Prof. Dr. Sinsi
|
T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük Ders Notları
T C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük
III Selim Devri Islahatları (1789-1807)
Açık düşünceli ileri görüşlü ve yenilik taraftarı bir insan olan III Selim yapılan savaşlarda yeniçerilerin yetersizliğini anlamıştır
a-III Selim yaptığı bütün ıslahatlara Nizam-ı Cedit (Yeni düzen) denir Nizam-ı Cedit aynı zamanda kurulan ocağında adıdır
b-Bu ocağın masraflarını karşılamak üzere İrad-ı Cedit adında bir hazine kuruldu
c-Ocağın eğitimi için Fransa’dan subaylar getirildi Selimiye kışlası kuruldu
d-Dış siyasete önem verildi Sürekli büyükelçilikler açıldı
e-Yabancı dil öğrenimine ve kültür hareketlerine önem verildi
Islahatları bazı çevrelerce iyi karşılanmayan III Selim, Kabakçı Mustafa İsyanı sonunda tahttan indirildi (1807) IV Mustafa padişah oldu
II Mahmut Devri Islahatları
Alemdar Mustafa Paşa, Anadolu ve Rumeli’de devlet aleyhine güç ve saygınlık kazanan Ayanları İstanbul’a çağırarak 1808’te Senedi İttifak sözleşmesini imzalamıştır Bu senet uygulanamamıştır
Asker alanda Nizam-ı Cedit yerine Sekban-ı Cedit ordusunu kurdu
II Mahmut Eşkinci Ocağını kurdu Yine yeniçeriler isyan edince halkın ve ulema sınıfının da desteğiyle yayınlanan bir hattı hümayunla tüm ülkede Yeniçeri Ocağını kaldırdı (1926)
Dönemin ıslahatları:
1-Asakir-i Mansure-i Muhammediye adında yeni bir ordu kurdu
2-Sadece Deniz Mühendishanesi mezunlarının kaptan olması kararlaştırıldı
3-Divan örgütü kaldırılarak bakanlıklar kuruldu
4-Müsadere sistemi kaldırıldı
5-Posta ve karantina örgütü kuruldu
6-Askeri amaçlı ilk nüfus sayımı yapıldı
7-Memurlar için kıyafet zorunluluğu getirildi
8-Padişah portreleri devlet dairelerine asılmaya başlandı
9-Medreselerin yanında çağdaş eğitim veren okullar açıldı İlköğretim zorunlu oldu Rüştüye (ortaokul) gibi orta dereceli okullar açıldı
10-Memur yetiştirmek amacıyla Mekteb-i Maarif-i Adliye, Harp okulu, Tıp okulu gibi okullar açıldı
11-1821’de Tercüme odası adı ile ilk yabancı dil okulu açıldı
12-Eğitim amacıyla Avrupa’ya ilk kez öğrenci gönderildi
13-İlk resmi gazete Takvim-i Vakayi çıkarıldı
14-Çuha fabrikası kurulmaya çalışıldı
15-II Mahmut ülkeyi tanımak amacıyla yurt gezisine çıkan ilk padişahtır
Tanzimat Devri (1839-1876)
a-Tanzimat Fermanı 1839:
II Mahmut’un yerine geçen Abdülmecit de reform yanlısı idi bu nedenle devleti kurtarmak, batı desteğini sağlamak amacıyla Mustafa Reşit Paşa tarafından hazırlanan reform programını kabul etti Fermana göre:
1-Müslüman ve Hristiyan tüm Osmanlı halkının ırz, namus, can, mal özgürlüğüne kavuşması
2-Vergilerin herkesin gelirine göre alınması
3-Mahkemelerin açık olması
4-Rüşvet ve iltimasın kaldırılması
5-Askerlik işlerinin bir düzene konulması ve askere alma, bırakılmanın sağlam bir esasa alınması
6-Herkesin mal ve mülk sahibi olabilmesi ve mirasçılarına bırakabilmesi
Önemi:
1-Kişi ve devlet hakları karşılıklı olarak düzenlenmiştir
2-İlk kez padişah gücü üzerinde kanun gücü egemen olmuş, padişahın yetkiler sınırlandırılmıştır
Not: Bu özelliklerle ferman anayasal nitelik kazanmıştır
3-Azınlıklar hukuksal olarak müslüman halka eşit hale getirilmiştir
4-Azınlıkların askere alınması öngörülmüş askerlik bir vatan görevi haline getirilmiştir
b-Islahat Fermanı 1856:
Tanzimat Fermanından farklı yönü yalnızca azınlıklar için bazı haklar öngörmesidir Tanzimat fermanını tamamlayan bir fermandır
1-Azınlıkları küçük düşürücü sözcüklerin kullanılmaması
2-Yabancı uyrukluların mal ve mülk sahibi olabilmeleri (Vergilerini ödemek koşuluyla)
3-Azınlıkların da devlet memuru olabilmeleri ve her çeşit okula girebilmeleri
4-Mahkemelerin açık olması herkesin kendi dininde yemin edebilmesi
5-Askerlik için bedel sisteminin kabul edilmesi
6-İşkence, dayak ve angaryanın yasaklanması
7-Hristiyanlar il meclisine üye olabilecekler
8-Herkes şirket ve ticari nitelikli kurum kurabilecekti
Meşrutiyet Dönemleri
Abdülaziz, Jön Türkler (Genç Osmanlılar) tarafından 1876’da tahttan indirildi Yerine V Murat padişah oldu Meşrutiyetin ilanıyla Genç Osmanlılar;
Osmanlı Devletinin parçalanmaktan kurtulacağını,
Avrupa devletlerinin iç işlerimize karışmalarını sona ereceğini,
Azınlık isyanlarının sona ereceğine inanıyorlardı
V:Murat kısa sürede tahttan indirildi yerine II Abdülhamit tahta çıktı 1876’da Kanun-i Esasi yayınlandı Böylece; İlk kez yönetim sisteminde değişiklik oldu
XX Yüzyılın Başında Osmanlı İmparatorluğu
Birinci Dünya Savaşı öncesinde devletlerin iç ve dış politikalarına yön veren iki etken olmuştur Bunlar, Endüstri (Sanayi) Devrimi ve Fransız İhtilalidir
Endüstri inkılabı ile;
Aletin yerini makine almış, nüfus da artmıştır
Yeni birçok buluş ortaya çıkmıştır
Üretim artmaya başlamış ve insanların üretim için harcadıkları çaba azalmıştır
Üretimde makinenin kullanımı eşya fiyatlarını ucuzlatmış, fazla üretim geliri artmıştır
Büyük fabrikaların kurulması işçi sınıfının ortaya çıkmasına, işverenlerle işçiler arasında yeni sosyal ilişkilerin kurulmasına yol açmıştır
Kentler, endüstri ve ticaret merkezleri haline gelmiştir
Her milletin kendi devletini kurup kendi kendini yönetmesini öngören milliyetçilik akımı, imparatorlukların yıkılmasına sebep oldu
Dünyanın sayılı devletlerinden biri olan Osmanlı İmparatorluğu, 18 yüzyıldan itibaren üstünlüğünü kaybetmeye başladı Bunun nedenlerini şöyle özetleyebiliriz:
Avrupa devletleri, bilim ve teknikteki gelişmelerden yararlanıp askeri, ekonomik ve ticari alanlarda güç kazanırken Osmanlı Devleti bu yeniliklere yabancı kaldı
Fransız ihtilali ile ortaya çıkan milliyetçilik hareketi, Osmanlı İmparatorluğu içindeki uluslar arasında hızla yayıldı
Kapitülasyonlar, Osmanlı Devletinin denetiminden çıkınca, Avrupa Devletleri Osmanlı ülkesini açık pazar haline getirdiler
Ekonomik durumu düzeltmek için Avrupa’dan borç para alındı Gelir yaratıcı yatırımların olmaması faizlerin ödenememesine sebep oldu Alacaklı devletler Duyun-u Umumiye (Genel Borçlar) yönetimini kurdular İmparatorluğun en sağlam gelirleri olan tuz, tütün, içki, pul vb gibi gelirlere el konuldu
Not: Borçların ödenmesi I Dünya Savaşına kadar düzenli olarak sürdü Birinci Dünya Savaşına girince ödemeler durduruldu 1920’de TBMM Duyun-u Umumiye gelirlerine el koymak zorunda kaldı Konu 1923’te Lozan’da ele alındı 1928’de Duyun-u Umumiye idaresi kaldırıldı Borçlarla ilgili işlerin yönetimi Türkiye’ye bırakıldı 1954’te borçların tamamı ödendi
Osmanlı Devletinin hem askeri hem de ekonomik alanda çöküşünü önlemek için askerlik ve toplum hayatında ıslahat hareketlerine girişildi II Mahmut döneminde de bu çabalar Tanzimat ve Islahat Fermanlarıyla devam etti İstenilen sonuç alınamadı
II Meşrutiyet
Tanzimat ve Islahat fermanlarının getirdiği yenilikleri yeterli bulmayan Türk aydınlarının çabaları ile 1876’da I Meşrutiyet ilan edildi Meclis-i Mebusan toplandı Mithat Paşa ve arkadaşları tarafından tarihimizin ilk Anayasası (Kanuni Esasi) hazırlandı Böylece, mutlak hükümdarlıktan Meşrutiyete doğru bir aşama görmekteyiz
Bu Anayasa padişaha geniş yetkiler tanımış, denetim mekanizması oluşturulamamıştır
Meclis üyesi ancak padişahın onayı ile yasa önerisinde bulunabilir
Meclisçe çıkarılan yasa ancak padişahın onayı ile yürürlüğe girebilir
Halka çok az demokratik haklar sağlamasına rağmen halk yönetimde az da olsa sesini duyurabilmiştir
14 Şubat 1878’ padişah parlamentoyu dağıtmıştır Böylece, monarşik-teokratik idare yeniden gündeme geldi 1908 yılına kadar sürecek olan II Abdülhamit’in baskı (istibdat) yönetimi başlamıştır
II Abdülhamit’in baskı dönemine son vererek meşrutiyet yönetimini yeniden kurmak amacıyla kurulan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yoğun çalışmaları başladı Cemiyetin ileri gelenlerinden Niyazi Bey ve Enver Paşa ayaklanarak yönetimi tehdit ettiler Ayaklanmaların ülke çapına yayılmasından çekinen II Abdülhamit, Meclisi yeniden açarak Kanun-i Esasiye’yi yürürlüğe koydu (23 Temmuz 1908)
II Meşrutiyet, I Dünya Savaşının sonuna kadar on yıl devam etmiştir İttihat ve Terakki partisi Osmanlıcık düşüncesini terkederek Türkçülük akımını benimsemiştir
Not: I Meşrutiyet döneminde savunulan ve uygulamaya konmaya çalışılan düşünce akımı “Osmanlıcılık” tır
Hükümdarın parlamenter düzenlerde görülmeyen yetkileri kaldırılmış, Hükümet Meclisi Mebusana karşı sorumlu hale getirilmiştir Dış siyasette; Alman taraftarlığı izlenmiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nu İngiltere, Fransa ve Rusya’ya karşı korumaktadır Kaybedilen toprakları geri alma politikası güdülmüştür İttihat ve Terakki Partisi’nin bu politikası Osmanlı Devletini 20 yy başlarında üç büyük savaşa sürüklemiştir
31 Mart Olayı (13 Nisan 1909)
Osmanlı Devletinde mevcut yönetimi ve anayasal düzeni yıkmaya yönelik ilk isyan hareketidir
Meşrutiyet yönetimine karşı olanlar teşkilatlanıyorlardı Bunların başında gelen Ahrar Örgütünün liderinin İstanbul’da öldürülmesi üzerine Derviş Vahdet adında bir gazeteci meşrutiyet yönetimini yıkmaya yönelik bir ayaklanma başlattı Yönetim eleştirildi İttihat ve Terakki yöneticileri yönetime tam egemen olamamışlar, mecliste karışıklar başlamıştır Tarihimizde bu gericilik olayına “31 Mart Vakası” denir Selanik ve Edirne’de bulunan kuvvetlerden “Hareket Ordusu” adında bir ordu oluşturuldu Mahmut Şevket Paşa komutasındaki bu ordunun Kurmaybaşkanı Mustafa Kemal idi Ordu İstanbul’a gelerek ayaklanmayı bastırdı
II Abdülhamit tahttan indirilip V Mehmet Reşat padişah ilan edildi Ülkedeki iç karışıklıklardan diğer devletler yararlandılar
Avusturya-Macaristan, Bosna-Hersek’i topraklarına kattı (1908)
Bulgarlar bağımsızlıklarını ilan ederek Osmanlı Devletinden ayrıldılar Bulgaristan Krallığını kurdular (1908)
Girit Rumları ayaklandılar (1908)
Trablusgarp Savaşı (1911-1912)
Osmanlı Devletinin Kuzey Afrika’da bulunan Cezayir ve Tunus vilayetleri Fransa tarafından işgal edilmişti Mısır İngiltere’nin kontrolündeydi Milliyetçilik hareketlerinin etkisiyle 1870’de birliğini tamamlayan İtalya sömürgeleşmeye yöneldi Gelişen sanayisi için hammadde ve pazar kaynağı aramaya başladı Habeşistan’a karşı yaptığı savaşta başarısız oldu Başarısızlığını kapatmak için İtalya’ya yakın olan Trablusgarp’ı ele geçirmek istedi Osmanlı yönetimi zayıf ve ekonomik durumu bozuktu İtalya hiçbir gerekçe göstermeden Trablusgarp ve Bingazi’yi istemiştir; istekleri kabul edilmeyince Trablusgarp’ı işgale başlamışlardır
Trablusgarp halkını örgütlemek ve direnişi artırmak amacıyla Mustafa Kemal ve Enver Paşa’nın da içinde bulunduğu bazı subaylar bölgeye gönderilmiştir Mustafa Kemal, Derne ve Tobruk’ta ilk askeri başarılarını elde etmiş, İtalyanların bölgeyi işgalini engellemiştir İtalyanlar işgali çabuklaştırmak için Oniki adayı işgal etmişler Çanakkale Boğazını ablukaya almışlardır
Balkan Savaşlarının başlaması ve Osmanlı Devletinin barış istemesi üzerine, İtalyanlarla Uşi Antlaşması yapıldı (1912)
Kuzey Afrika’daki son toprağımız olan Trablusgarp ve Bingazi İtalya’ya bırakıldı
Oniki Ada; Balkan Savaşlarının sonuna kadar geçici kaydıyla İtalyanlara bırakılmıştır Balkan savaşlarından sonran Oniki adayı terketmeyen İtalyanlar, II Dünya Savaşını yitirdikleri için bu adaları Yunanistan’a verdiler (1947)
Not: Oniki adanın kaybedilmesi ile Ege’deki Türk egemenliği sarsılmaya başladı Avrupa ve Balkan devletlerince Osmanlı Devletinin ne kadar güçsüz olduğu anlaşılmıştır
Mustafa Kemal Trablusgarp’taki başarılarından dolayı Binbaşı rütbesini aldı
Balkan Savaşları (1912-1913)
Osmanlı topraklarında başlayan milliyetçilik hareketlerini Rusya’nın desteklemesi Slavcılık ve Ortodoksları koruma politikası Balkan uluslarını kışkırtması
Almanya’nın 1871’de birliğini sağlayarak Osmanlı Devletine yaklaşmasından rahatsız olan İngiltere’nin Rusya ile yakınlaşma politikası İngiltere, Rusya ile Tallin (Reval-1908) de gizli bir anlaşma yaparak Rusya’yı İstanbul ve Boğazlar üzerinde serbest bıraktı
Osmanlı Devletinin Balkanlardaki varlığına son vermek isteyen Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ, Rusya’nın aracılığıyla aralarında anlaşarak Türkleri Balkanlardan atmak istediler Trablusgarp savaşı da onları cesaretlendirdi Balkan ulusları Osmanlı Devletinden Makedonya’da ıslahat yapmasını istediler Bu istekleri reddedilince savaş ilan ettiler
I Balkan Savaşı (1912)
Deneyimli subay ve askerlerin terhis edilmesi, parti çekişmeleri nedeniyle komutanlar arasındaki anlaşmazlıklar, silah, yiyecek, araç-gereç gibi konularda eksikliklerin olması Osmanlı ordusunun cephelerde yenilmesine neden oldu
Bulgarlar Çatalca’ya kadar gelerek İstanbul’u tehdit etmeye başladılar Sırp, Karadağ ve Yunanlılar Makedonya’yı tamamen işgal ettiler Durumdan yararlanan Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti Yunanlılar İmroz (Gökçeada) ve Bozcaada dışındaki adaları işgal etti
Aralık 1912’de Balkan Yarımadasının yeni siyasal haritası belirlenmek üzere Londra konferansı toplandı Konferans sonunda Balkan devletleriyle Osmanlı Devleti arasında Londra Antlaşması imzalandı
Midye-Enez çizgisinin batısındaki bütün Balkan toprakları kaybedildi Midye-Enez çizgisi Osmanlı Devletiyle Bulgaristan arasında sınır kabul edildi
İmroz ve Bozcaada dışında kalan tüm Ege adaları Yunanistan’a verildi
Not: Londra konferansı sürerken İstanbul’da İttihat ve Terakki Partisi yöneticileri tarafından bir hükümet darbesi düzenlendi Bab-ı Ali Baskını verilen bu olayda Kamil Paşa hükümeti düşürülerek Mahmut Şevket Paşanın hükümet kurması sağlandı
I Balkan Savaşı Avrupa ve Ege’deki Osmanlı varlığını tamamen sona erdirmiştir
II Balkan Savaşı (1913)
Bulgaristan’ın daha fazla toprak almasını kabul etmeyen Yunanistan, Karadağ, Sırbistan ve I Balkan Savaşına katılmayan Romanya birleşerek Bulgaristan’a karşı savaş açtılar Bulgarların üst üste yenilmesi, Doğu Trakyadaki birliklerini batıya kaydırmasından faydalanan Osmanlı Ordusu Midye-Enez çizgisini aşarak Edirne ve Kırklareli’ni geri aldı Bulgarların barış istemesi üzerine 1913’te İstanbul Antlaşması yapıldı
Edirne, Kırklareli, Dimetoka Osmanlı Devletine geri verildi Batı Trakya ve Dedeağaç Bulgaristan’da kaldı
Yunanistan’la Atina Antlaşması yapıldı (1913)
Girit ve Ege adaları Yunanistan’a verildi Yunanistan’da kalan Türklerin durumu da düzenlendi
Not: Balkan Devletleri Bükreş Antlaşması (1913) ile Bulgaristan’dan aldıkları toprakları paylaşmışlardır
Sırbistan ve Karadağ’ın Osmanlı Devletiyle sınırı kalmadığı için antlaşma imzalanmamıştır
Batı Trakya, tüm Makedonya, Arnavutluk, Ege adaları kaybedilmiş Osmanlı Devletinin Avrupa’daki varlığı Doğu Trakya ile sınırlandırılmıştır
İttihat ve Terakki yöneticileri birçok alanda yeniliklere girişmiş, orduya yeni bir düzen verilmiş, ordu gençleştirilmiştir Orduyu modernize etmek için Almanlarla işbirliğine girişilmiş bu yakınlaşma Osmanlı Devletinin I Dünya savaşına girmesine neden olmuştur
Birinci Dünya Savaşı (1914-1918)
1-Birinci Dünya Savaşının Sebepleri ve Savaşın Gelişmesi
19 yy içinde Avrupa’da sanayileşme hız kazandı Bunun sonucu olarak gelişen, genişleyen sömürgecilik anlayışı diğer kıtaları da etkisi altına aldı Devletlerin çıkar çatışmaları, karşılıklı ekonomik rekabete dönüştü
Siyasi birliklerini tamamlayan Almanya ve İtalya, 19 yüzyılın sonlarına doğru kuvvetli birer devlet haline geldiler Almanya sanayide hızla gelişti Hammadde ihtiyacını karşılamak için sömürgeciliğe önem verdi, dünya pazarlarının bir bölümünü ele geçirdi Almanya’nın deniz ticaret filosu önem kazandı Deniz ticaret filosunu korumak ve sömürgelerini elde tutmak için deniz kuvvetlerini güçlendirdi Bu durum İngiltere’yi telaşlandırdı İngiltere ve Almanya arasında rekabet doğdu
Çıkar çatışmaları, Avrupa devletlerinin kendi aralarında bloklaşmalarına sebep oldu 1883’te Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğunu, İtalya “üçlü ittifak” devletlerini oluşturdular 1907’de buna karşılık İngiltere, Rusya, Fransa “üçlü itilaf” devletlerini oluşturdular
