| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Gazete Çevresinde Gelişen Metin Türleri 
 
            
 
 
 
 Gazete Çevresinde Gelişen Metin Türleri
 1
  MAKALE Bu kelime Arapçada «söz, nutuk» anlamındaki «kavi» mastarından türetilmiştir
  Yine kendi dilinde makale kelimesi» bir konu ile ilgili yazılmış şey» anlamında da kullanılmaktadır  Osmanlıcada da aynı anlamlarda kullanılmıştır  Terim olarak Türkçe Sözlük'te «(TDK, 1988)» bilim ve fen konularıyla, ekonomik, toplumsal ve siyasal konuları açıklayıcı, tanıtlayıcı (bir iddianın gerçeğini reddedilmeyecek bir kesinlikte delillerle gösterici) niteliği olan gazete veya dergi yazısı» şeklinde verilmiştir  
 Makale, bilgi verme ve bir düşünceyi ispatlama amacıyla yazılır
  Yazılış amaçlarına göre makaleleri sınıflayarak her türün özelliklerini kendi içinde kısaca belirtmek yerinde olacaktır  
 Makaleleri yazılış amaçlarına göre kendi içinde üç gruba ayırmak mümkündür
  www
  forumsinsi  net 1
  Periyodik Yayınlarda Yer Alan Makaleler: Bu makaleler, daha çok güncel olaylara ilişkin yazılardır  Bunlarda günlük olaylar, olgular, sorunlar öznel bir tavırla değerlendirilir  Bu yazılar daha çok fıkra karakterindedir; ancak, bunlara makale denilmesinin sebebi konuyu fıkraya göre daha ciddi bir anlatımla işlemeleri ve yine fıkraya göre daha ağır başlı bir dil kullanmalarından dolayıdır  Özellikle gazete ve dergiler gibi periyodik yayınlarda «başmakale» adıyla yer alırlar  Bu yazılar anlatım yoluyla konuyu nesnel ölçülerde işlediklerini hissettirmeye çalışırlar  Bu makaleler, 400-500 kelime uzun-luğundadırlar  
 2
  Vulgarik Makaleler: «Vulgarizasyon: halka yayma, halk yayını» anlamındadır  Bu makalelerin konuları, yine basında yer alan ve toplumun geniş kesimini ilgilendiren günlük iç ve dış olaylar, çeşitli konularda bilgiler ve haberlerdir  Ancak bu makaleler genel olarak konunun uzmanları tarafından yazılırlar  Bu makalelerin amacı kamu oyunu aydınlatmak, eğitmek, öğretmektir  Bu makalelerde de bilgi dili kullanılır  Bunların uzunluğu 1000 kelime civarındadır  
 3
  Bilimsel Makaleler: Bunlar ya araştırma ve inceleme raporlarının özetleri veya doğrudan araştırma ve inceleme yazılarıdır  Bu makalelerin amacı, toplumsal; fizik, tabiat ve matematik konularında bilinmeyen ve bilinmesi gerekli yönleri açıklığa kavuşturmak; bunları açıklamak, tasvir etmek, bu yönlerle ilgili olarak bir takım tahminlerde bulunmaktır  Bilimsel makalelerde bilgiler, düşünceler, sağlam kaynaklara, delillere ve belgelere dayandırılır  Bu yüzden uzun zamanda yazılırlar  Yazarları da ilgili bilim dalının uzmanıdırlar  Bilimsel makalelerin girişlerinde konunun amacı, önemi, sınırları tanıtılır, gerekirse konu ile ilgili terimlerin tanımları verilir  Gelişme bölümünde konu çeşitli bulgularla açıklanır ve yorumlanır  Konu ile ilgili çözümlemeler ayrıntılarıyla sunulur, sergilenir  Sonuç bölümünde de gelişme bölümünde ayrıntılı olarak verilen bilgiler, bütünleştirilir, özetlenir, hüküm ve önerilerle belli bir sonuca bağlanır  Ayrıca kaynaklar da bu bölümde verilir  Bu makaleler de ileri sürülen bilgilerin nesnel sağlamlığı vardır  Anlatım yönünden de bu makaleler di*ğerlerinden farklıdır: Cümleler, açık, anlaşılır ve kesin anlamlıdır  Anlatım dolaysızdır  Kelimeler yönünden terim an*lamlı kelimeler yoğundur  Bu makalelerin (forumsinsi  net)uzunluğu hakkında kesin bir rakam ve sayfa adedi belirtmek mümkün değildir  Yalnız giriş bölümünün bütün makale uzunluğunun % 25'i gelişme bölümünün 65'i ve sonuç bölümünün de 10'u kadar olması gerektiği metodoloji kitaplarında tavsiye edilmiştir  Bundan başka bu makaleler 2000-2500 kelimelik uzunlukta olabilir  
 2) DENEME
 Deneme (essai) kavramını bir edebî tür olarak edebiyata Mon-taigne (1533-1592) kazandırmıştır
  Edebiyat araştırmacıları bu kelimenin ilk defa Mart 1571 'de kullanıldığını ileri sürmüşlerdir; ancak, sonradan gerek Grek, gerekse Lâtin düşünürlerinin bazı mektupları ve yazılan deneme türünden sayılmıştır  
 Fransızcada da essai kelimesi essayer fiilinden türetilmiştir
  Bu fiilin anlamı; «denemek», «sınamak», «altının gümüşün ayarına bakmak», «bir şeyin değerini tartmak», «bir şeyin ayarını bulmak için evirip çevirmektir»  Dilimizde de denemek fiili; «bir şeyin gereken niteliği veya kabiliyeti taşıyıp taşımadığını anlamak için bir şeyi kullanmak veya bir kimseyi ileri sürmek», «bir şeyin niteliğini bir kimsenin bilgisini yoklamak» anlamlarındadır  Nitekim, dilimizde edebî terim olarak deneme kelimesi kullanılmazdan önce essai terimi «kalem tecrübesi» adıyla karşılanmıştır  Deneme kelimesi denemek fiilinden türetilmiş «kalıplaşmış bir isim»dir  Yeni bir edebiyat türünü, «deneme» anlamındadır  
 Edebî bir terim olarak deneme; herhangi bir konuda, yazarın kişisel görüş ve düşüncelerini, içtenlikle kendisiyle tartıştığı, iddiasız, kesin hükümlere dayanmayan, sohbet diliyle yazılmış bir türdür
  
