Konu
:
Bu Gece Kendimden Geçtiğim Kadarım..
Yalnız Mesajı Göster
Bu Gece Kendimden Geçtiğim Kadarım..
08-26-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Bu Gece Kendimden Geçtiğim Kadarım..
Bu gece kendimden geçtiğim kadarım
Hazırdım aslında ama açmak için zamanını bekleyen çiçeklere özenmiş küçük bir yürek taşıyordum göğüs kafesimde
Biriktirdiğim iyiliklerimi bedelsiz veriyorum şimdi köşedeki eskiciye
Deri kaplı bir defterin sararmış sayfaları kadar toza bulanmış gibiyim üzerimde eskimiş satırlardan aşk mektupları
Şaire özenip artık demir almak günü gelmiştir diyorum kendime usul usul yol alıyorum
Yaptığım hiçbir yolculuğa benzemeyecek bu hissediyorum
Aşka gitmişliğim çoktur gidip gidip kapıda kalışlarımı okudunuz defalarca parmak uçlarımdan
Ey yâr
!
Ne zaman sana gitmeye kalksam bütün yollarım sokağına çıkıyordu gitmek denildiğinde bildiğim tek adres kapın oluyorsa bundandır
Şimdi kapılarına astığım bütün mevsimleri doldurup ceplerime kendime gidiyorum haber vermeden kimselere
Azık ediyorum kendime satırlarımı bütün cevapları ve bütün soruları
Altına imzalar attığım mağlubiyetlerimi iliştirip dudaklarımın kenarına gamzeme komşu yapıyorum
Kadınımm bu gece kendime kalıyorum
Hayallerini toplayıp alt alta yoktan var etmelerimi izledim gecelerce
Hani bazen sigaramın dumanıydın nefes nefes içime çektiğim bazen bir mumun alevi oluyordun soluksuz seyrettiğim
Bilirsin yokluğun daha tanıdıktır suretinden ama şikayet etmedim Tanrı saklasın beterinden
!
Bu gece yokluğunu bırakıp avuçlarına elimde kaldığın kadarı ile gidiyorum kendimi bulmaya
Ey hayat
! Söyle hükmün nereye kadar
?
Gül dedin güllere inanıp sensiz nefes aldım
Bırak dedin azad ettim kanayan yanlarımı
Özgürlük onlarında hakkı
Gidene dön demek düşmedi dilimden duran olmadı
Dur dedin döndüm durdum sebep sormadan
Şimdi içimde bir gemi her yer biraz mavi
Aynaya baktığım zaman ne kusur kalıyor ne de gecenin rengi
Madem ki zaman karaya vurma vaktidir gitmeden sana çıkıyor yollarım bu gece
Hadi ben denizinde bir balığım
Çekinme güzelim rastgele
Hayattan sana kadardır yollarım
Her durağında biraz hüzün biraz ümit ekleyip sana teşekküre geldi mısralarım
Şimdi ister al koynuna ister beklet kapında
Ben senden habersiz büyüttüm içimde sana dair senden kalan ne varsa
Çok değil bir kaç dakika sonra düşerim sayfana
Biriktirdiğim tüm mısraların gizli öznesine methiyeler düzerim satır aralarımda
Hangi virgül hangi nokta sanadır hangisi senden kalmadır umursamadan
Ey yâr
!
Git dediğinde gider mi sanırsın benden bu sevda
Ben ki yüzünü gözüme nefesini nefesime kazımışım
Geçip bütün renklerin cümbüşünden ıssız bir mavinin serinliğinde ıslanmışım
Sorma sakın hiçbir yakamoz senin mavine yakıştığı kadar yakışmadı hiçbir maviye
Hiçbir gece sana kaldığım gecelerin yerini tutmadı o ıssız sahilde
Seni düşünüp içtiğim sigaranın yerini alamadı nefes diye içime çektiklerimin hiçbiri
Şimdi sus sakın konuşma
Bana gitmekten söz etme gidip dönememeyi çıkar aklından
Beni çıkarıp yerime koyduğun hangi hayat sarar seni hangisi tutar yerimi
Söyle hangisi görür gördüklerimi
Gelemem diyorsun inanmak istemiyorum
Gelmeyeceğini düşündükçe kendime sığmıyorum
Yürek çok geliyor bedene ruh uzun zamandır terk-i diyarda
Ey yâr
!
