Yalnız Mesajı Göster

Maraş Katliamı (24 Aralık 1978)

Eski 08-30-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Maraş Katliamı (24 Aralık 1978)



İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı, Maraş Katliamı’nın gün ışığına çıkartılması için özel bir ekibi görevlendirir Özel ekip ayrıntılı raporunu İçişleri Bakanı’na sunar Ancak raporun içeriği gizli tutulur Gündem Dergisi , bu raporu elde etmiş, bazı bölümlerini yayınlamıştır Raporun yayınlanan bölümü şöyle:
“18121978 günü, ÜGD Maraş şubesi ikinci başkanı Mustafa Kanlıdere, Ökkeş Kenger ve üçüncü başkan Mustafa Tecirli’ye “Halkı kışkırtmak, tahrik etmek ve isyanını sağlamak için solcuların attığı süsü verilmek kaydıyla, tahrip gücü az bir dinamit atılmasını” emretmiştir Atılacak dinamit için Başkan Mehmet Leblebici ile görüşür ve bir köye gelir, aynı gün birinci başkan Leblebici Ankara’ya hareket eder
“15 gün öncesinden itibaren, gelecek program olarak “Zeynel ile Veysel” filminin parçası gösterilmişken ve ayrıca yedek olarak sırada iki film daha bulunurken, Adana Maraş ÜGD Şubesi’ne gelen iki şahsın getirdiği bu film (‘Güneş Ne Zaman Doğacak’), 16 Aralık’ta aniden gösterime sokulmuştur
“Patlama sesinden sonra ilk kaçan Salman Ilıksoy’un peşine düşülür 40 metre sonra yakalanır ve çarşı karakoluna götürülür Bu sırada patlama olayını ve bombayı atanı gördüğünü ve tanıdığını ifade eden Cuma Avcı isimli şahıs da karakola getirilir Salman Ilıksoy, polis memuru Mahir Güney ve polis memuru Hasan Aydın, ‘Bombayı atanı tanırım’ diyen Cuma Avcı’nın karşısına çıkarılır Cuma Avcı ortada bulunan polis memuru Hasan Aydın’ı göstererek, tanıdığını bildirir Emniyet Müdür Yardımcısı Hüsnü Işıklı’nın ikazı üzerine ikinci kez polis memuru Hasan Aydın’ı göstererek tanıdığını bildirir Teşhise katılan dışarı çıkartılır Konu için zabıt tutulmazforumsinsinet Bu arada tanık Cuma Avcı’ya, ‘o polis memuru idi Suçlu o değil Bombayı atanlar parkalı olur Onlar uzun bot giyerler, sakallıdırlar, bıyıklarına dikkat ettin mi?’ gibi şeyler söylenir Sonra Salman Ilıksoy yine amir odasına teşhis için alınır Ve tabii Cuma Avcı bombayı atan şahsı ısrarla tanır ve teşhis eder Son olarak, Emniyet Müdürü Kamuran Korkmaz’ın emriyle aynı karakolun bir başka odasına geçilerek, dosyada bulunan teşhis zaptı düzenlenir
“Olaylardan önce, Ankara İli Bahçelievler, Karşıyaka ve Keçiören semtlerinde oturdukları bilinen Hüseyin Yıldız, Ünal Ağaoğlu, Haluk Kırcı, Mustafa Özmen, Mustafa Dülger, Remzi Çayır, Mustafa Demir, Bünyamin Adanalı, Ahmet Ercüment Gedikli, Mustafa Korkmaz ve İsmail Ufuk ile Mehmet Gürses isimli şahısların Kahramanmaraş iline gittikleri öğrenilmiştir Yine İskenderun Demir Çelik İşletmesi’nde Fabrika Stok Kontrol Müdür Muavini olan Hayri Kuşçu, Çelik-İş Sendikası yetkililerinden Tuncay Terekliisimli şahısların olaylardan önce ve olaylar sırasında Maraş’a gittikleri öğrenilmiştir