1914 Haziran ayı sonlarında Saraybosna’yı ziyaret eden Avusturya-Macaristan veliahdı bir Sırp milliyetçi tarafından öldürüldü Bu olay savaşın başlamasına bahane oldu Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Sırbistan’a savaş ilan etti Böylece Birinci Dünya Savaşı başlamış oldu
Rusya, Sırbistan’ın yanında yeraldı Fransa Rusya’yı destekledi Almanlar Fransa ve Rusya’ya savaş açtı İngiltere de imzaladığı anlaşma gereğince Fransa ve Rusya’nın yanında savaşa katıldı Bir süre tarafsız kalan İtalya, batı ve güney Anadolu kıyılarının kendisine verileceği vaadedildiği için İtilaf Devletleri yanında yeraldı
Savaşın Avrupa’da başlaması uzak doğuya olan ilgiyi azalttı Japonya Almanya’nın sömürgelerine saldırınca o da savaşa girmiş oldu Savaş devam ederken değişik zamanlarda Romanya, Yunanistan, Portekiz, Brezilya, ABD de itilaf (anlaşma) devletleri yanında savaşa katıldılar
I Dünya Savaşına Katılan Devletler
Avusturya, Sırbistan: 28 Temmuz 1914
Almanya, Rusya: 1 Ağustos 1914
Fransa, Belçika: 3 Ağustos 1914
İngiltere: 5 Ağustos 1914
Karadağ: Sırbistan’la birlikte savaşa girdiği kabul edilir
Japonya: 23 Ağustos 1914
Osmanlı İmparatorluğu: 11 Kasım 1914
İtalya: 24 Mayıs 1915
Bulgaristan: 14 Ekim 1915
Romanya: 28 Ağustos 1916
ABD: 6 Nisan 1917
Yunanistan: 26 Haziran 1917
Bunun yanı sıra İsviçre, İsveç, Norveç, Danimarka ve İspanya gibi Avrupa Devletleri I Dünya savaşında tarafsız kaldılar
Osmanlı Devletinin I Dünya Savaşına Girmesi
Trablusgarp ve Balkan savaşlarından yeni çıkan Osmanlı Devleti başlangıçta tarafsız kaldı, savaşa katılmadı Ekonomi zayıf, halk yorgun idi Bazı devlet adamlarına göre savaşa girmeyip tarafsız kalmak en güvenilir yoldu
İtilaf (anlaşma) devletleri, Osmanlı Devletinin tarafsız kalmasını istiyordu
Nedeni;
Osmanlı Devleti savaşa katılmasa İngiltere’nin uzak doğuya giden yolu güvenlik altında olacak ve yeni cepheler açılmayacaktı İtilaf devletleri Osmanlı Devletine kapitülasyonları kaldırabileceklerini söylediler
Almanya ise Osmanlı Devletinin kendi yanında savaşa girmesini istiyordu Çünkü Osmanlı Devleti;
Rusya’yı üzerine çekerek Doğu Avrupa cephelerinin ferahlamasına yardım edecekti
Süveyş kanalının denetimini ele geçirirse, İngiltere sömürgelerine giden yol kapanmış olacaktı
Anlaşma (itilaf) devletlerini İran ve Irak petrollerinden yoksun bırakacaktı
Halifelik nüfuzundan yararlanarak İngiliz sömürgelerindeki müslümanları da etkileyecekti
İktidarda bulunan İttihat ve Terakki partisinin ileri gelenlerinden Enver Paşa Alman taraftarı idi Almanya savaşı kazanacak Osmanlı Devleti de son zamanlarda kaybettiği toprakları geri alabilecekti Enver Paşa ve arkadaşları bu düşüncelerle Almanya ile bir antlaşma yaptılar Akdeniz’de İngiliz donanmasından kaçan Goben ve Breslav isimli Alman savaş gemileri Osmanlı Devletine sığındılar Osmanlı Devleti tarafından savaş gemilerine Yavuz ve Midilli adı verildi Gemiler Karadeniz’e çıkıp Rus limanlarını topa tuttular Bunun üzerine İtilaf devletleri Osmanlı Devletine savaş açtı Osmanlı Devleti, I Dünya savaşına girmiş oldu (1914)
|