Yalnız Mesajı Göster

Osmanlı Devleti Kültür Ve Medeniyeti

Eski 08-31-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Devleti Kültür Ve Medeniyeti



Osmanlı Toprak Hukuku
Osmanlı Devleti zamanında beş türlü toprak vardı:

1 Milletin mülkü olan topraklar olup, pek azı haraçlı, pek çoğu öşürlüydü Mülk olan toprak dört kısımdı Birincisi; köy, şehir içindeki arsalar veya köy yanında olup, yarım dönümü geçmeyen ve öşürlü veya haraçlı olan yerlerdi İkincisi, halifenin izniyle millete satılan ve mahsulünden öşür verilen mîrî tarla ve çayırlardı Üçüncüsü öşürlü, dördüncüsü haraçlı topraklar olup, bunlar yarım dönümden büyük tarlalardı

Bu dört çeşit toprağı, sahibi satabilirdi Vasiyet edebilirdi ve vârislerine, ferâiz bilgisine göre taksim olunurdu Halbuki mîrî toprakları peşin para verip tapuyla kullanan kimseler ölürse, bu toprakların parasından borcu ödenmez Vasiyet edemez Vârislerin malı olamaz Bu topraklar kurban nisabına katılmaz Satılmaz Yalnız, izinle, para karşılığı, başkasına devir olunabilir Mîrî toprağı kiralayan kimse, her şey ekebilir veya kirayla başkasına ektirir Üç sene boş bırakılan toprak başkasına verilir Kiracı, mîrî toprağa ağaç, asma gibi şeyleri izinsiz dikemez İzinsiz, bina da yapamaz Meyyit gömülmez Mîrî toprak, tapuyla kiralamış olanın mülkü olamaz Bu kimseler kiracıdırlar Bu kimse vefat edince, toprağın vârisine kiraya verilmesi âdet olmuştur Bu, vârisin şer’i hakkı olmayıp, devletçe yapılan bir ihsandır

2 Vakıf topraklar olup, öşürlüydü
3 Umuma terk edilen meydanlar, çayır ve benzerleriydi
4 Beytülmal'in ve hiç kimsenin olmayan dağlar, ormanlar gibi yerler olup, buraları işletip mahsul alan Müslüman öşür verirdi
5 Mîrî topraklar Memleketin çoğu böyle olup, kiraya verilirdi Sonraları çoğu millete satıldı Öşürlü toprak oldu

Dirlik sistemi
Mîrî topraklar, Osmanlı Devleti döneminde oldukça ilgi çekici bir sistemle işletilmiştir Dirlik sistemi denilen bu usul şöyle doğmuştur:
İslâmiyet'in doğuşundan beri fethedilen arazinin rekâbesi (mülkiyeti) Devlet Hazinesine “Beytülmâle” kalıyordu Hükümet bu arazinin sadece kullanılmasını fertlere bırakabiliyordu Osmanlı Hükümeti, toprakların fertler aracılığıyla işletilmesini “dirlik sistemi” ile hâlletmiştir Bu şekilde teşekkül eden dirlikler beş kısımdı:

1 Hâs: Senelik hasılatı, 100000 akçeden fazla olan dirlik Padişaha mensup büyük zevatla vezirlere ve beylerbeylerine ait olurdu Her hâs sahibi, her 5000 akçe için bir cebeli, yani savaşa hazır mücehhez (teçhizatlı) asker çıkarmakla mükellefti

2 Zeâmet: Hasılatı, 20000’den 100000 akçeye kadar olan dirlik Her 5000 akçe için bir cebeli çıkarmakla mükellefti

3 Timar: Hasılatı, 3000 akçeden 20000 akçeye kadar olan dirlik İlk 3000 akçe müstesna, her 3000 akçe için bir cebeli yetiştirmekle mükellefti

4 Yurtluk: Tersane mensuplarının, yahut bir kalenin muhafızlarının veya bir kasaba veya şehir memurlarının açıklarını karşılamak için verilen dirliklerdi Sahibinin, iki veya daha çok bölgenin öşrünü tahsil yetkisi vardı

5 Ocaklık: Asıl itibariyle yurtluktan farklı olmayıp, ocaklık sahibi, öşür vergisi yanında gümrük gibi bazı resim ve vergilerin de toplanmasına yetkiliydi

Gerek yurtluk ve gerekse ocaklık verilmesi, hudutları muhafaza ve bilhassa âni savaşta, ordu gelinceye kadar mücadele veya asıl ordu yetişince, ona iltihak ederek onunla beraber nihaî zafere kadar harbe iştirakten ibaretti

Dirlik sahiplerinin yetkileri
Dirlik teşkilâtında hak sahiplerine “sâhib-i ard” yani toprak sahibi denirdi Bunlar, o dirliğe dahil olanlardan biri arazisini satacak olursa, bu satışta tapu memuru vazifesini görürdü Sâhib-i ard, öşrü kendisine tahsis edilen toprakları, reâyânın (bu toprakları ekip biçen halkın) vazifesini yapmadığı zaman hükümdara vekâleten onun elinden alıp, başka birisine verebilirdi

Dirliklerin çöküşü ve ilgâsı
Devlete büyük faydaları olan Dirlik Teşkilâtı, Üçüncü Sultan Mehmed Han devrinden itibaren zayıflamaya başladı Bunun sebebi, dirlik sahiplerine normal (asker) yetiştirme külfeti dışında başka mükellefiyetler yüklenmesi olmuştur Bu çok önemli müessesenin ıslahı yoluna gidilmişse de bir türlü düzeltilemedi Nihayet 1839 tarihli Tanzimat Fermanı ile bütün dirlikler kaldırıldı Bu fermanla, memur maaşlarının hazineden verileceği ilân olundu ve mevcut dirliklerin sâhib-i arzlarını mağdur etmemek için, dirliklerin hasılatı, kayd-ı hayat şartıyla, onlar lehine gelir olarak maaş şeklinde bağlandı

Daha sonra 1858 (H 1274) tarihli “Arazi Kanunu” çıkarılmıştır Bu kanundan önce, Hicrî 892 senesinde hazırlanmış olan “Hüdâvendigâr Livâsı Kanunnâmesi”, Hicrî 922 tarihli “Biga Livâsı Kanunu”, Hicrî 935’te hazırlanmış olan “Aydın Livâsı Kanunu” ve Hicrî 935 senesinde yürürlüğe konulan “Kütahya Livâsı Kanunu” vardı

1858 tarihli Arazi Kanunnamesi hazırlanırken, 1849 tarihli Ahkâm-ı Mer’iyyeden oldukça istifade edilmiştir 1858 tarihli Arazi Kanunnâmesi, Osmanlı Devleti dönemindeki beş sınıf toprak rejimini aynen almıştır Bunlar; mülk topraklar, mîrî topraklar, vakıf topraklar, metruk (terkedilmiş) topraklar ve ölü topraklardır

1858 Arazi Kanunnâmesi’nin yanında daha sonra birçok kanun çıkarılmıştır Bu kanunlar doğrudan doğruya toprak kanunu sayılmamakla beraber, toprak konusuna ilişkin bazı hükümler ihtiva ediyorlardıforumsinsinet

Osmanlıda Toprak İdaresi
Arazinin Bölünmesi: Osmanlida toprağın bölünmesine ilişkin meseleleri düzenleyen kurallar ancak belirli olaylara çözüm şekli getiren fetvalarda ortaya konuluyorduBunların en tanınmışları şeyhülİslam Ebussuud Efendi tarafından hazırlanan Maruzatı Ebussudda yer alır1858 tarihli arazi kanunu Osmanlı Devletinde daha önce uygulanmakta olan toprak türlerini bir sistem halinde düzenlemiştiBuna göre topraklar bağlı olduğu hukuki rejim ve statüsüne göre 5 kısma ayrılırdı Genellikle Osmanlı Tarihiyle ilgili eserlerde bu toprakların 3e ayrıldığı görülür(Öşri,Haraci ve miri) Mali,iktisadi, ve sosyal ilişkiler yönünden elverişli sayılabilecek bu sınıflandırma mülkiyet tasarruf ve topraktan yararlanma şekilleri bakımından eksik kalmaktadırArazinin hukuki yönü bakımından topraklar şu bölümlere ayrılıyordu

-Mülk Topraklar
-Metruk Topraklar
-Ölü Topraklar
-Vakıf Topraklar
-Miri Topraklar

Mülk Topraklar: Mülkiyet suretiyle tasarruf edilirdiArazi sahipleri topraklarını hiçbir izne bağlı olmadan diledikleri gibi kullanabilirdiMülk topraklar dört çeşittir:

Arazii Öşriyye: Yeni fethedilen bir ülkenin halkı müslümansa ya da bu yere müslümanlar yerleştirilirse böyle yerler öşri arazi olarak kabul edilirdi

Arazii Haraciyye: Harac-ı Muvazzaf ve Harac-ı Mukasseme adıyla ıkı ceşit vergı toplanırdı Öşri ve haraci arazi sahibi olanlar eğer vasiyet vermeden ölürlerse araziye devlet el koyardı

Daha önce devlet malı olan toprakların hazine ihtiyacı ya da gelirlerinin giderlerini karşılayamaması durumunda mülkiyet ve tasarrufunun şahıslara devredildigi araziler

Köy ve kasaba sınırları içinde bulunan arsalara,oturulan yerlerin tamamlayıcısı sayılan yarım dönüm kadar olan arsalar

Metruk Topraklar: Kullanma ve yararlanma hakkı kamuya bırakılan topraklarBu tür araziler ikiye ayrılırdı

Genel yollar, pazarlar, panayırlar, namazgah, iskele
Bir veya birkaç köyle kasaba halkının yararlanmasına ayrılan mera,yaylak ve kışlaklar

Ölü Topraklar: Kasaba ve köylerden yarım saat uzaklıkta zıraata elverişsiz topraklardıOsmanlı hukukuna göre ölü toprakların tarıma elverişli hale getirilmesi izne bağlıydı Kanunlar bu imkanı herkese tanıyordu

Vakıf Topraklar: Vakıf mahiyetindeydi ve tarım yönünden büyük önem taşıyorduYolların köprülerin meydanların okulların ve çeşmelerin yapım ve narım görevlerinin maddi külfetini üslenirlerdiVakıflar ikiye ayrılırdı:
Doğrudan doğruya aynlarından yararlanılan vakıflar
Yanlız sağladıkları gelirlerden faydalanılanlar
Vakıf idaresi sadece vakfın mülkiyetine sahiptiBu tür vakıfları kiralayanlar ölünce yararlanma hakkı mirasçılarına geçebiliyordu

Miri Topraklar: Osmanlıda ziraat yapılan toprağın büyük bir kısmını kapsıyorduBu topraklarda mülkiyet devlette kalır, geniş ölçüde yararlanma hakkı ve tasarruf hakları da kişilere ait olurdu Osmanlılar ele geçirdikleri yerleri düzenli bir şekilde kayda alırlardıBu kayıtları nişancı adlı görevli yapardıBu tespiti yapılan araziler bir çok bölüme ayrılıyorduBunların büyük parçalar halinde olanları şunlardı:

Havası Hümayun: Devlet hissesi olarak ayrılan ve geliri direk hazineye ait olan araziler

Has: Devletin yüksek memurları için ayrılırdıBunların gelirleri 100 000 akçenin üstündeydi

Paşmaklık: Geliri padişahın annesi kız kardeşi ve zevcelerine ayrılan araziydi

Malikhane Arazi: Kişiye hayatı boyunca işletmek için verilirdiFakat satamaz ve miras bırakamazdı

Vakıf Arazi: Geliri kamu yararına olan arazidir

Arpalık Arazi: Yüksek rütbeli görevlilere çalışırken ek gelir emekli olduktan sonra da emekli aylığına benzer bir gelir oluşturması için verilen araziler

Yurtluk ve Ocaklık: Bir ülkenin fethi sırasında bazı ümeyraya yararlılıkları karşılıgında verilirdi

Zeamet: Hizmet karşılığı tasarrufu verilen arazilerdiYıllık gelirleri 20 000 ila 100 000 arasında olana denilirdi

Alıntı Yaparak Cevapla