Prof. Dr. Sinsi
|
Nota Yazılım çeşitleri
Nota Yazım Çeşitleri
ve Genel Tarihçesi
İnsanoğlu, yüzyıllar boyunca kültürel gelişimini sürdürürken, deneyimleri sonucu edindiği birikimlerini, yaşadığı önemli olayları; gündelik yaşamda kolaylık sağlamak, toplumsallaşmanın bir sonucu olarak meydana getirdiği geleneklerini devam ettirmek ve gelecek nesillerine aktarmak amacıyla kaydetme ihtiyacı hissetmiştir Önceleri mağara duvarlarına, kayalara, sonraları toprak tabletlere, yapraklara, ağaç kabuklarına, hayvan derilerinin üzerine…vb yerlere kazıyarak ya da keşfettiği farklı boyar maddelerle resimler ve bir takım figürler çizmiştir Zamanla daha kolay olan çeşitli işaretler ve semboller kullanılmaya başlamıştır Aynı topluluk da yaşayan insanlar arasındaki sözlü iletişimin gelişimiyle beraber; bu işaret ve sembollerin dilde mevcut olan seslere karşılık gelecek şekilde düzenlenmesiyle ilk harflerin, bunun doğal bir sonucu olarak da ilk alfabelerin oluşturulduğunu görmekteyiz Yazının keşfiyle birlikte insanoğlu sıradan veya önemli olayları kaydetmenin, günlük yaşam ve ortak toplumsal değerlerinin korunması açısından, ne derece yararlı ve kolaylık sağlayıcı olduğunun farkına varmıştır
İnsanlık tarihinde müzik, sosyal-toplumsal ve kültürel yapı bakımından, daima önemli bir yer tutmuştur İnsan hayatının üç önemli evresini oluşturan doğum, evlenme ve ölüm için törenlerin düzenlenmesi, büyük veya küçük tüm topluluklarda, en eski çağlardan beri devam etmektedir Müzik, nu önemli törenlerin ayrılmaz bir parçası olmuştur Ayrıca her toplulukta mevcut inançlara göre düzenlenen ilkel ayinlerde; müzikli yakarışlar, tasvirler ve ritmik hareketler önemli bir yer tutmuştur Bu törenlerin doğru olarak uygulanabilmesi için dansların ve daha önemlisi müzikli sözlerin (ilahi…gibi) hatırlanabilmesi ve sonraki nesillere aktarılabilmesi ihtiyacına bağlı olarak, en ilkel şekliyle müzik yazısının yani notanın ortaya çıktığı görülmektedir Müziğin, var oluşundan itibaren, insan hayatındaki yeri düşünülecek olursa; bugün elimizde olan ilk nota(yazısı) örneklerinin ilk yazı kadar eski dönemlere dayanmasına pek şaşırmamak gerekir
Başlangıcından itibaren batıda şekil bakımından farklı, belli başlı iki tür notalama mevcuttur :
1- Alfabetik nota(lama) veya Harf Notası,
2- İşaret nota(lama)sı
Alfabetik nota(lama)da, adından anlaşılacağı üzere, sesleri ifâde etmek için alfabede yer alan harfler kullanılır Eski Yunan ve Latin müzik teorilerini yeniden ele alan nazariyatçılar alfabetik notalamadan yararlanmışlardır İşaret notasında ise; sesleri ifade edebilmek için özel olarak hazırlanmış, çeşitli şekillerden yararlanılır ki günümüzde kullanılmakta olan porteli notanın kökeni bu nota çeşidine dayanmaktadır
