Prof. Dr. Sinsi
|
Malatya Katliamı
forumsinsi net
Malatya Katliamı
Malatya’da meydana gelen olayları değerlendirmeden önce, bu kentin siyasi ve inançsal yapısının bilinmesinde yarar vardır 1990 genel nüfus sayımına göre Malatya’nın nüfusu 702 055’dir Kent nüfusunun yüzde 30’unu Alevi, yüzde 70’ini Sünni topluluğu oluşturmaktadır Alevilerin yoğunlukta olduğu ilçeler Arguvan, Arapgir, Doğanşehir, Akçadağ, Hekimhan’dır Yeşilyurt ve Darende ilçelerinde ve köylerinde yerleşik Alevilerin sayısı azdır Pütürge’de ise Alevilerin yerleşik olduğu yalnızca dört köy bulunmaktadır
Malatya merkezinde Alevilerin yoğun olduğu mahalleler, Başharık, Gürsel, Çavuşoğlu, Özalper (Samanharkı), Çilesiz, Fırat, Küçük Mustafapaşa, Samanlı, Ata, Aşağıbağlar’dır Diğer mahallelerde az sayıda Alevi yerleşiktir
Malatya’nın siyasi yapısının zaman dilimi içinde önemli değişimler yaşamış olduğunu görürüz 1946’da çok partili döneme geçilmiştir Kurulan siyasi partilerden biri DP’dir DP halka yapılan baskıların ve yoksulluğun karşısında olduğunu belirterek özgürlüklerin savunuculuğunu yapıyordu Aleviler, Osmanlı’dan beri horlanmışlar, baskı ve katliamlarla karşılaşmışlardır DP’nin özgürlük söylemlerine inanan Aleviler, 1950, 1954 ve 1957 yıllarında yapılan milletvekili genel seçimlerinde oylarının yaklaşık olarak yüzde 70’ini DP’ye, kalanını da CHP’ye veriyorlardı Sünni topluluğunun büyük çoğunluğu (yüzde 70) ise, İsmet İnönü’ye tutkularından dolayı oylarını CHP’ye veriyorlardı 27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle DP kapatıldı 1961 Anayasası hazırlandı 1961 Anayasası bazı yenilikler, temel hak ve özgürlüklere ilişkin önemli düzenlemeler içeriyordu Buna bağlı olarak memurlar örgütlenmeye başladılar forumsinsi net Sivil örgütlerin içinde nicel ve nitel olarak en önemlisi, öğretmenlerin kurduğu TÖS’dü TÖS’e üye öğretmenlerin tümüne yakını solcu ve demokrattı Köylerde genellikle TÖS üyesi öğretmenler çalışıyordu Bu arada, demokrasi ve emek yanlısı TİP’in de yandaşları çoğalıyordu
1950’li onyıl boyunca DP’ye oy veren Aleviler, bu kez sol partilere yöneldiler 1965 milletvekili genel seçimlerinde Alevilerin çoğunluğu CHP’ye, bir bölümü de TİP’e oy verdi Önceki seçimlerde CHP’ye oy veren Sünni topluluğu, bu kez DP’nin devamı olan AP’yi ve diğer sağ partileri desteklemeye yöneldi Böylece Malatya’da siyasal yapılanmanın üzerinde bulunduğu zemin sürekli değişiyordu
1973 milletvekili genel seçimlerinde MSP, 29 139; AP, 20 224; MHP, 2 686 ve CHP, 64 442 oy almışlardı Görüleceği üzere, çalkantılı yılların başlarında, siyasal İslâmcıların ağırlıklı olduğu MSP kentte önemli ölçüde taban oluşturmuştu Bu siyasal gelişmeler sağ-sol ayrışımını da birlikte getirdi Sağ siyasi iktidarların (1950’den günümüze sağ partiler iktidardadır) desteğiyle kurulan ve korunarak geliştirilen Komünizmle Mücadele Dernekleri, Ülkü Ocakları, Akıncılar Derneği gibi sağ dernekler güçlenirken; karşıt sol örgütler de oluşuyordu
Bu ideolojik örgütlenmeler, giderek karşılıklı çatışmalara dönüştü Sağ örgütler, genellikle dini kullanarak karşıtlarına saldırıyorlardı Sol örgütler ise, “Demokrasi, eşitlik ve özgürlük” söylemiyle taban oluşturmaya çalışıyorlardı Siyasal ayrışım körüklendikçe Aleviler sol partilere, özellikle CHP’ye blok halinde oy vermeye yöneldiler 1977 milletvekili genel seçimlerinde CHP, 99 107; AP, 32 224; MSP, 38 516; MHP, 17 371 oy aldılar (1)forumsinsi net
Bu seçimlerde MHP ve MSP’nin oyları büyük artış göstermiştir Türkiye genelinde sağ siyasal iktidarlar tarafından körüklenerek geliştirilen ideolojik ayrışımın yoğunlaştığı illerden biri Malatya’dır Malatya’da Alevi-Sünni ayrışımı yaratmak amacıyla “Mum söndü” tiyatro getirerek Aleviler küçük düşürülmeye çalışıldı Nitekim Alevilerin bu oyuna tepkileri sert olmuştu Camilerde de Alevilere yönelik horlayıcı, suçlayıcı vaazlar veriliyordu “Türk-İslam sentezi” doğrultusunda konferanslar, paneller düzenleniyor, ırk ve inanç ayrılığı körükleniyor, bu ayrımlar üzerinden saldırılar tertiplenmeye çalışılıyordu
