Prof. Dr. Sinsi
|
Malta'da Tatil
Malta'da Tatil
Ülke Hakkında Bilgi
Güney Avrupa'da, Akdeniz'de adalar, Sicilya'nın güneyinde yer almaktalar Malta takımadaları 3 adadan oluşur: Malta, Gozo ve Comino Takımadalar arasında en büyüğü olan Malta 237 km², Gozo 68 km² ve Comino 2 km² yüzölçümüne sahiptir
Malta Hakkında
Tarih Öncesi
Malta'da ilk yaşayan insan belirtileri M Ö 4000 yılına,Neolitik Döneme dayanmaktadır Yeni Taş Devriinsanlarının varoluş kanıtlarına Malta'nın güneyinde, Birzebbuga'nın yakınındaki Ghar Dalam mağarasında rastlanmaktadır Arkeologlar bu bölgede önceki dönemlerden kalma geyik, hipopotam ve bodur fillerin kalıntılarını da keşfetmişlerdir Bu kalıntılar,Malta'nın günümüz Avrupa ve Afrika kıtalarına bağlı olduğu dönemlere aittir Takip eden koloniler, büyük ihtimalle Sicilya'dan geldikleri tahmin edilen, tapınak inşa eden ırklar (topluluklar) getirmişlerdir O dönem yaşamış olan Maltalılar, binlerce yıldan sonra bile bugün hala ayakta kalabilmeyi başarmış , hayat tarzları ve medeniyet düzeyleri hakkında bizleri hayrete düşüren yapılar bırakmışlardır
Araştırmacılar Ggantija'da (Gozo) bulunan tapınakların yeryüzünün en eski, tek başına ayakta durabilen abideleri olarak nitelendirmektedirler Restorasyon çalışmaları nedeniyle geçici olarak kapalı olan Paola'daki Hypogeum, tarih öncesi dönem mühendisliğinin olağanüstü başarısının bir göstergesi olarak, kayalardan oyulmuş odalar ve labirent geçişleriyle türünün tek yeraltı tapınağıdır Diğer tapınaklar Mnajdra, Hagar Qim, Tarxien görülmeye değer pek çok yer gibi Malta'nın "Kutsal Ada" oluşu teorisini doğrulamaktadır
Eski Medeniyetler
M Ö 800 ile M S 870 yılları arasında Malta, adadaki varlıklarına dair belirgin izler bırakan ve artarda gelen medeniyetlerin beşiği olmuştur
M Ö 8 yüzyılda Fenikelilerin adaya gelmesi tarih öncesi çağların sona ermesi ve Malta'nın tarih sayfalarına girmesinin müjdecisi olmuştur Yeni hükümdarlarının ticari becerileri sayesinde Akdeniz komşularıyla artan ilişkiler ve ticaretin getirdiği yararlarla Malta Adaları'nın yalnızlığı da sona ermiştir Fenikelilerin bölgedeki hakimiyeti M Ö 5 yüzyılda yavaş yavaş sönmeye başlamış ve yerini onları takip eden Kartacalılara bırakmıştır Kartacalılar M Ö 480 dolaylarında Malta'yı devralmış ve yaklaşık iki yüzyıl hakimiyetlerini sürdürmüşlerdir
M Ö 218 yılında Malta Adaları, bölgeye baştan başa yayılarak büyük bir imparatorluk olan Romalıların bir parçası olmuştur Romalılar döneminde meydana gelen en önemli olay ise hiç şüphesiz M S 60'daki St Paul gemi kazası ve akabinde de yerel nüfusun yeni bir din olan Hıristiyanlığa geçmesidir M S 4 yüzyılın sonlarına doğru Malta Doğu Roma İmparatorluğu'nun hakimiyetine geçmiştir
Malta'da 375 yıl süren Bizans dönemi, M S 870 yılında adayı ele geçiren Kuzey Afrikalı Berberi kuvvetlerinin ortaya çıkmasıyla sona ermiştir
Orta Çağ
836 yılında Malta Takımadaları'na akın etmeye başlayan Kuzey Afrikalı Araplar,869 yılında neredeyse adayı ele geçirmeyi başarmışlardı ama Bizanslılar tarafından geri çekilmek zorunda bırakıldılar Ancak Sicilya'nın hemen yanından filolarını göndererek Hıristiyan kuvvetlerinin üstesinden gelmeyi başardılar ve adalar 870 yılında Arapların eline geçti
