09-01-2012
|
#1
|
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ahmet Paşa'nın Hayatı Ve Edebi Kişiliği
Ahmet Paşa'nın Hayatı ve Edebi Kişiliği
Ahmet Paşa, Sultan II Murat saltanat dönemi kazaskerlerinden Veliyüddin bin İlyas Efendi’nın oğludur
Ahmet Paşa’nın nerede ve ne zaman doğduğu bilinmemekte ve değişik yerler ve tarihler ileri sürülmektedir Latifi'nin Tezkere'sinde ve Gelibolulu Ali'nin Kühnü'l-ahbar adlı eserinde Bursa'da doğdugu yazılıdır Sehî Tezkeresi ve Güldeste yazarı Beliğ ise onun Edirne'de doğduğunu söylerler Aşikpaşa Tezkeresi yazarı ise, Ahmed Paşa'nın varisi olan amca oğlu Edirneli Nâzır Çelebi'den alınan bilgilere göre, Edirneli olduğunu bildirir Fuad Köprülü'ye göre , "Edirne’de yaptırılan cami ve imaret vakfiyesinin Veliyüddin tarafından tanzim edildiği ve şairimizin memuriyet hayatı hakkındaki kayıtlar düşünülürse, bu tarihten (830/1426) biraz evvel ya da biraz sonra doğmuştur" (İslâm Ansiklopedisi Ahmet Paşa maddesi) Son zamanlara kadar Edirne’de 'Veliyüddin oğlu' ismini taşıyan bir mahallenin ve mescidin bulunması, Ahmed Paşa'nin Edirne'de doğduğuna dair bir sağlam bir ipucu sayılabilir
Ahmet Paşa eğitimini II Murat döneminde Edirne’de yapmış ve o dönemde geçerli bilgiler yanında Arapça ve Farsça da öğrenmiştir Eğitimini bitirdikten sonra, önce Bursa’da Muradiye Medresesi’ne müderris olarak tayin edilmiş ve sonra 1451 (hicri 855)de Edirne Kadısı görevine atanmışdır Fatih Sultan II Mehmed'in tahta geçmesinden sonra kazasker olmuş ve onun muhasipliği ve öğretmenliği görevlerinde bulunmuştur Sonra vezirlik rütbesine yükselmiştir Sehî, Latîfî, Şakâik, Hasan Çelebi, Beyânî Tezkirelerine göre Fatih’in hizmetkârlarından birine laf attığı için; diğer kaynaklara göre padişahin bir gözdesine göz koyduğu için ve Âşık Çelebi'ye gore ise birkaç fesatçının iftirasına uğradığı için gazaba gelen padişah tarafından vezaretten azledilmiş ve hapse atılmıştır ve hatta öldürülmesi çok olasılık kazanmıştır Bu olayın ortaya çıkması büyük bir ihtimalle bir saray entrikası, rekabeti, iftirasi ve tevzirati sonucudur Yine söylentiye göre Ahmed Paşa "Kerem" redifli 35 beyitten oluşan ünlü kasidesini padişaha sunmuş ve bu nedenle affedilmiştir Fakat edebiyat tarihçisi Ali Nihad Tarlan "Kerem" redifli kasidenin yazılışının başka bir nedeni olduğunu ve anlatılan olayin olasılığı gayet az, bir güzel hikâye olmaktan ileri gitmediğini belirtmektedir
Ahmet Paşa, daha sonra otuz akçe yevmiyeli olarak ile Bursa’ya tayin edilip orada Orhaniye, Muradiye ve Emir Sultan medrese vakıflarının mütevelliliği ile görevlendirilmiştir Sonra sırasıyla Sultanönü (Eskişehir), Tire ve Ankara'da sancak beyligi görevine atanmıştır Fatih’in 1481’de ölümünden sonra II Bayezid’in zamanında tekrar eski itibarını kazanıp Bursa’ya sancak beyi olarak tayin olunmuştur O görevde iken 1496 (hicri 602) yılında Bursa'da ölmüş ve Muradiye Camii yanında kendi yaptırdığı medrese yanında gömülmüş ve sonradan bir türbe inşa edilmiştir forumsinsi net
Ahmed Paşa'nin zeki, zarif,nuktedan ve hazircevap bir kisiligi oldugu belirtilmiştir Ahmed Paşa yasadigi zamanlarda devrinin en büyükü şairi olarak kabul edilmiş ve saygı görmüştür
Edebî Kişiliği
Ahmed Paşa hem gazel hem de kaside türlerinde başarılı eserler yaratmış; şarkı ve murabbada da olgun örnekler vermiştir Dizeleri divan şiirinin söz ve anlam özellikleriyle örülüdür İşlediği konular genellikle din dışı olup beşeri aşk konusundaki şiirler de Divan'inda önemli yer tutmaktadır Dinî ve tasavvufî konulara rağbet göstermemiştir Şiirleri gayet ahenklidir ve aruz veznini çok ustaca kullandığı görülür Kendi çağında "şairlerin sultanı" diye anıldığı bilinmektedir Bütün tezkereciler Ahmed Paşa'nin şiirlerinden takdirle bahsederler Sonra gelen gelen nesil şairlerden Ahi, Lamii, Necati, Zati ve Baki ona nazireler yazmışlardır XIX yüzyılda Ziya Paşa, üç şairi, Ahmed Paşa, Necati ve Zati'yi, "Türki suhana temel komuşlar" olarak tarif etmiş ve Ahmet Paşa'nın "Şeyhi ile Necati arasında yetişen sairlerden en büyüğü" olduğunu ifade etmiştir Şairin ünü Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarını aşmıştır
Ancak bazı edebiyat kritikleri Ahmed Paşa'yi orijinallikten uzak görerek İran şairlerinden çevirmiş olduğu beyitleri kendine mal etmekle suçlamışlardır
Ahmed Paşa'nın sanatının ve eserlerinin uygun bir şekilde değerlendirilmesi için aşırı övgü veya aşırı yerginin gerekmiyeceği şüphesizdir Onun Türkçe divan şiirini yeni bir merhaleye ulaştırdığı ve onun için bir büyük sair sayılması gereği inkar edilemez
Eserlerinden Örnekler
"Olmamış" redifli bir gazeli
Bir dil mi kalmışdur bu tîr-i gamzeden kan olmamış
Bir cân mı vardur ol keman ebruya kurbân olmamış
Şol ömr kim sensüz geçer ol ömr zâyi ömr imiş
Bir cân k'anun cânânı yok ol cân dahi cân olmamış
Ne fitnedür yâ Rab bu kim bir dil-berün her gamzesi
Bir demde bin cân almasa dirler bu fettan olmamış
Zülfin gidermiş ol sanem kâfirliğin komaz henûz
Zünnârıflı kesmiş velî dahi Müselmân olmamış
Şehründe lâ'lün şevkine şol denlü kan ağlamışam
Kim bir der ü divâr yok yâkuut ü mercan olmamış
                        
