08-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yalnızca Bir Kırıntıydın, İçime İlk Düştüğünde
Yalnızca bir kırıntıydı, içime düştüğünde Bilmediğim bir neden beni alıp götürdüğünde o yerlere, o çocuk beni beklemekteydi Rüzgarlı bir geceydi Birilerinin bizim peşimizde olduğu belliydi O karanlık dünyada tek rehberim o çocuğun eliydi

Ne kadar yaşamışım, ne kadar yaşlanmıştım? Kim ile dost olmuş, kim ile kavga yapmıştım? Şimdi geriye kalan tanımadığım bu tendi Keder ve budalalıktan başka yaşamımın anlamı var mıydı? Tek verebileceğim cevap, şarkılarımı mırıldanmaktı: yaşananları anlamak, anlamak ve anlatmak  Kim için? Karanlık, rüzgar ve bu çocuk
"Hey! Kimsin sen?"
Durduk
"Tanımadığın zamanlardan bir çocuk "
"Öyleyse neden ben?!"
"Dön arkana bak, ordasın sen "
Döndüm Yalnızca zifiri bir karanlık
Biliyordum, ben kederimin budalasıydım Biliyordum, ben artık yalnızca bu küçük eldim Şarkılarımı söyledim yeniden; anılarımı mırıldandım onun için Çok adımlar attık  Sonra durduk birden Bir kayaya yasladı beni:
"İşte geçmişini ve kederini kaybettiğin yer burası Burada, bu kayanın eşiğinde başlayacak yeniden senin yaşamın Bundan böyle sırrın bu olacak "
Elimi gezdirdim Elimi yüzüme sürdüm Gözyaşlarımı tutamadım Rüzgar durmuştu artık, su sesleri duyuyordum
Yalnızca bir kırıntıydın, içime ilk düştüğünde
Vakitsiz bir anda  
Bilmediğim bir neden beni alıp
Götürdüğünde o yerlere
Keder ve budalalıktan başka
Yaşamın bir anlamı var mıydı?
Aradığım aşkı bulduysam, sendedir
Ya bu benim içimde dolaşan da kimdir?
Ya bu benim içimde mekan tutan da kimdir?
Adem evvelinden beri
Bir yanımız noksandır, neylersin  
Beni bu alemde divane gibi gezdiren
Sen değil misin?
Geriye kalan yalnızca tanımadığım bu tendir
Aradığım aşkı bulduysam, sendedir
Ya bu benim içimde dolaşan da kimdir?
Ya bu benim içimde mekan tutan da kimdir?
|
|
|