 Bu tanıma dayanarak deneme türünün özellikleri şu şekilde açıklanabilir
  
 Denemelerde konu sınırlaması yapılamaz: yalnız, denemelerde konular genellikle: sanat, kültür, ve felsefe alanlarıyla ilgilidir
  Sanat kavramının içinde her türlü sanat olayı ve olgusu; kültür kavramının içinde de insanoğlunun hayata şekil vermesi ile ilgili olan bilgi, eğitim, hukuk, ahlâk, gelenek, görenek, din, devlet; üretim, tüketim, sağlık, insan, çevre ilişkileri gibi konular; felsefe kavramının içinde de insanı ve onun hayatını «sebepler», «amaçlar» ve «ilkeler» yönlerinden ilgilendiren görüşler ve düşünceler vardır  Mutluluk, zevk, mantık konuları da felsefenin içinde düşünmelidir  Ancak denemeci ne bir düşünür, ne bir sanat, ne bir kültür, ne de bir bilim dalının uzmanıdır  O, dil ve düşünce ustasıdır  Konusunu işlerken; düşünceye önem verir, konusuna düşünce yoluyla yeni boyutlar kazandırmaya çalışır, bazı gerçekleri okuyucusu ile birlikte arar, konusuyla ilgili zıt ve çelişik fikirleri ortaya koyarak düşüncelerin gelişmesine, görüşlerin genişlemesine yardım eder  Bütün bunları yaparken de dili bir kuyumcu titizliği ile kullanır  
 Bu türün isim babası sayılan Montaigne'in Denemelerinin (EYÜBOĞLU, 1976) konu başlıklarını gözden geçirmek; deneme konuları hakkındaki bilgileri kuvvetlendirecektir: «kendimizi anlatmak», «hayat ve felsefe», «kanunlar», «bilgi ve düşünce», «yaşamak ve çalışmak», «ruh ve beden», «insan ve ötesi», «aşk», «dostluk», «yalnızlık», «çeviri», «insan tabiatı», «mutluluk», «ölüm», «vicdan», «kendimizi inceleme», «korku», «alışkanlıklar», «hayat ve bilim», «insanın istekleri», «söz özgürlüğü», «öfke», «doğruluk», «inanç», «bilgi», «eğitim»
    vb  Yine bu türün ünlülerinden BACON'un (1561-1626) Denemeleri (GÖK*TÜRK, (1982) ile ALAİN'in (1868-1951) Minerva veya Bil*gelik (YÖRÜKAN, 1971) adlı kitaplarının konu başlıkları da aşağı yukarı aynıdır: «ölüm», «mutsuzluk», «evlilik, bekârlık», «çekememezlik»  «sevgi», «ataklık», «gezi», «ülke yönetimi», «öğüt», «kurnazlık», «dostluk», «kuşku», «zenginlik«, «talih», «gençlik», «güzellik», «çirkinlik», «görgü», «övgü»; «hüküm verme gücü», «olguları tespit etme sanatı», «sezgi», «hayal gücünü disipline sokmak», «cömertlik», «taassup», «uykusuzluk», «düşüncelerimize çeki düzen vermek», «öfkelenmek komedisi», «ahlâkın tuzakları», «iç hayatımız»    vb  Günümüzde deneme kitapları; daha çok kültür, sanat, felsefe konularından yalnız bir tanesine dair yazılabilmektedir: «mutluluk üzerine denemeler», «edebiyat üzerine denemeler», «dil hakkında denemeler»    vb  Bu konular bütün insanları ilgilendirir  
 Özetle, denemelerin konusu, hayattır, insandır