Adın çoktur anlamın tek
Seviyorum seveceğim demiştim sonsuza dek
Şimdi ne zaman gitmekten söz etsen bunlar gelsin aklına tek tek
Adımladığın yolların yolum olsun bilmeyerek öylece adres sorar gibi gel bana
Biraz mahçup biraz utangaç mesela
Elinde benden bir iki mısra kime sorsan söyler nasıl olsa
Bıraktığın adam bıraktığın kumsalda
Biraz eksik biraz yarım olsa da
Gece
Bir hesaplaşmadır çoğu zaman
Gideni gelenden çok olan
Gece
Tek başınalıktır çoğu zaman
Kaybettikçe yalnızlaşan
Gece
Hayatın ta kendisidir çoğu zaman
Onunla bitip onunla başlayan
* Yazının bir kısmı MB sayfasında güzaltı'na yorum olarak yazılmıştır
Ben en lâl zamanlarımda sevdim seni
Ne zaman benden uzaklaşan bir gölge görsem eksilir tükenmez sandığım umutlarım
Her gidiş beraberinde götürür avuç dolusu zamanı her gidenin ardından küçülür insanın yaşı
Yokluk en çok solundan gelir insana en çok soluna iner apansız acılar
Dil bildiğini unutur ya hani ben en lâl zamanlarımda sevdim seni
Söylemediğim sözümdün yutkunup dudaklarımın arasından çıkaramadığım tükenmez sandığım kalemlerin yazamadığı ilk mısramdın
Şimdi seni ne kadar sevsem diyorsun ya tek söz etmeden bir romanı anlatır gibi sev beni
Sayfa sayfa işlesin sessizliğin yüreğime noktasına virgülüne dokunursam adam değilim
Gecenin karanlığında mavi mavi sev beni boğulmaktan korktuğum derin suların olsun mabedim
Kulaç kulaç sana yüzsün kendini bilmez yüzsüz sevdam ıslak dudaklarında son bulsun bu eşsiz maceram
Şimdi yazmayan kalemleri bırakıp bir kenara gözümün yaşı ile düşerim notlarımı beni ne kadar sevdiğini umursamadan göz kırpıyorum sırtındaki yakamoza
Eski bir ölüydün sanırmısın ki kışım döner yaza
Uzaklardan geliyor şehrime bu soğuk
En az ellerin kadar yabancısıyım öyle salına salına düşen kar tanelerinin
Nasıl da güzel görünüyorlar halbuki bir önceki gecenin ayazından haberleri var mı acaba ? Penceremi yalayan rüzgarın sesini duymuşlar mıdır o köpük köpük bulutların arasında ?
Ya da dudakların susup yüreklerin ezbere söylediği şarkıların hangisinden haberdar olurlar o kadar yukarda iken ?
Şimdi makamsız şarkıların öznesiz sözlerine özeniyorum
Üzerimi örten geceyi takıp koluma sensizliğe seni anlatıyorum
Kırıp dizlerimi odanın uzak köşesinde duvarlarımdaki gölgelere senli hayallerimi sunuyorum tok satıcı edası ile
Fonda yine bir gitar sesi hafızamın tozlu raflarından indirdiğim bir şarkının esiri oluyorum
Gece gibi sevsen beni diyorum farkında olmadan itiraf ediyorum en yasaklı yanlarımı
Günün hükmünü sona erdiren gece gibi düşsen üzerime
Senden öncekilerin girdabında boğulmalarımı unutup sığ sularında tadına varsam diyorum
Sırtındaki yakamozu izlesem ıslak kirpiklerinin arasındaki gözlerinden
Gece
Ne çok yakışıyor gözlerine
Ne varsa sana yakışan güzel görünüyor gözlerime
İmlasını kaybetmiş mısralarım sen okuyunca buluyor yolunu öznesiz kalmıyor hiçbir cümlem
En gizli anlamlarım açığa çıkıyor dudaklarının arasında
Sen konuşuyorsun ben çözülüyorum
Sen susuyorsun ben düğümleniyorum
Tek kaçışım mısralarım oluyor sonra alıp kalemi elime seni sana yazmaya başlıyorum yine
Gözlerine yakışan geceyi bırakıp bir kenara sırtına yakamozun düştüğü suların rengi ile yazıyorum sana
Gecenin bir yarısı mavi boncuklar dağıtıyorum her noktanın ardından
Satır başlarım şenlikli oluyor cümle adınla başladığında havada uçuşan harflerim kendiliğinden diziliyor adeta
Sevdiğin bir şarkı açıyorum sonra
Sayfamın kenarından taşıyor heyecanım
Çocuksu bir hevesle gelişlerine kuruyorum saatlerimi umulmadık zamanlarda
Yenik düştüğüm heyecanlarımı toparlayıp satır aralarında yeniden karşına çıkıyorum yalınayak öylece
Adıma inat küçük bir umuda bel bağlayıp tutunmaya çalışıyorum büyük boylu harflerime
Gidişlerini gizleyip gözlerine yakışan gecenin karanlıklarına derin bir mavinin içinden gelmelerini bekliyorum
Gel diyorum avazımın çıktığı kadar susmalarım ile
Bilirim duyarsın ne kadar uzağımda olsan bile
Küçük bir yüreği yükleyip yüzdürdüğüm kağıt gemiler gibi rüzgarın ceplerinde ulaşır sana sesim
Yollar uzar mevsimler değişir kimene
Bir ses bir soluk olur düşerim yollarına yine
Zordu kimbilir belki imkansız diyen bile olmuştu
Ama aşktı bu hamuru acı ile beraber yoğrulmuştu
Şarkıları satırları geceyi ve maviyi yükleyip heybeme sana geliyorum
İstersen sustur şarkıları satırları sil yazıldığı yerden
Geceyi sakla göğün göğsüne ve mavi sonsuza kadar görünmesin gözümüze ne çıkar
Aşktır bu aşkın tadı seninle çıkar
Yenik düşen heyecanlarımı kaldırıyorum yerinden
Unutma tek sözüne bakar
Başla dersin bıraktığın yerden başlar
Meğer ne kadar çok bırakmışsın bende kendini
!
