09-01-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Nasrettin Hocanın Fıkraları
Nasrettin Hocanın Gerçek Fıkraları
SANATIN YARISI
Nasreddin Hoca çocukken onu bir terzinin yanına
çırak olarak vermişler Aradan altı yedi ay geçmiş
Bir gün anacağı çocuğu yanına oturtup:
- Anlat bakalım oğlum demiş bu kadar aydır
gidip geliyorsun Ne öğrendin ustandan?
Küçük Nasreddin kocaman gözlerini anasına
dikip:
- Anam diye cevap vermiş Dualarının bereketiyle
terzilik sanatınının yarısını öğrendim Artık dikilmiş
şeyleri güzelce sökebiliyorum Şimdi iş sökülmüşleri
dikmeye kaldı Ama sabredip onu da öğreneceğim,
hiç merak etme sen 
BUZAĞININ ANASI
Bir buzağı Hoca'nın bostanını harap etmiş Ne var ne yok tepelemiş yaramaz buzağı Hoca'nın fena halde canı sıkılmış Eline bir sopa geçirmiş, buzağının anası olan ineği kovalamaya başlamış:
- Yahu demişler, bostanını buzağı harap etti Sen
anasının peşinden koşuyorsun  
- Bilmez gibi konuşmayın demiş hoca Çocuk ne
öğrenirse anasından, babasından öğrenir  
HIRSIZIN HiÇ Mi SUÇU YOK
Bir gün Hoca'nın eşeği çalınmış Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış
Birisi :
- Hocam demiş ne diye ahırın kapısına iyi bir kilit
takmadın sanki?
Bir başkası :
- Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? Anlamadım hoca efendi diye konuşmuş
Bir diğeri de :
- Hoca demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok Nereden baksan dökülüyor
Hoca kızmış:
- Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok? 
KIYAMET KOPACAKSA
Hoca'ya bir oyun oynamak isteyen üç beş komşusu:
- Hocam derler, duyduk ki yarın kıyamet ko
pacakmış Gel senin şu kuzuyu kesip yiyelim
Söyleyene inanmadığı halde:
- Olur der hoca, dediğiniz olsun Bir dere kenarında kızartır yeriz
Güle oynaya derenin kenarına gelirler Kuzu kızartılırken Hoca :
- Haydi der, ırmağa girip serinleyin biraz Hava
çok sıcak
- Hay sağ olasın Hoca derler Sen hele kuzuyu kızartıver
Sonra soyunup ırmağa girerler neşeyle
Onlar yıkanıp eğlenirken hoca hepsinin elbisesini
ateşe atıp bir güzel yakar
Adamlar dereden çıkıpda olanları anlayınca :
- Yahu hocam derler ne yaptın sen? Şimdi nasıl
döneceğiz köye?
- Bu kadar üzülmeyin canım der hoca gülerek
Nede olsa yarın kıyamet kopacak Elbiseye ne gerek
var
EV SECDEYE GİDERSE
Uzun bir yolculuğa çıkan Hoca bir akşam üstü
eski bir hana iner Han o kadar yıkık döküktür ki nereye baksan zangır zangır titriyor Hoca :
- Yahu hancı efendi der, bu nasıl ev böyle Şunu
doğru dürüst tamir ettirsen olmaz mı? Her köşesinden bir ses geliyor
Hancı oralı olmaz hiç
- Aldırma hoca der, bizim ev biraz derviş tabiatlıdır Devamlı Allah'ı zikreder
Hoca bunları da duyunca artık dayanamaz :
- Hele der, ver şu aldığın paramı da çekip gideyim burdan Ne olur, ne olmaz Belki senin derviş
evinin aklına secdeye kapanmak gelir?
HALEP ORDAYSA ARŞIN BURADA
Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile
karşı övünüp duruyormuş:
- İşte ben böyle güçlü ve maharetli bir adamım
Evet ben Halep'te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!  
Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş Palavracının yanına yaklaşıp:
- Yaa demiş demek sen altmış arşın atlarsın
Haydi atla da görelim
Adam hık mık etmiş "Ama demiş ben Halep'te
atladım  " Hoca kızmış:
- Canım demiş, Halep oradaysa arşın burada!?
|
|
|