Arapların yaklaşık iki yüzyıl boyunca Malta'da sürdürdükleri hakimiyetleri süresince geliştirdikleri yeni tarım ve sulama sistemleri, pamuk ve narenciye gibi ürünlerle adaya refah ve huzuru getirmiştir Fakat Arap hakimiyetinden kalan en temel miras, kökleri bakımından Arapça'ya çok yakın olan Maltaca'dır Bu etki Malta ve Gozo'daki pek çok kasaba ve köyün isminde de görülmektedir: Mdina, Mqabba, Ghajnsiele, Rabat, Xaghra, Zejtun ve Zurrieq
Arap hakimiyetinin 1090 yılında Normanların istilası ve adayı fethetmesiyle sona ermesine rağmen etkileri 13 yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir "Norman" dönemi nispeten kısa sürmüştür ve bu dönemden sonra Malta artarda gelen hükümdarlar dönemine girmiştir: Almanlar,Fransızlar ve İspanyollar Bunların tamamı 1530 yılında St John Şövalyelerinin adaya gelmeleriyle son bulmuştur
Şövalyeler
Neolitik dönemden yüzlerce yıl sonra 1530 yılında adaya gelen St John'un emrindeki şövalyeler beraberlerinde bambaşka, zengin bir kültür getirdiler St John şövalyelerinin tarihi, 11 yüzyılın ortalarında başlar Şövalyelerin gerçek görevi, savunma yapmak, Hıristiyan hacılara kutsal topraklara kadar refakat etmek ve zor durumda olan insanlara yardımda bulunmaktı Fakat daha sonraları amaçları değişti Hıristiyan olmayanlara saldırmak en büyük görevleri haline geldi Şövalyeler Hıristiyanlık dininin askerleri durumuna geldiler Kutsal topraklardaki bütün kaleleri, büyük arazileri, her şeyi ele geçirdiler ve bir donanma kurdular
1291'de Müslümanların gelişiyle, şövalyelerin kaderi değişti Rodos'u geri alarak Türklere karşı iki yüzyıl mücadele ettiler ama 1522'de Kanuni Sultan Süleyman Rodos'u ele geçirerek, şövalyeleri adanın dışına sürdü Yeni bir vatana ihtiyaç duyan şövalyeler 1530'da imparator V Charles'in verdiği imtiyazlarla Malta'ya yerleştiler Gelir gelmez ticareti ve sosyal ilişkileri geliştirmeye başladılar, yeni hastaneler yaptılar, en önemlisi de adada güçlü bir kalkınma hareketi başlattılar Fakat Kanuni Sultan Süleyman, Avrupa'nın geçiş yolları üzerinde bulunan Malta'yı da imparatorluk sınırlarına katmak istiyordu 1565'te güçlü bir donanma ile Malta'ya geldi ve kuşatma başlattı Kuşatma 4 ay kadar sürdü Sonunda Sicilya'dan gelen yardımla şövalyeler galip geldiler Şövalyeler bu savunmayla Güney Avrupa'nın ve Hıristiyanlık aleminin güvenini kazandılar Türklere karşı kazanılan bu zaferden sonra, Malta ve Gozo'yu büyük bir şevkle geliştirmeye başladılar Adalar, bu dönemde mimarlık, sanat ve kültür açısından altın devrini yaşadı Malta'daki pek çok görkemli yapı bu dönemin eserlerindendir Valletta şehri, ismini şövalyelerin büyük ustası Jean Parisot De La Vallette'den almıştır Valletta en erken dönem raylı sistemin kullanıldığı şehirlerden biridir
Fransızlar
Malta'daki Fransız hakimiyeti kısa ve inişli çıkışlı olmuştur 1798'de adaya gelen Napolyon ve kuvvetleri adalılar tarafından başta iyi karşılanmışlardı Buna rağmen St John şövalyeleri tarafından,Fransa'dan gelen devrimci fikirler nedeniyle hiç sevilmediler
Yeni hakimlerin getirdiği radikal değişiklikler hala kilise ve soylular tarafından yönetilen ve her iki kuruma da sadık yerlilerin gözüne fazla göründü İlkokulların kurulması ve bunun gibi olumlu yasalar bunu kiliseye karşı bir hareket olarak nitelendiren halkta dengesizlikler yarattı
