08-26-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gül Tenini Üşütmüş
Gül tenini üşütmüş,
Yanılmıyorsam! Yazı geri istiyor
Güzellik fenomeni si, buz kristallerinde
Ay düşmüş yüreğinin içine ,
Şimdi, melek olmak istiyor ,
*
Dündü, kuzey yarım küreye bakarken
Gözlerim, yıldızların kıvılcımlarını kırptı
Ant olsun , Seni hatırladım, kuzu kuzu
Kırmızı titredi ve nurun bana göz kırptı
*
Şöyle bir misal getirip hayallerimizde
Cenneti yeniden kuralım mı dersin! 
Sen bana huri be sana gılman ,
Nefes almadan bozulmasın diye ,
Öylece duralım! Duralım mı dersin?
*
Gece yürüyüşümü bu bedensizliğe sürünüşüm
Sür manşet nefretine duçar olmuş, sefil görünüşüm
Ya yeni diriliyorum, yada yıl dönümüdür çoktan ölmüşüm
Halbuki, ben seni bebek tebessümlerinde görmüştüm ,
*
Ben seni bir fırıldağın pervanesinde de görmüştüm
Saçlarını sıfırdan alarak çaresizliğe tuzak kurmuştun
Makberin soğukluğundan sineni çekmek isterken
Sen naçiz edanla, gönlüme gürzünü vurmuştun ,
*
Öç alan ızdıraplardan boğulmaya ramaktı
Çiçekleri dikenlerle derleyip, başına taç edip taktı
Hani demiştim! Nigar, vakit uyanık olma vakti
O bir hışımla, bütün gemileri yakmaya kalktı
*
Sen yine umutları bin parçaya bölmüştün
Oysa, imdadıma yetişen masum gülüştün
Azarlanmışlığımla, ellerimi Yaratana açtığımda
Sonra yine , Sen avuçlarıma düştün 
*
Ne kadar kanamışım meğer ,
Ucunu bağlamadığın sargılarımla
İrdelenmiş beklemeleri yaşarken
Sen yoktun, yokken bile ,
Hep seninle kalmışım
|
|
|