Yalnız Mesajı Göster

Gazete Çevresinde Gelişen Metin Türleri

Eski 09-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Gazete Çevresinde Gelişen Metin Türleri








Gazete Çevresinde Gelişen Metin Türleri
1 MAKALE
Bu kelime Arapçada «söz, nutuk» anlamındaki «kavi» mastarından türetilmiştir Yine kendi dilinde makale kelimesi» bir konu ile ilgili yazılmış şey» anlamında da kullanılmaktadır Osmanlıcada da aynı anlamlarda kullanılmıştır Terim olarak Türkçe Sözlük'te «(TDK, 1988)» bilim ve fen konularıyla, ekonomik, toplumsal ve siyasal konuları açıklayıcı, tanıtlayıcı (bir iddianın gerçeğini reddedilmeyecek bir kesinlikte delillerle gösterici) niteliği olan gazete veya dergi yazısı» şeklinde verilmiştir

Makale, bilgi verme ve bir düşünceyi ispatlama amacıyla yazılır Yazılış amaçlarına göre makaleleri sınıflayarak her türün özelliklerini kendi içinde kısaca belirtmek yerinde olacaktır

Makaleleri yazılış amaçlarına göre kendi içinde üç gruba ayırmak mümkündür
wwwforumsinsinet
1 Periyodik Yayınlarda Yer Alan Makaleler: Bu makaleler, daha çok güncel olaylara ilişkin yazılardır Bunlarda günlük olaylar, olgular, sorunlar öznel bir tavırla değerlendirilir Bu yazılar daha çok fıkra karakterindedir; ancak, bunlara makale denilmesinin sebebi konuyu fıkraya göre daha ciddi bir anlatımla işlemeleri ve yine fıkraya göre daha ağır başlı bir dil kullanmalarından dolayıdır Özellikle gazete ve dergiler gibi periyodik yayınlarda «başmakale» adıyla yer alırlar Bu yazılar anlatım yoluyla konuyu nesnel ölçülerde işlediklerini hissettirmeye çalışırlar Bu makaleler, 400-500 kelime uzun-luğundadırlar

2 Vulgarik Makaleler: «Vulgarizasyon: halka yayma, halk yayını» anlamındadır Bu makalelerin konuları, yine basında yer alan ve toplumun geniş kesimini ilgilendiren günlük iç ve dış olaylar, çeşitli konularda bilgiler ve haberlerdir Ancak bu makaleler genel olarak konunun uzmanları tarafından yazılırlar Bu makalelerin amacı kamu oyunu aydınlatmak, eğitmek, öğretmektir Bu makalelerde de bilgi dili kullanılır Bunların uzunluğu 1000 kelime civarındadır

3 Bilimsel Makaleler: Bunlar ya araştırma ve inceleme raporlarının özetleri veya doğrudan araştırma ve inceleme yazılarıdır Bu makalelerin amacı, toplumsal; fizik, tabiat ve matematik konularında bilinmeyen ve bilinmesi gerekli yönleri açıklığa kavuşturmak; bunları açıklamak, tasvir etmek, bu yönlerle ilgili olarak bir takım tahminlerde bulunmaktır Bilimsel makalelerde bilgiler, düşünceler, sağlam kaynaklara, delillere ve belgelere dayandırılır Bu yüzden uzun zamanda yazılırlar Yazarları da ilgili bilim dalının uzmanıdırlar Bilimsel makalelerin girişlerinde konunun amacı, önemi, sınırları tanıtılır, gerekirse konu ile ilgili terimlerin tanımları verilir Gelişme bölümünde konu çeşitli bulgularla açıklanır ve yorumlanır Konu ile ilgili çözümlemeler ayrıntılarıyla sunulur, sergilenir Sonuç bölümünde de gelişme bölümünde ayrıntılı olarak verilen bilgiler, bütünleştirilir, özetlenir, hüküm ve önerilerle belli bir sonuca bağlanır Ayrıca kaynaklar da bu bölümde verilir Bu makaleler de ileri sürülen bilgilerin nesnel sağlamlığı vardır Anlatım yönünden de bu makaleler di*ğerlerinden farklıdır: Cümleler, açık, anlaşılır ve kesin anlamlıdır Anlatım dolaysızdır Kelimeler yönünden terim an*lamlı kelimeler yoğundur Bu makalelerin (forumsinsinet)uzunluğu hakkında kesin bir rakam ve sayfa adedi belirtmek mümkün değildir Yalnız giriş bölümünün bütün makale uzunluğunun % 25'i gelişme bölümünün 65'i ve sonuç bölümünün de 10'u kadar olması gerektiği metodoloji kitaplarında tavsiye edilmiştir Bundan başka bu makaleler 2000-2500 kelimelik uzunlukta olabilir

