09-01-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Çeviri Nasıl Yapılır
YARDIMCI YÜKLEMLER
1 Tanım
Bu bölümde ele alınan yüklemler birer yardımcı yüklemdir Tek başlarına kullanıldıklarında yüklem olarak taşıdıkları anlamı taşımazlar ("Yes, I can" gibi kısa yanıt durumları dışında) Bu nedenle, kimi yardımcı yüklemlerin isim ya da yüklem olarak taşıdıkları anlama (can (n) = teneke kutu, have (v) = sahip olmak, May (n) = Mayıs, must (n) = gereklilik, will (n) = irade; vasiyetname) dikkat etmek gerekebilir
2 Kullanım ve Çeviri
Yardımcı yüklemler alfabe sırasına göre ele alınmıştır
2 1 be (am / is / are) able to
"Bir şeyi yapabilmek" anlamını taşır
- I am able to run a mile
Bir mil koşabilirim
- They will be able to complete the project on time
Projeyi zamanında tamamlayabilecekler
- She was able to say a few words
Birkaç kelime söyleyebildi
- We haven't been able to understand it
Onu anlayabilmiş değiliz
Bu yapı Türkçe'ye "yüklem + - EbIl- " ile aktarılır Gerekli zaman takısı eklenir 2 2 can
a) bir şeyi yapabilmek
- Can you speak German ?
Almanca konuşabilir misin ?
b) olasılık
- He can be here any moment
Her an gelebilir
c) izin, rica
- Can I leave early ?
Erken çıkabilir miyim ?
- Can you turn the volume down ?
Sesi kısabilir misin ?
Bu kullanımlar (a-c) Türkçe'ye "yüklem + - EbIl- ile aktarılır
d) Olumsuz sonuç çıkarma
- It can't be her She is much taller
Bu o olamaz O daha uzun boylu
e) Geçmişe ait olumsuz sonuç çıkarma
- She can't have left earlier
Daha erken çıkmış olamaz
2 3 could
a) Geçmişte bir şeyi yapabilmek
- I could swim across the lake then
O zamanlar gölü yüzerek geçebilirdim
b) olasılık
- Perhaps she could answer all the questions
Belki de tüm sorulara yanıt verebilir
c) izin, rica
- Could you do me a favour ?
Bana bir iyilik yapar mısın ?
d) teklif
- Could we meet at around 12 tomorrow ?
Yarın saat 12 civarında buluşabilir miyiz ?
e) Sonuç çıkarma
- He could be at home He could be sleeping
Evde olabilir Uyuyor olabilir
f) Gerçekleşmemiş, geçmişe ait olasılık
- I could have passed the test
Sınavı geçebilirdim
2 4 dare
a) Cesaret etmek
- She daren't do it
Yapmaya cesaret edemez
b) Sadece I daresay yapısı ile, olasılık
- I daresay you are tired
Sanırım yorgunsun
2 5 had better
Tercih, "olsa iyi olur"
- Hadn't we better start rightaway ?
Hemen başlamak/başlamamız iyi olmaz mı ?
- I'd better keep it in a box
Onu bir kutuda saklasak iyi olur
2 6 have (got) to
a) Konuşmacının gerçeklere dayanarak ilettiği zorunluluk
- She has to leave immediately There is a phone call
Hemen çıkması gerek Telefon var
b) Gerekmezlik (= needn't )
- You don't have to study at all
Hiç çalışman gerekmez
- She won't have to go
Gitmesi gerekmeyecek
- We didn't have to buy anything
Hiçbirşey satın almamız gerekmedi
Kimi zaman have = sahip olmak yüklemi, have to yardımcı yükleminin kullanımına benzer bir çekilde kullanılıyor olabilir Cümlenin anlamını yanlış anlamamak için dikkat etmek gerekir
- This book has a lot to say
(= This book has a lot of things to say )
2 7 may
a) Olasılık
- We may never see that comet again
Bu kuyruklu yıldızı bir daha hiç göremeyebiliriz
b) İzin, rica
- You may go
Gidebilirsin
c) Gelecekte tamamlanması olası eylem
- Many species may have died out by then
O zamana kadar pek çok tür tükenmiş olabilir
d) Geçmişe ait olası eylem
- He may have missed the bus
Otobüsü kaçırmış olabilir / Belki de otobüsü kaçırdı
e) Geçmişte gerçekleşmemiş olasılık
- They may have won the match They played terribly
Maçı kazanabilirlerdi
f) may as well = had better
"may well" kullanımına dikkat ! Bu yapıda well kelimesi pekala, neden olmasın anlamını taşır
g) Dualar "may" ile olur "May" yardımcı yüklemi özneden önce gelir
- May God be with you
Tanrı seninle olsun
h) "Rağmen" anlamı veren cümlelerde, devrik yapıda "may" kullanılabilir
2 8 might
a) zayıf olasılık
- This medicine might have some side effects
Bu ilacın bazı yan etkileri olabilir
b) izin isteme
- Might we suggest something ?
Birşey önerebilir miyiz ?
c) gelecekte tamamlanması olası eylem
- By the year 2 000, you might have died
2000 yılına gelindiğinde ölmüş olabilirsin(iz)
d) geçmişe ait olası eylem
- He might have tried to contact you
Sana ulaşmaya çalışmış olabilir
e) geçmişte gerçekleşmemiş olasılık
- They might at least have apologized
En azından özür dileyebilirlerdi [ama dilemediler]
f) might as well = had better
2 9 must
a) konuşmacının zorunlu gördüğü, kendi fikrine dayalı zorunluluk
- I don't want her here She must go
Onu burada istemiyorum Gitmeli /Gitmesi şart
b) çok kuvvetli olasılık
- There must be a mistake Check it again
Bir hata olmalı / Mutlaka bir hata vardır Yeniden kontrol et
- He must be sleeping I can hear his snore
Uyuyor olmalı Horultusunu duyabiliyorum
Bu yapının olumsuzu mustn't ile değil can't ile oluşturulur
c) Yasaklama
- You must not take any pictures here
Burada fotoğraf çekmemelisin(iz)
d) Geçmişte gerçekleşmiş olması olası eylem
- He must have missed the bus
Otobüsü kaçırmış olmalı
Bu yapının olumsuzu musn't have ile değil can't have ile oluşturulur
2 10 need(n't)
a) Gerekmezlik (= don't/doesn't have to)
- You needn't worry
Endişelenmen gerekmez/gereksiz
b) Gereklilik
- Need I sign it ?