  Yalnız, denemeci hayata ve insana kendi yaşantısı (hayat tecrübesi) açısından bakar  Daha da ileri gidilerek denilebilir ki denemeci kendi bildiklerini, kendi inandıklarını, kendi zevklerini, kendi hatıralarını, kendi gözlemlerini konu edinir; ancak, bütün bunlardan, bütün insanlara ders verecek bir şekilde bahseder  Yaşadıklarından ve okuduklarından, ayıkladıklarını uyumlu bir şekilde bütünleştirir  «Bir insanda bütün insanlığın hâlleri vardır» şeklinde düşünür; kendi hayatından insanların hayatına gider  Bu şekilde özel hâllerden genel hâllere ulaşır   
 Denemecinin konusuna kendi yaşantısı açısından bakması, onu, çeşitli görüş açılarına göre değerlendirmesine mâni değildir
  O, «Bu hayat nasıl yaşanabilir problemini çözmeye çalışırken» bütün görüş ve düşüncelere açıktır  Dogmatik değildir  Yazar, konusunu değişik açılardan değerlendirmesine rağmen dokusal bir bütünlük meydana getirir  
 Denemeci, konusuyla ilgili düşüncelerin nasıl geliştiğini adetâ okuyucusuna sezdirir ve onunla birlikte gerçeği arar
  Böyle bir arayış, elbette konuya değişik yönlerden bakmayı icap ettirir  Denemeci konusunu adetâ kendi kendine tartışır  Onu değişik yönlerden değerlendirdiği için kesin ve peşin hükümlü değildir  Konuyla ilgili kişisel çözümlemelerini, seviyeli bir şekilde yapar, yapmacıklığa ve iğretiliğe düşmez, içtendir  forumsinsi  net Denemenin amacı okuyucuyu düşündürmektir
  Denemeci, okuyucusunun düşüncelerini değiştirmeye çalışırken bir yandan da kendi düşüncelerini paylaşmasını ister  Ona bir çeşit «beyin jimnastiği» yaptırarak onun hayata bakış açısını genişletmeye çalışır  
 Denemenin bir amacı da insanların hayatla ilgili «genel geçer» düşüncelerini değiştirmeye çalışmaktır
  Bu tür aykırı düşüncelere paradoks denir  Meselâ, «dostluk» hemen herkesin değer verdiği bir kavramdır  Ancak, denemeci bu kavrama değişik açıdan bakarak «her insanın dostunun şahsında kendi duygularını, kendi düşüncelerini sevdiğini» ileri sürebilir  Bunun gibi «ahlâk» da, toplumu ayakta tutan değerler manzumesidir  Ahlâklı olma, herkesin üzerinde birleşip anlaştığı davranış şeklidir; ancak denemeci, ahlâksızlığın olmadığı yerde ahlâkî değerlerin önemsiz olduğunu ileri sürerek konuya değişik açıdan yaklaşır  Böylece denemeci konuya yeni bir boyut kazandırır  
 Denemenin dil ve anlatım yönünden özellikleri şu şekilde sıralanabilir: Denemede edebî dil kullanılır
  Anlatım sohbet diliyle olur  Yazar, düşüncelerini kendisiyle konuşuyor veya bi*risiyle dertleşiyor gibi anlatır  Bu bakımdan anlatımda heyecan cümleleri, yazarın kişiliğine has buluşlar, özgün ifadeler bulunur  Denemelerde bilgi aktarmaya yönelik türlerde olduğu gibi düz bir anlatım yoktur  Denemecinin kullandığı dil günlük konuşma dilidir; ancak bu dile yazar, kendi damgasını vurur  
 Bir denemede sıralamaya çalıştığımız özelliklerden biri veya birkaçı veya hepsi birden bulunabilir
  