“Nota yazmada denenen ilk yol, sözlerin yazıldığı harflerin üzerine sesleri hatırlatıcı nitelikteki bazı işaretlerin konulmasıdır Bu tür işaretlere Sümer tabletleri (M Ö 2000’lere doğru) ile eski Yunan yazıtlarında" rastlanmıştır Bu ilk örneklerinde nota, sadece müziği daha önceden bilen kişilere hatırlatıcı bir araç görevini üstlenmektedir Belirgin bir süre kavramı yoktur En basit şekli ile bu örnekler, ezgi hakkında fazla bir ipucu vermemektedirler Müziği ifade edebilmek konusunda; aynı ezginin, farklı kişiler tarafından farklı şekilde seslendirilebilmesi yada aynı kişi tarafından bir süre sonra farklı olarak yorumlanabilmesine yol açacak kadar yetersizdirler Nota(lama) sistemlerine ait diğer bir önemli nokta ise; dünya genelinde eski çağlardan kalma ilk nota örneklerinin daha çok alfabetik yani harf notası olmalarıdır Eski kavimler, kabileler, topluluklar vb nota yazmada, kullandıkları dile ait alfabedeki harflerden yararlanmışlardır ki büyük bir ihtimalle bu, mevcut harflerin aynen yahut minik değişiklerle kullanılmasının her müzikal sese yeni bir işaret bulmaktan daha kolay olmasından kaynaklanmaktadır Özetle; alfabetik notalama sistemi dünya genelinde daha yaygın olarak kullanılmıştır
Antik Yunan nota yazısında seslerin dışında, müziğin ritmini ve sessiz kalınması gereken yerleri gösteren işaretler de kullanılmıştır Bu notada, sesler (perdeler), suslar(esler), ve gruplar(nota öbekleri) olmak üzere dört ana öge bulunmaktadır Sonuçta; Yunanlılar’ın oldukça fazla sayıda işaretten oluşan gelişmiş alfabetik bir nota(lama) sistemine sahip olduğu açıktır
Bir papirüsteki eski Yunan nota yazısı
(üzerinde notaların yer aldığı bir metin)
M Ö II yüzyılda Romalılar, Yunanlılar’ın nota yazısını kullanmışlardır Neuma’lar Romalılar sayesinde, Ebced notasının haricinde, hemen hemen bilinen bütün doğu nota(lama) sistemlerine bir çıkış noktası oluşturmuştur
VI yy başında Romalı Filozof Boethius (480-524), müzik dizisindeki her sese bir isim vermiştir Günümüzde dili İngilizce ve Almanca olan ülkelede hâlâ kullanılmakta olan A-B-C-D-…(La-Si-Do-Re-…) gibi harfler Boethius devrinden kalmadır Notaları, Do-Re-Mi-Fa-Sol gibi bugün kullandığımız şekliyle isimlendiren kişi ise; X yüzyılda Milano’lu bir keşiş olan Guido d’Arrezzo’dur d’Arrezzo bu isimleri Latince bir ilahinin her satırbaşında yer alan ilk hecelerden esinlenmiştir
Daha sonraları, Giovanni Maria Bononcini (1642-1678), “UT” yerine bugünkü adıyla “DO”yu kullanmayı daha uygun bulmuştur
M S VII Yüzyılda (M S 680) Hıristiyan âleminde çok yaygın olarak kullanılan, bir notalama sistemi karşımıza çıkmaktadır: Neumatik Nota (Yazısı) Yunan kökenli ve kelime anlamı “işaret/ tasdik, tasdik etmek veya el ile çağırmak” olan “Nema”dan gelen “Neuma (neum/neume)”lar, dilbilgisindeki noktalama işaretlerinden türetilmiş, melodilerin stenografi çizgilerine benzer bir takım şekillerle ifade edilmesine dayalı bir nota(lama) sistemidir Neumalarda ana ilke, bestenin özünü hatırlatmak, yorumcunun hafızasını tazelemek olup bu amaçla şarkı sözlerinin üzerinde yer alırlar İlk “neuma (neum)” örneklerine Kitâb-ı Mukaddes metinlerinde rastlanmaktadır
Günümüzde kullanılan porteli notanın temelini oluşturan neumatik nota(lama) sisteminde, sesin perdeleri ve süresi gösterilemiyordu Bir müzisyenin daha önce duymadığı ve bilmediği bir müzik eserini neumatik nota ile deşifre etmesi mümkün değildi
