Yalnız Mesajı Göster

Tarihde Türk Devletleri

Eski 08-30-2012   #10
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihde Türk Devletleri



Fakat bu çok kısa sürmüş, 1105 senesinde Kınnesrin'de Rıdvân ile Haçlılar tekrar karşılaşmışlardı Ancak Rıdvân Haçlılar ile yapılan savaşı kaybederek Haleb'e çekilmek zorunda kaldı (1105) Haçlılar onun bu yenilgisinden yararlanarak Haleb bölgesinde yağma ve istilâya giriştiler


Büyük Selçuklu sultanı Muhammed Tapar 1106 yılında Musul bölgesine Emîr Cavlı Sakavu'yu atamıştı Cavlı Musul'a hâkim olabilmek için Türkiye Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan ile mücâdeleye girişti ve Melik Rıdvân'dan da bu husüsta yardım istedi Rıdvân da askerleriyle birlikte ona katıldı Yapılan savaşı kaybeden Kılıç Arslan Hâbür suyunda boğuldu (1107) Fakat daha sonra Rıdvân ile Cavlı'nın arası açıldı Rıdvân bu durumda Antakya prensi Tancred'e mektup yazarak ondan yardım istedi Ayrıca Cavlı'nın Haleb'i tehdit ve onun Suriye'deki Haçlı hâkimiyeti için de bir tehlike teşkil ettiğini bildirdi Tancred, Melik Rıdvân ile anlaşırken, Cavlı da Urfa Kontu Baudouin ile birleşti İki taraf arasında Tel-Bâşir'deki savaş, Tancred ve Rıdvân lehine neticelendi (Ekim 1108)


Emîr Mevdüd idaresindeki Selçuklu kuvvetlerinin Urfa'yı kuşatması (1110), Haçlıları bu şehri kurtarmak maksadıyla bir süre için Suriye'den ayrılmalarına yol açtı Melik Rıdvân bu fırsattan istifâde ederek Antakya bölgesine kadar akınlarda bulundu Daha sonra Antakya'ya dönen Tancred Rıdvân'a aralarındaki anlaşmanın bozulduğunu bildirerek karşı harekete geçti, önemli bazı kaleleri zaptederek ve yağma akınları ile bölgeyi büyük zarara soktu Melik Rıdvân bu durumda Tancred ile daha ağır şartlarda bir barış yapmak zorunda kaldı (1111)


Melik Rıdvân bir süre sonra Haçlıların Haleb yöresindeki faaliyetleri sebebiyle güç duruma düşmüş ve yardım için Büyük Selçuklulara başvurmuştu Sultan Muhammed Tapar'ın çağrısına bir çok Müslüman emîr uymuş ve Mevdüd'un idaresindeki bu Selçuklu ordusu, Joscelin'in elinde bulunan Tel-Bâşir'i kuşatmıştı Fakat sonuç alınamamıştır Melik Rıdvân ise Haleb Selçuklu Melikliği'nin Haçlıların baskısı sonunda yok olmak tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğunu Emîr Mevdüd'a bildirerek, Selçuklu ordusunun Haleb'e gelmesini istedi Emîr Mevdüd bu arzuyu kabul ederek Haleb bölgesine geldi Ancak, muhtemelen Selçuklu askerlerinin sert hareketleri, Rıdvân'ın Haleb kapılarını kapamasına sebep oldu Neticede Selçuklu ordusu Haleb önünden ayrılmak zorunda kaldı (Eylül 1111)


Melik Rıdvân gittikçe artan Haçlı baskısı karşısında Dımaşk hâkimi Tuğ-Tegin'i Haleb'e davet etti Tuğ-Tegin buna uyarak Haleb'e geldi Neticede Rıdvân ve Tuğ-Tegin bir anlaşma yaptılar Buna göre, Tuğ-Tegin Rıdvân adına hutbe okutup, para bastıracaktı (1112) Çok geçmeden bu anlaşmanın bozulduğunu görüyoruz Tuğ-Tegin kendisini tehdit eden Haçlılara karşı bir çok Selçuklu emîrinden, bu arada Melik Rıdvân'dan da yardım istemişti Rıdvân muhtemelen yıllık vergi ödediği Antakya Kontu Roger'den çekinerek bu davete uymadı Ancak Tuğ-Tegin ve Mevdüd'un Haçlılara karşı Taberiyye savaşını kazanmalarından sonra yüz atlı gönderdi Tuğ-Tegin onun bu çekingen davranışına kızarak, aralarındaki anlaşmayı bozdu (1113) Melik Rıdvân bu olaydan sonra çok yaşamamış, şiddetli bir hastalığa yakalanarak 10 Aralık 1113'de Haleb'te ölmüştür


