Yalnız Mesajı Göster

Çanakkale Savaşından Kahramanlık Hikayeleri

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çanakkale Savaşından Kahramanlık Hikayeleri



Çanakkale Savaşında Kahramanlık Hikayeleri

Çanakkale Kahramanları

Çanakkale Savaşı esnasında yaşanmış ağlatan kahramanlık öyküleri

Seyit Onbaşı

1889 yılının Eylül ayında Havran İlçesi Çamlık manastır köyünde dünyaya gelen seyit , 1909 yılının nisan ayı başlarında askerlil vazifesine başladı1912 yılında Balkan Savaşları,na katılarak seyit , savaş bittikten sonra terhis edilmeyip topçu eri olarak Çanakkale cephesi,nde Rumeli Mecidiye Tabyasında görev aldı Burda bulunan 24x35 lik uzun menzilli toplar son derece etkiliydi

18 Mart Deniz Savaşı sırasında ,Rumeli Mecidiye Tabyası ,nda bu toplar düşman atışlarından isabet almış ve kullanılmaz hale gelmişti Ayakta kala bilen tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu Bu mekanizma olmadan merminin kaldırılıp namluya sürülmesi nerdeyse imkansızdı

Düşman donanmasından atılan mermilerle süküt eden bataryada askerlerin çoğu şehit olmuş, ayakta Havranlı seyit ve birkaç askerden başka kimse kalmamıştırSeyit ,arkadaşı Niğdeli Ali,nin yardımı ile 276 kiloluk (215 okka) mermiyi sırtlamış ve yanındakilerin şaşkın bakışları arasında üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve topu ateşlemiştir Tam isabet alan düşman zırhlısı ocean,ın dümen donanımı bozulmuş ,gemi bir müddet sonra da boğazın derin sularına gömülmüştür

Çanakkale Savaşlarında gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdıran Seyit Müstahkem Mevki Kumandanı Miralay Cevad Bey ( alb Cevat Çobanlı ) tarafından onbaşı rütbesiyle taltif edilmiş ve gelecek nesillere bir hatıra olsun diye birde fotoğraf çekilmiştir Fotoğrafta görülen asker seyit onbaşı,nın kendi resmidir

Savaştan sonra 1918 tarihinde köyüne dönen seyit onbaşı baba mesleği olan ormancılık ve kömürcülükle hayatını devam ettirdi

18 Mart,ın asıl kahramanlarından olan ve Deniz Zaferi,ne son noktayı koyan Seyit Onbaşı 1939 yılında zatüreden vefat etmiştir Bugün doğduğu köy onun adıyla anılmaktadır

KAYBOLAN İNGİLİZ ALAYI

21 Ağustos 1915 günü savaşın en şiddetli ve son anlarında Anzak Suula Koyu 60 tepede gün ağrırken gök berraktıGörünürde altı veya sekiz tane, hepsi birbirinin eşi olan ekmek somunu biçimindeki bulut, 60 Tepe'nin üzerinde yayılmış duruyordu O sırada saatte 6 veya 8 kilometrelik bir hızla güneyden esen meltem olmasına rağmen, bu bulutların ne biçimleri ne de yerleri değişmiyordu

Meltemin etkisiyle kayıp gitmediler Bunlar bulunduğumuz yere göre 60 derecelik bir yükseklikte asılı duruyorlardı Bulut kümesinin tam altına gelen yerde toprağın üstünde duran aynı biçimde bir bulut daha vardı Yaklaşık 250 metre uzunluğunda, 65 metre yüksekliğinde ve 60 metre genişliğindeydi Bu bulut oldukça yoğundu Yapısı katı maddeymiş gibiydi İngilizlerin bulunduğu bölge savaş yerine 1000 metre kadar uzaklıktaydı Bütün bunları Yeni Zeland kıtasının birinci sahra birliğine bağlı 3 bölükteki 22 asker öldü Aralarında biz de vardıkİçinde bulunduğumuz siperden güneybatı doğrultusunda yere inmiş bulut duruyordu

