|  | Dünyanın Meşhur Mektupları |  | 
|  11-09-2011 | #1 | 
| 
[KAPLAN]
 |   Dünyanın Meşhur MektuplarıDünyanın En Meşhur MektuplarıÜç satır belki iki kelime  Ne hissediyorlardı?  Nasıl bir dünyaya aitti zihinleri? Yakın bildikleri, sevip sığındıkları  kim varsa içlerini döktüler  Kederden tebessüme yolculukları son  sürat   Napolyon, Kafka, Dostoyevski, Cemal Süreya, Atatürk, Einstein ve diğerleri… Barbuni Dünyanın en meşhur mektuplarını derledi  Kafka ‘dan Milena'ya "Benim için dünya binlerce “belki” ile dolu    Dürüst  bir insanım Milena  Esaretin izin verdiği kadar dürüst  Bir şeklimle  herkese benzemeyen farklı bir yön var bende  Huzur içinde bir dakika  bile çok görülmüştür bana  Herşeyi savaşarak kazanmak mecburiyetindeyim  Sadece geleceğimi değil geçmişimi de kendim yaratmak zorundayım  Dünya  sağa dönüyorsa bu ritme uymak için benim sola dönmem gerekiyor  Palto  giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben?  " "içinde bulunduğum durumu kimseye anlatamam   sen de anlamazsın   ben bile anlayamıyorum ki, başkalarına nasıl anlatırırım! " Arthur Rimbaud-Paul Verlaine Londra, Cuma öğleden sonra 4 Temmuz 1873 Dön, dön artık, biricik dost, dön  Artık iyi ve kibar  olacağıma söz veriyorum  Sana karşı soğuk davranmam inatla sürdürdüğüm  bir şakaydı; bin pişmanım şimdi buna  Geri dönersen unutulup gider  Bu  şakaya inanmış olman ne acı! İki gündür durmadan ağlıyorum  Geri dön  Biraz yüreklilik göster, sevgili dostum  Henüz hiçbir şey yitirilmiş  değil; yapacağın şey yalnızca bir dönüş yolculuğu  Burada yine  yüreklilikle, sabırla yaşarız  Yalvarıyorum sana  Hem daha çok senin  iyiliğine olacak bu  Geri dön, bütün eşyanı yerli yerinde bulacaksın  Umarım ki tartışmamızda ciddi bir neden olmadığını sen de anlamışsındır  şimdi artık  Ne korkunç andı o! Peki ama, gemiyi terk etmeni işaret  ettiğimde sen niye gelmedin? Bu noktaya varmak için mi iki yıl birlikte  yaşadık? Ne yapacaksın şimdi? Buraya gelmek istemiyorsan, senin  bulunduğun yere geleyim mi? Evet, haksız olan benim  Beni unutmayacaksın, değil mi? Hayır, unutamazsın sen beni  Ben seni hep yüreğimde taşıyorum  Dostunu yanıtsız bırakma: birlikte yaşayamayacak mıyız artık? Biraz yürekli ol  Hemen yaz bana  Daha uzun süre kalamayacağım burada  Yüreğinin sesinden başka şey dinleme  Yanına geleyim mi? Hemen bildir bana  Tüm yaşam boyu sana bağlı kalacağım  Hemen yanıtla beni  Burada en çok pazartesi akşamına dek kalacağım  Üzerimde henüz bir peni bile yok; elimdeki tüm parayı postaya veremem  Kitaplarını ve müsveddelerini Vermersch'e bıraktım  Seni bir daha göremezsem, ya denizci olacağım ya asker  Arthur Rimbaud Fyodor Dostoyevski'den babasına 10 Mayıs, 1838 Benim aziz ve iyi Babam, Oğlunun senden harçlık istemesi için sana başvurmasını bir fazlalık olarak kabul edebiliyor musun? Tanrı tanığım olsun ki, bu ne kişisel ihtiyaçlarım, ne de imkânsızlıkların sonucu  Herhangi bir şekilde seni  nasıl soyabilirim? Onları sıkacağını bildiğim halde, kendi et ve kanıma  bana bir iyilik etmelerini rica etmenin ne kadar buruk bir tadı var  Kendi kafam ve ellerim var  Özgür ve bağımsızım  Aslında senden bir  kopek bile, istememem gerekir  Kendimi acı fakirliğime gömmem gerek  Ölüm yatağımdan bana destek olmanı istemekten utanmam gerek aslında  Olaylara bakacak olursan seni ancak gelecekle teselli edebilirim  Gelecek ki artık uzaklarda değil ve zaman seni gerçekleriyle ikna  edecek  Şu anda kelimenin tam mânâsı ile beni anlaman için sana yalvarıyorum sevgili babacığım  Hizmet etmekteyim, istesem de istemesem de en yakın  çevremin zorunluluklarına uymam gerekiyor  Neden bir istisna olayım?  