Yalnız Mesajı Göster

Dil Üstüne Gül Koymak

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dil Üstüne Gül Koymak



Dile Gül koymak

Gül Koymak Dile

Konuşmasından anlaşılır insan Güzel konuşmasından…

Kalpten kalbe yol vardır derler Bunu biraz daha değiştirerek söylersek:

Dilden kalbe yol vardır

Gönlü yumuşak insanların konuşmaları da yumuşak ve ılımlıdır Onlar asla kalp kırmaz Çünkü bir mihenk vardır gönülde; sözünü önce ölçer biçer sonra muhatabına sunar

Katı kalpli insanlar ise, bu mihengi yitirmiştir Gönül kayalıklarında paramparça olmuştur mihenkleri Nereye vuracak ve sözünü tartacak? O altın ile bakırı birbirinden ayıramaz artık Olur olmaz yerde kelâm eder, ya baş kırar, ya da göz çıkarır

Ilık meltemler gibi soluklar gerek bize Gönüllere ulaştığında, bahar çiçekleri açtıran En sert yürekleri dahi yumuşatan, yoğuran, şekillendiren…

"Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır" denmiş, derler Ne kadar doğru En öfkeli olduğumuz anlarda bile yüreğimizdeki karanlığı gündüz aydınlığına çevirir güzel bir söz

"Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

Söz ola ahulu aşı,

Yağ ile bal ede bir söz"

diyor Yunus

Elbette öyledir En karamsar ve kaos yüklü anları bile cennet iklimine çevirir, alımlı ve iç açıcı bir söz Bu sebepten, güzel ve nazik konuşan insanların pek düşmanları olmaz çevrelerinde Bilmeden bir gönül kırarlarsa, hemen tamir ediverirler bir kaç kelimeyle Mayalarında yalan olmadığı için, inandırıcı bulur çevreleri böyle kişileri

Zaten yalana ihtiyaçları da yoktur, böyle gönül ve söz ustalarının Bazen bilmeden açtıkları yaralar olur elbet gönüllerde Ama bu bilmeden olur çoğu kez Lâkin o yarayı dudaklarından akan bal gibi kelimelerle, sihirli cümlelerle bir anda iyileştirirler Asla başka bir zamana bırakmazlar açtıkları yaraları, oluşturdukları çizikleri Anında pansuman eder ve tedaviye geçerler

Acı konuşan insan böyle mi? Dil yayından karşıdakine fırlattıkları kırıcı söz oku, paramparça eder muhatabın yüreğini Onlar dönüp bakmazlar bile Hani yolda arabayla bir hayvanı veya insanı ezen acımasız şoförler vardır; arkalarına bile bakmadan kaçıp giden… Aynen öyledir bu zalimler de… Kırdıkları kalbin çırpınışları ve yanaklardan sızan damlaları görmezlikten gelip, dönüp giderler Öylelerini akrebe benzetebiliriz

Sokmaktan zevk alan acımasız akreplere… Dillerini de, zehirli iğnelere…

Arkadaş! İnancın yumuşak ikliminde bir meltem yumuşaklığına çevir sözlerini

Yüreği kırgın olanların doktoru ol, masum gönüllerin cellâdı değil! Yaralı gönüllere Hızır gibi yetiş Onların kırgınlıklarını gider Yaralarına söz merheminden sür Gönlünden akıp gelen ve kelimelerle harmanlanıp, dövülüp şekillenen manevî iksirinle onları iyileştir

Bak bu hususta Hz Ömer ne diyor: "Ey Kâbe seni bin sefer yıksam yine yapabilirim Ama kırık bir kalbi asla!" İşte bu derece zor durumda olan bir kırık kalp eğer onarılırsa sen artık Halk'ın sevgili kullarından olduğuna inanabilirsin Çünkü bir hadis-i şerifte şöyle diyor, Nebiler Nebisi:

"Gerçek mümin, elinden ve dilinden başkalarının zarar görmediği kişidir"

Bir gün sahabiler, Nebiler Nebisi'nin yanına varıp, ihtiyar bir kadını övüyorlar

"Şöyle ibadet ediyor, böyle namaz ve oruç tutuyor"

Peygamber Efendimiz: "Çevresine davranışları nasıl o kadının?" diye sorunca, sahibiler: "Çevresine hep kötü davranıyor, Ya Resulullah Konuşmasıyla kalp kırıyor" diyor

Bunun üzerine Resûlü Ekrem: "Söyleyin o kadına, cehennemde yerini hazırlasın" diyor

İşte dost! Tatlı dil ve acı dil arasındaki fark, cennet ile cehennem arasındaki fark gibidir

Sen diline ister gül koy, istersen bal ve gönüllere cennet asa bir iklim ör

İstersen kor koy, başkalarını alev alev yak

Tercih senin


Alıntı Yaparak Cevapla