Gece
Fonda sensizliğe inat senli bir şarkı duvarlarımda hayalinin gölgeleri
Cama vuran yağmur damlaları eşlik ediyor bu kez ay ve yıldızlar çoktan aldı yerini
Kağıdım kalemime hasret nicedir
Ne beni yazabildim sana son günlerde ne de bende ki seni
İstanbul soğuğa teslim birkaç gündür
Rüzgar şiddetleniyor ara ara bulutlar yaramaz çocuklar gibi bir orada bir burada
Yakamdan sızıyor içime yokluğunun o soğuk hali içim ürperiyor
Bir atkı bir bere çaredir diyorum ne var ne yok kuşanıyorum
Sensizlik yüreğe ağır gelir sanırdım ilk günlerde ne kadar safmışım
Sanki sadece yüreğe gizlemişim seni bir orası acır sanıyorum olmadığın anlarımda
Ey yâr
!
Adının anlamını bilemezsin kadar
İçinde gizlediğin ne varsa aldım ezbere
Ne zaman düşse gölgeler duvarlarıma başlarım gözlerim kapalı tekrarlamaya
Önce adının geçtiği şarkılar dolanır dilime sonra adının baş harflerinden kafiyesiz şiirler karalarım elime geçen kağıda deftere
Zaman bana baktığın anların toplamını ifade eder sadece
Ne gün hesaplanır sen varken ne de gece
Varsın isteyenin olsun haftalar aylar yıllar
Çağlar açılıp kapansın birer ikişer ne çıkar
Varlığın en büyük keşif kanımca varsa bir asr-ı saadet o da senin yanında
Sensizlik tuhaf şey aslında
Yokluğunda kurulan hayalleri kırılan kalemleri uzayan geceleri bir kenara bıraksak
Canımın çekilmelerini unutsam mesela yastıktaki çukuru yatağın soğukluğunu
Eksilirsin zannederdim
Baktığım her yerde gördüğüm şey yokluk olursa gidersin zamanla bitersin sanırdım
Birinin yokluğu varlığının gücü kadar yakarmış insanın canını
Ne kadar varsan o kadar yakarsın yani
Meğer ne kadar çok bırakmışsın bende kendini
!
Hayatın herkes için tüm sıradanlığı ile devam etmesini hayretle izliyorum
İstanbul sanki seni dün gece aldattığım şehir değilmiş gibi karşılıyor sabahında güneşini
Vapurlar martılar dalgalar
Hep aynı herşey aynı
Bir ben yetmiyorum kendime bir ben eksiliyorum
Giden sensin halbuki biten ben oluyorum
Ey yâr
!