Böylesine istisnai davranışlar genellikle en büyük hoşnutsuzluklardan  doğmaktadır  Bunu şimdiden anlamış olman lâzım sevgili babacığım  Bunun  için de insanlara gerektiği kadar karışmış durumdasın  Ve bundan dolayı  lütfen söyleyeceğim şeylere önem ver: Askerî Akademinin her  öğrencisinin, kamp hayatı en azından kırk Ruble'ye ihtiyaç gösteriyor  (Bunu babam olduğunuz için yazıyorum  ) Bu kırk Ruble'ye çay, şeker ve  saire gibi ihtiyaçlar dahil değil  Rahatım için değil, ama en zaruri  ihtiyaçlarım için bunlara sahip olmam gerekiyor  Yağmurda ve rutubette  bezden bir çadırda yatmak gerektiği zaman, hele insan, böyle bir havada  eğitimden üşümüş ve yorgun dönerse, bir bardak çaya ihtiyacı olacak  kadar hasta olabilir ki, bu son yıllarda sık sık tecrübe ile başımdan  geçmiştir  Senin sıkıntılarını da gözönünde tuttuğumdan ötürü, çay ve  diğer şeylerden vazgeçip, senden sadece en zaruri ihtiyacım olan 16  Ruble'yi istiyorum  «İki çift adi postal için  » Tekrar ediyorum,  kitaplar yazı malzemeleri, kâğıtlarım, çorap ve ayakkabılarım gibi  eşyalarımı bir yerde muhafaza etmem gerekiyor  Bunun için bir sandığa  ihtiyacını var  Zira kampta çadırdan başka hiç bir barınak yok  Yataklarımız kılıfsız üzerine çarşaf örtülmüş samandır  Şimdi sana  soruyorum, sandığım olmazsa, nerede saklayabilirim eşyalarımı? Şunu  bilmen gerekir ki, benim bir sandığımın olup olmaması Hazineyi  ırgalamıyor  İmtihanlar yakında biteceği için artık kitaba ihtiyacım  olmayacak  Bundan böyle giyimimle ilgilenecekleri için ayakkabı vesaire  istemek zorunda kalmayacağım  Oysa boş vakitlerimi kitapsız nasıl  geçirebilirim? Bize verilen postallar öylesine kötü ki, üç çifti,  şehirde bile giyilecek olsa, altı aydan fazla dayanmıyor  (Burada  gerekli ihtiyaçların bir listesi var  ) Son para havalenden 15 Ruble ayırdım  İşte görüyorsun sevgili Babacığım,  en azından 25 Rubleye daha ihtiyacım var  Haziran başında kamp bitiyor  Eğer oğlunun bu acı ihtiyaçlarına destek olmak istiyorsan, Haziran'ın  başında ona bu parayı gönder  Bu dileğimde ısrar etmeye cesaret  edemiyorum: Fazla bir şey istediğim yok ama şükranım sınırsız olacaktır  Fyodor Che Guevara'dan Fidel Castro'ya Fidel, Dünyanın başka ülkeleri benim mütevazı çabalarımın yardımını istiyor  Ben senin Küba'ya olan sorumluluğunun sana imkan vermediği şeyi  yapabilirim  Ayrılmamızın zamanı geldi  Bunu acı ve sevincin karışımıyla yaptığım bilinsin; burada benim kurucu umutlarımın en safını ve sevdiklerim arasında en sevgili olanı bırakıyorum ve beni evladı gibi kabul eden bir halkı bırakıyorum  Bu,  benim ruhumdan bir parça koparmaktır  Yeni savaş alanlarında bana vermiş  olduğun inancı, halkımın devrimci ruhunu, görevlerin en kutsalı olan  nerde olursa olsun emperyalizme karşı mücadele etme görevini yerine  getirme duygusunu taşıyacağım  Başka gökler altında son saatim geldiğinde benim son düşüncem bu halk ve özellikle sen olacaksın  Öğrettiklerin için ve eylemlerimin en son  sonuçlarına dek sadık olmaya çalışacağım, örneğin için sana teşekkür  ettiğimi, Devrimimizin dış politikası ile her zaman özdeşleştiğimi ve  buna devam edeceğimi, sonumun geldiği herhangi bir yerde Kübalı devrimci  olmanın sorumluluğunu duyacağımı ve öyle davranacağımı, çocuklarıma ve  karıma maddi hiçbir şey bırakmadığımı ve bundan üzüntü duymadığımı,  aksine sevindiğimi, onlar için hiçbir şey istemediğimi çünkü devletin  onlara yaşama ve eğitim görmeleri için gereken her şeyi vereceğini  biliyorum  Her zaman zafere kadar! Ya Devrim ya ölüm! Ernesto Che Guevara Albert Einstein'dan Atatürk'e Ekselansları