Bulunduğumuz yer 60 Tepe'ye göre 90 metre daha yukarıda olduğundan üstten görebiliyordukBu bulut daha sonra Kayaçık Dere denilen kuru bir derenin yatağına doğru ilerlediğinde onun daha önce durduğu zemine bütünüyle görebildik Bu bulut diğerleri gibi açık gri renkteydi Daha sonra 4 Norfolk Taburu'nun bu kuru dere yatağında harekete geçerek 60 Tepe'ye doğru uygun adım yürüyüşe geçtiğini fark ettik Buluta vardıklarında hiç çekinmeden dosdoğru içine girdiler Ama tekrar içinden çıkıp 60 Tepe'de savaşa katılan hiç bir kimse olmadı

Bir süre sonra askerlerin sonuncusu da görünmez olunca , bulut sanki yükünü almışcasına yerden yükseldiHerhangi bir bulut gibi yukarıda duran diğerlerine ulaşıncaya kadar yavaş yavaş havalandıBu ana kadar yukarıdaki bulutlar yerlerinde duruyorlardı Yerdeki bulut yükselip aynı hizaya gelir gelmez birden kuzeye doğru uzaklaşmaya başladılarTrakya istikametine doğru gittiler Bir saat içinde de gözden kayboldular Savaş sonunda bu tabur kayıp veya yok edilmiş sayıldıAnzak çıkarmasının 50 Yılında geç de olsa aşağıda imzası olan bizler anlattığımız bu olayın kelimesi kelimesine doğru olduğunu beyan ederiz

İstihkam eri 4/165 künyeli, F Reichardt Malata Bay Of Plenty

İstihkam eri 13/416 künyeli , DNevnes 157 King Street Cambridge

JL Newman, 75 Freyberg Street Octumoctai Tauranga

21081965 / AVUSTRALYA

EDİNCİKLİ MEHMET ER

Edincikli Mehmet Er'in bir top mermisinin parçaladığı konumdan kanlar içerisinde bir et parçası sarkmaktadırYalvarı rcasına:

Komutanım ne olur şu kolumu kes!

Sağ eliyle yakaladığı ve tuttuğu sarkık kola bakan Teğmen donmuşturEdincikli Mehmet Er tek ve emin sesi ile tekrarlar:

Allah Aşkına, Allah Rızası için kes şu kolumu!

Bu ilahi cümleleri eimr gibi işiten Teğmen Saip, bıcağı kola kola vururGık bile dememiştir, Edincikli MehmetBir sağ elindeki kola, bir ileride Allah! Allah! nidaları arasında çarpışan erlere bakar ve kolu fırlatır: "Bu kol vatana feda olsun," derYerdeki et parçalrından başını kaldıran Teğmen'in karşısında kimse yokturÇünkü, Edincikli, Hakla alış verişe başlayınca herşeyi, acıyı, özlemleri unutuyor, rahmet deryalarında, tecelli dalgalarında yıkanıp arınırken, kolunun fani bedenden ayrılma işlemini duymuyorduO ateş, o yangın fakat getirilmez feryatlar içinde, edincikli bu cehennemi ateş altında kendinden geçtiBir avuç istek ve özlem halinde yandı, tüttü

Edincikli Mehmet, çoktan kolunun öcünü almak için vatan için Allah için hücum saflarına katılmıştıAlayların içine karışır, teke tek vuruşurOnu durdurmak mümkün değil artık, yine harikalar gösterir, bire bir dövüşür, bire on dövüşür, bire yüz dövüşür Allah'ın yardımıyla haklamadığı kafir kalmazAma kaderden kaçılmaz ki! Kolunun kopmasıyla kaybettiği kan onu halsiz düşürmeye başlamış Edincikli'ye şimdi de şehitlik mertebesi ekleniyorduGüzel yüzü soldu, sarardı, canı teninden süzüldüGözü dünyaya kapandı"

Teğmen SAİP

Çanakkale Savaşlarından

12 Alay 1 Bölük Komutanı

SAKA HÜSEYİN

İkinci Anafartalar taarruzundan sonra, Türk birlikleri Anafarta Ovası'na ve tepelere yerleşmişti 35 Piyade Alayı 2Bölük erlerinden Hayrabolu'lu Hüseyin alayın su ihtiyacını gidermekle görevli idi sabahın alaca karanlığında katırı ile yola çıktıBigalı Köyüne gidip, kuyulardan tahta, damacanalara su doldurup geriye dönüşünü akşamın karanlığına denk getirmeye çalışırdı

Katır önde, bizim Saka Hüseyin arkada ama, yola çıkmadan evvel katırının kulağına eğilir, her defasında söylediği sözleri tekrarlardı: "Haydi, Büyük Anafarta Köyünün üstünden 35 Piyade alayının bulunduğu siperlere" katır gide-gele bu yollara alışmıştır

Fakat yolda, Hüseyi'nin çenesi durur mu? Savaş var imiş! Yığınla yaralı taşırlar imiş, umurunda mı? O bir türkü tutturmuş gidiyordu:

"Pınar baştan bulanır

İner dağı dolanır

Al başımdan sevdayı

Buna can mı dayanır

GAZİ MEHMET AŞKIN’IN ANLATTIKLARI:

“İngiliz donanması Saroz’dan top atışları ile bize son derece ağır kayıplar verdiriyorduBöyle bir atıştan sonra, aynı, birlikte silah arkadaşım Recep Eniştemin iki ayağı kopmuş çalıların üzerinde gördüm, henüz sağ idiYanına kadar gidebildimOnu o vaziyette görünce ağlamaya başladım Henüz ruhunu teslim etmeyen Recep Eniştem:

“Kardeşim niçin böyle ah edip aglarsin, benim cigerimi daglarsin! Allah’ in verdigine merhaba! Takbir- i Rabbani böyle imiş! Onun kazasi geri çevrilmez ve hükmüne mani yoktur Elimizden ne gelirArzuladigim savaş yolunda olduO saadet bana yeter! Sen sag kalirsan, anamin elini benim içinde öp! Emzirdigi sütleri helal etsin!” dedikten sonra:

Başimi kibleye dogru çevir!” diye bildi Ruhu çoktan uçmuştu

Halil, bölükte süngü hücumuna kalkmıştı, ağır bir yara alarak yanıma yıkıldıBir mütted sessiz kaldı ve sonra: Ahiretlik ölümüm yaklaştı, öldükten sonra cesedimi geriye götürtme, buraya ellerinle göm! Üzerimde harbediniz! Ta ki Gazilerin ayak seslerini Allah! Allah! Nidalarını rahatlıkla duyayım!” dedi ve gülerek ruhunu teslim etmişti

Karayürek deresi’ne doğru iniyorduk: Bir akşam beni keşif kolu çıkardılar bu derenin yatağında geziniyordumÇok susamış idim Dere şırıldıyordu, mataramı doldurdum Birkaç yudum içtiğimde, içtiğim suyun tadı çok başka idi avucuma mataradan su aldığımda, matarama doğdurduğum suyun kan olduğunu anladım

İNSANLIK DERSİ

Çanakkale Savaşlar'ında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor:

"Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsinizHiç unutmamSavaş sahasında döğüş bitmiştiYaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk az evvel, Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zaliyat vermişlerdiBu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağımYerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeride kendi göleğini yırtmış onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyorduTercüma n vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:

- Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi:

"Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardıBirşeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktıBenim ise kimsem yokİstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün" Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladımBu sırada, emir subayım Türk askerinin yakasını açtıO anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşlarımı dondurduğunu hissettimÇünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutan ot tıkamıştıAz sonra ikisi de öldüler

Fransız Generali BRIDGES

Çanakkale Savaşları komutanı

KINALI HASAN

Yüzbaşi Sirri Bey, ikindi vakti yeni gelen erati teftiş ederken, içlerinde bir tanesinin saçinin bir tarafi kinalanmiş oldugunu görür ve takilir: “Hiç erkek kinalanir mi? Mehmetçik: Buraya gelmeden evvel, anam kinalamişti komutanim” der ve sebebini bilmedigini ilave ederKomutanin istegi üzerine anasina haber salar, “Niye benim saçimi kinaladin?” Gelen cevabi mektupta şunlar yazar:

Ey gözümün nuru Hasan’ım

Köyümüzde rahat rahat oturalım mı? Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyorSen ecdadından, babandan aşağı kalamazsın Ben, senin anan isemBeni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttüAllah, bu vatan için seni besledi Bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor

Sen bu ailenin seçilmiş kurbanisin

Hasan’ım, söyle zabit efendiye Bizim köyde kurbanlık ayrılan koyunlar kınalanır Ben de seni evlatlarımın arasından vatana kurban adadımOnun için saçını kınalamıştım

El-hükmü billah Allah, seni İsmail Peygamber’in yolundan ayırmasın

Seni melekler şimdiden rahmetle anacaktir Gözlerinden öperim

Anan - Hatice”

Attached Images


Alıntı Yaparak Cevapla