2) DENEME
Deneme (essai) kavramını bir edebî tür olarak edebiyata Mon-taigne (1533-1592) kazandırmıştır Edebiyat araştırmacıları bu kelimenin ilk defa Mart 1571 'de kullanıldığını ileri sürmüşlerdir; ancak, sonradan gerek Grek, gerekse Lâtin düşünürlerinin bazı mektupları ve yazılan deneme türünden sayılmıştır

Fransızcada da essai kelimesi essayer fiilinden türetilmiştir Bu fiilin anlamı; «denemek», «sınamak», «altının gümüşün ayarına bakmak», «bir şeyin değerini tartmak», «bir şeyin ayarını bulmak için evirip çevirmektir» Dilimizde de denemek fiili; «bir şeyin gereken niteliği veya kabiliyeti taşıyıp taşımadığını anlamak için bir şeyi kullanmak veya bir kimseyi ileri sürmek», «bir şeyin niteliğini bir kimsenin bilgisini yoklamak» anlamlarındadır Nitekim, dilimizde edebî terim olarak deneme kelimesi kullanılmazdan önce essai terimi «kalem tecrübesi» adıyla karşılanmıştır Deneme kelimesi denemek fiilinden türetilmiş «kalıplaşmış bir isim»dir Yeni bir edebiyat türünü, «deneme» anlamındadır

Edebî bir terim olarak deneme; herhangi bir konuda, yazarın kişisel görüş ve düşüncelerini, içtenlikle kendisiyle tartıştığı, iddiasız, kesin hükümlere dayanmayan, sohbet diliyle yazılmış bir türdür

Bu tanıma dayanarak deneme türünün özellikleri şu şekilde açıklanabilir

Denemelerde konu sınırlaması yapılamaz: yalnız, denemelerde konular genellikle: sanat, kültür, ve felsefe alanlarıyla ilgilidir Sanat kavramının içinde her türlü sanat olayı ve olgusu; kültür kavramının içinde de insanoğlunun hayata şekil vermesi ile ilgili olan bilgi, eğitim, hukuk, ahlâk, gelenek, görenek, din, devlet; üretim, tüketim, sağlık, insan, çevre ilişkileri gibi konular; felsefe kavramının içinde de insanı ve onun hayatını «sebepler», «amaçlar» ve «ilkeler» yönlerinden ilgilendiren görüşler ve düşünceler vardır Mutluluk, zevk, mantık konuları da felsefenin içinde düşünmelidir Ancak denemeci ne bir düşünür, ne bir sanat, ne bir kültür, ne de bir bilim dalının uzmanıdır O, dil ve düşünce ustasıdır Konusunu işlerken; düşünceye önem verir, konusuna düşünce yoluyla yeni boyutlar kazandırmaya çalışır, bazı gerçekleri okuyucusu ile birlikte arar, konusuyla ilgili zıt ve çelişik fikirleri ortaya koyarak düşüncelerin gelişmesine, görüşlerin genişlemesine yardım eder Bütün bunları yaparken de dili bir kuyumcu titizliği ile kullanır

Bu türün isim babası sayılan Montaigne'in Denemelerinin (EYÜBOĞLU, 1976) konu başlıklarını gözden geçirmek; deneme konuları hakkındaki bilgileri kuvvetlendirecektir: «kendimizi anlatmak», «hayat ve felsefe», «kanunlar», «bilgi ve düşünce», «yaşamak ve çalışmak», «ruh ve beden», «insan ve ötesi», «aşk», «dostluk», «yalnızlık», «çeviri», «insan tabiatı», «mutluluk», «ölüm», «vicdan», «kendimizi inceleme», «korku», «alışkanlıklar», «hayat ve bilim», «insanın istekleri», «söz özgürlüğü», «öfke», «doğruluk», «inanç», «bilgi», «eğitim» vb Yine bu türün ünlülerinden BACON'un (1561-1626) Denemeleri (GÖK*TÜRK, (1982) ile ALAİN'in (1868-1951) Minerva veya Bil*gelik (YÖRÜKAN, 1971) adlı kitaplarının konu başlıkları da aşağı yukarı aynıdır: «ölüm», «mutsuzluk», «evlilik, bekârlık», «çekememezlik» «sevgi», «ataklık», «gezi», «ülke yönetimi», «öğüt», «kurnazlık», «dostluk», «kuşku», «zenginlik«, «talih», «gençlik», «güzellik», «çirkinlik», «görgü», «övgü»; «hüküm verme gücü», «olguları tespit etme sanatı», «sezgi», «hayal gücünü disipline sokmak», «cömertlik», «taassup», «uykusuzluk», «düşüncelerimize çeki düzen vermek», «öfkelenmek komedisi», «ahlâkın tuzakları», «iç hayatımız» vb Günümüzde deneme kitapları; daha çok kültür, sanat, felsefe konularından yalnız bir tanesine dair yazılabilmektedir: «mutluluk üzerine denemeler», «edebiyat üzerine denemeler», «dil hakkında denemeler»vb Bu konular bütün insanları ilgilendirir