“19-25 Aralık 1978 tarihleri arasında Kahramanmaraş ili otellerinde kalan kişilerin günlük kayıtlardaki isim listesine göre () aynı isme sahip kimi kişilerden, meslekleri bir seferinde terzi, bir seferinde çiftçi gibi değişik kayıtlar alınmıştır Bunun dışında raporda, o günlerde herkesin dikkatini çeken Milli Piyangocularla ilgili ilginç bilgiler vardı ‘Adıyaman ilinden gelerek Çelik Palas Oteli’nde 19-20 Aralık 1978 günlerinde yatan ve kendilerini Milli Piyangocu olarak tanınan 26 değişik isimli şahısların Milli Piyango İdaresinden alınan, 26 Ocak 1979 gün ve 013/653 sayılı yazıları ve ekinde bulunan belgelerden, ne sabit ne de seyyar bayii olmadıkları anlaşılmıştır Yine ekte bulunan 013 sayılı yazıdan, yalnız 9 ve 31 Aralık günlerinde çekiliş yapıldığı anlaşılmıştır Kahramanmaraş ilinde de yeteri kadar Milli Piyango bayii vardır Ve 19-22 Aralık günlerinde çekiliş olmayacağına göre, sahte meslek göstererek kalan bu kişilerin, olaylardan haberdar olarak gelmiş militanlar oldukları kanısı uyanmaktadır
“Milli Piyangocuların Kahramanmaraş’a doluştuğu bu günlerde bazı evler ve işyerleri üç hilal çizilerek, bazıları ise üzerlerine çarpı konularak işaretleniyor, şehirde çeşitli yerlerde solcular, Aleviler ve hükümet aleyhine slogan yazılıyordu
“22 Aralık 1978 günü Maraş’ta olaylar patlak verdiğinde iki ayrı telefon görüşmesi daha yapılmıştır
“İskenderun Demir-Çelik İşletmesi’nde çalışan Alaattin Eryaman isimli şahıs, Kahramanmaraş İli 3050 numaradaki şahıs ile konuşurken, 3050 numaradaki kişinin, ‘Benzinlikte toplandık, mahallelere saldırdık’ dediği öğrenilmiştirforumsinsinet
“Adana ilinden bir şahıs, Malatya Özel Doğu Kliniği Doktoru Muhittin Turgut’u telefonla aramıştır Yapılan bu telefon konuşması sırasında, Adana’daki şahıs, ‘Kahramanmaraş’tan oraya yaralılar gelecek, dikkatli olun’ demiştir Muhittin Turgut, ‘Orasını bana bırakın Malatya olaylarında bir açık verdim mi ki bunda vereyim Malatya olaylarında ne şekilde çalıştığımı siz de bilirsiniz’ karşılığını vermiştir”
Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Gerekçeli Kararında katliamı planlayıp, uygulayanlar olarak MHP, Ülkücü Gençlik Derneği, MİSK gibi yasal parti ve örgütlerle ETKO, Kontr-gerilla gibi illegal örgütlerin adı geçer Bu isimler sanık ifadelerinde, tanık beyanlarında ve güvenlik görevlilerinin raporlarıyla, basında çıkan haberlerde yer alır

