Yalnız Mesajı Göster

Göstermeye Bağlı Edebi Metinler

Eski 09-01-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Göstermeye Bağlı Edebi Metinler



Köy Seyirlik Oyunları: Geleneksel Türk tiyatrosunun kaynakları içerisinde köy seyirlik oyunların özel bir önemi vardır Halen özellikle Anadolu da ki pek çok köyde devam ettirilen köy seyirlik oyun geleneğinin tarihi binlerce yıl öncesine dayanmaktadır Geçmişin tiyatrosundan geleceğin tiyatrosuna önemli bir kaynaktır bu oyunlar Binlerce yıl önce Anadolu insanları, toplayıcılık kültüründen tarım kültürüne geçtiği dönemlerden itibaren günümüze kadar mevsim dönüşümlerine, ekim-dikim ve hasat zamanlarına özel bir önem vermiş, bu zamanları oruç, ritüel ve şenliklerle kutsamıştır Binlerce yıl önce Anadolu insanları, geçimlerini günümüzde de olduğu gibi tarımdan sağlıyorlardı Ekim yapılmadığı kış ayları onlar için kıtlık zamanlarıydı Yaz ayları ise tam bolluk ve bereket dönemleri idi Kıtlık, karanlıkla özdeşti, kara ile simgeleniyordu Bolluk ise beyazla özdeşti, beyaz ile simgeleniyordu Mevsimler arasındaki bu ak-kara çatışması köy seyirlik oyunların temel yapısını belirliyordu

Günümüze kadar gelen köy seyirlik oyunların büyük bölümü işte bu ak-kara çatışması üzerine kuruludurforumsinsinet
Özellikle Sivas köylerinde karşılaştığımız "saya gezme" adı verilen ritüelde, yazı ve kışı simgeleyen aklar giyinmiş genç kız ile yüzü karaya boyanmışa "Arap" ve onların peşine takılan çoluk çocukla dolu bir alay, köyde kapı kapı dolaşır, her evden geçen hasattan kalma hububatı toplar, köy meydanında bu hububat pişirilerek tüm köylülerce yenir Hemen arkasından oynanan köy seyirlik oyunun da Arap, genç kızı kaçırır Sonra da kızın yakınlarının genç kızı yeniden bulmasıyla şenlik yapılır Arap kovalanır, böylece kış ayı kovulur, yazın gelmesi coşkuyla kutlanır, genç kız evlendirilerek düğünü yapılır Az önce genç kızın kaçırılmasına üzülen, yas tutan seyirciler, az sonra, genç kızın Arap’ın elinden kurtulmasıyla sevinir, hep birlikte halay çekerek, dans ederek bu olayı kutlar

Köy seyirlik oyunlar, adı üzerinde seyirlik oyunlardır Tıpkı ortaoyunumuzda olduğu gibi bu oyunlar da genellikle köyün ortasında, köy meydanında oynanır Seyirciler çepeçevre oyuncuları çevrelerforumsinsinet
Oyuncu - seyirci ayrılığı hem vardır hem yoktur Oyuncuları oyuna seyirciler hep beraber hazırlar Bir tas, bir şapka, bir baston, bir deve, bir sopa, bir tüfek olabilir Sırası gelen oyuncu seyirci içinden çıkarak oyuna katılır, oyundaki görevi bittikten sonra yeniden seyircilerin arasına karışır

Meddah: Methedici (övücü), taklitler yapıp hoş öyküler anlatarak halkı eğlendiren sanatçıya meddah denir Türk halk zekâsının ve halkın, olayları karikatürize etme gücünün büyük sanatlarından biri olan meddahlık, yüzyıllar boyu yaşamış, Türk halkı arasında çok ilgi görmüştür Meddahlık için tek adamlı tiyatro diyebiliriz Meddah, tiyatronun bütün kişilerini varlığında birleştiren bir aktördür Yüksekçe bir yerde oturarak bir öyküyü başndan sonuna kadar, canlandırdığı kişileri ağız özelliklerine göre konuşturarak anlatır Perdesi, sahnesi, elbiseleri, dekoru, kişileri bulunmayan bu tiyatronun her şeyi meddah denilen o tek adamın zekâsına, bilgisine, söz söylemedeki başarısına bağlıdır Meddahların çoğu, klasikleşmiş beyitlerle öykülerine başlarlar Meddah anlatacağı öyküye geçmeden önce: "Haak dostum Haak!" diyerek çoğunlukla şu beyitle öyküye girer:
"Söyledikçe sergüzeşti verir bezme letafet,
Dinle imdi bende-i âcizden hoş bir hikâyet"
Meddah kişilerin ağız özelliklerini taklit ettiği gibi hayvanların, doğanın ve cansız nesnelerin seslerini de taklit eder Meddahın iki aracı vardır; biri boynuna doladığı mendili, öteki de elinde tuttuğu sopasıdır Mendille çeşitli başlıklar yapar, terini siler Sopayı da oyunu başlatmak, seyirciyi suskunluğa çağırmak, kapıyı vurmak için ya da saz, süpürge, tüfek, at yerine kullanır

Bitişte özür diler, oyundan çıkan sonucu (kıssa) bildirir Daha sonra anlatacağı öykünün adını ve öyküyü nerede anlatacağını söyler
Günümüzde meddahlıkla ilgili birkaç dağınık yazma ve taş baskısı kitap dışında fazla kaynak yoktur İstanbul Üniversitesi Kitaplığında bulunan "Mecmûa-ı Fevâid" meddahlar üzerine yazılmış önemli bir kaynaktır

Orta Oyunu: Orta oyunu, çevresi izleyicilerle çevrili bir alan içinde oynanan, yazılı metne dayanmayan, içinde müzik, raks ve şarkı da bulunan doğaçlama bir oyundur Orta oyunu adının geçtiği ilk belge 1834 tarihlidir Daha eski kaynaklarda bu oyun; kol oyunu, meydan oyunu, taklit oyunu, zuhuri gibi adlarla anılmıştır

Orta oyunu, han ya da kahvehane gibi kapalı yerlerde de oynanmakla birlikte, genel olarak açık yerlerde ortada oynanan bir oyundur Oyunun oynandığı yuvarlak ya da oval alana palanga denir Oyunun dekoru; yeni dünya denilen bezsiz bir paravandan ve dükkân denilen iki katlı bir kafesten oluşur Yeni dünya ev olarak, dükkân da işyeri olarak kullanılır Dükkânda bir tezgâh, birkaç hasır iskemle bulunur

Orta oyununun kişileri ve fasılları Karagöz oyunuyla büyük oranda benzerlik gösterir Oyunun en önemli iki kişisi Kavuklu ile Pişekâr'dır Kavuklu, Karagöz oyunundaki Karagöz'ün karşılığı, Pişekâr da Hacivat'ın karşılığıdır Orta oyununda da gülmece öğesi, Karagöz oyunundaki gibi, yanlış anlamalara, nüktelere ve güldürücü hareketlere dayanır Oyunda çeşitli mesleklerden, yörelerden, uluslardan insanların meslekî ve yöresel özellikleri, ağızları taklit edilir Bunlar arasında Arap, Acem, Kastamonulu, Kayserili, Kürt, Frenk, Laz, Yahudi, Ermeni vb sayılabilir Orta oyununda kadın rolünü oynayan kadın kılığına girmiş erkeğe Zenne denir
Kavuklu Hamdi ile Pişekâr Küçük İsmail Efendi, orta oyununun önemli ustaları sayılır

Orta Oyununun Bölümleri:

Mukaddime (Giriş): Zurnacı, Pişekâr havası çalar Pişekâr çıkar ve izleyiciyi selâmladıktan sonra zurnacıyla konuşur Bu konuşmada, oynanacak oyunun adı bildirilir Daha sonra zurnacı Kavuklu havasını çalar Kavuklu ile Kavuklu arkası oyun alanına girer Kavuklu ile Kavuklu arkası arasında kısa bir konuşma geçer Sonra bu kişiler birden Pişekâr'ı görüp korkarlar ve korkudan birbirlerinin üstüne düşerler Bazı oyunlarda zenne takımı ve Çelebi'nin daha önce çıkıp Pişekar'la konuştukları bir sahne de vardır

Muhavere (Söyleşme): Bu bölüm Kavuklu ile Pişekâr'ın birbirleriyle tanıdık çıktıkları tanışma konuşmasıyla başlar Kavuklu ile Pişekâr'ın birbirinin sözlerini ters anlamaları bir gülmece oluşturur ki buna arzbâr denir Arzbârdan sonra tekerleme başlar Tekerlemede Kavuklu, başından geçen olağan dışı bir olayı Pişekâr'a anlatır Pişekâr da bunu gerçekmiş gibi dinler, sonunda bunun düş olduğu anlaşılır

Fasıl (Oyun): Oyunun asıl bölümü, belli bir olayın canlandırıldığı fasıl bölümüdür Orta oyunu fasılları genellikle iki paralel olay dizisinde gelişir Dükkân dekorunda gelişen olaylarda genellikle Kavuklu bir iş arar Pişekâr'ın ona iş bulmasıyla olaylar gelişir Dükkâna gelip giden çeşitli müşterilerle ilgili oyunlar da vardır İkinci olaylar dizisi yeni dünya denilen ev dekorunda geçer Zenne takımının, Pişekâr aracılığıyla ev araması ve bir eve yerleşmesi biçiminde olaylar gelişir

Bitiş: Oyunun son bölümüdür Pişekâr, izleyicilerden özür dileyerek gelecek oyunun adını ve yerini bildirir Oyunu kapatır
Geleneksel Türk halk tiyatrosunun önemli seyirliklerinden olan orta oyununun başlıcaları şunlardır: Mahalle Baskını, Terzi Oyunu, Yazıcı Oyunu, Büyücü Hoca, Fotoğrafçı, Hamam, Tahir İle Zühre, Kale Oyunu, Pazarcılar, Çeşme, Gözlemeci, Çifte Hamamlar, Kunduracı, Eskici Abdi

Karagöz: Karagöz, bir gölge oyunudur Bu oyun, deriden kesilen ve tasvir adı verilen birtakım şekillerin (insan, hayvan, bitki, eşya vb) arkadan ışıklandırılmış beyaz bir perde üzerine yansıtılması temeline dayanır
Gölge oyununun önce Çin'de (MÖ 2 yüzyıl) veya Hint'te çıktığı söylentileri vardır Evliya Çelebi ise Karagöz ile Hacivat'ın Anadolu Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat zamanında (13 yüzyıl) yaşamış gerçek kişiler olduğunu belirtir

Halk arasındaki bir söylentiye göre ise Karagöz ile Hacivat, Sultan Orhan (14 yüzyıl) zamanında Bursa'da bir cami yapımında çalışmış işçilerdir İkisi arasındaki nükteli konuşmalar, diğer işçileri oyaladığı için Sultan Orhan tarafından öldürtülmüşlerdir Daha sonra Şeyh Küşterî, Hacivat ve Karagöz'ün deriden yapılmış tasvirlerini oynatmış ve onların şakalarını tekrarlamıştır Bu nedenle Karagöz perdesine Küşteri Meydanı da denir
İslâm dünyasında 11 yüzyılda sözü edilmeye başlanan bu oyuna hayal-i zill (gölge hayali) adı verilmiştir Karagöz oyunu, özellikle 17 yüzyıldan sonra oldukça yaygınlaşmıştır 19 yüzyılda Karagöz, kısaca, hayal oyunu diye anılmış, bu oyunu oynatan sanatçılara da hayalî (hayalci, Karagözcü) denmiştir

Karagöz oyunu, halk kültürünün ortak ürünüdür Bu oyunlarda işlenen çeşitli konuları kimin düzenlediği belli değildir Karagöz, tuluata dayandığı için oyunun sözlerini, her sanatçı, oyun sırasında kendine göre düzenler Karagöz oyunları 19 yüzyılda yazıya geçirilmeye başlanmıştır

Karagöz Oyunun Bölümleri:

Mukaddime (Giriş): Oyunun başlangıç bölümüdür Perdede görüntü verilmeden önce müzik başlar Sonra konuya uygun olarak bir görüntü verilir Hacivat “Of hay, Haak!” diyerek perde gazeline başlar

Muhavere (Söyleşme): Karagöz ile Hacivat arasında geçer Muhavere İki bölüme ayrılır: Bunlar, fasılla ilişkisi olan ve fasılla ilişkisi olmayan bölümlerdir Muhaverede yalnız, Hacivat ve Karagöz bir oyun oynar Bu oyun, önce olmayacak bir olayın gerçekleşmiş gibi anlatılmasıyla başlar, sonra bunun düş olduğu anlaşılır

Fasıl (Oyun): Oyunun kendisidir Hacivat ve Karagöz'den başka oyun kişileri fasılda görünürler Karagöz oyunları genellikle adlarını bu bölümün içeriğinden alır

Bitiş: Bu bölüm çok kısadır Karagöz, oyunun bittiğini haber verir, kusurlar için özür diler, gelecek oyunu duyurur Karagöz'le Hacivat arasında kısa bir söyleşme geçer Bu söyleşmede oyundan çıkarılacak sonuç da belirtilir
Karagöz Oyununun Kişileri: Karagöz oyununun en önemli kişileri Karagöz ile Hacivat'tır Karagöz okumamış halkı; Hacivat ise aydın ya da yarı aydın kimseleri temsil eder Oyunda konuya göre türlü meslek, yöre ve uluslardan kişiler, kendi şiveleriyle taklit edilir Karagöz oyununun diğer önemli kişileri şunlardır:
Çelebi (Genç, züppe bir mirasyedi)
Kürt (Hamal, bekçi)
Altı Kulaç Beberuhi (Cüce ve aptal)
Arnavut (Bahçıvan, korucu, bozacı)
Tuzsuz Deli Bekir (Sarhoş, zorba)
Acem (Zengin tüccar)
Efe (Zorba)
Ak Arap (Dilenci, kahve dövücüsü)
Matiz (Sarhoş)
Zenci Arap (Lala, köle)
Zenne (Kadın)
Yahudi (Bezirgan)
Kastamonulu (Oduncu, bekçi)
Ermeni (Kuyumcu)
Bolulu (Aşçı)
Frenk ve Rum (Doktor, terzi, tüccar, meyhaneci)
Kayserili (Pastırmacı)
Laz (Kayıkçı, kalaycı)
Rumelili (Pehlivan, arabacı)
Tiryaki (Lâf ebesi)
Karagöz oyununun dağarcığı: Bilinen Karagöz oyunlarının sayısı çoksa da Karagöz oyununun klâsik dağarcığı yirmi sekiz oyunda birleşmiştir Bu oyunlardan bazıları şunlardır: Ağalık, Bahçe Sefası, Balıkçılar, Baskın, Leylâ ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Cambazlar, Sahte Esirci, Hain Kâhya, Horozlu Düğün, Karagöz'ün Yalova Sefası, Cin Çarpması

Alıntı Yaparak Cevapla