Atatürk OSE Dünya Birliği'nin şeref başkanı olarak, Almanya'dan 40 profesörle doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye'de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum  Sözü edilen kişiler, Almanya'da halen yürürlükte olan yasalar  nedeni ile mesleklerini icra edememektedirler  Çoğu geniş tecrübe, bilgi  ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları  takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler  Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri  için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman  ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda  müracaat arasından seçilmişlerdir  Bu ilim adamları, hükümetinizin  talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde bir yıl  boyunca hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler  Bu  başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi  halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla  kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade  etmek cüretini buluyorum Ekselanslarının sadık hizmetkarı olmaktan şeref duyan Prof  Albert Einstein Napoléon Bonaparte'tan Joséphine'e Seninle dopdolu olarak uyanıyorum  Yüzün ve dün  akşamın o insanı sarhoş eden anısı duyularımı bir an bile rahat  bırakmadı  Tatlı ve eşsiz Josephine, kalbimde ne garip etki  yaratıyorsunuz siz! Kızıyor musunuz? Üzgün müsünüz? Kaygılı mısınız?  Ruhum üzüntüden yorgun düştü ve dostunuz için artık huzur diye bir şey  yok    Ama bana egemen olan o derin duyguya kendimi teslim ederek  dudaklarınızdan, kalbinizden beni kavuran bir alevi çekip aldığımda  benim için daha da fazlası söz konusu demek ki  Ah!  Yüzünüzün siz  olmadığını asıl bu gece iyice fark ettim  Öğlende gidiyorsun, üç saat  sonra göreceğim seni  Beklerken, mio dolce amor (benim tatlı sevgilim),  bir milyon öpücüğü kabul et; ama sen bana öpücük verme sakın, çünkü  kanımı kavuruyor öpücüklerin  NB Cemal Süreya'dan eşi Zuhal'e 12 Temmuz 1972 Zuhal'im, hayat! Hayatımsın  Bunu bilmeni isterim  En önce bunu bilmeni  Bir de şeyi  bilmeni isterim: benden yanlış yere, yok yere kuşkulanıyorsun  Sana  hiçbir zaman hayınlık etmedim ben  Edemem  Kaç yıldır evliyiz, yan  yanayız  Hâlâ başım dönüyor senlen, esrikim senlen, seviyorum seni  Her  geçen gün daha büyük bir aşkla  N'olur, akkavakkızı, anla beni  Bu  sevgimi hor görme  Kendininkine uydur, yakıştır  Bu satırları ilk  evimizin altındaki kahvede yazıyorum  Ve ben seni o ilk günlerdekinden  daha büyük bir tutkuyla seviyorum  Biz iki ayrı ırmak gibi ayrı  yerlerden kopup geldik, kavuştuk bir noktada, yanıbaşımızdan küçük bir  kol da alarak büyük bir nehir meydana getirdik; birlikte akıyoruz şimdi  Nicedir bu böyle  Hep de böyle olacak  Denize dökülene, ölene dek  Bizim için tek koşul mutluluk olabilir  Hiçbir şey bozamaz birliğimizi  "Üçüz, gözüz biz  " Sen de öyle düşünmüyor musun? Ne tuhaf, son bir iki  ayda seni, benden biraz uzaklaştın, araya mesafeler, tedirginlikler  sokuyorsun diye düşünürken, o sırada sen de aynı şeyleri  düşünüyormuşsun  Bunlar aşkın halleri, aşkın zaman zaman kişinin önüne  çıkardığı ezinçler, üzünçler herhalde  Bunu böyle yorumlamak gerekir  Bir de seviyorum seni  Tek dalımsın  Memo'yla birlikte, ama ondan da  öncesin  Bunu böylece bilesin  Bilinmelidir bu  Kahvenin önünden otomobiller geçiyor  Bir tane de at arabası  Seni  düşününce o atı da seviyorum  Çay içiyorum  Artık ıhlamur içeceğim  Ne  yumuşak, çağrışımlı, bağışçı, düşcül şeydir ıhlamur  Evimizin önünde bir  ıhlamur ağacı olsun  Sen saksıda da yetiştirebilirsin ıhlamuru  Gece  yatakta Memo'yla hep