09-01-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kayıkçı Kul Mustafa'nın Hayatı, Eserleri Ve Edebi Kişiliği
Kayıkçı Kul Mustafa'nın Hayatı, Eserleri ve Edebi Kişiliği
17 yüzyıl halk şiirimizin asker ozanlarından biri Kayıkçı Kul Mustafa Cezayir'den Bağdad'a dek çeşitli beldeler dolaşmış, savaşmış, savaşlara destanlar, yenilgilere, şehitlere ağıtlar düzmüş bir Yeniçeri ozanı Kayıkçı Kul Mustafa'nın doğum ölüm yıllarını bilemiyoruz Yaşamı üzerine de açıklayıcı bilgilerden yoksunuz Ölümünün, Abaza Hasan Paşa'nın ayaklanmasını dile getiren destandan 1659'dan sonra olduğu sanılıyor Böylece Kayıkçı Kul Mustafa'nın 17 yüzyılın ilk yarısında yaşadığı ileri sürülüyor Kayıkçı Kul Mustafa'yla ilgili bilgilerimiz, onun şiirlerinden çıkarıldığınca şöyle özetlenebilir: Murat Reis'in ölümü (1609) dolayısıyla söylediği ağıt Buradan "Kayıkçı" sanını Cezayir'de bulunduğu sırada, görevinden ötürü aldığı sanılıyor Padişah 2 Osman'ın bir ayaklanma sonucu öldürülmesini anlatan şiiri, Şah 1 Abbas'ın Bağdad'ı ele geçirişi, 4 Murat'ın 1630'da Bağdad'ı kuşatması üzerine yazdıkları Murat Reis'in ölümünden sonra 4 Murat'a "kul" olduğu, olayların içinde yaşadığını, yaşadığı olayların da şiirini söylediğini açıklıyor Bunların içinde en ünlüsü "Genç Osman Destanı"dır "Genç Osman", 4 Murat'ın Bağdad'ı kuşatmasında bir birlik komutanıdır Yapılan saldırı sırasında kaleden atılan oklarla yaralanıp, Dicle'ye düşmüş, boğularak ölmüştür
Kayıkçı Kul Mustafa'nın bu olayla ilgili olarak söylediği "Genç Osman destanı kısa sürede bütün Anadolu'ya yayılmış, büyük ün kazanmıştır Bugün bile "Genç Osman Destanı"nın etkisinin tümüyle silindiği söylenemez Aslında, tarihlerin yazdıklarına göre Bağdad ancak 1638 yılında ele geçirilebilmiş, kale bedenlerine sancağı da Zor Mustafa Paşa dikmiştir ama bu olay kamuoyunda, Kayıkçı Kul Mustafa'nın dile getirdiği "Genç Osman Olayı"nın geniş etkisini silememiştir forumsinsi net Şiirlerinde kimi söylemelerde zorlamalar görülüyorsa da, döneminde halk beğenilerini zorlamayan, yalınlığı, içtenliğiyle geniş etki bırakmış, ozanları da bir ölçüde bu etki altına alabilmiştir
KARA GÖZLÜ DİLBER LEBİN LEZZETİ
Kara gözlü dilber lebin lezzeti
Sükker midir şerbet midir bal mıdır
Dökülmüştür ak gerdanın üstüne
Kakül müdür sırma mıdır tel midir
Kudretinden eğnine hulle biçilmiş
Gerdanına siyah benler saçılmış
Hüsnünün bağında çiçek açılmış
Lale midir sümbül müdür gül müdür
Gönlümdür aşk ile arayup süzen
Ağyar olur yarin ardınca gezen
Söyledikçe kara bağrımız ezen
Ağız mıdır dudak mıdır dil midir
Alçakları koyup yüksekte uçmak
Rakib-i naşiye sırrını açmak
Yadlara meyledip fakirden kaçmak
Adet midir kanun mudur yol mudur