Aşkının en yasak halini topladım satır aralarında
An geldi varlığın yokluğuna yenildi
Şimdi ipe sapa gelmez hallerdeyim
Dilimde sitem gözümde nem var
Tenim tenine yangınlarda
Okyanusları boşaltsalar üzerime nafile
Bilirim en kurak yerlerimde bıraktın izmaritini
Nefes gibi içime çektim senden geleni
Yaktın erittin beni
Bu gece varlığına oynadım son eli
Ne var ne yoksa koydum masaya hepsini
İster yine erit yine yak beni
Ama bil aklından çıkarma
Okyanus istemem senden gelsin tek bir damla yeter
Gittin gidebileceğini zannettin
Gittin gidersen biter zannnettin
Gittin yokluğun varlığını yener zannettin
Gittin bitmeyeceğini akıl edemedin
Belki Bir Melek
Yazmak insanın kendini bulması değil midir aslında
Etrafında ki tüm insanlardan gizlediği o kırılgan yanlarını dile getirmenin en kolay ve anlaşılır yolu mesela
İyi misin diye soranlara sadece nefes alabildiği için iyi olduğunu söylerken içinde kopan fırtınalardan bihaber olmalarına aldırmamak nasıl açıklanabilir ki başka türlü
Kendince aşkların en güzelini yaşayıp hasretlerin en çekilmez olanını çektiğine kendini inandırması bundandır aslında
Bilir yazdığı kendisinden başkası değildir ve kendisini ondan daha iyi kaleme alacak biri daha yoktur
Güz olur eser rüzgar
İnsan kendini hazırlar baharın sonuna
Mevsimlerin en hüzünlüsüdür kimine göre kimisi hiç hoşlanmaz kışın kendini böyle maskeler altına gizlenerek usul usul göstermesine
Sarı yaprakların hayranıdır kimisi
Düşen her yaprak ömür takviminden kopan sayfalar misali yakar canını
Aşkları gelir gözünün önüne dalından düşen o sarı yapraklar misali zaman içinde yüreğinden kopup gidenleri hatırlar
Mevsim hüzün mevsimidir nasıl olsa
Ağlamak mevsimin şanından sayılır hüzün kolumuza takıp yürüdüğümüz görünmez bir yoldaş olur çoğu zaman
Kimi zaman yağmur altında bir bankta gelir mıhlanır aklına insanın o terk ediliş kimi zaman cama hayali parmaklarla yazılan elvedalara takılır kalır
Herkes kendi yağmurunda ıslanır bu mevsimde
Yürekler yokluğun hasretin acısı ile nemlenirken kirpiklerinin arasından bırakır sicim gibi yaşlarını yanaklarına
Yüzü gözü içi dışı sırılsıklamdır artık
Bilir o her zaman sırılsıklam bir aşık olmuştur
Değişen mevsimidir sadece başka değil
Mevsimler gibi farklı farklı kimliklere bürünmüştür kimi zaman
Bazen aşkın bin bir halini yaşayan tutkulu bir sevgili olurken bazen yalnızlığın girdabında bulur kendini
Gitmeler kalmalar hüzünler kederler
Tüm bunların arasında en çok yokluk olur canını yakan
Bir gidişin bir tercihin ardından bürünülen kimlik yokluk olunca bir anda anlamını kaybeder etrafındaki her şey
Sesler yüzler kişiler
Hepsi aynı anda silinir insanın belleğinden
Kalabalıklar arasında tek başınalığı o anlara denk gelir
Farkında olmadan yalnızlaşır yavaş yavaş
Geçmişinden kalanlara yakalanmamak için gizler kendini duvarların arasına
Daha önceleri ürkütücü gelen karanlık artık bir zırh gibi kaplar bedeniyle beraber ruhunu
Derin bir sessizliğin koynunda yalnızlığına ortak ettiği karanlık ile sarar yaralarını
Artık uzun uzun susmaların tek failidir
Her suskunluğun ardından biriktirdiği kelimeleri ile düşer parmaklarının uçlarından beyaz kağıtların üzerine
Bilir halbuki kitap aralarında kelimeler kurutmuştur ona
Her birinin anlamı aynı iken suskunluğuna kurban etmiştir yavaş yavaş hepsini
Susmaların ardından mısralar uzun bir veda cümlesini andırır çoğu zaman
İçinde barındırdığı o tuhaf hüzün ve çaresizlik ile harfleri sıralarken arka arkaya bir ses bir soluk olmak her geçen gün biraz daha zorlaşır
Eskitir mısraları satır aralarını yoklukla doldurmuştur
Ne umuda yer bırakmıştır ne vuslata
Yokluk içini doldurabildiği tek anlam hüzün parmaklarının ucundan dökülenlerin en iyisi olmuştur
Zamanın o akılalmaz devinimleri arasında yosun tutamayan taşlar misali sağa sola savrulan bir yüreğin harap bitap bir halde çaresizliğin ellerinde tükenişini izler insan
Umutların tükendiği gücün bittiği andır
Artık daha kötüsü yoktur
Dibe vurmuş olmanın verdiği tuhaf bir rahatlık vardır parmak uçlarında
Bugüne dek mısra mısra gelişleri hayal edip fütursuzca yazan parmakları artık kendisi için bir iki satır karalayacaktır
Duvarlarındaki geçmişi silip artık gizlenecek herhangi bir yüz bırakmamak en iyi başlangıç olabilir mesela
Tanıdık tüm satırları tüm şarkıları unutmak fena fikir değil gibidir
Camları mı açsak acaba
Evime sinen bu yalnızlığı nasıl çıkartabilirim ki
Karanlık gecenin hükmü olsun bundan sonra bir mum alevi yetsin mesela karanlığımı yırtmaya
Eskiye dair ne varsa değiştirsem bir eskici ile
Hiç pahasına çıkartsam elimdekileri
Bir nota bir satır ile tanıklık etmeyi bırakıp tüm yaşananlara taze umutlar yeşertsem mesela çıkmaz denilen yerlerden
Ne gerekir ki mesela
Bir çift söz taze bir nefes
Kimbilir belki bir melek
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul