|
Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Lehçe Ve Şiveleri
Lehistan Kralı Yagayla'ya - Yagello - gönderilmiştir), Orta Asya'da (XIV yy ), iran'da Ebu Said Bahadır Han zamanında (1316-1335), nihayet İstanbul'da bazı muhitlerde bu alfabenin tasavvur edildiğinden daha yakın zamanlara kadar öğrenildiği ve yazıldığı biliniyor Bu alfabeyi öğrenmek için yapılan cetveller ve nihayet Fatih Sultan Mehmed'in Uzun Hasan ile olan muharebesi dolayısıyle yazılan zafer-namelerden birinin Uygur harfleriyle de yazılmış olması, bu alfabenin yazışmalarda kullanılmış olduğunu göstermektedir Tabiî bu alfabe, eski alfabenin tamamen aynı olmayıp, dilin yeni şartlar içinde aldığı şekle göre, ihtiyaca uygun bir duruma sokulmuş bulunuyordu Bu bize, Türk kültür muhitini, dil işine paralel olarak, bunu tesbit etmek için kullanılan alfabesini de uzun bir müddet kullanmakta devam ettiğini göstermektedir Bu ise, Türkler'in kendi kültürüne şeklen de ne kadar bağlı kaldığını göstermesi bakımından çok mühimdir
Türk yazı dilinin yeni idare ve kültür merkezlerinde, bunları kuran Türk zümrelerinin şive hususiyetlerini almak suretiyle, eski umumî yazı dilinden ayrılma temayülleri, yukarıda da işaret edildiği gibi, ilk zamanlarda çok az şive farklarına inhisar etmiş idi Yazı dilinin daha sonra almış veya alabileceği şekiller hakkında bir fikir edinmek için, Türk şivelerinin vaziyetini gözden geçirmek faideli olacaktır
Tarihî devirlerde Türk şivelerinin vaziyeti hakkında elimizde yeter derecede bilgimiz yoktur; çünkü bu devirden kalma metinlerin hepsi de umumî yazı dilinde yazılmıştır Buna rağmen bazı devrelerde ayrı bölgeler için elde mevcut metinlerden bu hususta bazı ipuçları bulabilmek kabildir Yalnız şu veya bu farkın hangi boya mensup olduğunu ve bu boyun, bugün hangi boya tekabül ettiğini tesbit etmek güç ve bir kısmında hattâ büsbütün imkânsızdır Bu hususta bize az çok sarih bigi veren XI yy 'da yaşamış olan Kaşgarlı Mahmud'dur Bu Türk âliminin Türk dili hakkında birçok tetkikleri olduğunu biliyoruz Bugün bunlardan ancak Divanü Lügat it-Türk isimli lügat kitabı bulunmaktadır Diğerleri ve bilhassa bizi burada yakından ilgilendiren gramer bugüne kadar bulunamamıştır Kaşgarlı Mahmud bu lügat kitabında yalnız Türkçe kelimelerin Arapça karşılıklarını vermekle kalmıyor, muhtasar olmakla'beraber Türk boyları, oturdukları yerler, kültürü, alfabe ve edebiyatları vb ile birlikte, XI yy 'da Türk şivelerinin hususiyetleri hakkında da az çok bilgi vermektedir Bilhassa Türk dili ismini verdiği umumî yazı dili ile mukayese ederek elde ettiği müşahedeleri, bugün bizi dil bilgisi bakımından alâkadar eden bütün meselelerde tamamiyle tatmin etmemekle beraber, bu âlimin, kendi devri için şahsına münhasır bir modern filolog zihniyeti ile hareket ettiğini göstermekte ve nisbeten yeni olan mukayeseli dil tetkiki tarihinde mühim bir yer almağa hak kazanmaktadır
Kaşgarlı Mahmud Türk boylarının bir kısmını bizzat içlerinde bulunarak tetkik etmiş, bir kısmını da herhalde o boyları bilen kimselerden aldığı malûmatla, fakat ^nisbeten daha kısa bir şekilde tasvir etmiştir Mahmut'un XI yüzyılda tesbit ettiği şive farkları dört esas grupta toplanabilir: 1 Türk yazı dilinde ve Kaşgarlı Mah-mud'dan çok evvel mevcut olan farklar (meselâ b-: m- ve - y-: '-), 2 Türk dilinin tarihî inkişafında bütün şivelerin arzetmiş olduğu ve yalnız zaman farkı yüzünden şive hususiyeti olarak görünen farklar (meselâ y: n (n), w: v (b) ve isim yapma eklerinin başındaki -g, -g'lerin düşmesi), 3 Ayrı şivelerinki gibi gösterildiği halde,