Mustafa der acep gördüğüm düşü
Dilbere meyletmek aşıkın işi
Yolunda harcolan gözümün yaşı
Derya mıdır ırmak mıdır göl müdür
GELE DİLBER GEL ALLLAHI SEVERSEN
Gele dilber gel Allahı seversen
Gel ağlatma beni eller içinde
Ne acayip olur şu halk-ı alem
Söyleşirler bizi diller içinde
Bunca zaman hasretinden gülmedim
Böyle zalim olacağın bilmedim
Çok yerleri gezdim amma görmedim
Bencileyin geda kullar içinde
Bedir olur doğar artık dulunmaz
Akar çeşmim yaşı bir dem silinmez
Umarım ki şunda asla bulunmaz
Sencileyin gonce güller içinde
Mustafa söyler sözünü saz ile
Süregür devranı şevkce şaz ile
Kırmızılar giy de salın naz ile
Ko ben görüneyim çullar içinde
GECE GÜNDÜZ UYKU GİRMEZ GÖZÜME
Gece gündüz uyku girmez gözüme
İntizarım ela gözlü yar deyu
Gündüz hayalimde gece düşümde
Selamı çok bir efendim var deyu
Ben bilirim yar sevgisi candandır
Yarsız bana fena dünya zindandır
Benim ulu korkum hemen şundandır
Gayrılara gönül vere yar deyu
Ne mümkündür yüzüm yardan döndürem
Yeri göğü aşk oduna yandıram
Bir sırdaşım yoktur yare gönderem
Var cananın hatırını sor deyu
Kul Mustafa kulluğunu bilmez mi
Varıp dostun bahçesine girmez mi
Dilber bize bir destimal vermez mi
Ağladıkça çeşmin yaşı sil deyu
BUGÜN BEN BİR GÜZEL GÖRDÜM
Bugün ben bir güzel gördüm
Yeşiller giymiş ağ üzre
Bir bakışta aklım aldı
Dururken ben ayağ üzre
Mah yüzüne mi bakılır
Bakanlar yanıp yakılır
Her söyledikçe dökülür
Leblerin balı yağ üzre
Beni mesteden canıdır
Zülfü gönüller damıdır
Her biri birer haramidir
Kirpikleri kapağ üzre
Der Mustafa geldi ise
Hak inayet kıldı ise
Ferhat dağı deldi ise
Koyam ben dağı dağ üzre
DESTAN
Kalktı yelken etti Murad'î Reis
Başabaş düşmana varjrım demiş
Vaktinize hazır olun gaziler
Ya şer verir ya ser alırım demiş
Biz şaşırttık düşmanlara yolunu
Kimse bilmez gazilerin halini
Hazır eylen kapıdanın birini
Alırım, yedekte sürürüm demiş
Türk pirleri eydür: Kurtarın bizi
Biz söyledik: Allah kurtarır Sizi
Ölenimiz şehit, öldüren gazi
Gün bu gündür beyler, ururum demiş
Kul Mustafa daim söyler özünden
Gazileri cenk eylemiş izinden
Koyuverin Türk'ü pranganızdan
Yoksa hepinizi kırarım demiş
TELLİ TURNAM
Telli turnam bizim yerden ne haber
Aceb bizim yerlerimiz nic'oldu
Büibül uçtu gurab kondu dallara
Mor sümbüllü bağlarımız nic'oldu?
Bu dünyada biz çekelim kahırlar
Dost elinden hem içelim zehirler
Issız kalmış han, odalar, ahırlar
Hükmü geçen beylerimiz nic'oldu?
Ulu hendeklerden sular akar mı?
Nazlı dilber arkamızdan bakar mı?
Hiçbir dağa iki duman çöker mi?
Zuîümetde kalan yerler nic'oldu
Kul Mustafa dediceğin etti mi?
Felek işimize uğru kattı mı?
Her birimiz bir diyara gitti mi?
Ölen öldü sağlarımız nic'oldu?
|
|
|