Yalnız Mesajı Göster

Malatya Katliamı

Eski 08-30-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Malatya Katliamı



Hekimhan Olayı (1968)

Hekimhan’ın AP’li Belediye Başkanı Ali Akyüz ile AP İlçe Başkanı ve İl Genel Meclisi Üyesi Turan Garipağaoğlu'nun öncülük ettiği sağcı militanlar, 15 Aralık 1968'de Hekimhan Lisesi'nde görevli sol görüşlü öğretmenlere ve öğrencilere "vurun Alevilere, komünistlere" sloganı eşliğinde, cop ve şişelerle saldırırlar Çok sayıda öğrenci yaralanır Lisede görevli 13 öğretmen, jandarmanın gözetiminde okuldan alınarak Malatya'ya götürülür Daha sonra bu öğretmenlerden solcu ve Alevi olanlar kar-kış demeden değişik yerlere sürgün edilirler Birçok öğrenci de okuldan uzaklaştırılır (2)

2 Şubat Mitingi (1975)

Devlet destekli ırkçı-şeriatçı örgütlerin mensuplarının, gözlerini kırpmadan karşıtlarını öldürdüğü yıllardı 1970’ler Bireysel saldırılar ve öldürmeler giderek toplu saldırılara dönüşüyordu Yoğunlaşan faşist saldırıları kınamak, devlet yetkililerini uyarmak amacıyla Malatya'daki demokratik kitle örgütleri bir araya gelir ve "Faşizmi protesto” adıyla bir miting düzenleme kararı alırlar Gerekli yasal işlemler tamamlanır ve izin alınırforumsinsinet
2 Şubat 1975 günü İnönü Caddesi’nin üzerinde bulunan Kız Meslek Lisesi'nin önünde on bin kişi toplandı Yürüyüş sırasında yolda katılanlarla yürüyüşçülerin sayısı 30 bine ulaşmıştı Yürüyüş halindeki kitle, güzergah üzerindeki binalarda oturanlar tarafından alkışlanıyordu Disiplinli, sessiz ve çok katılımlı yürüyüş korteji Atatürk Anıtı'nın önüne geldi Saygı duruşundan sonra dağılınacağı sırada, ortaya Ülkü Ocaklı bir grup çıktı Tahrik edici slogan ve küfürlerle hakaret etmeye başladılar Bu sırada emniyet güçleri dağılmakta olan topluluğa copla saldırarak miting alanını savaş alanına dönüştürdüler 22’si ağır olmak üzere aralarında kadın ve çocukların da olduğu yüzlerce kişi yaralandı Saldırı sonrası ülkücüler polisleri omuzlarına almış alkışlıyorlardı
Polislerin saldırısında ağır yaralananlar şu isimlerden oluşuyordu: Aziz Maho (öğretmen); Aziz Takçi (öğretmen), Ali Şahabettin Aktaş (ilköğretim müfettişi), Ramazan Şimşek (öğretmen), Şeyho Kızıldağ (öğretmen), Yusuf Bayram (öğretmen), Hasan Doğan (öğretmen), Hüseyin Nacar (öğretmen), Hasan Sönmez (öğretmen), Hasan Çınar (öğretmen), Hüseyin Gökbulut (öğretmen) Selahattin Toy (halktan), Erdal Bozkurt (halktan), Mustafa İçöz (halktan), Yusuf Akdağ (halktan), Hüseyin Özçelik (halktan), Mustafa Yılmaz (avukat), Mehmet Balarısı (köylü), İlyas Zengin (köylü), Kemal Atalay (köylü), Ali Kaya (köylü) (3)

15-16 Şubat olayları (1975)

TÖB-DER, öğretmenlere yapılan baskıları, sürgünleri ve öğretmenlerin özlük sorunlarını görüşmek amacıyla 15 Şubat 1975'de 57 ilde kapalı salon toplantısı yapılmasını kararlaştırır Kapalı salon toplantılarının yasal kurallara uygun izinli yapılması da TÖB-DER’ce karara bağlanır Alınan kararlar, şubelere bildirilir TÖB-DER Malatya Şubesi, bu karar doğrultusunda valiliğe başvurarak gerekli izni alır Hazırlıklara başlanır
Devletin siyasi güçleriyle iyi ilişkiler içinde olan ve her yerde taşeron olarak kullanılan ırkçı-şeriatçı örgütler, TÖB-DER'in toplantılarını engellemek, olay çıkarmak, Alevi-Sünni, Kürt-Türk ayrışımı yaratmak amacıyla planlar hazırlamaya koyulur Faşistlerin saldırı hazırlıklarıyla ilgili bilgiler ve haberler yaygılaşınca; TÖB-DER Malatya Şubesi yöneticileri, Malatya Barosu Başkanı Turan Fırat, CHP İl Başkanı ve bazı duyarlı kişiler, Vali Sadullah Verel'i ziyaret ederek duyumlarını, kaygılarını iletirler Vali, "Ben on ayrı kaynaktan bilgi topluyorum Böyle bir saldırının olacağına dair en ufak bilgi edinmedim Böyle bir saldırının olması düşünülemez Devlet güçlüdür, her şeyin üstesinden gelecektir" yanıtını vermiştir Malatya Valisine ne gibi bilgilerin verildiği bilinmiyordu; ama TÖB-DER toplantısının yapılacağı 15 Şubat günü, faşistlerin kentin belirli semtlerinde toplanmaya başladığı görüldü Toplananlar bir süre sonra saldırıya geçtiler Saldırganların bir kolu, Elazığ Caddesi üzerinde bulunan vali konağını sarar Taşlarla konağın camlarını yerle bir ederler Valiye ve eşine yakışıksız sözler edilir Vali Sadullah Verel ve eşi, konağın balkonuna çıkarak ellerinin başparmağını havaya kaldırır ve "Biz de Müslümanız!" diye bağırırlar Saldırganlar bu “itiraf”la yetinmez ve Vali ile eşinin kelime-i şahadet getirmesini isterler Bunun üzerine Vali ve eşi "kelime-i şahadet" getirirler, hem de birkaç kez tekrarlayarak
Saldırganların eylemlerinde kararlı olduğu görülür Oradan şehir merkezine doğru yürüyüşe geçerler Karşılarına çıkan ve solcu bildiklerine ait olan işyerlerini yağmalarlar ve yakıp yıkarlar
Saldırganların bir kolu, Belediye binasının önüne toplanmıştır Bu grup, yürüyüşe geçtikleri Fuzuli Caddesi üzerinde bulunan CHP İl binasına, bazı basın organlarının bürolarına ve TÖB-DER binasına saldırırlar Aynı cadde üstünde karakolu bulunan Toplum Polisi, barikat kurarak saldırının yaygınlaşmasını engellemeye çalışıyorduforumsinsinet
Saldırganların başka bir kolu da, Samanpazarı denilen meydanda toplanarak Cezmi Kartay Caddesi üzerinde bulunan Alevilere ait işyerlerini yağmalamaya, yakmaya yöneldi Başka bir kol da PTT binasının bulunduğu yöne doğru yürüyüşe geçti Saldırı ancak akşama doğru askerlerin müdahalesiyle denetim altına alınabildi Saldırının birinci günü böyle noktalandı
Saldırı, ikinci gün olan 16 Şubat’ta, daha acımasız ve daha yıkıcıydı Birinci gün yağmalanan ve yakılan işyerlerinin sahipleri, zararlarını tespit etmeye, kırılan ve yıkılan yerlerini onarmaya çalışıyorlardı Saldırganlar da yeni bir saldırının hazırlığı için Belediye ve Samanpazarı Meydanında toplanmaya başladılar Ortalıkta polis görünmüyordu Toplanan saldırganlar, yine kollara ayrılarak yürüyüşe geçtiler Önceden belirlenen solcu ve Alevilere ait işyerlerini yakmaya giriştiler Bir gün önce saldırma imkanı bulamadıkları CHP ve TÖB-DER binasının kapılarını, camlarını ve tüm eşyalarını yerle bir ettiler Saldırı giderek mala zarar vermekten cana zarar vermeye dönüşüyor, çatışmalar ve yaralamalar görülmeye başlıyordu İşte ancak o zaman askeri birliklerden yardım istendi Akşama doğru saldırı güçlükle denetim altına alınabildi İki günün bilançosu, bir ölü ve 29 ağır olmak üzere 220 yaralıydı Yaralananların çoğunluğu Alevi ve sol görüşlü işyeri sahipleriydi

TÖB-DER’in Raporu


15-16 Şubat 1975 olaylarını yaşayarak tanık olan TÖB-DER Şube Yönetimi, ayrıntılı bir rapor hazırladı Rapor, Malatya Valisi’ne, İçişleri Bakanlığı’na ve Milli Eğitim Bakanlğı’na gönderildi Raporun bazı bölümleri şöyle:
Saldırının birinci günü: “TÖB-DER Malatya Şubesinin düzenlediği kapalı salon toplantısının saatleri yaklaşırken, toplantıya katılacak öğretmenler gelmeye başladı Diğer yanda irtica ve saldırı olayına katılacaklar da sabahın erken saatlerinde Malatya’ya akın ediyorlardı İlk grup (40-60 kadar kişi) Akpınar Semtinin Samanpazarı Alanında ellerindeki sopalarla, demir çubuklarla ilahiler okuyarak toplanıyorlardı Önlerinde Şerif Dursun bulunuyordu Giderek kalabalık büyüdü Hamit Fendoğlu (Hamido) ve Dr Muhittin Turgut da katılarak omuzlara alındılar Saat 1000 sıralarıydı Ellerinde bulunan başı çivili coplar, demir çubuklar, tahralar gibi saldırı gereçlerini havaya kaldırarak ilahiler söyleyip Kelime-i Şahadet getiriyorlar, Allahuekber, Müslüman Türkiye, Şeriat İsteriz, Komünistlere Ölüm, Cihad gibi sloganlarla tansiyonu yükseltiyorlardı Saldırı olaylarının açıklamasına geçmeden bu tahrikçi başlarının durumuna değinmekte yarar görüyoruz
* Hamit Fendoğlu (Hamido): Demokrat Partili olup, 27 Mayıs darbesiyle Yassıada’ya götürülmüş, cezaya çarptırılmıştır Daha sonra 1965-1969 yılları arasında AP Malatya Milletvekili seçilmiş, Meclis’te Tabii Senatör Sıtkı Ulay’ın kulağını ısırarak yaralamış, 1973 seçimlerinde DP Milletvekili adayı olmuşsa da seçilememiştir
* Hacı Şerif Dursun: Büyük Doğucu’lardandır 1951 yılında Malatya’da Gazeteci Ahmet Emin Yalman’a yapılan suikasta, 1971’de Kırıkhan’da 3 kişinin ölümüyle sonuçlanan kanlı olaya karışmıştır, MHP’lidir
* Dr Muhittin Turgut: Malatya’daki Doğu Özel Hastanesinin sahibi olup, Hastanenin her tarafı Bozkurt resimleriyle donatılmıştır MHP’lidir
Hamido ve Şerif Dursun, Malatya’nın merkezine bağlı 15-20 köyün birleşmesinden oluşan İzollu Aşiretinin ileri gelenlerindendir Bu aşirete egemendirler Saldırıya katılanların büyük çoğunluğu bu aşirettendir Diğerleri Elazığ’ın Palu ve Baskil ilçesinden getirilmiştir Malatya’nın diğer ilçelerinden de katılanlar vardır
Buraya kadar yapılan açıklamalardan akla şöyle bir soru gelebilir “Peki polis hiç bunları önceden sezinlemedi mi, toplanırken görmedi mi?”
Saldırganların toplandığı yerin 100 metre uzağında Merkez Polis Karakolu, 50 metre doğusunda Toplum Polisinin binası, 30 metre güneyinde Hükümet binası (Hükümet binasında Vali, Jandarma İl Komutanı, Savcı ve Emniyet Müdürü) bulunmaktadır Toplandıkları yer, şehrin ana caddesinin üzeri olup, merkezi yerdir
Toplantı saati yaklaşmaktadır ‘Allahuekber’ sesleri Malatya’yı çınlatıyordu Gittikçe çoğalan saldırganlar, kollara ayrılarak yağmalamaya, tahrip etmeye ve yakmaya başladılar Malatya Emniyeti, TÖB-DER’in bulunduğu Fuzûli Caddesinin giriş-çıkış yollarında barikat kurarak saldırganların gelişlerini önlemeye çalıştılar Bir polis ekibi de TÖB-DER Lokali önünde görev almıştı Bir ara Emniyet 2 Şube şefi, TÖB-DER’e geldi ‘Toplantınızı ya öne alın, yahut iptal ediniz Güvenliği sağlamamız zorlaşıyor Cezmi Kartay Caddesi curcunaya döndü’ diyordu Diyordu ama, paneli öne almanın veya iptal etmenin önemi kalmamıştı Çünkü her taraf sarılmıştı Samanpazarı, Belediye önündeki alanda toplanan saldırganlar, tahralarını, nacaklarını, çivi başlı sopalarını, demir çubuklarını havaya kaldırarak ‘Şeriat isteriz, Müslüman Türkiye, Komünistlere ölüm, cihad’ gibi sloganlarla bağırıyorlardı Saldırı ve tahribat başlatılmıştı

Alıntı Yaparak Cevapla