bu ahdimden dönmiyeceğim Anne katili olarak da herkes seni ayıplayacak!

İster ye, ister yeme!
O güne kadar, annesini üzmeyen, bir dediğini iki etmeyen Hazret-i Sa’d, Allahü teâlâya ve O’nun Resûlüne olan muhabbet ve îmânının kuvvetli olması sebebiyle, bu teklîf karşısında tüyleri ürpererek annesine şu cevâbı verdi:
- Ey anne, senin yüz canın olsa ve her birini İslâmiyeti bırakmam için versen, ben yine dînimden vazgeçmem! Artık ister ye, ister yeme! Bu senin bileceğin bir iştir Benim kararım kat’îdir Geri dönüşüm mümkün değildir Bunu böyle bil!

Annesi, oğlunun İslâmiyete olan bu bağlılığını görünce, çâresiz kalıp yemeye içmeye başladı

Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretlerinin başından geçen, annesiyle ilgili bu hâdiseden sonra, Allahü teâlâ, evlâdın ana-babaya hangi hâllerde tâbi olacağı, onların hangi emirlerini yerine getireceği husûsunda, Ankebût sûresinin sekizinci âyet-i kerîmesini gönderdi

Bu âyet-i kerîmede meâlen buyuruldu ki:
(Biz insana, ana-babasına iyilikte bulunmasını tavsiye ettik Bununla beraber, hakkında bilgi sahibi olmadığın, ilâh tanımadığın bir şeyi bana ortak koşmak için sana emrederlerse, artık onlara bu husûsta itâ’at etme! Dönüşünüz ancak banadır Ben de yaptığınız amellerin karşılığını size vereceğim)

İlk kan akıtan oldu
Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Eshâb-ı kirâmın en cesûr ve kahramanlarındandır

İslâmiyetin ilk yıllarında, Müslümanlar, müşrîklerden çok ezâ ve cefâ görüyorlardı İbâdetlerini rahat bir şekilde yapamıyorlardı Bir gün Hazret-i Sa’d ile birkaç sahâbî, bir vâdide namaz kılmakta idiler Bu sırada, müşriklerin azılılarından ba’zıları, kendileri ile alay etmeye ve hakâret etmeye başladılar

Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, bunların üzerine yürüdü Eline geçirdiği bir deve kemiği ile, müşrîklerin elebaşısının kafasını yardı Böylece, "Allah yolunda, ilk müşrik kanı döken sahâbî" ünvânını kazandı

Uhud savaşında çok kahramanlıklar gösterdi Peygamber efendimizin yanından hiç ayrılmadı

Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, ayrıca "Allah yolunda ilk ok atan sahâbî"dir Okçuların ya’nî kemankeşlerin reisidir Uhud harbinde, 1000’den fazla ok attı Peygamber efendimizin büyük iltifatlarına mazhar oldu O ok atarken, Peygamber efendimiz buyururdu ki:
- At yâ Sa’d!

Ayrıca onun için şöyle duâ buyurmuştur:
- İlâhî, bu senin okundur Onun atışını doğrult! Allahım, sana duâ ettiğinde de, Sa’d’ın duâsını kabûl eyle!
Bizden geri kalmazsın!

Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Vedâ haccından sonra, Mekke’de hastalandı Kendisini ziyârete gelen Peygamber efendimize dedi ki:
- Yâ Resûlallah, siz Medîne’ye döneceksiniz Ben burada ölürsem, dostlarımdan ayrı kalacağım

Peygamber efendimiz, Medîne’ye beraber döneceklerini işâret ederek buyurdu ki:
- Hayır, sen bizden geri kalmazsın! Umarım, sen uzun zaman yaşayacaksın Öyle ki, senden birtakım kavimler faydalanacak, birtakımı da mahrûm kalacaktır

Peygamber efendimiz sonra da şöyle duâ ettiler:
- Yâ Rabbî, Eshâbımın Mekke’den Medîne’ye dönüşünü tamamla!
Bunun üzerine, Hazret-i Sa’d şifâ bulup, Medîne’ye döndü

Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Hazret-i Ömer zamanında, Hevâzin bölgesinde zekât toplamak için gönderilmişti Bu sırada İran taraflarındaki olaylar büyüyünce, hem bu olayları önlemek, hem de düşmana bir ders vermek için bir İslâm ordusu hazırlandı Bu ordunun başına kimin geçirilmesi gerektiği, yapılan şûrâda görüşüldü

Ba’zıları bizzat bu ordunun başına, kumandan olarak, Halîfe Hazret-i Ömer’in getirilmesini istiyorlardı Bir kısmı da, bunun, çeşitli sebeplerle uygun olmayacağını, başka birisinin kumandanlığa getirilmesini istiyordu Bu sırada Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretlerinin Hevâzin’den mektûbu geldi

İşte aradığın kimseyi buldun!
Sa’d bin Ebî Vakkâs’ın ismini duyan Eshâb-ı kirâmın hepsi, ittifakla, Hazret-i Ömer’e dediler ki:
- İşte aradığın kimseyi buldun!

Bunun üzerine Hazret-i Ömer, Sa’d bin Ebî Vakkâs’ı Medîne’ye çağırdı Onu, İslâm ordusuna başkumandan tâyin ederek, şunları söyledi:
- Yâ Sa’d, Resûlullahın dayısıyım diye sakın gururlanma! Allahü teâlâ, kötülüğü, ancak iyilik ile yok eder Allahü teâlâya kulluktan başka bağ yoktur İnsanların üstünlükleri, son nefeslerinde belli olur Düşmanın çokluğundan değil, Allahtan kork!

Namazlarınızı muntazam kılın! Ordunda, günâh işleyen asker bulunmasın! Günâh işleyenleri hemen uzaklaştır! Allahın Resûlü ne yaptıysa, nasıl hareket ettiyse, sen de öyle yap! Sabrı elden bırakma!

Hazret-i Ömer bu şekilde nasîhat ettikten sonra, Sa’d bin Ebî Vakkâs, emrindeki askerle Medîne’den çıktı İran topraklarında bulunan İslâm askerleri ile birleşerek, meşhûr Kadsiye zaferini kazandı

Kadsiye savaşı; İslâm ordusu ile İran ordusu arasında oldu İslâm ordusu, Fırat nehrinin bir kolu olan Atik nehrinin, Kadsiye denilen yerinde karargâh kurdu Harpden önce İran’ın başşehri Medâyin’e elçiler gönderildi İran Kisrâsı Yezd-i Cürd ile görüştüler İranlıları İslâma da’vet ederek dediler ki:
- Ya Müslüman olursunuz, ya da cizye verirsiniz veya harp edersiniz!

Yâ Sa’d, müjde!
İran Kisrâsı buna sinirlenerek dedi ki:
- Eğer benden önce elçi öldüren bir melik olsaydı, ben ikincisi olup, sizi öldürürdüm!
Bundan sonra bir miktar toprak getirterek, sözlerine şöyle devam etti:
- Bende sizin için başka şey yok En büyüğünüz kimse, bunu yüklensin de reisinize götürsün ve biliniz ki, cümlenizi Kadsiye hendeğine gömmek için, kumandanım Rüstem’i göndermek üzereyim

Bunun üzerine, elçiler arasında bulunan Âsım bin Amr kalkıp toprağı yüklendi, dışarı çıktılar Arkadaşlarıyla beraber Hazret-i Sa’d’ın yanına döndüler ve dediler ki:
- Yâ Sa’d, müjde! Allahü teâlâ onların toprağını bize verdi

Eshâb-ı kirâm, verilen bu bir parça toprağın, daha sonra İran toprağının tamamının verileceğine dâir Allahü teâlânın bir müjdesi olduğuna inandılar

Hazret-i Sa’d’ın elçilerinin teklîfini reddeden Kisrâ’nın ordusu da, Atik nehri kıyısına gelip karargâh kurdu 120 bin kişi olan İran ordusunun 30 bini zırhlı ve birbirlerinden ayrılmaması için de zincirle bağlı idiler Ayrıca İran ordusunun ön saflarına filler yerleştirilmişti İslâm ordusu ise 34 bin kişi idi

Hazret-i Sa’d, yine elçi göndererek, "Size üç gün müsaade Bu üç gün içinde ya Müslüman olursunuz, ya cizye verirsiniz veya cenge hazır olursunuz" diye bildirdi

Sebât ediniz!
Onlar üç gün içinde, bu şartları kabûl etmediler Dördüncü gün harp başladı Harp başlamadan önce, Hazret-i Sa’d askerlerine şöyle hitap etti:
- Mevkilerinizde sebât ediniz! Öğle namazından sonra, beş-dört tekbîr alacağım İlkinde, siz de tekbîr alırsınız, harbe hazır olursunuz! İkinci tekbîrde siz de tekbîr alır, silahlanırsınız! Üçüncü tekbîrde, siz de tekbîr alıp, askeri harp için coşturursunuz! Dördüncü tekbîrde, düşman üzerine hücûm ediniz ve "Lâ havle velâ kuvvete illâ billah" deyiniz!