 3
  SOHBET Herhangi bir düşünceyi, konuyu; yazarın karşısında biri varmış gibi günlük, sıradan ve rahat bir dille anlattığı fikir yazılarıdır
  Herhangi bir kanıt kaygısı yoktur  Yazının çerçevesini yazıyı yazanın fikirleri oluşturur  Bu yönüyle fıkra türüne çok benzerler  Dilindeki sadelik ve rahatlık yönünden de denemeyi andıran söyleşiler daha uzun soluklu yazılardır  Söyleşiler bazen röportaj ile de karıştırılırlar  Ancak aralarında çok temel bir fark vardır  Söyleşiler tek kişilik yazılardır  Oysa röportaj, bir uzmana ve bir de, röportajı yapacak kişiye ihtiyaç duyar   
 Sohbet Yazı Türünün Özellikleri:
 Sohbet yazılan düşünce yazılarıdır
  Sohbetlerde de bir düşünce açıklanır, bilgi verilir  Sohbet yazarı ele aldığı konuda fazla derinleşmez, ileri sürdüğü görüşlerini kanıtlama yoluna gitmez, ancak sezdirmeye çalışır, Bu yönüy1e makaleden ayrılır  Sohbet yazarı kişisel görüşlerini özgürce ifâde edebilme özelliğini taşır  Başkalarının o konuda ne düşündükleri önemli değildir  Herkesin sevdiği bir şeyden berbat bir şey olarak söz edebilir   
 Sohbet Yazı Türünün Konusu: Sohbetlerin çoğu günlük sanat olaylarını, genel konuları ele alır
   
 Sohbet Yazı Türünün Dili ve Anlatımı:
 Bu türün dili yalın konuşma dili, anlatımı da konuşma havasında rahat ve samimidir
  
 Sohbet Yazı Türünün Plânı :
 Diğer düşünce yazılarının planı sohbet yazı türü için de kullanılır
  Giriş bölümünde ele alınacak konu tanıtılır  Gelişme bölümünde okuyucuyu sıkınadan konu açılır  Bu bölümde tanımlamalar, çözümlemeler, örneklemeler yapılır  Yazar kendi görüşlerini okuyucuya sezdirir  Sonuç bölümünde ise ulaşılan son karar bildirilir  Sohbet türünün en önemli ismi Ahmet Râsim’dir
   
 4
  FIKRA (Gazete Köşe Yazısı) Arapçada, «omurga kemiklerinden her biri», «nadir, az rastlanan olay veya nesne», «kaside beyitlerinin en güzeli» anlamlarındadır
  Bu kelime dilimizde «anlam kaymasına uğrayarak» değişik anlamlar kazanmıştır  Bunları şöyle sıralayabiliriz: 1
  Kanun maddelerinin paragraflarından her biri   2
  Paragraf   3
  Kısa, özlü anlatımı olan nükteli (ince anlamlı, düşündürücü ve sakalı) hikayecik veya masalcık   4
  Kısım, bölüm, fasıl 5
  Yazılmış kısa haber  » 
 Anlatım türleri açısından fıkra, «gazetelerin ve dergilerin belirli sütunlarında genellikle gündelik konulara kısaca dokunup geçen veya gündelik konuları bir görüş ve düşünce etrafında yo*rumlayan çoğu zaman ciddi bazen de eğlendirici yazı türü»dür
  
 Fıkralar, konularını genellikle basın ve yayın organlarında yer alan, kamu oyunu yakından ilgilendiren günlük iç ve dış olaylardan ve haberlerden alırlar
  Fıkralara konu olan problemler, çok defa siyasî ve toplumsal problemlerdir  forumsinsi  net Fıkra yazarları aktüel olayları ve haberleri kendi dünya görüşleri açısından değerlendirirler
  Düşüncelerini ve önerilerini iddiacı bir anlatımla ileri sürerler  Fıkra yazarlarının amacı okuyucu kitlelerinin duygu ve düşüncelerini kendi görüşleri doğrultusunda etkileyerek yerine göre değiştirerek kamu oyu yaratmaktır  Tek kelime ile fıkra yazıları özneldir  Bu bakımdan özellikle bilginin değeri yönünden fıkralarda ileri sürülen fikirler sağlam değildir; üzerinden zaman geçtikçe önemini ve değerini kaybeder  
 Fıkralarda konular derinlemesine işlenmez
  Buna ne gazete sütunları elverir ne de yazarın konusunu birçok boyutlarıyla araştıracak vakti vardır  Bu yüzden fıkralarda ileri sürülen fikirlerin ve bilgilerin doğruluk dereceleri her zaman tartışılabilir  Yazıda boyutlu olarak geliştirilip ispatlanmadığından iddiaların bilimsel değerleri zayıftır; ancak, yine de zaman zaman makale, hatta deneme özellikleri taşıyan fıkralar bulunabilir  Son zamanlarda fıkra yazarlığı yeni bir boyut kazanmıştır  Fıkracılar belli konularda yazıyorlar  
 Fıkralar geniş okuyucu kitlelerine seslendiklerinden günlük konuşma diliyle yazılırlar
  Bu dil özensizdir  Anlatımda heyecan cümleleri, devrik cümleler fazladır  Bundan başka «deyim, mecaz bolluğu» vardır  
 Sonuç olarak; fıkralar, hem yazar hem de okuyucu yönlerinden güdümlü bu yüzden de bilimsel değeri zayıf olan ve sohbet diliyle yazılan gazete yazılarıdır
   |