Eylül 1800'de Malta'nın özgürlüğüne kavuşmasına yardımcı olmaya gelen İngiliz kuvvetlerinin kuşatmasına kadar Fransızlar gelişlerinden 3 ay sonra ayaklanan halk tarafından Valletta ve Three Cities'in gerilerine sürülmüş ve orada kalmışlardır Böylece İngiliz filosu Grand Harbour'a girmiş ve 1 5 yüzyıl oradan ayrılmamıştır
İngilizler
İngiliz hakimiyetinin Malta tarihinde önemi büyüktür Fransızların kovulması için Maltalılara yardım eden İngilizler kendilerini adanın hakimi olarak buldular fakat başta torakları ellerinde tutup tutmamakta tereddütlüydüler
1802'de yapılan bir anlaşmayla Malta'nın St John düzenine geri dönmesine karar verilmiş ancak halk eski hükümdarlarına geri dönme taraftarı olmamış ve İngiliz himayesi altında kalmak istemiştir 1814 Paris Anlaşması'yla İngiliz İmparatorluğu'na katılan Malta, İngiltere için Doğu'ya bir atlama taşı olarak stratejik önemini korumuştur
21 Eylül 1964 yılında bağımsızlığını ilan eden Malta'da İngiliz kuvvetleri 31 Mart 1979 tarihine kadar varlıklarını korumuşlardır
Günümüz Tarihi
Malta, 1964'te bağımsızlığını kazanmasının ardından Milliyetçi Parti yönetimine geçmiş, anı yıl İngiliz'lerle yapılan bir anlaşmayla,İngiltere'nin askerlerini beş yıl içinde geri çekmesi kararlaştırılmış,1965'te de Avrupa Konseyi'ne üye olmuştur
1971 seçimlerinde İşçi Partisi iktidara gelmiş ve hükümeti İngiliz egemenliğine karşı mücadele eden Dominic Mintoff kurmuştur Yeni hükümet dış politikada köklü değişikliklere gitmiş,Amerikan savaş gemilerinin Malta'ya uğraması yasaklanmış,Libya ile iyi ilişkiler kurulurken,Sovyetler Birliği ve Çin'e yaklaşılmış, bu durum NATO'nun yapmayı vaat ettiği yardımın üçte ikisini, İngiltere'nin de geri kalanını ödemesini sağlamıştır İç politikada 18 yaşındaki gençlere oy hakkı verilmiş, eşit işe eşit ücret ilkesi benimsenmiş ve 1974'te İngiltere adına bir vali tarafından yönetilen Malta'da cumhuriyet ilan edilmiş devlet başkanlığına Antony Joseph Mamo seçilmiştir
1976 seçimlerinde devlet başkanlığına Anton Buttigie getirilmiş, genel seçimlerde İşçi Partisi iktidarını korumuştur Başbakanlık görevini sürdüren Dominic (Dom) Mintoff,Arap ülkelerine daha yakın bir politika izleyerek, Avrupa ile Arap ülkeleri arasında bir köprü olmaya çalışmış, Arap ülkelerinden Libya ve Cezayir, Batı ülkelerinden İtalya ve Fransa'nın Malta'nın tarafsızlığını garanti etmelerini sağlamak istemiştir
1979'da, İngiliz askeri üsleri boşaltılmış, NATO'dan alınmış borçların ödenebilmesi için Fransa ve Çin'e başvurulmuş ve Çin'den alınan yardım giderek artmıştır 1980'de Libyalı danışmanlar ülkeden sınır dışı edilmiş, ardından, İtalya ile Malta'nın tarafsızlığını gerekirse askerle korumayı güvenceye alan bir savunma antlaşması imzalanmıştır 1981'de de eski NATO sarnıçlarından Sovyetler Birliği'ne yararlanma hakkı verilmiştir Aynı yıl yapılan seçimlerde İşçi Partisi, Milliyetçi Parti'den daha az oy almasına karşın, seçim sisteminin sonucu iktidarını sürdürmüş, ancak 1987 Mayıs'ında yapılan seçimleri kazanan Milliyetçi Parti 14 yıllık İşçi Partisi iktidarına son vermiştir
Malta Tarihi Yerleri , Malta Gezilecek Yerleri
Malta; İtalya'nın, Sicilya adasının 100 kilometre güneyinde bulunuyor Malta cumhuriyeti; Malta, Gozo, Kemmuna adlı 3 adadan oluşuyor En gözde olanı ise Malta Adası'dır  
Başkent: Valetta
