Prof. Dr. Sinsi
|
Cumhuriyetin İlanı Ve Halifeliğin Kaldırılması
Cumhuriyetin İlanı ve Halifeliğin Kaldırılması
Cumhuriyetin İlanı
A - NEDENLERİ:
-Saltanatın kaldırılması ile artan Muhalefet Meclis Hükümeti Sistemini işlemez hale getirmişti
-23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışı ile Cumhuriyet fiilen doğduğu halde bölünmelere neden olmamak için rejimin adı konulmamıştı
-Muhalefetin eski rejimi savunması ve devlet başkanı olarak halifeyi görmeye başlamaları Cumhuriyet'in ilanı nedenlerini oluşturur
B - CUMHURİYET 'İN İLANI İÇİN ATILAN ADIMLAR
-9 Eylül 1923'te yeni Türkiye Devleti'nin ilk siyasi partisi kuruldu (SHP)
-1 Ekim 1923 'te Türk 0rdusu İstanbul 'a girdi
-13 Ekim 1923'te Ankara başkent yapıldı
-25 Ekim ı923'te Başbakan Rauf Bey istifa etti
-Meclis, 26-28 Ekim günleri hükümet bunalımına bir çözüm bulamayınca M Kemal ' den soruna çözüm bulmasını istedi M Kemal daha önce hazırladığı kanun teklifini 29 Ekim ' de TBMM 'ye sundu Yapılan görüşmeler sonucunda kanun teklifi kabul edilerek Cumhuriyet ilan edildi
C- CUMHURİYET ' İN İLANI İLE ;
-Devlet rejiminin adı konuldu
-Devlet Başkanlığı sorunu çözümlendi
-Meclis Hükümeti Sistemi yerine Kabine sistemi getirdi
-İstanbul ile Ankara arasındaki ayrılığa son verildi
-Demokratikleşme yolunda önemli bir adım atıldı
-Yapılacak devrimler için ortam hazırlandı
-Yeni Türk Devleti 'nin ilk Cumhurbaşkanı M Kemal, ilk başbakanı İsmet İNÖNÜ, ve ilk TBMM başkanı Ali Fethi 0KYAR'dır
2- HALİFELİĞİN KALDIRILMASI : (3 MART 1924 )
-Hz Muhammed 'den sonra dini ve siyasi işler Halifeler tarafından yürütülürdü İlk dört Halife seçim yoluyla (Biat ) seçilmişken Emevilerle birlikte saltanat sistemine dönüştürüldü Yavuz'un Mısır’ı fethi ile birlikte Halifelik 0smanlılara geçti 0smanlı Padişahları Sultan-Halife ünvanı ile bütün İslam dünyasına egemen olmaya çalıştılar XX yüzyıla gelindiğinde Halifeliğin dinsel gücü kamamıştır
A- HALİFELİĞİN KALDIRILMASI NEDENLERİ :
Halifelik Laik düzene geçişte önemli bir engeldi
TBMM ile ulusal bir Devlet kurulmuştu Ulus birliğine dayanan bu devlette dinsel birlik belirleyici olamazdı
Saltanatın kaldırılması ile hali e seçilen Abdülmecid Efendi'nin TBMM aleyhine çalışması ve saltanata bağlı olanları yanına toplaması
-3 Mart 1924 'te çıkarılan bir kanun ile Halifelik kaldırıldı
Ve 0smanlı Hanedan üyelerinin yurt dışına çıkarılması kararlaştırıldı
B- HALİFELİĞİN KALDIRILMASI İLE :
-Devlet ve Toplum yapısının laikleşmesinde önemli bir adım atıldı -Devrim hareketleri için en büyük engel olan Halifelik Kurumu ortadan kaldırıldı
-Daha bağımsız bir dış politika izleme imkanı doğdu
-Eski rejime dönüş yolları kapatıldı
C- HALİFELİĞİN KALDIRILMASI SIRASINDA KABUL EDİLEN DİĞER KANUNLAR:
a ) Tevhidi Tedrisat kanunu
b ) Şer ' iye ve Evkaf Vekaleti ' nin kaldırılmasına dair Kanun
c ) Erkanı Harbiye Vekaleti ' nin kaldırılmasına dair Kanun
II- PARTİLER VE Ç0K PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ DENEMELERİ
1- CUMHURİYET HALK FIRKASI(PARTİSİ) : 9 EYLÜL 1923
CHF yeni Türkiye Devleti’nin ilk siyasal partisidir TBMM’de II Grubun giderek güçlenmeye başlaması ve Müdafaa-ı Hukuk grubu liderlerini ( başta M Kemal) yönetimden uzaklaştırmak istemesi üzerine, M Kemal Müdafaa-i Hukuk grubunun siyasal partiye dönüştürülmesini istedi
ARMHM Grubunun Halk Partisine dönüştürülmesindeki ana amaç meclis çoğunluğunu grubun yayınladığı “ 9 Umde-ilke” etrafında toplamak ve ülkeyi “ulusal egemenlik” doğrultusunda bir siyasal kuruluşa kavuşturmaktır
Partinin kuruluş çalışmaları sırasında (Ağustos 1923) hazırlanan “Parti Tüzüğü” CHF’nin ihtilalci- devrimci bir yapıya sahip olduğunu ve yeni Türkiye Devleti’nin çağdaş ve modern bir devlet yapısına kavuşturulmasını esas aldığını belirlemektedir
Parti, 1931 yılına kadar ekonomide liberalizmi benimsemiştir 1931’den sonra devletçilik ilkesini benimsedi
1927’deki II Büyük kongresi ile birlikte, daha sonra Atatürk İlkeleri olacak olan, altı temel ilke önce CHF tüzüğüne, daha sonra da Anayasa’ya (1937) girerek yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin temel dayanaklarından biri olacaktır
2- TERAKKİPERVER CUMHURİYET FIRKASI (TPCF) (17 KASIM 1924- 5 HAZİRAN 1925)
TBMM’de Müdafaa-i Hukuk grubunun karşısında yer alan II Grup önde gelenleri tarafından CHF’nin uygulamalarına ve yapılan devrimlere karşı oluşturuldu Kurucuları arasında Kurtuluş Savaşı komutanlarından Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Adnan Adıvar gibi önemli isimler yer almaktadır
TPCF, CHF gibi devrimci bir yapıya sahip değildir Parti, devrimlerin evrimci bir çizgide ve kendiliğinden gelişmesi gerektiğini savunmuş, Cumhuriyet’e karşı tavır almıştır
Parti programında yer alan “Partimiz dini inançlara saygılıdır” ilkesi, CHF’nin dini inançlara saygılı olmadığı gibi bir anlayışın ortaya çıkmasına yol açmış ve devrimlerden zarar görenlerin ve eski teokratik yapının devam etmesini isteyenlerin bir araya gelerek örgütlendikleri bir partiye dönüşmüştür
TPCF ekonomide liberal sistemi benimsemiştir
Parti, Şeyh Sait İsyanının çıkmasına neden olduğu gerekçesiyle 5 Haziran 1925’te Takrir-i Sükun Kanunu gereğince kapatıldı Parti ileri gelenleri İstiklal Mahkemelerince yargılandılar forumsinsi net Suçlu görülenler cezalandırıldı
3- ŞEYH SAİT İSYANI : 13 ŞUBAT- 31 MAYIS 1925
13 Şubat 1925’te Elazığ’ın Palu ilçesi Piran Köyünde Şeyh Sait tarafından başlatılan isyan kısa bir sürede Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da yaygınlık kazanmıştır İsyanın kısa sürede yayılmasının temelinde TPCF’nda örgütlenen rejim karşıtlarının halkın dini inançlarını kullanarak halifelik ve saltanat rejimini geri getirmek istemeleri, ikincisi ise İngilizlerin Musul Sorunu’nda Türkiye aleyhinde kazanımlar elde etmek için doğuda bir Kürt Devleti kurdurmak istemesidir Bu istem Şeyh Sait’in islami bir Kürt devleti kurmak istemesi ile birlikte, isyan çok kısa bir sürede doğuda yaygınlık kazanmıştır Hatta isyancılar Diyarbakır’ı da kuşatmışlardı
İsyanın bastırılmasında yetersiz ve yavaş kalan Fethi Okyar’ın yerine İsmet İnönü başbakanlığa getirildi İ İnönü’nün başbakanlığı ile birlikte Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun kapsamı genişletilerek İstiklal Mahkemeleri yeniden kuruldu İsyanın yayıldığı bölgelerde kısmi seferberlik ve sıkıyönetim ilan edildi