İslâm askerleri, bildirilen emirle düşmana hücûm ettiler İran ordusu, beraberinde getirdikleri fillerle karşılık verdiler İlk gün şiddetli çarpışmalar oldu Sonraki günlerde İslâm ordusu uyguladıkları dâhiyâne taktiklerle İran ordusunu bozguna uğrattılar

Önce İran ordusu komutanları öldürüldü İran ordusunun başkomutanı Rüstem de öldürülünce, ordu dağıldı Kaçışmaya başladılar Kaçmaya çalışanların çoğu da nehre düşerek boğuldu, kalanlar da esîr edildi Bu harbde Müslümanlar 2000 şehîd verdi İranlıların tamamına yakını öldürüldü Böylece, Müslümanlar büyük bir zafer kazandılar

Daha sonra Hazret-i Ömer’in emriyle Sâsânî Devletinin başşehri ve İran Kisrâsının bulunduğu Medâyin şehrine hareket edildi İslâm askerinin Medâyin’e hareket ettiğini, İran Kisrâsı Yezd-i Cürd duyunca, korkudan şehri terketti İslâm ordusu Medâyin şehrine kolayca girerek, burayı fethetti

Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, bu fethi, şu mektupla Hazret-i Ömer’e bildirdi:

Îmân edenlerin yardımcısıdır
"Rahmân ve Rahîm olan Allahü teâlânın adıyla Irak vâlisi Sa’d bin Ebî Vakkâs’tan, mü’minlerin emîri Ömer-ül Fâruk’a Allahın selâmı üzerine olsun! Kendisinden başka hak ma’bûd olmayan, eşi, benzeri bulunmayan Allahü teâlâya hamd eder, O’nun habîbi olan Muhammed aleyhisselâma salât ve selâm ederim

Allahü teâlâ, bize ihsânı ile, gözün görmediği meydanlarda at koşturmayı nasîb etti Kisrânın yurdunun büyük bir kısmını ele geçirdik Ordu kumandanlarının çoğunu öldürdük Bu savaşta melekler onların yüzlerine ve arkalarına vuruyorlardı Çünkü Allahü teâlâ îmân edenlerin yardımcısıdır Îmân etmeyenlerin yardımcısı yoktur

Yezd-i Cürd kaçtı Kızı, esîr olarak ele geçirildi Bundan sonra ne yapacağımız husûsunda, Medâyin şehrinde emirlerinizi bekliyorum Allahü teâlânın selâmı bütün Müslümanların üzerine olsun!"

Hazret-i Sa’d hayatının sonlarına doğru Medîne’ye yakın Akik denilen yerde hastalandı ve orada 675 yılında vefât etti Mübârek cesedi Medîne-i münevvereye götürüldü Namazını Medîne vâlisi Mervân kıldırdı Vasıyetine uyularak Bedir harbinde giymiş olduğu elbisesi ile defnedildi Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Cennetle müjdelenen on sahâbîden, en son vefât edendir

Sa’d bin Ebî Vakkâs Cennettedir
Hazret-i Sa’d, heybetli, orta boyda, esmer tenli, cesûr, sözü, özü doğru büyük bir zâttı Çok cömert olup, sâdeliği severdi Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Peygamberimize annesi tarafından dayı olurdu Bunun için Peygamberimiz ona, "Bu benim dayımdır Böyle bir dayısı olan varsa bana göstersin" diyerek iltifâtlarda bulunurdu

Hazret-i Sa’d, Cennetle müjdelenen on sahâbeden biridir Nitekim Peygamber efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde buyurdu ki:
- Ebû Bekir Cennettedir, Ömer Cennettedir, Osman Cennettedir, Ali Cennettedir, Talhâ Cennettedir, Zübeyr Cennettedir, Abdurrahman bin Avf Cennettedir, Sa’d bin Ebî Vakkâs Cennettedir, Sa’îd bin Zeyd Cennettedir, Ebû Ubeyde bin Cerrâh Cennettedir

Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri buyurdu ki:
Resûlullah efendimiz, her namazın ardından, muhakkak şöyle duâ ederdi: "Yâ Rabbi! Cimrilikten, korkaklıktan, erzel-i ömür denilen ihtiyârlıktan, bunaklıktan, dünya fitnesinden ya’nî Deccâlın fitnesinden ve kabir azâbından sana sığınırım"