16 yüzyılda "St John Şövalyeleri" tarafından kurulmuş olan bu ada, güzelliği ve konumu nedeni ile bir çok savaş atlatmıştır Aslında şu anda ki bir çok güzelliğini de bu geçirmiş olduğu savaşlara borçlu olduğu söylenebilir Şehirleri korumak amaçlı yapılan surlar ve derinliği ile dikkat çeken Marsamxett ve Grand limanları ile büyüleyici bir şehir ortaya çıkmıştır Şehirde genel olarak bir şövalye hakimiyetini hala hissetmeniz mümkün Valetta'da bulunan müzelerde şövalyelere ait ola zırhlar en çok ilgi çeken bölümler arasında yer almaktadır
Bir çok kilise, binalar, tersaneler, yüksek katedraller ile Malta'nın başkentinin daracık olan sokakları, sarı Malta taşından yapılmış olan evleri, bu evlerin kapı kolları ve dış süslemeleri bile birer şaheser niteliğindedir
St, John Katedrali
1572 yılında adından da anlaşılacağı gibi St John Şövalyeleri için kurulmuş olan bu yapının dış mimarisi kadar iç mimarisi de bir başka güzeldir İçerisinde bulunan Michelangelo'nun iki tablosu da ayrı bir özellik katmaktadır bu katedrale 
Şövalyeler Sarayı
Saray, şövalyeler dönemine ait bir çok eseri bünyesinde barındırıyor Günümüzde ise bu saray Parlamento Binası olarak kullanılmaktadır Sarayda bulunan zırh ve silahlar dünyanın en büyük koleksiyonudur
Baracca Bahçeleri
Büyük Limanı izleyebileceğiniz en güzel yer olarak bilinmektedir
Şehir: Mdina
Mdına, Maltanın eski başkentidir Soyluların oturduğu sokaklarda, buram buram bir tarih kokusu yayılıyor etrafa Mdına katedrali ve zindanları, Bastin caddesinde bulunan sarayları ile görülmeye değer yerler arasında yer alırken, belki de Mdına'da turistlerin en çok ilgisini çeken şey mimari yapıların dışında cam işçiliğiyle ünlü olması ve cam fabrikalarından alışveriş yapmanın keyfi olmalıdır
Ada: Gozzo Adası
Malta'nın ikinci büyük adası Gozo'da şövalye ve tarih dokusundan biraz uzaklaşıp dinlenmek için ideal bir yer Xlendi balıkçı köyü ülkenin en güzel dalış noktalarına sahiptir Plajları, su sporları yapabilme imkanı, denizi, doğa ile iç içe yapabileceğiniz, doğa sporları ile Gozzo dinlenmek ve eğlenmek için çok ideal bir yer
Ta'Pinu Kilisesi
19 yüzyılda yapılan bu kilisede en çok dikkati çeken şey; Meryem Ana tablosunu burada bulunmasıdır Ta'Pinu kilisesi, ada halkının burada adadıkları adadıkların gerçek olmasına inanmaları ile ünlenmiştir
Mavi pencere(Azure Window) kayalıkları ise Gozzo Adası'nda bir doğa harikası olarak nitelendirilmektedir
Ada: Comino Adası
"Issız bir adaya düşsen yanına üç şey alman gerekiyor" hikayeleri galiba, Comino Adası için yazılmış Tam anlamıyla, ıssız bir ada hiç bir ses gürültü yok, sessiz sakin  sadece deniz, kum ve güneş eşliğinde hoş dakikalar yaşayabileceğiniz bir ada…
St Patrick's Hotel Otel Fotoğrafları
St Patrick's Hotel Hakkında
Otel Bilgisi
St Patrick 100 yataklı 4 yıldızlı bir oteldir Zevkli biçimde döşenmiş olan
restoran ve bar; özenle hazırlanmış leziz yemeklerinin yanısıra mükemmel Xlendi
Koyu'nun manzarasını gözler önüne seren terasta yer almaktadır Otelin diğer
tesisleri; çatı katı kaplıcası, garson servisleriyle dolu güneş güvertesi, ve
küçük toplantılar için uygun konferans odası içermektedir Otelin denize bakan
konumu, oteli; dalış okuluna bağlı organizasyonlar sayesinde yapılan dalma ve su
sporları için ideal nokta haline getirmiştir
Konum Bilgisi
St Patrick Otel; Akdeniz'in berrak sularına sadece 3 metre uzaklığındadır
|