08-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
**Adı Duyulmamış Çiçekler**
**Adı duyulmamış çiçekler**
Bir şiir yazılsın sayfalara
Farklı olsun
Kelimeleri, hayalleri
Bir başka dünyaya
Sarsın, götürsün
Sızsın yüreğimin derinlerine
Tazelesin umut çiçeklerini
Defnetsin kapkara renkleri
Büyütsün gönlümde
Adı duyulmamış çiçekleri
Gözyaşları inci saçsın
Kelimeleri harf harf
Melekleri yumuşatsın
Bir şiir yazılsın sayfalara
Dünya sarılsın cana
Hayallerinin farkıyla
Zarif üslubuyla
Can katsın cana
Farklı olsun ki
Gerdanlık yapayım boynuma
Veda ediyorum, hiç duyulmamış küfürlerle!
veda ediyorum
yıldız düşmeyen zeytin kokulu gecelere
zifiri karanlık sarılı
yolunu kaybetmiş talihsiz ay dedeye 
acımadan toprağa saplanmış diğren misali
yapışıyorum
küf kokulu kavak dalına
uzanıp gidiyorum birlikte
veda ediyorum
daha dün tohumlandığım
kırılgan köklerime 
onluk çivilerle çakılıyor dört bir yanım
acıyor kazınmış budaklarım
hızar gürültüsünde çalınıyor şarkılarım
yontuluyorum
maharetli bir marangoz çırağının ellerinde
mengeneyle sıkılıyorum 
veda ediyorum
çekiç gürültüleri arasında
sırtıma vurulan ah dolu darbelere 
çarpışıyor birbiriyle bulutlarım
dağılıyor gökyüzünde damlalarım
terkedilmiş sevgilinin saçlarını ıslatıyorum
siliniyorum
elinin tersiyle fırlatılıp atılıyorum
veda ediyorum
gök gürültüleri sonrasında
kopan kızılca kıyametin tam ortasında 
iki el arasında rahmetle yerimi alıyorum
merhametle sıvazlanıyor yüzüm
üstüme atılan tonlarca toprak altında
titriyorum
umutsuz bakışlarıma
son bir duayla yalvarıyorum
veda ediyorum
gözlerinden yansıyan ay ışığında
söyleyecek tek bir söz bulamıyorum 
veda ediyorum
dilime doladığım hiç duyulmamış küfürlerle 
lambaları sönmüş sokak başlarında
bağıra çağıra beddua ediyorum 
Duyulmamış zamanlarda kalanlar için
Sevmeyenler size bir kor olsun 
Benimde yarım kalmış bu yürek eserlerim
Dilerim
Aysız gecelerde yaksın sizi
İçinizde sönsün, mutluluk ışıkları
Dilerim kan olsun döktüğünüz yaşlar
Ben öğrettim asırlar nasıl sayılır
Zamanın arta kalmış çocuklarına
Bendedir her kelimenin sırrı
Bendedir dinmeyen deli fırtına
Şarkılar benim
O aydınlık günlerden kalmadır bu vaveyla
Benden öğrendi uzak diyarlar,
Beklemeyi milyon kez, derin kuyuda
Hüzün benim failim
Kalbimden bıçakladı
Akmadı tek damla
Bu deli sevda
Göğü ben,
Resimleri ben yaktım
İsa’yı çarmıhta,
Yusuf’u kuyuda unuttum
Meryem’in ak saçıydım
Rüzgarlarda savrulan
Bir uzak esintiydim,
Dağ eteğinde solunan
Tanrı’nın uzun bacaklı yaramazıydım
Süleyman’ı incittim
Elimdedir mührü eşyanın
Eşyalar içinde yalnız kalan adamların
Camlarına vurdum ellerini Yakub’un
Yüzünün mahyasını dilencilere sattım
Bir ormana kapattım benliğin yüreğini
Asılsız kadınlar kaldı beride
Minareler uzun gölgesi kısa adamlar geçer,
Medeniyet denen tortu üstünde
Duyulmamış Arzular
Sen keyfince gez dolaş, gam keder benim olsun,
Benim olsun yağmurlar, gülen gün senin olsun,
En yırtıcı azaba uğrayan tenim olsun,
Bana en güzel dua tatlı sözlerin olsun
Tatlı sözlerin olsun, her gecede yoldaşım,
Bırak seninle girsin her belaya bu başım,
Karanlık yağdığında gecelerde sırdaşım,
Melül melül bakışan tatlı gözlerin olsun
ADI DUYULMAMIŞ BİR ŞAİRİM  
adı duyulmamış bir şairim
henüz körpecik mısrayım
sözcükler arasında
hece hece çırpınışlarla
yarınlara kalırken  
dizelerim henüz çocuk
yüreğim zaten minnacık  
bir kızı sevmeden önce de
ve sonra da şiir yazardım
yazardım
çünkü
ruhum uygundu bu iklime
kalbim müsaitti bu yolculuğa  
adı duyulmamış bir şairim
ama şiarım
ama ilhamlarım duyguları konuşur
kelimlerim maviyi,
renklerim ise kırmızıyı  
|
|
|