|  | Şeytan, Adem'e Neden Secde Etmedi? Mesnevi |  | 
|  06-24-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Şeytan, Adem'e Neden Secde Etmedi? Mesnevi  ŞEYTAN ADEM'E NEDEN SECDE ETMEDİ ? Hak’kın yaptıklarını da gör, bizim yaptıklarımızı da  Her ikisini de gör ve bizim yaptığımız işler olduğunu bil, zaten bu meydanda  Ortada halkın yaptığı işler yoksa, her şeyi Hak yapıyorsa, şu halde kimseye “bunu niye böyle yaptın” deme! Tanrı’nın yaratması, bizim yaptığımız işleri meydana getirmektedir  Bizim işlerimiz Tanrı işinin eseridir  Söz söyleyen kimse, ya harfleri görür, yahut manayı  Bir anda her ikisini birden nasıl görebilir? İnsan konuşurken manayı düşünür, onu kastederse harflerden gafildir  Hiçbir göz bir anda hem önünü hem ardını göremez  Şunu iyice bil! Önünü gördüğün zaman ardını nasıl görebilirsin? Madem ki can, harfi manayı bir anda kavrayamıyor, nasıl olur da hem işi yapar, hem o iş yapma kudretini yaratır? Ey oğul! Tanrı, her şeye muhittir  Bir işi yapması, o anda diğer bir işi yapmasına mani olamaz  Şeytan, “Bima ağveyteni” dedi; o alçak ifrit, kendi fi’lini gizledi  Adem ise “Zalemna enfüsena” dedi; bizim gibi Hak’kın fiilinden gafil değildir  Günah ettiği halde edebe riayet ederek Tanrı’ya isnad etmedi  Tanrı’nın halk ettiğini gizledi  O suçu kendine atfettiğinden ihsana nail oldu  Adem, tövbe ettikten sonra Tanrı, “Ey Adem! O suçu, o mihnetleri, sen de ben yaratmadım mı?” O benim taktirim benim kazam değil miydi; özür getirirken niye onu gizledin?” dedi  Adem “Korktum, edebi terk etmedim” deyince Tanrı, “İşte ben de onun için seni kayırdım” dedi  Hürmet eden hürmet görür  Şeker getiren badem şekeri yer  Temiz şeyler temizler içindir; sevgiliyi hoş tut, hoşluk gör; incit, incin! Ey gönül! Cebirle ihtiyarı birbirinden ayırt etmek için bir misal getir ki ikisini de anlayasın: Titreme illetinden dolayı titreyen bir el, bir de senin titrettiğin el    her iki hareketi de bil ki Tanrı yaratmıştır; fakat bu hareketi onunla mukayeseye imkan yoktur  İhtiyarınla el oynatmadan pişman olabilirsin; fakat titreme illetine müptela bir adamın pişman olduğunu ne vakit gördün? Anlayışı kıt biriside şu cebir ve ihtiyar meselesine yol bulsun, bu işi anlasın diye söylediğimiz bu söz, akli bir söz, akli bir bahistir  Fakat zaten bu hilekar akıl, akıl değildir ki  Akli bahis, inci ve mercan bile olsa can bahsi, başka bir bahistir  Can bahsi başka bir makamdır, can şarabının başka bir kıvamı vardır  Akıl bahisleri hüküm sürdüğü sırada Ömer’le Ebülhakem sırdaştı  Fakat Ömer, akıl aleminden can alemine gelince can bahsinde Ebülhakem, Ebucehil oldu  Ebucehil, cana nispetle esasen cahil olmakla beraber his ve akıl bakımından kamildi  Akıl ve bahsi, bil ki eser, yahut sebeptir (onunla müessir ve müsebbip anlaşılır)  Can bahsi ise büsbütün şaşılacak bir şeydir  Ey nur isteyen! Can ziyası parladı; lazım, mülzem, nafi, muktazi kalmadı  Bir gören kişinin  Nuru doğmuş parlamaktayken sopa gibi bir delilden vazgeçeceği meydandadır  Yine hikayeye geldik; zaten ne zaman hikayeden ayrıldık ki? Cehil bahsine gelirsek o Tanrı’nın zindanıdır; ilim bahsine gelirsek onun bağı ve sayvanı  Uyarsak onun sarhoşlarıyız; uyanık olursak onun hikayesinden bahsetmekteyiz  Ağlarsak rızıklarla dolu bulutuyuz; gülersek şimşek! Kızar, savaşırsak bu, kahrının aksidir, barışır, özür serdedersek muhabbetinin aksidir  Bu dolaşık ve karmakarışık alemde biz kimiz? Elif gibiyiz  Elif’inse esasen, hiç ama hiçbir şeyi yoktur! | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |