Prof. Dr. Sinsi
|
İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinin Yıkılma Nedenleri Ve Sonuçları
Tarihte Türk Devletlerinin Çökme Dağılma ve Yıkılma Sebepleri
Türklerin tarih boyunca pek çok devlet kurmaları, onların ne kadar teşkilâtçı bir yapıya sahip
olduklarını göstermesi bakımından dikkat çekici ise, kurulan devletlerin yıkılış sebepleri de o kadar
ibret vericidir Türk tarihinin geneli göz önüne alındığında çoğu devletin iç çekişmeler nedeniyle
ortadan kalktığı, veya yine bir başka Türk boyu tarafından yıkıldığı görülmektedir Türklerin "ilsiz" ve
"kağansız" kalmalarının en büyük sebebi, aslında kendilerini illi ve kağanlı yapan "Türk töresi"nden
kopmaları olmuştur İslâmiyet'ten önce Orta Asya'da kurulan büyük Türk devletlerinin yıkılış
dönemleri incelendiğinde bu gerçek açık olarak görülebilir Hun ve Göktürk çağı buna iyi bir örnektir
İslâmî dönemde de mahiyeti biraz değişmekle birlikte töre ve adaletten ayrılan Türk devletlerinin
zayıflamaya başladıkları izlenebilir Hun devrine ait Çin kaynaklarındaki bilgiler, Göktürk Kitabeleri ve
İslâmî döneme geçiş devrinde yazılan Kutadgu Bilig ile Nizamülmülk'ün kaleme aldığı Siyasetname
gibi kaynaklar, çözülmenin sebeplerini anlatan pek çok örneklerle doludur Türk Töresinden
Uzaklaşma, Kültürel Yabancılaşma
Orta Asya Türk tarihinde Türk devletinin kendini güçlü kılan Türk töresinden uzaklaşmasının ne gibi
kötü sonuçlar doğuracağı, ezelî düşmanları Çin ile örnekleştirilerek anlatılır
Bunda amaç, tehlikeye dikkat çekilerek, devletin kendisine çeki düzen vermesidir Göktürk
Kitabelerinde buna dair çok sayıda örnek olmakla birlikte, henüz Hun çağında bile Çin âdetlerini
benimsemenin mahsurları, hem de bir Çinlinin ağzından, açık bir şekilde izah edilir Mete'nin oğlu
Kiyuk'un veziri olan Cung-Hang Yüeh, refah ve zenginliğe erişince gevşeyen ve Çin giyimi ve
yemeklerine ilgi duymaya başlayan kağana bunun sakıncalarını şöyle anlatır:
"Hunların bütün halkını toplasanız, Çindeki bir ilin nüfusu kadar bile tutmaz(nüfus
bakımından) Çin daha güçlü sayılır Ayrıca onların yiyecekleri ile elbiseleri de ayrıdır Bu sebeple,
Çin'de (yetişen ve yapılan) bu gibi mallara bağlanmak doğru değildir Şimdi siz, Hun hakanı,
geleneklerinizi değiştirip, Çin'de bulunan mallara sahip olmak isterseniz, Çin mallarının hiç olmazsa
beşte birini satın almak zorunda kalacaksınız Böylece Hun halkının hepsi, (ihtiyaçları için) hep Çin'e
bakacak ve Çin'in tesiri altına girecektir
Çin ipeklilerini alsanız ve elde etseniz bile, siz Hunlar çalılar ve dikenler arasında, hep at
üzerinde dolaşmaktasınız Giyecekleriniz ve pantolonlarınız az zamanda, çalılar arasında yırtılmış
olacaklar Elbette ki, ipekli elbiseler, şimdiye kadar giydiğiniz yün ve keçe elbiseleriniz kadar
mükemmel ve elverişli olamazlar
Yiyecek meselesine gelince: Çin yiyeceklerini elde etseniz bile, onlar da az zamanda
tükenip gidecekler veyahut yemeyip atacaksınız Bu da gösteriyor ki, Çin yemekleri, sizin kımız ve
yoğurtlarınız kadar lezzetli ve size uygun yiyecekler değildir "
Bugün dahi benzer meselelerle karşı karşıya olduğumuz göz önüne alınacak olursa bu
öğütlerin doğruluğu ve güzelliği insanı şaşırtmaktadır Göktürk çağında da devletin çöküşünü
hızlandıran sebepler arasında Türk yaşayış ve töresinin terk edilerek Çin'e öykünmenin ilk sırada yer
aldığı görülür Çinliler bu durumun farkında olduğundan Türkleri kendi yakınlarına çekmeye çalışmış,
taht mücadelelerini gizliden gizliye kendi çıkarları için körüklemiştir Batı Göktürklerinin başında
bulunan İstemi Yabgu'nun oğlu Tardu, ihtirası ile, Doğu'daki İşbara Han'ın yüksek hâkimiyetini
tanımayarak isyan ettiğinde, Çin devreye girerek, Göktürkler arasına iyice nifak sokmuş idi
İşbara'ya karşı isyanların gittikçe artması üzerine, Han, Çin'in himayesine girmeyi kabul etmiş, fakat
Çin hükümdarı, bunun karşılığında Hunların Çin âdetlerini benimsemesini talep etmişti Çünkü Çin
hükümdarı "Türklerin ok atamadıkları zaman tehlikeli olamayacaklarını" biliyordu
Hun ve I Göktürk devletlerinin başına gelenleri iyi bilen Bilge ve Kültegin kardeşler, II
Göktürk Devleti'nin aynı hatalara düşmemesi için, Çin'in asıl amacını kitabelere nakşederek
ölümsüzleştirmişlerdir Tarih şuuruyla nakşedilen öğütler, Türk töresini terk etmenin ağır bedelini
halka hatırlatmaktaydı:
"Tabgaç budun (Çin), altın, gümüş, işlemeli kemha ve ipekli kumaşlardan bolca verirmiş Çin
milletinin sözü tatlı, hediyesi de çekici imiş Tatlı söz ve yumuşak ipeği (hediyeleri) ile Çinliler,
ararlar ve uzak milletleri (bulup) kendilerine bu yolla yakınlaştırırlarmış
(yakınlarına gelip) konan (kavimlerin ise), içlerine fesat bilgisini yayarlarmış İyi bilgiye sahip bilgi
kişiyi, iyi cesur ve alp kişiyi yürütmez imiş (Onların içinde) bir kişi yanılsa, beşiktekilere kadar (artık
acımaz ve) kıymaz imiş (Çin'in) tatlı sözüne, yumuşak hediyesine kanıp, pek çok Türk öldü  "
Bu muhteşem nutukta daha sonra I Göktürk kağanlığının dağılarak çok sayıda Türkün
katledildiği ve kalanların da Çin'e yerleştirilmeleri anlatılır Kutlu yurt olan Ötügen'in terk edilmesi
devletin yıkılış sebeplerinden biri olarak gösterilir ve Türk milleti bir kez daha uyarılır:
"Türk milleti!, eğer o yerlere (Çin'e) varırsan öleceksin Ötügen yerinde oturup, (Çin'e
yalnızca) kervan ve heyetler gönderirsen, hiçbir kaygın olmayacaktır Ötügen ormanında oturursan
ebedî il tutacaksın Türk milleti, artık tok olacaksın Açlık, tokluk nedir bilmezsin Bir doysan, açlık
nedir bilmezsin Bunun için, seni eğitmiş olan kağanının sözünü almadın Yer sayarak (yerden yere)
vardın Oralarda hep tükendin ve zayıfladın Orada kalmış olanlar ise, (yine) yerden yere gittiler
Hepsi, ölü (gibi) yürüyor idiler Tanrı buyurduğu için; özümün kutu, talihi olduğu için kağan oldum  "
Bu ifadelerde Türk milletinin "yanılma"sı ve "ilsiz" kalması anlatılır Eğer millet vatanını ve
kağanını terk ederse Tanrı tarafından cezalandırılır Tonyukuk Kitabesi'nde "Tanrı şöyle demiş: Han
verdim hanını bırakıp teslim oldun, Teslim olduğun için Tanrı öldürmüştür
Türk milleti öldü, mahvoldu, yok oldu "denir Şüphesiz Türk devletlerini güçlü kılan millet-devlet
kaynaşmasıdır Devlet, milletine hizmet ettiği sürece "kutsal" kabul edilir Orhun Yazıtlarında Türk
milleti bütün işini ve gücünü kağana verirken, kağanın da milletin başını dik tuttuğu, aç ve çıplak
kimse bırakmadığı destanî bir dille anlatılır Eğer kağanlar, babalarına benzemez, töreyi unuturlarsa,
devlet ve millet felâketle karşı karşıya gelir Kültigin ve Bilge Kağan yazıtlarında, devletin zayıflayıp ,
parçalanması sebepleri bu açıdan şöyle anlatılır:
|