İsyan Nisan 1925 ortalarına doğru ancak bastırılmaya başlandı 14-15 Nisan 1925’te Şeyh Sait başta olmak üzere isyanın elebaşıları ve Kürt Teali Cemiyeti yöneticileri tutuklanarak İstiklal Mahkemelerine sevk edildiler
İsyan bastırıldıktan sonra, TPCF isyanın çıkmasından sorumlu tutularak 5 Haziran 1925’te kapatıldı Böylece çok partili demokratik yaşama geçiş için atılmış olan ilk önemli adım daha doğmadan bastırılmış oldu
Musul Sorunu İngilizlerin lehine çözümlendi
Laikliğin henüz tam olarak topluma yerleşmediği görülerek tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı
4- 1926 İZMİR SUİKAST GİRİŞİMİ
TPCF kapatılınca cumhuriyete ve devrimlere karşı olanlar M Kemal’in ortadan kaldırılması ile amaçlarına ulaşabilecekleri düşüncesiyle M Kemal’e İzmir gezisi sırasında bir suikast düzenlemeyi planladılar Ancak suikastçıları deniz yoluyla ülke dışına kaçırmak için anlaştıkları kayıkçının olayı ihbar etmesi üzerine suikast girişimi başarısız oldu Suikast girişimine adları karışan bir çok rejim karşıtı ve İttihat ve Terakki Cemiyeti eski üyesi İstiklal Mahkemelerinde yargılanarak cezalandırıldı
5- SERBEST CUMHURİYET FIRKASI (SCF) : 12 AĞUSTOS - 18 ARALIK 1930
Takrir-i Sükun döneminin toplumda, basında ve TBMM’de oluşturduğu ve giderek yaygınlık kazanmaya başlayan huzursuzlukların çözümünün çok partili siyasal yaşama geçmekle bulunabileceğinin anlaşılması üzerine Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) kuruldu Böylece, cumhuriyetin en belirgin nitelikleri olan halk egemenliğine ve laikliğe bağlı kalma koşuluyla ılımlı ve güvenilir kişilerin öncülüğünde kurulacak ikinci bir partinin kimi sıkıntıları gidereceği ve CHF’nin olduğu kadar hükümetin de daha etkin bir biçimde denetlenebileceği düşünülüyordu Bu nedenle, Atatürk yeni bir partinin kurulması için doğrudan harekete geçerek bu sırada Paris Büyükelçisi olarak görev yapan Fethi OKYAR’ı SCF’yi kurmakla görevlendirdi Okyar’ın dile getirdiği endişeleri de ortadan kaldırmak için kardeşi Makbule (Atadan) Hanım’ın da bu partinin kurucu üyeleri arasına katılmasını sağladı
SCF, kuruluş bildirgesinde devrimlere bağlı kalacağını ve laikliğe aykırı davranmayacağını ilan ediyordu Ancak, devrimlere karşıt olan kişiler Takrir-i Sükun Kanunu’nun yarattığı baskı ortamı nedeniyle büyük bir suskunluğa girerek etkinliklerini gizlice yürütmeye çalışmışlardı SCF’nin kuruluşuyla birlikte bu kesim kolayca örgütlenebilecekleri bir ortama kavuşmuş oldular Ve kısa bir süre sonra parti içinde etkin olmaya başladılar Bu süreçte parti yönetimi ile taşra teşkilatı arasındaki bağ kopmaya başladı ve rejim karşıtları parti yönetimini dinlemez oldular forumsinsi net Fethi Bey’in yurt gezileri rejim karşıtları tarafından kısa bir süre içinde cumhuriyete ve devrimlere karşı bir gövde gösterisi haline getirilmeye başlandı Bunun üzerine Fethi Bey, Parti’yi kontrol edemeyince, 18 Aralık 1930’da Partinin kapatıldığını ilan etti
SCF, ekonomik model olarak liberal sistemi benimsemiştir
6- MENEMEN OLAYI : 23 ARALIK 1930
