11-04-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Merkez Teşkilatında Divan
Bizzat pâdişâhın bulunmadığı takdirde vezirin başkanlığı altında devlet başşehrinde veya hükümdarın bulunduğu yerde kurulan bakanlar kuruluna divan denilirdi; devlet işlerinin birinci derecede yani en son kesin olarak görüldüğü yer burası idi Bu Osmanlı divanı yarım asır kadar ilhanlıların divanını örnek yaparak devam etmiştir, ilhanlıların zamanında onların vezirleri, erbab-ı seyf denilen askerî sınıfından olmayıp kalem erbabından oldukları gibi Osmanlılarda da Cendereli Kara Halil'e kadar ulema sınıfından olarak devam etmişti Yani ulema sınıfından gelen vezirle ordu kumandanı ayrı ayrı idi Kara Halil, Hayreddin Paşa unvanıyla hem vezir ve hem de ordu kumandanlığını eline alınca bundan sonraki vezir-i âzamlar her iki hizmeti üzerlerine almışlardı O tarihe kadar birinci derecede olan beylerbeyilik yani askerî kumandanlık bundan sonra ikinci dereceye düşmüştür
Divan her gün sabah erkenden namazdan sonra pâdişâhın huzuruyla toplanarak gerek devlete ve gerek halka ait askerî, malî, idarî, hukukî, örfî işler hakkında kararlar verirdi Divanda, pâdişâh, vezir-i âzam ve diğer vezirlerden başka kazasker, defterdar, nişancı âza olarak bulunurlardı Askerî ve örfî işleri vezir-i âzamlar, şer'î ve hukukî işleri kazasker, malî işleri de defterdar tetkik ile mütalaalarını söylerlerdi Nişancı, divan kaleminin büyük şefi olduğu gibi arazi işleri, has, zeamet, tımar tevcihleri buna havale olunup esas deftere (tapu defteri) de nişancının yazısı ile kayıd veya tashih edilirdi; bu husustaki kanunların tertip ve tanzimi de buna aitti Hükümdarlara, vali ve sancak beylerine, voyvodalara yazılan fermanların ve beratların üzerine çekilen tuğralar nişancı'nın kalemiyle olurdu Bu tarihlerde divan kalemindeki kâtiplerin şefi olan reisülküttab, nişancı'nın maiyyetinde bulunurdu
Divan toplantıları XV yüzyıl ortalarından sonra haftada dört gün (cumartesi'den salı gününe kadar) toplanırdı Pâdişâh nerede ise divan orada kurulurdu
|
|
|