|  09-01-2012 | #2 | 
	| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Türkülerimizin Hikayeleri 
 
            Çarşamba'yı sel aldıBir yar sevdim el aldı
 Keşke sevmez olaydım
 Elim koynunda kaldı
 
 Oy ne imiş ne imiş
 Kaderim böyle imiş
 Gizli sevda çekmesi
 Ateşten gömlek imiş
 
 Çarşamba yollarında
 Kelepçe kollarımda
 Allah canımı alsın
 O yarin kollarında
 
 Oy ne imiş ne imiş
 Kaderim böyle imiş
 Gizli sevda çekmesi
 Ateşten gömlek imiş
 
 Çarşamba yazıları
 Körpedir kuzuları
 Allah alnıma yazmış
 Bu kara yazıları
 
 Oy ne imiş ne imiş
 Kaderim böyle imiş
 Gizli sevda çekmesi
 Ateşten gömlek imiş
 
 Ahmet, Abdal Deresi'nin kıyısındaki yoksul köylülerden birinin oğluydu
  Kara sevdası karşılık bulmuş, Melek ona kalbini açmıştı  Nişanlandılar ve Ahmet askere gitti  Ağa oğlu Mehmet Ali, Melek'e göz koydu  Melek, Mehmet Ali'yi reddedince, ağa oğlu ve adamları tarafından dağa kaldırıldı  Kötü haberi alınca firar eden Ahmet, silahını alıp, yollara düştü  Gece gündüz Melek'i aradı  Bir gün yağmur yağdı, Yeşilırmak taştı  Çarşamba bir anda göle döndü  Sel, Canik Dağları'ndan aşağı bir çığ gibi, önüne kattığı herşeyi sürükledi  Selin ardından hayat yeniden normale döndü  Abdal Deresi'nin Yeşilırmak'a döküldüğü yerde ahali toplandı  Derenin nehre bağlandığı yerdeki kayanın üstünde, selin getirdiği iki kişinin cesedi görüldü  Cesetler, Melek ve Ahmet'e aitti  Elele tutuşmuş öylece yatıyorlardı  Rivayete göre büyük kaya parçası, yedi yerinden ayrıldı ve her birinden bir servi boyu su fışkırdı  forumsinsi  net Ahali dua etti  Dualar, yıllardır can alan, insanların acısını dile getiren dizelere dönüştü  ' Çarşamba'yı sel aldı' türküsü de, o acı mırıltılardan doğdu  Kayanın bulunduğu yere daha sonra bir su değirmeni kuruldu ve o yöre 'Değirmenbaşı' olarak anıldı  Ahşap değirmenin yedi taşı vardı  Yedi oluğuna su veren set üzerinden yedi kez yürümek, sağ ve sol omuz üzerinden yedişer kez su atmak uğur sayıldı  Her Hıdırellez'de tekrarlanan gelenek, 1970'lerde değirmenin yıkılmasına kadar sürdü   | 
	|  |   |