Gelişmelerde, ABD’nin gönderdiği “Barış Gönüllüleri”nin de oldukça önemli etkileri olduğunu belirtmek gerekiyor ABD, Sosyalist Blok’un gelişmesini kendine yönelik bir tehdit olarak algılamış, bunun karşısında da bazı ülkeleri öncü karakol olarak kullanmayı amaçlamıştı Türkiye, Sovyetler Birliği’yle karadan ve denizden komşuydu Bu yüzden, Türkiye ABD için önemli bir ileri karakol işlevi üstlenebilirdi, ancak bunun için Türkiye’nin Sovyet nüfuzuna girmesini önleyecek tedbirler almak gerekmekteydi Türkiye’deki devrimci gelişmeler ve örgütlenmeler, bu amaçla engellenmeye çalışıldı Devrimci ve demokrat kitle örgütlerinin karşısında duracak ırkçı-şeriatçı örgütlenmelere yönelindi Bununla da yetinmeyen ABD, özel yetiştirilmiş uzmanlarını Barış Gönüllüleri adıyla Türkiye’ye göndermeye başladı Barış Gönüllülerinin, Türkiye’deki feodal, etnik ve mezhepsel (Alevi-Sünni, Kürt-Türk) ayrışımın yoğun olduğu bölgelerde (Doğu, İç ve Güneydoğu Anadolu) çalışması isteniyordu Her türlü gereksinmeleri karşılanan Barış Gönüllüleri, istenilen bölgelerde görevlendirildiler forumsinsi net
Barış Gönüllüleri, Türkiye’de ne iş yapacaklardı? Gelişlerinin nedeni gerçekten barış için olamazdı, çünkü Türkiye’de o dönem iç savaş yoktu Eğer barış istiyorlarsa öncelikle kendi ülkelerine baksınlardı ABD’deki Kızılderililere yönelik baskı ve soykırımına engel olsunlar, kendi ülkelerinde iç barışı sağlasınlar, Vietnam’a ve Kore’ye asker gönderilmesini engellesinlerdi Elbette, kendi ülkelerindeki olumsuzlukları görmezlikten gelerek Türkiye’de barışı sözümona sağlamaya gelmelerinin altında gizli bir amaç bulunmaktaydı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da feodal yapının halen önemli ölçüde devam ettiğini iyi bilen ABD, bu bölgelerdeki aşiretler, inançsal topluluklar arasındaki çelişkileri saptamaya çalışıyordu Barış Gönüllülerinin bir bölümü Malatya’da çalışmaya başladı Öncelikle Alevilerle Sünnilerin iç içe yaşadığı ve yoğunlukta olduğu ilçelerde çalışmayı yeğlemişlerdi Barış Gönüllülerinin çalışmalarından kuşku duyan Akçadağ’ın köylerinden bir grup (Süleyman Kırteke, Reşoali Erdoğdu, Köse Polat, Teslim Töre ve arkadaşları) ortak bildiriyle tepkilerini duyurmaya çalıştılar, ama tutuklanarak cezaevine konuldular Malatya Ağır Ceza Mahkemesinde, 1969/158 nolu dosyayla yargılanan bu kişiler, daha sonra beraat ettiler Malatya'daki gerici ve ırkçı saldırılar, Barış Gönüllülerinin Malatya'da çalıştıkları dönemde başlamıştı Böylece ideolojik ve inançsal ayrışım saldırıya dönüştü Aşağıda, bu saldırılardan birkaç örnek, çeşitli boyutlarıyla ele alınacak
Kemal Abbas Altunkaş olayı (1968)
Kemal Abbas Altunkaş, 27 Mayıs 1960'da Tunceli'de Milli Eğitim Müdürüdür 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrası Nevşehir'e öğretmen olarak atanır Bir süre sonra Malatya Turan Emeksiz Lisesine edebiyat öğretmeni olarak gelir Kemal Abbas, güzel şiir okur, hoş sohbetlidir Nurculara karşı tepkiseldir ve tepkisini her ortamda çekincesiz göstermektedir Malatya'da kısa sürede çevre edinir En yakın arkadaşlarından biri, CHP İl yönetiminde bulunan Turan Akyol'dur (Daha sonra MSP'den Malatya milletvekili seçildi ) Kemal Abbas, Turan Akyol'un babasına ait Fırat Palas Oteli’nin boş bir odasında özel ders vermeye başlar
1967-68'de Malatya'da sağ-sol ayrışımı keskinleşmeye, saldırılar yaşanmaya başlar Kemal Abbas, hem TÖS'ün üyesi, hem Tuncelili ve Alevi kökenlidir Sağ örgütler, Malatya'da Alevi-Sünni ayrışımını körüklemek için her yöntemi denemektedirler Kemal Abbas'ı hedefleyen bir plan hazırlanır Kemal Abbas'ın özel ders verdiği öğrenciler arasında sağ görüşlü, Yakınca kasabasında yoksul ve problemli bir ailenin çocuğu olan Kenan Çırak da bulunmaktadır Irkçı örgütler çıkar karşılığında Kenan Çırak'ı piyon olarak seçerler Kamuoyunu etkileyecek olayın senaryosu hazırlanır 18 01 1968 günü akşamıdır Kemal Abbas, özel ders verdiği öğrencileri için otele gelir, ders notlarını alarak odasına çıkar Kenan Çırak da gelmiştir "Hocam kahve mi, çay mı içersiniz?" diye sorar Kemal Abbas, "Sade bir kahve ve su getir" yanıtını verir Tepsi üzerinde kahve ve su gelir Kemal Abbas, bir yandan kahvesini yudumlamakta, bir yandan da o günün ders konusunu anlatmaktadır Kahve bitmiştir, Kemal Abbas derin bir dalgınlığın içinde uyur gibidir Bir süre sonra Kenan Çırak, Kemal Abbas'ın kesik erkeklik organını elinde sallayarak dışarıya fırlamış ve "Bana tecavüz etmek isterken uzvunu kestim  " diye sokakta bağırmaya başlamıştır Bunun üzerine otel katibi Kemal Abbas'ın bulunduğu odaya girer Kemal Abbas, somyanın üstünde dalgın dalgın oturmaktadır; yere akan kan pıhtılaşmıştır Gel gör ki Kemal Abbas, acı duyduğuna ilişkin herhangi bir belirti vermediği gibi, yerinden dahi kıpırdamamıştır
Otel katibi karşılaştığı acılı olayı polise ve ailesine bildirir Kısa bir süre içinde Kemal Abbas, Kayseri Tıp Fakültesine yetiştirilmek üzere karayoluyla yola çıkarılır dört saat sonra Kayseri Tıp Fakültesine ulaştırılır Olayın üzerinden beş saat gibi uzun bir süre geçmiştir Bunca süreye karşın Kemal Abbas halen baygın ve gelişmelerden habersizdir İlk müdahale sırasında yapılan tahlil sonuçlarına göre, uyuşturulduğu ve halen uyuşturucunun etkisinin geçmediğini belirten rapor verilir Kayseri’de, İstanbul'daki Tıp Fakültelerinden birine acilen yetiştirilmesi gerektiği söylendiği için, hemen karayoluyla İstanbul'a hareket edilir İstanbul'da da, uyuşturulduğuna dair rapor verilir
Fırat Palas Oteli’nde meydana gelen olaydan 15-20 dakika sonra yüzlerce sağ görüşlü kişi hükümet binasının önünde gösteri yapmaya başlamıştır Aynı anda, olayın ayrıntılarıyla yer aldığı sağ görüşlü Beydağı Gazetesi de mahallelerde, kahvelerde dağıtılmaktadır Oysa, Beydağı Gazetesinin matbaasının makinesi eski tip, el dizgilidir Böyle bir haberin elle dizgisinin yapılması için en azından 5-6 saat zamana gereksinme vardı Demek ki, hazırlanan senaryonun doğrultusunda haber çok önceden dizilerek hazırlanmıştır
Sağ örgütler, olayı protesto etmek amacıyla bir miting düzenleme kararı alır Bu yönde hazırlıklar sürerken; Alevilere ait ev ve işyerlerinin işaretlendiği görülür Saldırı duyumunu alan Aleviler, güvenlikleri için belirli noktalarda nöbet tutmaya başlar Malatya'nın cadde ve sokakları insanlarla dolmuştur En ufak bir kışkırtma ve tartışmanın yüzlerce insanın ölümüne neden olabileceğı bir gerginlik hüküm sürmektedir Mitingin iptali için, Malatya Valiliğine, Savcıya, Başbakana, Cumhurbaşkanına ve İçişleri Bakanına telgraflar çekilmeye, telefonlar edilmeye başlanır Şehir merkezinde alınmış olan olağanüstü güvenlik önlemleri de artırılmıştır Valilik, mitingin güzergahını değiştirerek şehir dışına taşır Bu gerginlik birkaç gün devam eder
Malatya'da bu olumsuz gelişmeler olurken; Milli Eğitim Bakanı, Kemal Abbas'ı açığa alır Kemal Abbas'ın avukatları, açığa alınmanın yanlı bir soruşturmanın sonucu olduğunu ileri sürerek Danıştay'a dava açarlar Danıştay 5 Dairesi, gerekli belgeleri değerlendirerek E:1969/2553, K:1970/1957 ve 05 05 1970'de, olayın tertip olduğunu belirtir ve açığa alınma kararını iptal eder
Kemal Abbas'ın davası, güvenlik gerekçesiyle Samsun'a nakledilir Samsun sorgu yargıcı, E:1969/22, K:1969/216 sayılı ve 18 11 1969 günlü kararıyla olayın komplo olduğuna karar verir Daha sonra Samsun Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada Kenan Çırak ağır hapis cezasına çarptırılır
|