Özetle, denemelerin konusu, hayattır, insandır Yalnız, denemeci hayata ve insana kendi yaşantısı (hayat tecrübesi) açısından bakar Daha da ileri gidilerek denilebilir ki denemeci kendi bildiklerini, kendi inandıklarını, kendi zevklerini, kendi hatıralarını, kendi gözlemlerini konu edinir; ancak, bütün bunlardan, bütün insanlara ders verecek bir şekilde bahseder Yaşadıklarından ve okuduklarından, ayıkladıklarını uyumlu bir şekilde bütünleştirir «Bir insanda bütün insanlığın hâlleri vardır» şeklinde düşünür; kendi hayatından insanların hayatına gider Bu şekilde özel hâllerden genel hâllere ulaşır

Denemecinin konusuna kendi yaşantısı açısından bakması, onu, çeşitli görüş açılarına göre değerlendirmesine mâni değildir O, «Bu hayat nasıl yaşanabilir problemini çözmeye çalışırken» bütün görüş ve düşüncelere açıktır Dogmatik değildir Yazar, konusunu değişik açılardan değerlendirmesine rağmen dokusal bir bütünlük meydana getirir

Denemeci, konusuyla ilgili düşüncelerin nasıl geliştiğini adetâ okuyucusuna sezdirir ve onunla birlikte gerçeği arar Böyle bir arayış, elbette konuya değişik yönlerden bakmayı icap ettirir Denemeci konusunu adetâ kendi kendine tartışır Onu değişik yönlerden değerlendirdiği için kesin ve peşin hükümlü değildir Konuyla ilgili kişisel çözümlemelerini, seviyeli bir şekilde yapar, yapmacıklığa ve iğretiliğe düşmez, içtendirforumsinsinet
Denemenin amacı okuyucuyu düşündürmektir Denemeci, okuyucusunun düşüncelerini değiştirmeye çalışırken bir yandan da kendi düşüncelerini paylaşmasını ister Ona bir çeşit «beyin jimnastiği» yaptırarak onun hayata bakış açısını genişletmeye çalışır

Denemenin bir amacı da insanların hayatla ilgili «genel geçer» düşüncelerini değiştirmeye çalışmaktır Bu tür aykırı düşüncelere paradoks denir Meselâ, «dostluk» hemen herkesin değer verdiği bir kavramdır Ancak, denemeci bu kavrama değişik açıdan bakarak «her insanın dostunun şahsında kendi duygularını, kendi düşüncelerini sevdiğini» ileri sürebilir Bunun gibi «ahlâk» da, toplumu ayakta tutan değerler manzumesidir Ahlâklı olma, herkesin üzerinde birleşip anlaştığı davranış şeklidir; ancak denemeci, ahlâksızlığın olmadığı yerde ahlâkî değerlerin önemsiz olduğunu ileri sürerek konuya değişik açıdan yaklaşır Böylece denemeci konuya yeni bir boyut kazandırır

Denemenin dil ve anlatım yönünden özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Denemede edebî dil kullanılır Anlatım sohbet diliyle olur Yazar, düşüncelerini kendisiyle konuşuyor veya bi*risiyle dertleşiyor gibi anlatır Bu bakımdan anlatımda heyecan cümleleri, yazarın kişiliğine has buluşlar, özgün ifadeler bulunur Denemelerde bilgi aktarmaya yönelik türlerde olduğu gibi düz bir anlatım yoktur Denemecinin kullandığı dil günlük konuşma dilidir; ancak bu dile yazar, kendi damgasını vurur

Bir denemede sıralamaya çalıştığımız özelliklerden biri veya birkaçı veya hepsi birden bulunabilir

3 SOHBET
Herhangi bir düşünceyi, konuyu; yazarın karşısında biri varmış gibi günlük, sıradan ve rahat bir dille anlattığı fikir yazılarıdır Herhangi bir kanıt kaygısı yoktur Yazının çerçevesini yazıyı yazanın fikirleri oluşturur Bu yönüyle fıkra türüne çok benzerler Dilindeki sadelik ve rahatlık yönünden de denemeyi andıran söyleşiler daha uzun soluklu yazılardır Söyleşiler bazen röportaj ile de karıştırılırlar Ancak aralarında çok temel bir fark vardır Söyleşiler tek kişilik yazılardır Oysa röportaj, bir uzmana ve bir de, röportajı yapacak kişiye ihtiyaç duyar