Hazret-i Sa’d buyurdu ki:
Resûlullah efendimiz, Eshâb-ı kirâm arasında kardeşlik te’sîs ettikleri zaman, Hazret-i Ali’yi kendine seçerek buyurdu ki:
- Yâ Ali! Sen benim dünyada da âhırette de kardeşimsin Yâ Ali, Mûsâ’nın yanında Hârûn nasıl idi ise, sen de benim yanımda öylesin Yalnız şu fark var ki, benden sonra Peygamber gelmeyecektir

Üç gün ağladım
Resûlullaha bir köylü gelerek dedi ki:
- Bana, söyleyebileceğim bir kelime öğret
Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
- "Allah birdir, O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur ve O’nun ortağı da yoktur Allah her şeyden yücedir Bütün hamdlerin hepsi Allaha mahsûstur Âlemlerin Rabbi olan Allahın şanı ne yücedir Günâhtan kaçmaya kuvvet, ibâdet yapmaya kudret, ancak azîz ve hakîm olan Allahın yardımı iledir" de!
Köylü tekrar dedi ki:
- Bunlar Rabbim içindir Kendim için ne söyleyeyim?
Resûl-i ekrem efendimiz buyurdu ki:
- "Allahım beni bağışla ve koru! Bana hidâyet ver ve rızıklandır" de!

Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri buyurdu ki:
- Mü’min, bir iyilikle karşılaşsa, Allaha şükreder Bir musîbetle karşılaştığında da hamd ve sabreder Böylece her işinde sevâb kazanır Hattâ hanımının ağzına koyduğu lokmadan dahî sevâb alır

Bir kimse gündüz hatim okursa, melekler ona akşama kadar duâ eder Gece okursa, sabaha kadar duâ eder

Kadsiye zaferinden sonra bir müddet Medâyin’de kalan Hazret-i Sa’d, şehrin havasının ve suyunun askerlere iyi gelmediğini görünce, durumu Hazret-i Ömer’e bildirmişti Bunun üzerine Hazret-i Ömer, yeni bir şehir tesis edilmesini emretti Hazret-i Sa’d da Kûfe şehrini kurdu ve şehre ilk vâli tayin edildi

Bana duâ et!
Hazret-i Ömer, şehîd olmadan önce, kendisinden sonra yerine geçecek halîfeyi seçmek için altı kişilik bir şûrâ teşkil edilmesini vasıyet etmişti Bildirmiş olduğu altı kişiden biri de, Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleriydi Eğer Sa’d halîfe seçilmezse, ona bir vezirlik verilmesini de vasıyet etmişti Hazret-i Osman halîfe seçilince, Hazret-i Ömer’in tavsiyesine uyarak, Hazret-i Sa’d’ı tekrar Kûfe vâliliğine tayin etti

Ömrünün sonlarına doğru, gözleri görmez olmuştu Bu hâlde iken Mekke’ye gelmişti Mekke halkı etrafına toplanıp, "Bana duâ et, bana duâ et" deyince, hepsine duâ etti

Abdullah bin es-Sâib anlatır:
"Ben genç idim Bir ara ona yaklaştım ve kendimi tanıtmaya çalıştım Beni tanıdı ve sordu
- Sen, Mekke’nin, Kur’ân-ı kerîmi en iyi okuyanlarından birisi değil misin?
Ben de, "Evet" dedikten sonra bir ara sordum:
- Efendim, sizin duânız makbûl olup, herkese duâ ediyorsunuz Kendiniz için duâ etseniz de gözleriniz açılsa, olmaz mı?
Hazret-i Sa’d gülümseyerek buyurdu ki:
- Oğlum, Allahü teâlânın benim hakkımdaki takdîri, ya’nî gözümün görmemesi, gözümün görmesinden daha güzeldir"
Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, bir gün Peygamberimize dedi ki:
- Yâ Resûlallah, duâ buyur da, Allahü teâlâ, benim her duâmı kabûl etsin!
Resûlullah efendimiz cevâbında buyurdu ki:
- Duânızın kabûl olması için helâl lokma yiyiniz! Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır Sonra ellerini kaldırıp duâ ederler Böyle duâ nasıl kabûl olunur?

