Prof. Dr. Sinsi
|
Malatya Katliamı
Hamit Fendoğlu (Hamido) Olayı ve Katliam (1978)
Fendoğlu’na Gönderilen Bombalı Paket
Cumhuriyetin ilânından 1980’e kadar Malatya’da CHP ağırlıklıydı 1946’dan 1960’a kadar Malatya’nın milletvekillerinin tümünü CHP kazanıyordu 1961’den 1980’e kadar yapılan milletvekili seçimlerinde Malatya’nın 6 milletvekilinin 4’ünü CHP, geri kalan ikisini de sağ partiler alıyordu (1965 seçimlerinde 1 milletvekilini TİP almıştı ) Malatya’nın iki senatörünü de CHP alıyordu
Malatya Belediye Başkanlığını, 1920’den 1977’ye kadar CHP adayları kazanıyordu 11 Aralık 1977’de yapılan Belediye Başkanlığı seçimlerini bağımsız aday Hamit Fendoğlu kazandı Fendoğlu sağ görüşlüydü
Fırat Nehri üzerinde Keban ve Karakaya Barajlarının yapılmasından sonra, baraj suyunun altında kalan yüzlerce köyün halkı Malatya’ya göç ettiler Göçün altyapısı hazırlanmamıştı Göçle gelenlerin büyük çoğunluğu varoşlara (gecekondu) yerleştiler Bu insanlar, kent yapısıyla uyum sağlayamadılar Ekonomik ve kültürel bunalımla karşı karşıya kalmışlardı Göçün olumsuz etkilerinden doğan siyasal ve kültürel boşluğu, siyasal İslamcılar (tarikatlar) ile ırkçı-milliyetçiler doldurmaya, kente yeni gelen bu insanları siyasal düşünceleri doğrultusunda yönlendirmeye çalıştılar İzinli-izinsiz sayısız Kuran kursu açıldı Bu gelişmelerin sonucu Malatya’nın demokratik ve siyasal yapısında büyük değişimler oldu Malatya İl Merkezinde güçlenen siyasal İslamcılar ve ırkçılar, Malatya’da Alevi-Sünni, Türk-Kürt ayrımı yaratmaya yöneldiler Kent merkezinde işyeri açmış olan Aleviler, baskıyla göçe zorlanıyordu Sık sık sağcılarla solcular çatışmaya; çeşitli mahalleler kurtarılmış bölge ilan edilmeye, faili meçhul cinayetler artmaya başladı Mezhepsel ve etnik ayrışım ve saldırılar ilçe ve köylere değin uzandı Hamit Fendoğlu, böyle bir ortamda (11 12 1977) bağımsız olarak Belediye Başkanlığı’na seçildi
Hamit Fendoğlu, Malatya merkezine bağlı Burgurlu Köyü’nde dünyaya gelir Küçük yaşta ailesiyle birlikte Malatya’ya taşınırlar, ama köyü ve mensup olduğu İzollu Aşiretiyle ilişkilerini ve bağını koparmadan sürdürür Genç yaşta politikayla ilgilenmeye başlar 1946’da DP’nin gençlik kollarıyla ilişkisi gelişir, partiye üye olur Lise öğreniminden sonra çiftçilikle uğraşan Hamit Fendoğlu, renkli, hareketli kişiliğiyle Malatya’da isim yapar; etkin kişiler arasında yerini alır
27 Mayıs 1960 darbesiyle DP kapatılır DP’nin milletvekilleri, bakanları ve yöneticilerinin çoğunluğu gözaltına alınır Hamit Fendoğlu da gözaltına alınarak Yassıada’ya gönderilir Orada DP’nin üst yöneticileriyle birlikte yargılanır
1965 Milletvekili Genel Seçimlerinde DP’nin devamı olan AP’nin listesinde Malatya Milletvekili seçilen Fendoğlu, 1969’a kadar Milletvekili olarak TBMM’de görev yaptı TBMM’de Tabii Senatör Sıtkı Ulay’a, TİP Milletvekili Çetin Altan’a, İrfan Solmazer’e saldırır Bu nedenle adı kavgacı olarak yayılır Yakın arkadaşı olan gazeteci Abdullah Uraz, gazetedeki köşesinde Hamit Fendoğlu hakkında şunları yazar:
“  Sık sık çıkan kavgalarda buna dayanamayan Hamido, ön safta bu kavgalara karşın kendisini tutamazdı Hakkında yayınlar başlar O, bunlardan üzülür şöyle derdi: ‘Yahu bu işi anlamıyorum Beni hadise makinesi gibi gösteriyorlar Yahu siz ne biçim gazetecisiniz  Sizde Allah korkusu yok mu? Görmediniz mi? Ben mi olay çıkardım? Ben mi bir kimseye hakaret ettim? Tahrik ettim? Onlar tahrik edecek, küfür edecek, benim liderime, hatibime bunları yapacak, üstlerine yürüyecek  Sonra  Sonra ben de duracağım Olur mu öyle şey? Bu Hamido’ya yakışır mı? Sonra da beni suçlu gösteriyorlar’  ” (13)
Hamit Fendoğlu, hareketliliği nedeniyle AP yönetimiyle anlaşamaz, partiden ihraç edilir Ferruh Bozbeyli’nin kurduğu Demokratik Parti’ye geçer 1973 Milletvekili Genel Seçimlerinde bu partiden aday olur, ama seçimi kazanamaz 15 Şubat 1975’de Malatya’da meydana gelen saldırıda yer alır Tutuklanarak Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanır
Fendoğlu, 1977’de yapılan seçimlerde MSP, MHP ve sağ güçlerin, örgütlerin desteğiyle bağımsız olarak Belediye Başkanlığını kazandı Belediye Başkanı olduktan sonra siyasal İslamcılar ve milliyetçilerle (ülkücüler) arasının açıldığı söylentisi yaygınlaşıyordu 1978’de Türkiye’de politik ortam oldukça karışıktı, sol ve sağ gruplar birbirleriyle kıyasıya çatışma içindeydi Halk tedirgin, muhalefet partileri (AP, MSP, MHP) tahrik ediciydi Siyasal iktidar (CHP) yetersizdi 
Böyle bir ortamda, Ankara-Emek PTT’sinden Hamit Fendoğlu adına bir koli gönderilir Koli, Kasım Önadım adıyla gönderilmiştir Kasım Önadım, Hamit Fendoğlu’nun çok sevdiği bir arkadaşı, dostudur Koli, Malatya PTT’sine gelir; Fendoğlu 14 Nisan 1978’de koliyi aldırtır İşlerin yoğunluğu nedeniyle koli birkaç gün belediyede kalır 17 Nisan günü akşamı Fendoğlu koliyi arabasıyla evine götürür O anı, Hamit Fendoğlu’nun eşi Mukaddes şöyle anlatmaktadır: “Hamit eve geldi Elinde bir paket vardı Çocuklar ‘Ne o dede?’ deyip etrafını sardılar Hamit de ‘Kasım amcanız size çikolata göndermiş’ dedi ” (14)
Hamit Fendoğlu, koltuğuna oturmuş, kolinin ambalajını açmaya çalışıyordu Kolinin kapağı açıldığında ani bir ses ve patlama binayı sarsar Mutfakta bulunan eşi salona koştuğunda Hamit’in paramparça olduğunu, torunlarının ve gelinin de kanlar içinde yerde yattıklarını görür, korkunç olay karşısında ne yapacağını şaşırır O sırada komşuları koşuşarak olay yerine yetişirler Hamit Fendoğlu’yla aynı köyden ve yakını olan AP İl Başkanı Avukat Bayram Özcan da ilk yetişenlerden biridir Avukat Özcan’ın anlatımından:
“Yakın komşuyuz Olayı duyduğumda ilk yetişenlerden biriyim Hamit parçalanmıştı, torunları ve gelini halen canlılardı Onları bir an evvel hastaneye yetiştirmeye çalışıyorduk O sırada evin önünde sayıları 100 kadar olan bir grup birikti, slogan atmaya başladılar Bu acıya yenilerinin ekleneceğinden kuşku duyuyordum Ölü ve yaralıları hastaneye yetiştirdik, maalesef yaralıları kurtaramadık Biz bu telaşın içindeyken, hastanenin önünde sayılarının 1000 kadar olduğu tahmin edilen bir grubun toplanmış olduğunu, sloganlarla şehir merkezine doğru yürüyüşe geçtiklerini, sağa sola saldırdıklarını sonradan öğrendim Kuşkularım daha da arttı Malatya’nın yeni acılarla karşılaşmasını istemiyordum Bu ülke, bu toprak, bu insanlar bizim Uygarca ve hoşgörü içinde sorunlarımıza çözüm aramalıyız Maalesef sağ-sol grupların çatışması hepimizi üzmektedir Yarın nelerin olacağını tahmin etmiştim Hastaneden şehir merkezine yürüyüşümde emniyetin ortalıklarda görünmemesi kuşkularımı daha da arttırıyordu Hemen il yetkilileriyle görüştüm, önlem alınmasını önerdim, Hunharca yapılan bir katliamın sorumlularını Malatya’da aramak acelecilik olurdu  ”
Malatya Cumhuriyet Savcısı Halim Karabeyoğlu: “Olayın olduğu gece Adalet Bakanlığı Müsteşarına olayları ayrıntılı olarak anlattım Sıkıyönetimin mutlaka gerekli olduğunu da anlattım İlgililere anlattım  ” (15)
Malatya’da bulunan CHP senatörleri, düzenledikleri basın toplantısında Hamit Fendoğlu’nun ve yakınlarının ölüm olayını kınayarak ertesi gün meydana gelmesi muhtemel olaylara yetkililerin dikkatini çekerek önlem alınmasını istiyorlardı (16)
Hamit Fendoğlu ve yakınlarının ölüm haberi hemen İçişleri Bakanına bildirildi Bunun üzerine Diyarbakır’da bulunan Emniyet Genel Müdürü Gündüz Atabek ve Jandarma Genel Komutanı Şahap Yardımcıoğlu uçakla Malatya’ya geldiler Vilayette Vali, Emniyet Müdürü ve Jandarma İl Komutanı ortak toplantı yaparak önlemleri görüştüler
Gelişmelerden kuşku duyan CHP Malatya İl Örgütü, demokratik kitle örgütleri, basın ve duyarlı kişiler, Başbakanı, İçişleri Bakanını, Valiyi ve diğer yetkilileri arayarak önlem alınmasını istediler Bütün bu çabalar, “Sakin olunuz, tahriklere kapılmayınız, devlet güçlüdür, her şeyin üstesinden gelecektir Gerekli önlemler alınmıştır” yanıtıyla karşılaşıyordu
Oysa katliamın olduğu gece, göstericilerin saldırı ve taşkınlıkları, ertesi günün nasıl olacağının işaretiydi Bunca uyarılara ve saldırılara karşın önlem alınmaması düşündürücüdür En azından yakın illerden güvenlik kuvveti istenilerek, şehrin giriş ve çıkışlarını denetleyebilirlerdi Şehir merkezinde güvenlik güçlerinin sayısını artırabilirlerdi Ama hiçbiri olmadı 
Bindirilmiş Kıtalar Görev Başında
18 Nisan 1978 Salı Sabahın erken saatlerinden itibaren kente, komşu il ve ilçelerden, köylerden akın akın insan gelmeye başlamıştı Gelenlerin bir bölümü belediyenin önünde, diğer bir bölümü de Samanpazarı’nda toplandı Toplananların sayısı kısa sürede on bini aştı Çoğu 15-20 yaşlarında gençlerdi Gençlerin ellerinde özel hazırlanmış sopalar, zincirler, nacak gibi saldırı aletleri bulunuyordu Yüzleri maskeli olan çok sayıda kişi de, toplanan grupların önüne geçtiler Bir kol, Cezmi Kartay Caddesine yöneldi Burada bulunan işyerlerinin çoğunluğu Alevilere aitti Bir kol, Fuzuli Caddesine, bir kol Akpınar, Yoğurtpazarı, Mısırlı Çarşısı ve eski Halep Caddesine; bir kol da Turan Emeksiz Caddesine doğru “Kahrolsun Komünizm, katil Ecevit, Müslüman Türkiye, Dan Dan Hamido’ya intikam” sloganlarıyla yürüyüşe ve saldırıya geçtiler
Göstericilerin önünde bulunan maskeliler, solcu ve Alevilere ait önceden işaretlenmiş işyerlerini göstererek tahrip ettiriyor, arkasından gaz dökerek yakıyorlardı Yanan yağların, mobilyaların, halıların, deterjanların kokusu ve dumanı tüm Malatya’yı sardı
Siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin (CHP, TÖB-DER, TÜM-DER, Tütüncüler Derneği) merkez binalarıyla, Gayret, Görüş, Ekspres, Baydağı, Güneş Gazetelerinin matbaa ve idarehaneleri, Tekel bayileri, gazete bayileri yerle bir edildi Rakı, şarap ve benzeri içkilerin satıldığı lokantaların, Tekel bayilerinin ve marketlerin önü kırılmış şişelerle, masalarla birbirine karışmıştı Ateşe verilen bu yerlerden çıkan kokular insanları sersemletiyordu Malatya’nın üstüne pis kokulu kara bir duman çökmüştü Alçaktan uçan jetlerin sesleri karmaşa havasını artırıyordu
Yeni katılanlarla göstericilerin sayısı 20 bine yaklaşıyordu Denetim elden çıkmıştı Artık kimin ne yaptığı bilinmez olmuştu İşaretlenmiş işyerleri ve konutlar tahrip ve yağma edilerek ateşe veriliyordu
Ortaklıkta başlarında maskeliler olduğu halde, ellerinde benzin bidonuyla dolaşan on binlerce saldırgandan başka kimse yoktu Güvenlik güçleri de yoktu Belki o gün izinlilerdi! Yalnızca jet uçakları alçaktan uçarak ve sesleriyle saldırganları caydırmaya çalışıyorlardı Ancak bu bir işe yaramamıştı Sokaklara dökülen eşyalar alev alev yanıyordu Cadde ve sokaklar atılmış buzdolapları, mobilyalar, televizyon ve radyolar, içki şişeleri, yağ kutuları, kumaşlar, ayakkabılar, sebze ve meyveler, cam parçaları, kapı ve pencere kırıkları, gaz tüpleri, devrilmiş otolardan geçilmiyordu İçin için yanan eşyalardan yükselen ağır ve değişik kokular ve kara duman göz açtırmıyordu Ateşi söndürmeye gelen itfaiye araçları, hortumları kesilmiş olarak sokaklarda bekletiliyordu
Şehir merkezinde sağlam yer kalmamış ve saldırganların da işi bitmişti Bu kez mahallelere yöneldiler Rastladıkları genç kızlara sarkıntılık etmeye, yaşlı kadınları dövmeye başladılar Bu ortamda nereden geldiği bilinmeyen bir kurşun, saldırganlar arasında bulunan İnönü Üniversitesi öğrencisi Tahir Kökçü’yü kafasından ağır yaralamıştı Hastaneye kaldırılan yaralı kurtarılamış ve yaşamını yitirmişti
Olayları yatıştırmak amacıyla bir konuşma yapan Malatya Cumhuriyet savcılarından Necati Sezener ile Adıyaman‘dan gelen Jandarma Komando Birliği komutanı Yüzbaşı Arif Doğan saldırıya uğradı ve her ikisi de bıçak ve kurşunla yaralandı
Malatya’nın etkin ailelerinden birine mensup olan Devlet Hastanesi Başhekimi Yüksel Fenercioğlu, olayları yatıştırmak, yakma ve yıkmayı önlemek amacıyla bir konuşma yapmak istedi, ancak gözlerini kin bürümüş maskeli saldırganlar yine saldırdı Dr Yüksel Fenercioğlu ve yanındakiler ateşli silahla yaralandı Yaralılar Devlet Hastanesinde tedavi altına alındı
Kalabalık bir grup, Alevilerin yoğun olduğu Ata (Haçova), Cemal Gürsel ve Başharık Mahallelerine doğru yürüyüşe geçti Turan Emeksiz Caddesinin üzerinde bulunan yüzlerce işyeri ve evin camlarını kırarak eşyalarını sokaklara atıyor, gaz dökerek yakıyorlardı Bu sırada bir apartmandan saldırganların üstüne ateş açılır İki kişi yaralanır Saldırganlar da apartmanı ateşe verirler
Saldırganların geliş haberini alan üç mahallenin sakinleri sokak ve yollarda barikat kurarak güvenliklerini sağlamaya çalışırlar Aralarında silahlı kimseler de bulunmaktadır Yaşlılar, silahlı bir çatışma olasılığını ortadan kaldırmaya çalışıyor, “Komşular, gençler sizden ricamız, aman kimseye silahla karşılık vermeyesiniz, öldürmeye çalışmayasınız Varsın evlerimizi, işyerlerimizi yağmalasınlar, yaksınlar Evler yapılır, işyerleri yeniden açılır Ama ölüm unutulmaz; kin ve kan davasına dönüşür Malatya’da hepimiz (Alevi-Sünni, Türk-Kürt) komşuyuz Her gün yüz yüze bakıyoruz Şu kötü niyetlilere uymayınız, oyuna gelmeyiniz” diye gerginliği yatıştırmaya çalışıyorlardı
Saldırganlar, Turan Emeksiz Caddesinde “Komünistlere ölüm, katil Ecevit, dan dan Hamido’ya intikam, Müslüman Türkiye” diye slogan atarak, önlerine gelen işyerlerini, konutları tahrip ediyor ve yakıyorlardı Tam bu sırada askeri birlikler cemselerle olay yerine yetişerek, olası kanlı bir çatışmayı önlediler
Saldırganların bir kolu, Malatya’nın büyük semtlerinden biri olan Sıtmapınarı’na yönelmişti Burası, işçilerin yoğun olduğu bir semtti Saldırganlar, yıka yaka Sıtmapınarı’na ulaştı ve Alevi ve solculara ait işyerlerinin tümünü tahrip etti
|