İmzalamam gerekir mi ?
c) Geçmişte gerek olmadığı halde yapılmış eylem
- We needn't have brought our tent; his tent is large enough
Çadırımızı getirmemiz gerekmezdi Onun çadırı yeterinde geniş
2 11 ought to
a) Öğüt, tavsiye
- It ought to be cleaned every two months
İki ayda bir temizlenmesi gerek
b) Geçmişte gerçekleş(me)miş olasılık
- She ought to have been more careful
Daha dikkatli olması gerekirdi
2 12 shall
a) Gelecek Resmi kullanım
- When shall we announce the results ?
Sonuçları ne zaman açıklayacağız ?
b) Sadece I ve we ile, öneri
- Shall we go out ?
Çıkalım mı ?
c) Will yerine Resmi kullanım
- The accused shall be interrogated
Sanık sorguya çekilecek
2 13 should
a) Yükümlülük
- He should work harder
Daha fazla çalışması gerek
b) Şu anda gerçekleşmesi gerekirken gerçekleşmeyen - ya da bunun tam tersi - eylem
- You should be at home now You should be studying
Şu anda evde olman gerekirdi Ders çalışıyor olmalıydın
c) Why veya How ile, tedirginlik ve öfke ifadesinde
- How should I know it ?
Ben nereden bileyim ?
d) Olasılık
- He worked hard So, he should succeed
İyi çalıştı Kazanması gerekir / Kazanacaktır
e) Geçmişte gerçekleşmemiş gereklilik
- She should have seen her mistake
Hatasını görmesi gerekirdi
f) Bazı yüklem ve sıfatlarla
- I advise that she should resign
- Was it essential that he should be sacked ?
g) Second conditional yapıda, devrik cümle oluşturmak için
- Should he come, give him my message
2 14 used to
a) Geçmişte olan ve artık devam etmeyen al??kanlık
- I used to exercise regularly
Düzenli olarak alıştırma yapardım
b) Olumsuz yapıda, geçmişte olmayıp sonradan edinilen al??kanlık
- She didn't use to smoke
Eskiden sigara içmezdi
- He never used to leave the office early
Ofisten asla erken ayrılmazdı
Her ne kadar used to ile doğrudan bir ilgisi olmasa da, karışıklığa çok çabuk neden olabildiği için be used to ve get used to yapılarına da değinmek yerinde olacaktır Be used to "alışkın olmak", get used to ise "alışkanlığı kazanmak" anlamlarını taşırlar ve yardımcı yüklem özellikleri yoktur
- "Your neighbours upstairs are making a lot of noise "
- "I'm used to it "
- When I first moved to Ankara, life was difficult Then I got used to living here
2 15 will
a) Geleceğe yönelik durum, eylem
- I will come with you
Seninle geleceğim
- Next month, we'll be opening a new branch
Gelecek ay yeni bir şube açıyor olacağız
- Next month, we'll have opened a new branch
Gelecek ay yeni bir şube açmış olacağız
b) Rica, istek
- Will you please leave the door open ?
Lütfen kapıyı açık bırakır mısın ?
c) Geleceğe yönelik kesin ve doğal sonuç
- She is so stubborn She'll refuse it
Çok inatçı Reddeder /Reddedecektir
2 16 would
a) Geçmişte alışkanlık Used to yapısından farkı, bu alışkanlığın bitmiş olmasının gerekmemesidir
- He would drink a glass of wine after dinner
Akşam yemeğinden sonra bir bardak şrap içerdi
b) Rica, istek
- Would you send the brochures as soon as possible ?
Broşürleri olabildiğince çabuk gönderir misiniz ?
c) Geçmişte zorunluluk, kimi zaman inat taşıyan eylem
- I begged him to help me, but he wouldn't
Bana yardım etmesini istedim ama etmeyeceği tuttu
d) Geçmişte gerçekleşmemiş eylem
- We would have stayed longer but the weather changed
Daha uzun kalırdık ama havalar değişti
e) Second conditional türü kullanımda
- If you had not been so lazy you would be studying at university now
O kadar tembel olmasaydın şimdi üniversitede okuyor olurdun
2 17 would rather
"Tercih etmek, yeğlemek" anlamını taşır
- I'd rather die keep silent
Sessiz kalmayı yeğlerim / Ben iyisi mi sessiz kalayım
Tercih söz konusu olduğunda than kullanılır
- We'd rather starve to death than eat it
Onu yemektense açlıktan ölmeyi tercih ederiz,
would rather + kişi durumunda bu kişiden sonra gelen yüklem Simple Past Tense ile oluşturulur, ama anlam past değildir
- I'd rather you went first
Senin önce gitmeni tercih ederim
3 Diğer kullanımlar
Bazı yardımcı yüklemler, özellikle Reported Speech yapılarda, birbirlerinin past hali olarak kullanılırlar Bu konudaki yanılgılardan biri, shall yardımcı yükleminin past halinin should olduğudur; shall yapısının past hali sadece would yardımcı yüklemi olabilir
|
|
|