seni konuştuk  Susunca seni sustuk  Uyuyunca seni  uyuduk  Akşamları eve döneyim, kapıyı sen aç: gözlerin    Memo okuldan dönmüş olsun  Kaçıncı sınıfta olsun? Duygulu bir adamım ben  Bir film görmüştüm eskilerde; bir Fransız filmi;  adı: "Jesuis un Sentimental  " O filmdeki adam gibi miyim nedir? Öfkem belli olur, coşkum ortaya çıkar da sevincim, üzüncüm dibe akar, orda büyür  Yalnız seninle güçlüyüm  Sen olmasan bir anlamım olamaz  Sev beni  Yaşayacağız  Her şeyimi sana borçluyum  Sana rastladığım sıralar yıkıntılıydım  Sen  onardın beni  Tuttun elimden kaldırdın  Ben de ekmek gibi öptüm alnıma  koydum seni, kutsadım  Aşk büyüdü, aşk! Sen hastanedeyken her gün yazacağım sana  Seni nice sevdiğimi anlatacağım  Yüzüğünden öperim Victor Hugo'dan Juliette Drouet'ye 31 Aralık 1851 Bu, zulmet ve şiddet dolu günler boyunca harikuladeydiniz, Juliette'im  Sevgi istedim, verdiniz, teşekkürler! Gizlendiğim yerlerde,  sürekli tetikte beklemekle geçen gecelerin sonunda, kapımda,  parmaklarınızda titreşen anahtarların sesini işittiğimde o kötülükler ve  karanlıklar yok oluyordu; içeriye ışık giriyordu  Çatışmanın kesildiği  demlerde yanıbaşımda olduğunuz o korkunç ama bir o kadar da tatlı  saatleri asla unutamamalıyız  O küçük karanlık odayı, tavandan,  duvarlardan sarkan o eski şeyleri, yan yana duran iki koltuğu, masanın  bir köşesinde yediğimiz yemeği, getirmiş olduğunuz o soğuk tavuğu  ömrümüzce unutmayalım; tatlı s ohbetlerimizi, okşamalarınızı,  kaygılarınızı, adanmışlığınızı hep anımsayalım  Beni sakin gördüğünüze  şaşırmıştınız  Bu dinginlik nereden geliyor biliyor musunuz? Sizden… Stendhal'den Mathilde'e 4 Ekim 1818 Çok mutsuzum, galiba gün geçtikçe sizi daha çok seviyorum, sizse artık bana eskiden gösterdiğiniz en basit dostluğu bile göstermiyorsunuz  Aşkımın son derece çarpıcı bir kanıtı var, bu da sizinle birlikteyken  içine düştüğüm, kendi kendime kızmama neden olan ama bir türlü  üstesinden gelemediğim sakarlık  Salonunuza gelene kadar cesaretim  yerinde ama sizi görür görmez titremeye başlıyorum  Sizi temin ederim  ki, başka hiçbir kadın uzun süredir bu duyguyu uyandırmadı bende  Bu  duygu öylesine mutsuz ediyor ki beni neredeyse artık sizi görmemek  zorunda kalmayı ister oldum ve aldığım kararlara karşın, her gün sizin  evde bulunmamak için ihtiyatlı olmayı düşünmeye ihtiyacım var  Yarın gidiyorum, sizi unutmaya çalışacağım, eğer elimden gelirse, ama pek başaramıyorum, çünkü yine bu akşam da sizi görme isteğine karşı koyamadım  Bugün, bütün gün en büyük işim ihtiyatı elden bırakmadan sizi görebilme yollarını aramak oldu  Sizi, yanınızdayken değil de sizden uzaktayken daha çok seviyorum  Sizden uzaktayken bana karşı hoşgörülü ve iyi olduğunuzu düşünüyorum,  oysa yanınızdayken varlığınız bu tatlı hayalleri yok ediyor  Mustafa Kemal'den "Şerif" takma adıyla Salih Bozok'a "Ey Hazreti Salih; Seferin ilk devresindeki mecburiyeti savdık  Şimdi ikinci sefere  çıkıyoruz  Bakalım Allah ne gösterecek? İnşallah dönmek nasip olursa  size günlerce anlatacak hikâyelerimiz var  Suret-i muhsusada  gözlerinden, validenizin ellerinden öperim  Bizim valide acaba ne  âlemdedir? Maaş alabildiniz mi? Kuzum Salihciğim, Necati'ye söyle  maaşımdan borçlarımı kessin  Dönüşümde borç filan dinlemem  Kimbilir ne  kadar züğürt döneceğim  Ruşen beye, Mustafa Beye mahsus ihtiramlar  Kendilerine mektup yazamayışımın sebebi, adresleri nazar-ı dikkat  çekicidir  Lütfi beye, Mehmet Ali'ye, Rauf, İsmail Hakkı, Derviş    yer  yok, cümleye sêlam  " Şerif 15 Kasım 1327 (1911) | 
|   | 
|  | 
| Konu Araçları | Bu Konuda Ara | 
| Görünüm Modları | |
|  |