SCF’nin kapatılmasından sonra iyice denetimden çıkan rejim karşıtları Nakşibendi şeyhlerinden Derviş Mehmet ve arkadaşları tarafından Menemen’de bir isyan çıkarıldı Derviş Mehmet ve altı arkadaşı Menemen Camiinde sabah namazını kıldıktan sonra Sancak-ı Şerif açtıklarını belirterek Halifelik ordusunun Menemen’e doğru yola çıktığını, Menemen halkının da bu orduya katılması gerektiğini, halifelik ordusunun Ankara’ya doğru yürüyerek saltanatı ve halifeliği geri getireceğinin propagandasını yapmaya başladılar Bunun üzerine olayı haber alan Y Subay Öğretmen Kubilay, eğitimden dönen askerleriyle birlikte isyancılara müdahale etmek istedi İsyancılar kendilerine manevra fişekleriyle ateş edilince daha da cesaretlendiler Kubilay ve bekçiler Hasan ve Şevki Beyler isyancılar tarafından öldürüldü Olayın büyümesi üzerine bölgeye gönderilen takviye birliklerle isyan bastırıldı İsyancılar ve bazı Menemenliler İstiklal Mahkemelerinde yargılanarak cezalandırıldılar İsyanın bastırılmasından sonra Menemen halkını bölgeden göç ettirmek için yasa tasarısı hazırlanmışsa da daha sonra bundan vazgeçilmiştir
Bu olaydan sonra, bir daha 1946’ya kadar çok partili demokratik yaşama geçiş denemeleri yapılmadı
III- İNKILABIN GELİŞİMİ
1- DEVLET ve T0PLUM KURUMLARININ LAİKLEŞMESİ
-Bireylerin hayat ilişkilerinde uymak zorunda oldukları kurallara HUKUK denilir
-Hukuk Kuralları, insanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallardır Her devlet hukuk kurallarını kendine yön ve can veren düşüncelere, geleneklere ve bilime göre yapar
-19 Yüzyıla kadar hukuk kuralları din kurallarından çıkarılıyordu Günümüzde ise hukuk kuralları akla ve bilime dayandırılır
Hukuk kurallarının din'e değil de akla ve bilime dayandırılmasına "Laiklik" denir
A- 0SMANLI DEVLETİ 'NDE HUKUK
0smanlı Devleti'nde hukuk sistemi dini esaslara dayanıyordu -Kur'an temel kaynaktır
-Kadın-erkek eşitliği yoktu
-Azınlıkların hukuksal ayrıcalıkları , yabancı uyrukluların ise ayrı yönet im kuralları vardı
Mahkemelerde bir birlik yoktu 19 yüzyılda dört tur mahkeme ortaya çıkmıştı; Şer'i Mahkemeler, Azınlık (cemaat) Mahkemeleri, kapitülasyonlarla kurulmuş olan Konsolosluk Mahkemeleri, Tanzimat döneminde kurulan Nizamiye Mahkemeleri
-Mahkemelerde dini eğitimli kadılar görev yapıyordu
-Hukuk birliği yoktu
-Ticaret, ceza ve iflas alanlarında boşluklar vardı
-Hukuk Birliği; ulusal birliğin temellerindendir Devletin, bütün vatandaşlarına aynı hukuk kurallarını uygulamasıdır
-Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Türk kadının toplumdaki statüsü de ele alındı 1926'da Türk Medeni Kanunu ile kadın ile erkek arasındaki hukuksal eşitsizlik büyük ölçüde ortadan kaldırıldı
-1930'da Türk kadınına Belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı, 1934'de ise milletvekili seçimlerine seçme ve seçilme hakları tanındı
2 -EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER
A- 0SMANLILARDA EĞİTİM
Tanzimat'a kadar 0smanlı Devleti'nde eğitim medreselerde yapılıyor*du Tanzimat'la birlikte eğitim alanında birçok değişiklik yapıldı II Mahmut zamanında ilköğretim zorunlu hale getirildi Batılı esas*ta bir çok okul açıldı
-Cumhuriyete kadar 0smanlı Devletinde dört tur eğitim kanunu oluştu
a) Devlet okulları
b) Cemaat (Azınlık) 0kulları
c ) Yabancı Devlet 0kulları
d ) Medreseler
-Eğitim kurumlarının farklılığı eğitimde birliğin bozulmasına neden oldu
B- TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU (3 MART 1924)
-Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile ülkedeki bütün eğitim-öğretim kurum*ları devlet denetimine alındı
Milli Eğitim Bakanlığı eğitim-öğretim hizmetlerinden tek sorumlu kurum haline getirildi
-1925'de medreseler kapatıldı
-2 Mart 1926 ' da kabul edilen "Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun " ile Türk eğitim sisteminin anahtarları oluşturuldu
C- YENİ TÜRK HARFLERİNİN KABÜLÜ : (1 KASIM 1928 )
-Cumhuriyet 'in ilanından sonra eğitin çağdaşlaştırılması yolunda atılan en önemli adımdır
-Yeni Türk harflerinin kabulü ile okuma-yazma kolaylaştırıldı
Türk dili Arap yazısından kurtarılıp Batı uygarlığı ile yakınlaşma sağlandı
-Yazı Devrimi ile Kültür Devrimi de başlatıldı
-12 Kasım 1928'de yetişkinler için ''Millet Mektepleri" açıldı
-1933'de Üniversite reformu ile üniversiteler çağdaşlaştırıldı
D- TÜRK TARİH VE TÜRK DİL KURUMLARININ KURULMASI
-0smanlılarda tarih yazıcılığı (Vakanüvis ) 0smanlı tarihi ile ilgili olarak gelişmiş ve bilimsellikten uzaktı
-Atatürk, Türk tarihinin her yönüyle araştırılıp ulusal tarih bilin*cinin geliştirilmesi amacıyla 15 Nisan 1931'de Türk Tarih Kurumu'nu kurdurdu
- Ertesi yıl 12 Temmuz 1932'de Türkçe’nin yabancı dillerin etkisinden kurtarılıp, sadeleştirilmesi amacıyla Türk Dil Kurumu kuruldu
E- KÜLTÜREL ALANDA YAPILANLAR
-Türk Kültürünün geliştirilmesi amacıyla Güzel Sanatlar Akademisi, Devlet Konservatuarı, Devlet 0pera ve Balesi, Devlet Tiyatroları gibi kurumlar açıldı
3- T0PLUMSAL ALANDA YAPILAN YENİLİKLER
A- TEKKE, ZAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI
-1925'de Tekke, Zaviye ve Türbeler kapatılarak laik düzene geçişte engel oluşturmaları önlendi
B- KILIK KIYAFET VE ŞAPKA DEVRİMLERİ
-Temel amacı görünüm bütünlüğünü sağlamaktır
-İkinci nedeni ekonomiye dolaylı olarak yön vermektir -Kılık-kıyafet kanunu ile ülkede kıyafet birliği sağlandı -Çağdaşlık Batı ile özdeşleştirildiği için şapka ve kılık kıyafet kanunları çıkarıldı
-Biçim yönünden de Batılı bir toplum yaratmak amaçlanmıştır
Türk kadının kıyafetinde zorlama yapılmamıştır
-3 Aralık 1934'de din adamlarının giysilerinde düzenlemelere gidil*miş yalnız din başkanlarının dini kıyafetle dolaşmaları serbest bırakılmıştır
C- S0YADI KANUNU : (21 Haziran 1934 )
-Devlet işlerinde, askere almalarda kolaylık sağlamayı amaçlar -Soyadı yasası ile gülünç, ahlaka aykırı ve hanedan isimlerinin soyadı olarak alınması yasaklandı
-Yurt savunmasında Ulusal Kurtuluş Savaşında gösterilen başarılar
dışında 0smanlı yöneticilerinin verdiği tüm nişan ve rütbeler yasaklandı
-TBMM : Mustafa Kemal'e oybirliği ile "Atatürk" soyadını verdi
D- TAKVİM-SAAT VE ÖLÇÜLERDE DEĞİŞİKLİKLER
-Batı ile ekonomik ilişkilerin düzenlenmesi için yapıldı
-Rumi ve Hicri takvimlerin yerine Miladi Takvim getirildi
-0smanlıların kullandığı Yerel Saatin (Güneş saati) yerine Avrupa saat sistemi getirildi
-Hafta tatili Cuma'dan Pazar'a alındı
-20 Mayıs 1928'de uluslararası rakamlar kabul edildi
-1 Nisan 1931'de eski ölçü birimleri kaldırılıp yerine uluslararası ölçüler; ağırlık ölçüsü olarak okka yerine kg, uzunluk ölçüsü olarak arşın ve endaze yerine metre kabul edildi
-Bu düzenlemeler sonucunda Batı ile ticari ve ekonomik yaşam düzene girmiş, ölçü birliği sağlanmıştır
|