bugün şivelerin birçoğunda muvazi olarak mevcut olan farklar (meselâ c: y ve partisip eklerinden -ası: -gü) ve türlü şivelerde bugüne kadar devam eden farklar (meselâ -t: -d-) ve partisip eklerinden -gan: -an, -gen: -en) Kaşgarlı'nın verdiği bu bilgi, bazı daha ince hususiyetlerin de ilâvesi ile, daha sonra yazılmış olan eserlerde de görülmektedir Yalnız bu sonuncular bütün Türk şivelerine şâmil olmayıp, daha mahdut şive gruplarına ait bulunmaktadır Bu eserlerde müelliflerin dikkat etmedikleri veya kaydetmek fırsatını bulamadıkları bazı diğer hususiyetlerin de bulunduğu şüphesizdir Türk dili, XI yy 'dan bugüne kadar ses ve morfoloji bakımından, daha bazı inkişaf merhaleleri geçirmiş, o zaman başlamış olan bazı ses değişmeleri tamamlanmış ve bir kısım yenileri de bunlara eklenmiştir Dar mânada şive hususiyeti diyebileceğimiz bazı inkişaflar da vücuda gelmiştir Türk dilinin tarihî inkişafını, ana hatlariyle şu şekilde hulâsa edebiliriz
1 Çok eski devirlere ait metinler mevcut olmadığından, Türkçenin ilk şekli hakkında bir fikir söylemek, şimdilik imkânsızdır Bu devir Türkçesi hakkında az çok bilgi edinebilmemiz için, daha eski metinlerin meydana çıkması, bu devirde komşu milletlerin dilinde rastlanan Türkçe kelimelerle, şahıs adları ve unvanlarının tetkiki, Türkçe içindeki bazı mühim ses ve eklerin birbirleriyle mukayese edilerek daha eski şekillerinin tesbiti ve bunların da kardeş ve akraba dillerin eski şekilleri ile karşılaştırılması lâzımdır Bu suretle hiç olmazsa bazı noktaların tesbiti mümkün olacaktır
2 Elimizde mevcut en eski dil malzemesi, Türk dilinin inkişafı tarihinde muayyen bir devreye aittir Bu devre takriben milâdın ilk senelerinden Xlîl yy 'a kadar devam etmektedir ve pek az farklarla aynı inkişaf hususiyetlerini taşımaktadır Bu devreye ait metinlerin en büyük kısmı Uygur sahasında ve Uygur harfleriyle yazılmış olduğu için, bu devreye "Uygur devresi" diyebiliriz Bugünkü Türk şiveleri (bazı zümreler müstesna olmak üzere, aşağıya bk ) bu devreden sonra inkişaf etmişlerdir ve şivelerde gördüğümüz farkların büyük bir kısmını bu devreye irca edebiliriz
3 Bugünkü Türk şiveleri, Türk dili Uygur devresinden bugüne kadar daha dar hudutlar içinde bazı inkişaf merhaleleri geçirmiştir Fakat bunlar daha ziyade bugün mevcut grupların hususi tarihî inkişaflarına ait olup, ancak edebî malzeme vü- m cude getirmiş olan zümreler içinde tetkik edilebilmektedir Böyle bir edebî l an'aneye malik olmayan zümreler devrinin tesbiti imkânsızdır
4 Türk sahasının iki ucunda bulunan Yakut ve Çuvaş lehçeleri, Türk dil bilgisinin bugünkü vaziyetine göre, Türkçenin kardeş lehçeleri addedilebilir Bu iehçeler-deki hususiyetler (Çuvaş s~y; l~ş; r~z ve Yakut s~y, t~d) Uygur devresi ile şimdi- -lik izah edilememektedir
Bugünkü Türk şivelerini, ses, morfoloji ve lügat bakımından türlü gruplara toplamak tecrübesi, birçok türkoioglar tarafından yapılmıştır Bu tecrübelerin neticesi, tabiatiyle, dil bilgisi bakımından lâzım olan açıklığı verememektedir ve bunun baş- lıca sebeplerinden biri de bu zümrelerin kapalı bir cemiyet halinde kalmayıp, muhtelif zümrelerle devre devre karışmış olmasıdır Şive hususiyetlerinin, en küçük zümrelerde bile, saf halini bulabilmek imkânsızdır
|