Sohbet Yazı Türünün Özellikleri:
Sohbet yazılan düşünce yazılarıdır Sohbetlerde de bir düşünce açıklanır, bilgi verilir Sohbet yazarı ele aldığı konuda fazla derinleşmez, ileri sürdüğü görüşlerini kanıtlama yoluna gitmez, ancak sezdirmeye çalışır, Bu yönüy1e makaleden ayrılır Sohbet yazarı kişisel görüşlerini özgürce ifâde edebilme özelliğini taşır Başkalarının o konuda ne düşündükleri önemli değildir Herkesin sevdiği bir şeyden berbat bir şey olarak söz edebilir

Sohbet Yazı Türünün Konusu: Sohbetlerin çoğu günlük sanat olaylarını, genel konuları ele alır

Sohbet Yazı Türünün Dili ve Anlatımı:
Bu türün dili yalın konuşma dili, anlatımı da konuşma havasında rahat ve samimidir

Sohbet Yazı Türünün Plânı :
Diğer düşünce yazılarının planı sohbet yazı türü için de kullanılır Giriş bölümünde ele alınacak konu tanıtılır Gelişme bölümünde okuyucuyu sıkınadan konu açılır Bu bölümde tanımlamalar, çözümlemeler, örneklemeler yapılır Yazar kendi görüşlerini okuyucuya sezdirir Sonuç bölümünde ise ulaşılan son karar bildirilir
Sohbet türünün en önemli ismi Ahmet Râsim’dir

4FIKRA (Gazete Köşe Yazısı)
Arapçada, «omurga kemiklerinden her biri», «nadir, az rastlanan olay veya nesne», «kaside beyitlerinin en güzeli» anlamlarındadır Bu kelime dilimizde «anlam kaymasına uğrayarak» değişik anlamlar kazanmıştır Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1 Kanun maddelerinin paragraflarından her biri
2 Paragraf
3 Kısa, özlü anlatımı olan nükteli (ince anlamlı, düşündürücü ve sakalı) hikayecik veya masalcık
4 Kısım, bölüm, fasıl
5 Yazılmış kısa haber»

Anlatım türleri açısından fıkra, «gazetelerin ve dergilerin belirli sütunlarında genellikle gündelik konulara kısaca dokunup geçen veya gündelik konuları bir görüş ve düşünce etrafında yo*rumlayan çoğu zaman ciddi bazen de eğlendirici yazı türü»dür

Fıkralar, konularını genellikle basın ve yayın organlarında yer alan, kamu oyunu yakından ilgilendiren günlük iç ve dış olaylardan ve haberlerden alırlar Fıkralara konu olan problemler, çok defa siyasî ve toplumsal problemlerdirforumsinsinet
Fıkra yazarları aktüel olayları ve haberleri kendi dünya görüşleri açısından değerlendirirler Düşüncelerini ve önerilerini iddiacı bir anlatımla ileri sürerler Fıkra yazarlarının amacı okuyucu kitlelerinin duygu ve düşüncelerini kendi görüşleri doğrultusunda etkileyerek yerine göre değiştirerek kamu oyu yaratmaktır Tek kelime ile fıkra yazıları özneldir Bu bakımdan özellikle bilginin değeri yönünden fıkralarda ileri sürülen fikirler sağlam değildir; üzerinden zaman geçtikçe önemini ve değerini kaybeder

Fıkralarda konular derinlemesine işlenmez Buna ne gazete sütunları elverir ne de yazarın konusunu birçok boyutlarıyla araştıracak vakti vardır Bu yüzden fıkralarda ileri sürülen fikirlerin ve bilgilerin doğruluk dereceleri her zaman tartışılabilir Yazıda boyutlu olarak geliştirilip ispatlanmadığından iddiaların bilimsel değerleri zayıftır; ancak, yine de zaman zaman makale, hatta deneme özellikleri taşıyan fıkralar bulunabilir Son zamanlarda fıkra yazarlığı yeni bir boyut kazanmıştır Fıkracılar belli konularda yazıyorlar

Fıkralar geniş okuyucu kitlelerine seslendiklerinden günlük konuşma diliyle yazılırlar Bu dil özensizdir Anlatımda heyecan cümleleri, devrik cümleler fazladır Bundan başka «deyim, mecaz bolluğu» vardır

Sonuç olarak; fıkralar, hem yazar hem de okuyucu yönlerinden güdümlü bu yüzden de bilimsel değeri zayıf olan ve sohbet diliyle yazılan gazete yazılarıdır

Alıntı Yaparak Cevapla