Yalnız Mesajı Göster

Eski 05-11-2007   #3
puslu
Varsayılan


AĞLAYALIM ATATÜRK'E

Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Süleyman olmuştu mülke
Geldi ecel, can ağladı

Doğu batı cenup şimal
Aman tanrı bu nasıl hal
Atatürk'e erdi zeval
Memur mebusan ağladı

Atatürk'ün eserleri
Söyleyecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti, vatan ağladı

Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türke terketti
Döndü çarh devran ağladı

Bu ne kuvvet, bu ne kudret
Var idi bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnön'İsmet
Gözlerimiz kan ağladı

Tren hattı tayyareler
Tükler giydi hep kareler
Semerkantla Buharalar
İşitti her yan ağladı

Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşalin askerleri
Ordular tümen ağladı

Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalnız gidenler gelmez
Her gelen insan ağladı

Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil, düşman ağladı

Aşık Veysel


ONUNDUR

Ne yaptığını ne yapacağını bilendi Atatürk
Halktan daha ulu soy yoktu gözünde
Kesinkes ulusal egemenlik
Halk yönetimi onundur

Kaldırır ululuk aldatmacasını tüm
Ne denli köhnelik yobazlık yozluk varsa
Laiklik içinde gerçek din duyarlığı
Türk kadınını yücelten istem onundur

Tarihimizi temele kökene boyutlayan
Türk'ün düşüncesini sanatıyla bir tutan
Türkçemizi anlatımda ışıklara büründüren
Kafamız yüreğimiz soluğumuz onundu

Hiç bir akıma benzemez ondaki görüşler
Kendi çerçeveledi kendi yorumladı
En yeni bilimdir tekniktir Atatürkçülük
Bu çağın çok ötesinde bir çağ onundur

Oğuz Kazım Atok



10 KASIM TÜRKÜSÜ

Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler
Bozkır ovalarına, Erciyes'e, Ağrı'ya
Ulusun egemen olduğunu
Özgür olduğunu
Haykıracağım haykıracağım işte
Senin sustuğunca!

Yolunda yürüyeceğim Atatürk;
Ana baba oğul kız
Dere tepe bucak köy
Yeryüzü yaşamalarımla değil
Oralarda, senin gittiğince!

Atatürk, taşıyacağım
Çanakkale'de, Sakarya'da, Çankaya'da, al al
Senin taşıdığını;
Yurdun gök ülküsü
Dalgalanırken
Senin bayrağını yücelteceğim
Senin çıktığınca

Fazıl Hüsnü Dağlarca



MUSTAFA KEMAL’İN KAĞNISI

Yediyordu Elif kağnısını
Kara geceden geceden
Sanki elif elif uzuyordu, inceliyordu
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar
İnliyordu dağın ardı, yasla
Her bir heceden

Mustafa Kemal'in kağnısı derdi kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik
Nam salmıştı asker içinde
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü
Doğrulmuştu yola önceden önceden

Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar
Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı
Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanı sıra
Gecenin ulu ağırlığına karşı
Hafiftiler, inceden inceden

iriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında
Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri
Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim;
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına
Alın yeşilini kapmıştı, geçirmişti
Niceden niceden

Durdu birdenbire, Kocabaş, ova bayır durdu
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok Dahha dedi, gitmez
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacur gucur
Nasıl durur Mustafa Kemal'in kağnısı
Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden

Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş
Süs beni, öldür beni, koma yollarda beni
Geçer, götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım
Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır
Düşerim gerilere iyceden iyceden

Kocabaş yığıldı çamura
Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar
Örtüldü gözleri örtüldü hep
Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı bacım
Kocabaş'ın yerine koştu kendini Elifçik
Yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden

Fazıl Hüsnü Dağlarca


Mustafa Kemal'in Kartalı


Masaldı dağlar, taşlar gerçekten masaldı ha
Geçiyordu Mustafa Kemal Çamlıbel'den
Yabanın kurdu kuşu seyrine inmiştiler
Kara pençelerle, ak gagalarla
Susmuştu yeryüzü efsaneler içinde
Masaldı dağlar, taşlar gerçekten masaldı ha

Ona iyce yaklaşan kocaman bir kartaldı ha
Bakır kızıllığındaydı tüyleri, kor alevindeydi gözleri
Kondu ilk kayaya, düşen bir rüzgar parçası gibi
Sevgiyle bakıştılar
Tanış çıktılar sanki kainatlar üstünde
Ona iyce yaklaşan kocaman bir kartaldı ha

Kartal uçup gidince ortalık boşaldı ha
Kayboldu mucizesi havaların
Neydi, nasıl bir parıltıydı, bilemedi kimseler
Kimin aşkıydı, inmişti semalardan toprağa, paşam?
Kalmadı sonsuzluk, haşmet, gurur
Kartal uçup gidince ortalık boşaldı ha

Aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha
Vatan göklerinden vatana söyler:
Kocaman zafer bayraklarının geleceğini
Kocaman günlerin ucunda
Anladı Mustafa Kemal, kimseye söylemedi
Aman aman bu kartal vallahi bir faldı ha

Mustafa Kemal'i de Mustafa Kemal'di ha
Unutmadı kartalı hiç
Gün doğarken kızaran yamaçlarda aradı
Bekledi kanat seslerini fırtınalardan
Kartal değilse de kartal vefalıydı
Mustafa Kemal'i de Mustafa Kemal'di ha

Artık bütün mevsim yapraksız bir daldı ha
Yoktu Mustafa Kemal'in umduğu
Gelmiyordu kartalı geriye şahikalardan
Üç yıldır gelmiyordu
Konmuyordu büyük habercisi zaferin
Artık bütün mevsim yapraksız bir daldı ha

Kanatları amma da al aldı ha
Hangi şehitler seslenmiş belli değil
Bir 30 Ağustos günü göründü Mustafa Kemal'in kartalı
Koca kanatlarını çırptı boşluğa
Sallandı gök
Kanatları amma da al aldı ha

Fazıl Hüsnü Dağlarca

ON KASIM’LARDA YÜRÜMEK

Atatürk'üm işte 10 Kasım yine
Dalgalanır ağaçlarla oğullar
Dalgalanır oğullarla nineler
Dalgalanır ninelerle genç kızlar
Özlemin ta yüreğime işlemiş
Seni bulmak, seni görmek için ben
Bütün toprakaltıyla barışacağım

Ereceğim sana usta, barışta, başarıda
Öyle
Güçlüsün ki
Güçleneceğim
Öyle yücesin ki, yüceleceğim
Düşüne düşüne seni kocaman kocaman
Dağlara, dağlara karışacağım

Ozan mıyım, ordu muyum, su muyum anlaşılmaz
Çağlar upuzun allığı yüreğimde ülkünün
Sanki bayrak bir kalemdir, sanki gökler bir kağıt
Sanki ellerim gece
Sanki ellerim gündüz
Yazacağım seni daha, bir daha
Ben senin ölümünle yarışacağım

Fazıl Hüsnü Dağlarca



MUSTAFA KEMALLER
TÜKENMEZ

Tükenir elbet
Gökte yıldızlar denizde kum tükenir
Bu vatan bu topraklar cömert
Kutsal bir ateşim ki ben sönmez
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez

Ben de etten kemiktendim elbet
Ben de bir gün göçecektim elbet
İki Mustafa Kemal var iyi bilin
Ben işte o ikincisi sonsuzlukta
Ruh gibi bir şey görünmez
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez

Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda
Bilimin yapıcılığın aydınlığında
Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben
Evrensel yepyeni buluşlarda
Geriliği kovmuşum ben dönmez
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez

Başın mı dertte beni hatırla
Duy beni en sıkıldığın an
Baştan sona her şeyiyle bu vatan
Sakın ağlamasın kasımlarda
Fatihler, Kanuniler ölmez
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez

Halim Yağcıoğlu



ATATÜRK’TEN SON MEKTUP

Siz beni hâlâ anlayamadınız
Ve anlamayacaksınız çağlarca da
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz
Mustafa Kemal'i anlamak bu değil
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil

Bırakın o altın yaprağı artık
Bırakın rahat etsin anılarda şehitler
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin?
Mustafa Kemal'i anlamak yerinde saymak değil
Mustafa Kemal'in ülküsü, sadece söz değil

Bana, muştular getirin bir daha
Uygar uluslara eşit yeni buluşlardan
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı?
Mustafa Kemal'i anlamak avunmak değil
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil

Hâlâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda
Hâlâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın!
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların
Mustafa Kemal'i anlamak göz boyamak değil
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız
Laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil
Bilim ağartsın saçlarınızı, kitaplar
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar
Mustafa Kemal'i anlamak ağlamak değil
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü
Görüyorum ki, hâlâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş
Birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen?
Mustafa Kemal'i anlamak itişmek değil
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister
Paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter!
Mustafa Kemal'i anlamak aldatmak değil
Mustafa Kemal ülküsü, sadece söz değil

Halim Yağcıoğlu


ATATÜRK’LE

Okullara gidiyor çocuklar
Önlükler içinde
Çantaları ellerinde
O'nunla birlikte

Sarı sarı mor mor
Dağlarda çiçekler açıyor
Nisanın ilk günlerinde
O'nunla birlikte

Nine Hatun Telgrafçı Hamdi
Kara Yılan Halide Onbaşı
Doğarlar yine
O'nunla birlikte

Yazıyoruz adını gün gün
Elle beyinle yürekle
Yurt yüzeyine
O'nunla birlikte

Sabutay Hikmet




ATATÜRK’Ü DE ÖYLE

Köyümü nasıl seviyorsam
Özellikle gurbette

O'nu da öyle

Halkımı nasıl seviyorsam
Türkülerde hele

O'nu da öyle

Yaşamı nasıl seviyorsam
Ölümü bile bile

O'nu da öyle

Sabutay Hikmet




ATATÜRK

Atatürküm eğilmiş vatan haritasına
Görmedim tunç yüzünü böylesine geceler
Atatürk neylesin memleketin yarasına
Uçup gitmiş elinden, eski makbul çareler

Nerede İstiklal harbinin o mutlu günleri
Türlü düşmana karşı kazanılan zaferi
Hiç sanmam, öyle ağarsın bi daha tan yeri
Atatürküm ben ölecek adam değildim der

Git hemşerim, git kardeşim toprağına yüz sür
O'dur karşı kıyıdan cümlemizi düşünür
Resimlerinde bile melül mahzun görünür
Atatürküm kabrinde rahat uyumak ister

Cahit Sıtkı Tarancı









Alıntı Yaparak Cevapla