Melik Rıdvân'ın ölümünden sonra Haleb Melikliği'nin başına onaltı yaşındaki oğlu Alp Arslan el-Ahras geçirildi Ancak, idare tamamıyla atabegi olan Hadım Lü'lü'nün elinde bulunuyordu Bu devrede Haleb'deki Bâtınîlerden şikâyetler artmıştı Sultan Muhammed Tapar bir elçi göndererek Bâtınîlere karşı harekete geçilmesi ve onların liderlerinin öldürülmesi için emir verilmesini istedi Alp Arslan bu isteğe uyarak bir kısım reisleri öldürttü Bâtınîlerden nefret eden Haleb halkı da bu harekâta katılmıştı Ancak Alp Arslan'ın meliklik devresi kısa sürdü Yakınlarının tavsiyesi ile yardım için Tuğ-Tegin'e başvurdu, hatta Dımaşk'a dostça bir ziyaret yaptı Tuğ-Tegin de onun müracaatını müsbet karşılamıştı Diğer taraftan Atabeg Lü'lü onun sorumsuzca davranışlarından ve Atabeg Tuğ-Tegin'in isteğine göre hareket edebileceğinden korkmuş, ayrıca kendi hayatını da tehlikede görerek Alp Arslan'ı öldürtmüştü (Eylül 1114)


Atabeg Lü'lü, Alp Arslan'ın yerine altı yaşındaki kardeşi Sultan-şâh'ı tahta çıkardı Böylece bir süre için devletin gerçek idarecisi oldu Ancak kudretli bir melikin yokluğu ve ordusunun sayıca az olması, Haleb Melikliği'ni sadece adı geçen şehri savunmak durumunda bırakmıştı Lü'lü ise hükümranlığını sürdürebilmek için; Haçlılar, Tuğ-Tegin ve Sultan Muhammed'den destek ve aynı maksatla zaman zaman da Artuklu İlgazî'ye başvuruyordu Nihâyet 1117 yılında Lü'lü bir yolculuk sırasında beraberindeki Türk müfrezesi tarafından öldürüldü Daha sonra idareyi başka hadımlar ele geçirdi Sultan-şâh zâten yaşça küçük olduğundan sadece ismen melikti Haleb şehri bu iç karışıklıklar sebebiyle Haçlıların yağma ve istilâsından kurtulamayacak bir durumda idi Artuklu İlgazî 1117'de Haleb'i geçici olarak almıştı Ertesi yıl sıkıntı içindeki halkın çağrısı ile İlgazî Haleb'e tamamen hâkim oldu ve Sultan-şâh'ı da hapsetti (1118) Bu suretle Haleb Melikliği, dolayısıyla Suriye Selçuklu Devleti, sona ermiş oluyordu


Dukak, Dımaşk'da Suriye Selçuklularının Dımaşk şubesini kurmuştu Diğer taraftan Melik Tutuş'un emrinde bulunan Emîr Tuğ-Tegin Sultan Berkyaruk'un eline esir düşmüş ve sonra serbest bırakılmıştı Tuğ-Tegin Dımaşk'da Dukak'ın hizmetine girdi ve ordu kumandanlığına getirildi Ayrıca Dukak'ın annesi ile evlendi ve melikliğin idâresine hâkim oldu Dukak Dımaşk'ı ele geçirmek isteyen ağabeyi Rıdvân ile de mücadele etmiş ve mukabelede bulunmuştu


Haçlıların, Antakya'ya yürümeleri üzerine, şehrin valisi Yağı-basan Haçlı kuvvetlerine koyabilmek için Selçuklu Devleti ve meliklerinden yardım istemişti Onun yardım istedikleri arasında Melik Dukak ve Tuğ-Tegin de bulunuyordu Melik Dukak ve Tuğ-Tegin oldukça büyük bir ordu ile Merc-i Dâbık'a geldiler ve buradan Kür-Boğa'nın kumandası altında Antakya'ya doğru harekete geçtiler Selçuklu kuvvetleri Haçlıların eline geçmiş bulunan Antakya'yı kuşattıkları sırada, Kür-Boğa'nın Rıdvân'ın elçi heyeti ile görüşmeleri Melik Dukak'ı endişelendirdi Neticede Kür-Boğa bu Selçuklu ordusunu idarede başarılı olamadı Antakya önünde Haçlılar ile savaş başladığı sırada Melik Dukak ve diğer emîrler savaşa devam etmeyerek ülkelerine dönmüşlerdi (1098)


Melik Dukak, bundan sonra da Haçlılar ile savaşa devam etti Haçlı reislerinden Raymond az bir kuvvetle Trablus önüne geldiği zaman, Melik Dukak ona saldırmış, fakat burada ağır bir yenilgiye uğramıştı (1102) Humus şehrinin ileri gelenleri şehrin Haçlılara karşı savunulması için Melik Dukak'ı Humus'a davet ettiler Böylece Dukak, Humus'a hâkim oldu Bu sırada şehri tehdid eden Raymond, Dukak ve Tuğ-Tegin'e karşı koyamayacağını anlayarak geri çekildi Melik Dukak Haziran 1104'de öldü


Atabeg Tuğ-Tegin önce Dukak'ın takriben bir yaşındaki oğlu Tutuş adına hutbe okuttu Daha sonra Dukak'ın oniki yaşındaki kardeşi Ertaş'ı meliklik tahtına oturttu Ancak Tuğ-Tegin'den korkan Ertaş Dımaşk'dan kaçtı (1104) Böylece Suriye Selçuklularının Dımaşk kolu sona erdi ve yerini Böriler hanedanına bırakmış oldu

Alıntı Yaparak Cevapla