Sâlih kimse
Hazret-i Âişe şöyle anlatır:
Resûlullah efendimiz gazvelerin birinde, geceleyin Medîne’ye dönüp geldiğinde buyurdu ki:
- Ne olurdu, sâlih bir kimse çevremizde bekçilik yapsa
Birden bir ses duyduk "Kim o?" buyurdu
Bu arada Sa’d bin Ebî Vakkâs’ın sesi duyuldu:
- Benim, Sa’d bin Ebî Vakkâs
Peygamberimiz sordular:
- Buraya niçin geldin?
- İçimden bir ses, "Resûlullah yalnızdır, korkarım ki, din düşmanları ona bir sıkıntı ve eziyet verirler" dedi Bunun için hizmetinize geldim Bunun üzerine Resûlullah efendimiz, ona hayır duâ etti ve istirâhate çekildiler

Uhud savaşında bir ara müşrikler Uhud dağına tırmanmaya başlayınca, Resûlullah efendimiz, yanında bulunan Hazret-i Sa’d’a buyurdu ki:
- Onları geri çevir!
Hazret-i Sa’d dedi ki:
- Yâ Resûlallah, yanımda bir tek okum kaldı Onları nasıl geri çevireyim?
Peygamber efendimiz emrini üç kere tekrarladı Bundan sonrasını Hazret-i Sa’d şöyle anlatır:"

Bir ok daha buldum
Ok çantamda kalan bir oku aldım Müşriklerden birine atıp öldürdüm Sonra ok çantama el attığımda bir ok buldum Baktığımda az önce attığım oktu Onu tekrar atıp başka birini öldürdüm Sonra bir daha baktığımda yine aynı oku buldum Onu da atıp yine birini öldürdüm Birkaç defa aynı şekilde oku attım Bu durumu gören müşrikler, tırmanmaktan vazgeçerek geri döndüler Ben de kendi kendime, "Bu mübârek bir oktur" dedim ve bu oku hep yanımda taşıdım"

Rivâyete göre Hazret-i Sa’d bu oku attıkça, bembeyaz yüzlü mübârek bir zât, bu oku geri getiriyordu Hazret-i Sa’d der ki:
"Uhud’da Resûlullahın sağında ve solunda beyaz elbiseli iki kişi gördüm ki, onlar en şiddetli şekilde çarpışıyorlardı Onları ne daha önce, ne de daha sonra gördüm

"Hazret-i Sa’d’ın îmân etmeyen kardeşi Utbe, Uhud’da müşriklerin arasında idi Hazret-i Sa’d bu kardeşi ile savaşmak için, onu çok aramıştı Buyurdu ki:
"Vallahi, kardeşim Utbe’yi öldürmek için duyduğum hırsı, hiçbir adamı öldürmeye karşı duymamışımdır Kardeşimi bulup öldürmek için, iki kere müşriklerin saflarını yardım fakat gözümden kaçtı Üçüncüsünde, Resûlullah bana buyurdu ki:
- Ey Allahın kulu! Sen ne yapmak istiyorsun? Yoksa sen kendini öldürtmek mi istiyorsun?
Bunun üzerine, onu aramaktan vazgeçtim Utbe’yi Hâtıb bin Ebî Beltea öldürdü"

Harp hiledir
Uhud savaşının sonunda müşrikler, Uhud’u terkedip Mekke’ye dönme kararı aldıklarında, Resûlullah efendimiz, Hazret-i Sa’d’ı keşif vazîfesi ile gönderdi Hazret-i Sa’d, müşriklerin gitme kararı alıp, dönüş hazırlıklarını keşfedince, geri dönüp, yüksek sesle dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Müşrikler develerine bindiler, atları yedeğe aldılar, Mekke’ye yöneldiler!
Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
- Yavaş konuş, şüphesiz harp hiledir Zîrâ müşrikler geri dönerse, şu sevincinin bir benzerini göremezsin

Sonra, Peygamber efendimizin tekrar sormaları üzerine, Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, gördüklerini ve işittiklerini tekrarladı Müşriklerin gittikleri kesinleştiği hâlde, Sa’d’ın yüzü üzüntülü idi Resûlullah efendimiz, üzüntüsünün sebebini sordular Hazret-i Sa’d dedi ki:
- Müslümanlar zafer kazanmadan, müşriklerin gitmesine sevinmeyi hoş görmedim Resûlullah efendimiz de buyurdu ki:
- Zaten Sa’d harb hastasıdır

Hazret-i Sa'd 675 yılında, vefât etti "Aşere-i mübeşşere"den en son vefât edendir Medîne-i münevverede medfûndur


alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »
Konu Araçları Bu Konuda Ara
Bu Konuda Ara:

Gelişmiş Arama
Görünüm Modları


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.