Yaşayanların Ağzından Katliam

Meryem Polat: “Beş çocuğum, damadım ve kızımın nişanlısı vardı Evimiz, mahallenin en ucundaydı Ortalardaki bir eve gittik Sabahtan başlayıp ikindiye kadar bütün evleri yaktılar Bir çocuk kazanda yakıldı Bizim evin de yandığını duydum, çocuklarla gittik, baktık yanıyordu O sırada bağıra bağıra 100 kadar kişinin geldiğini gördük Hemen yanan evin bodrumuna sığındık Her şeyi tekrar talan ettiler Biz bodrumda suyun içindeydik; üstümüz tahtaydı Tahtalar yanıyor, üstümüze düşüyordu Evim kül oldu Bodrumda sekiz kişiydik, orada olduğumuzu anlamadılar, çıkıp gittiler Askerler gelip bizi Ticaret Lisesi’ne götürdüler

Kamil Berk: "23121978 günü, geceden beri bir şeylerin olacağının kuşku ve korkusunu yaşıyorduk Ama yine de, devlet var diye biraz güveniyorduk Ne bilelim ki, sabahın ilk saatleriydi, güneş doğmak üzereydi Mahallenin sokaklarında sopalı, silahlı, baltalı büyük bir grup bağırarak yürüyorlardı Mağaralı Deresi’ni geçerek Ahmet Tabak’ın motorunu yaktılar Sonra Ahır ‘Dağı’na doğru gittiler ‘Allahını, peygamberini seven, eli balta, silah, sopa tutan yürüsün, Alevileri öldürelim, komünistleri içimizden temizleyelim’ çağrısıyla ve bağırmalarıyla mahalle içinde saldırıya geçtiler Bu sırada askerler geldi, saldırganları aşağı doğru indirdiler Öğleden sonra yeniden geldiler Benzin şişeleri vardı Alevilerin evlerine saldırdılar, evlerin penceresinden benzin şişelerini içeri attılar; arkasından gazlı bezleri ateşleyerek içeri attılar Evleri ateşe verdiler ‘Maraş size mezar olur, vatan olmaz; Yaşasın Türkeş, Yaşasın MHP‘ diye bağırıyorlardı Ellerindeki uzun menzilli silahlarla evlerimize ateş etmeye başladılar Korkudan kaçıp kurtulmak isteyenlere arkadan ateş edip öldürüyorlardı Bu sırada evden çıkmakta olan Cemal Bayır ve Ali Ün’e silahla ateş ettiler ve öldürdüler Biz de Molla Tabak’ın evine sığındık Bu eve de ateş ettiler Merdiven başında içeri girmeye çalışan Fatma Baz ile Zeynep Aydoğdu’yu kurşunla öldürdüler Fatma Baz’ın kucağındaki 6 aylık oğlu Yılmaz da kurşunla öldürüldü Molla Tabak’ın evine çok insan sığınmıştı Dışarıdan yağmur gibi kurşun geliyordu Evin camları, kapıları delik deşik olmuştu Bizler içerde birbirimize sarılarak hem ağlıyor, hem korunmaya çalışıyorduk Askerler geldi, hepimizi kışlaya götürdüler Evlerimiz, eşyalarımız hem yağmalandı, hem yakıldı”

Yeter İşbilir: ”Ali Rıza İşbilir kaynım olur Dumlupınar Mahallesi Neyzen Sokakta oturmaktayız Ali Rıza İşbilir’in polis memuru olan kardeşi Hacı Veli’yle yeni evliyiz Kaynım Ali Rıza’nın evinde kalıyorduk 23121978 cumartesi günü öğleden sonra tahminen saat 1500 sıralarında ellerinde balta, sopa, tahta, av tüfeği bulunan saldırganlar, oturduğumuz evin önüne geldiler ‘İşte sarı öğretmen Ali Rıza İşbilir’in evi’diye bağırdılar Dışarıdan evi kurşun yağmuruna tuttular Bir kısmı dama çıkarak bacaları yıkmaya başladı Sonra oturduğumuz evin kapısını, duvarlarını, kazma ve baltayla kırarak, sökerek içeriye girdiler Ben, odada bulunan elbise dolabının içine girdim, saklandım saldırganlardan bazıları ellerindeki tahta ile dolaba vurmaya başladılar ‘Aman ben varım’ diye bağırarak ve ağlayarak dışarı çıktım Tahta ile bana vurmak isterken, elimi önüne siper ettim Elim ve kolum ağır yaralandı Bir ara fırsat bulup dışarıya doğru kaçarken, merdivenlerde kaynım öğretmen Ali Rıza İşbilir’in karısı Ayşe’nin ve kızı Sebahat’ın orada yerde yattıklarını, üzerlerinde televizyon, biriket, taş, tahta parçalarının bulunduğunu, her taraflarının kan olduğunu görüp üzerlerine düştüm Sonra kendime geldim ve kalktım, aşağıya doğru kaçmaya başladım Arkadan tüfekle ateş ettiler, omuzumdan yaralandım Sokakta birkaç evin kapısını dövdüm, hiçbiri içeri almadı Arkamdan koşarak beni yakaladılar, evdeki ölülerin yanına götürdüler ‘Türk müsün, gavur musun?’ diye sorguya çektiler Yaralarımdan kan akıyordu Ben de ‘Türküm, buraya yeni gelin geldim’ dedim Birisi, ‘Bırakalım, bu Türkmüş’ dedi bazıları da ‘Elimize geçmişken öldürelim’ diyordu Üzerimdeki bilezik, küpe ve altınlarımı aldılar Sonra beni aşağı indirerek caddeye doğru götürdüler cadde üzerinde Ali Rıza İşbilir’in oğlu Mehmet’i sopa ve kalaslarla dövüyorlardı Bir saldırgan, Mehmet İşbilir’e ‘Bu senin neyin oluyor?’ diye sordu O da, ‘Benim amcamın karısıdır, yeni gelin geldi Onu öldürmeyin’ dedi Beni oradan alarak bir düğün evine götürdüler Sonra babamın evinin yakınına götürüp bıraktılar Kaynım öğretmen Ali Rıza, karısı Ayşe, kızı Sebahat, oğlu Mehmet ve eşim Hacı Veli İşbilir’i öldürdüler Evlerini, eşyalarını da yaktılar

Alıntı Yaparak Cevapla