Neuma’lar üç temel aksadan türemişlerdir ;
1 İnişi melodi için: “Grave” ( )
2 Çıkıcı melodi için: “Aigu” ( / )
3 Çıkıcı ve İnici : “Circumflex” ( ^ )
Zamanla bu işaretlerin sayıları gereksinime göre arttırılmış ve sesin yüksekliğine bağlı olarak sayfa üzerine, aşağıya ya da yukarıya konulmaya başlanmışlardır ( Diastematik / Aralıklı Notalama) Sonraları yol göstermek amacıyla, düz bir çizgi çizilerek, bunun altına veya üzerine konulmaya başlanmışlardır Fa ve Do gibi bazı notalar için konulan ve diğer notaların isimlendirilmesi için konulan bu çizgiler, günümüzde kullanılmakta olan anahtarların ilk örnekleri, atalarıdır Daha sonraları tek çizginin sayısı ihtiyaca göre arttırılarak günümüzdeki 5 çizgili porteli nota(lama) sistemine ulaşılmıştır
“Fa Çizgisi” ile yazılmış İtalyan neumasına El yazısı ikili notalama örneği – XII yy
ait el yazması örneği (Vatikan)
XI yüzyıla gelindiğinde renkli çizgiler baş gösterdi (Mi için kırmızı, Do için sarı…vb ) Bu gelişimi başka çizgilerin sayılarının arttırılması (10-11 çizgiye kadar ilaveler yapılabiliyordu) izledi
XIII yüzyılın son yarısından itibaren (M S 1250), polifonik müzik için büyük önem taşıyan süre değerlerinin belirlenmesiyle birlikte “Mensural (ölçülü) Nota(lama)” ortaya çıkmıştır Artık seslerin yüksekliği ile birlikte süresi de notada belirtilmektedir Böylece yazılı müzik eseri deşifre edilebilir bir duruma gelmiş yani nota bir müzisyenin önceden bilmediği bir müzik eserini seslendirebilmesi için yeterli hale gelmiştir Notaya ölçünün gelmesi, çoksesli müziğin gelişimine de katkıda bulunmuştur Bu gelişme ile sesler ortak bir payda üzerinde üst üste getirilerek ifade edilebiliyordu
XIII yüzyılda notaların içleri doldurulduğu için “Siyah Ölçülü Nota(lama)” adı verilmiş, XIV yüzyılda siyah ve kırmızı notalar kullanılmıştır XV ve XVI yüzyıllar ise beyaz notaların kullanıldığı dönemlerdir Batıda porteli notanın günümüz kullanılan en son haline, ancak XVI ve XVII yüzyıllarda gelinebilmiştir
Beyaz notalara bir örnek : XV yy Jean de Montcheu’nun bir şarkı denemesi
XVI yy Notasına bir örnek : Adrian Petit Coclico’nun 1552’de bastırdığı
“Müzik Özeti” adlı kitabındandan bir sayfa
Notanın tarih içerisindeki gelişimi, müziğin öğrenilmesi ve pratik edilmesi, müzik eserlerinin geniş bir çevre tarafından okunabilmesi ve unutulmaması, müzikte çoksesli tekniğin daha iyi ve geniş bir alanda, yaygın olarak kullanılabilmesi bakımından büyük bir önem taşır Tüm bunların bir sonucu olarak da kompozisyon alanında büyük ilerlemeler kaydedilmiştir
Müziği tam olarak ifade etmekten yoksun olan antik çağlardan kalma, en basit nota(lama) sistemlerini bile, bugün ezgilerini tam olarak deşifre etme olanağı sağlayamamakla birlikte, ait oldukları dönemin müzik yapıları ve müziği hakkında bizlere az-çok ipucu vermektedirler En önemlisi ise; Milattan öncelerde dahi müziğin insanoğlu üzerindeki vazgeçilemez etkisini sessizce(!) dile getirmektedirler
|