Mecmû'-ı diller mecmaı zülfündür anı çözse bâd
Cem'iyet-i hatır m'olur andan perîşân olmamış
Gülden kohun alub seher âh itse Ahmed derd ile
Bülbül bulınmaz bağda kim bağrı biryân olmamış
(Vezin : Müstef’ilün müstef’ilün müstef’ilün müstef'ilün)
yakup""
"Safâca mısın" redifli bir gazeli
Eyâ peri nicesin hoş musun safâca mısın
Gele beri nicesin hoş musun safâca mısın
Şeker dudaklı kamer yüzlü serv boyluların
Semen-beri nicesin hoş musun safâca mısın
Bahâr-ı hüsn ü behada belalı bülbülünün
Gül-i teri nicesin hoş musun safâca mısın
Bizimle bir nefes insanlık eyle soruşalım
Gel ey peri nicesin hoş musun safâca mısın
Sefer kılıp gelir Ahmet ki deye şehrimizin
Güzelleri nicesin hoş musun safâca mısın?
(Vezin: )
"Kerem" redifli kasidesinden
Der Medh-i Sultan Mehmed Hân
Ey muhît-i keremün katresi ‘ummân-ı kerem
Bâğ-ı cûd ebr-i kefünden tolu bârân-ı kerem
Matla’-ı subh-ı zafer mihr-i zekâ ebr-i hayâ
Felek izz ü ‘alâ dâver-i devrân-ı kerem
Tâc bahş-ı ser-i sultân-ı salâtin-i cihân
Zînet-i taht u nigîn Hazret-i sultân-ı kerem
Zıll-ı Hakk Şâh Muhammed ki işiği gökinün
Kem-terin ılduzı olur meh-i tâbân-ı kerem
    
Ahmed’ün gam makası kesdi dilin şem’ gibi
Sana Rûşen diyemez hâlini sultân-ı kerem
  
(Vezin: Fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün)
Not: Bazı kaynaklara göre Ahmet Paşa bu kasideyi padişaha hapisteyken yazarak affını istemiş ve ölüm cezasından kurtulmuştur
Murabba'dan
Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül
kuru sevdada yiler bî-pay gönül
Dimedüm mi sana dolaşma ana hay gönül
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül
Çin-i zülfünden umar nafe-i hoş-bûy murâd
Bu hevâ yolına yıllarla yiler nite ki bâd
Ol dahı sencileyin itmedi ben hastayı yâd
vay gönül vay bu gönül vay gönül ey gönül
Felegün nûş iderem nîşini sağarlar ile
Doğradı har-ı cefa bağrumı hançerler ile
Baş koşam dimez idüm ben dahı dilberler ile
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül
  
Ahmed’em kim okınur nâmum ile nâme-i ışk
Germdür sözlerümün sûzile hengâme-i ışk
Dil elinden biçilübdür boyuma câme-i ışk
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül
(Vezin: Feilâtün feilâtün feilâtün feilün)
Not: Bu şiir Münir Nureddin tarafından Rast makamında bestelenmiştir
|
|
|
|