Konu
:
Atmosferin Faydalari Nelerdir?
Yalnız Mesajı Göster
Atmosferin Faydalari Nelerdir?
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Atmosferin Faydalari Nelerdir?
ATMOSFERİN FAYDALARI
Güneşten gelen zararlı ışınları süzer
Meteorların dünyamıza düşmesini büyük oranda engeller
Canlılar için gerekli gazları bulundurur
İklim olayları meydana gelir
Dünyamızın aşırı ısınmasını ve soğumasını engeller
Güneş ışınlarını dağıtır
Böylece gölgede kalan yerlerin de aydınlanmasını sağlar
Dünya ile birlikte dönerek sürtünmeden doğacak yanmayı engeller
Hissedilmeyen Yük
Atmosferi teşkil eden gazlar cm² alan başına yaklaşık 1 kg'lık bir kuvvetle tesir eder
Atmosfer basıncının sadece % 1 oranındaki değişikliğinde bile şiddetli fırtınalar ve tayfunlar meydana gelebilir
Bütün canlılar
farkında bile olmadan bu basınç değeri ile tam bir ahenk içinde yaşamaktadır
İşte hava basıncı dediğimiz hava zerrelerinin tesiri bütün meteorolojik hâdiselerin her safhasında birinci derecede rol oynar
Yukarıya doğru yükseldikçe gazlar seyrekleşir ve bunun neticesi olarak atmosfer basıncı düşer
Buna bağlı olarak da içimizdeki sıvı maddelerin basıncı artar (vücudumuzun dörtte üçünün sudan ibaret olduğunu hatırlayalım)
Hattâ öyle ki kaynayıp buharlaşacak hale gelir
Çünkü tüy gibi hafif zannettiğimiz hava esasen muazzam bir ağırlığa sahiptir
Vücudumuzun bir parmak ucu kadar sahasına 1 kg'lık basınç yaptığını belki çoğumuz bilmez
Bu
bir insan vücudunun yaklaşık 15 ton havanın ağırlığı altında olması demektir
Meğer sırtımızda ne ağır yük varmış da haberimiz yokmuş
Peki neden bunu hissetmiyoruz? Dış hava basıncını Yaratan
vücudun içinden onu dengeleyecek dışarıya doğru aynı değerdeki basıncı ihmal etmemiş
Dışta hava basıncı ne kadarsa
içten dışa da tam o kadar basınç var
Araba lastiklerindeki basıncın havadaki basıncın iki misli kadar bir değere haiz olduğunu hatırlatırsak fark edemediğimiz basıncın ne derece yüksek olduğunu bir derece anlayabiliriz
Bu denge bozulduğu takdirde insan hayatı tehlikeye girer
Hava basıncının yok denecek kadar az olduğu yüksekliklerde insanın yaşaması
işte bunun için mümkün olmaz
Dağa çıkan kimselerde görülen rahatsızlanmalar ve burun kanamalarının sebebi bu basınç farkıdır
Atmosfer dışına çıkan astronotlar ise ancak içinde hava basıncı bulunan özel elbiseleriyle uzayda dolaşmak zorunda kalırlar
Atmosferdeki Denge
Atmosfer gazları mahiyetleri gereği uzay boşluğuna kaçmak isterken
yeryüzü bu gazları emmek ve tutmak ister
Ancak öylesine harika bir denge kurulmuş ki; her ikisi de vuku bulmaz
Dünyamızın kütlesi; yarıçapı
sıcaklığı ve yerçekimi gibi birçok faktörler kullanılarak
o kadar ince hesaplama ve ayarlamalar yapılmış ki
akıllar değil hayaller dahi şaşkınlığa düşmektedir
Eğer Dünya'mız Güneş'e daha yakın olsaydı hava daha fazla ısınacak
ısınan gazlar yükselip atmosferi terk edecekti
Biraz uzak olsaydı
o zaman da yeryüzüne çöküp kalırlardı
Yerçekimi şimdikinden biraz fazla veya tersine az olsaydı
aynı durum ortaya çıkardı
Ayrıca
gelen ısı yerkürede bir süre tutulabilmelidir
Bu görevi de karbondioksit gazı üstlenmektedir
Atmosfer denen bu esrarengiz perdenin bir an için başımızdan kaldırıldığını düşünebiliriz
O zaman dünyanın diğer gezegenlerden farkı kalmayacaktı
Meselâ Ay'da olduğu gibi ısı gündüzleri 120 dereceye çıkabilirdi
Sonuçta herşey kavrulacak
geceleri ise düşen sıcaklıkla birlikte herşey donacaktı
Bununla kalmayacak göktaşlarının sağanakları yüzünden kozmik ve morötesi ışınların bombardımanından delik deşik olacaktı
Yanı başımızdakine bile sesimizi duyuramayacak
ışık saçılma göstermeyeceğinden karanlıkta kalacaktık
Ufak bir bitki bile yeşeremeyecekti
Kuşlar gibi uçaklar da havalanamayacaktı
Velhasıl cansız ruhsuz soğuk sessiz ölü bir dünya ile karşı karşıya kalacaktık
Çok soğuk ve zifiri karanlık içerisinde hızla yol alan her ihtiyacı temin edilmiş sıcak ve aydınlık bir yuva üzerindeyiz
Bu yuva üzerinde eksikliğini duyduğumuz hiçbir şey yok
Bu yuvanın ne kadar mükemmel tefriş edildiğini daha iyi fark etmek için başka gezegenlere hattâ fazla uzağa gitmeğe gerek yok
kapı komşumuz Ay'a bir göz atmak yeterli
Acaba bu fiillerin kaynağını kör tabiatta ve şuursuz sebeplerde arayanlar; cansız ve şuursuz zerrelerin
kâinatın bütün projesini
insan başta olmak üzere her varlığın
her işini ve ihtiyacını ayrıntısına kadar bilecek bir ilme sahip olmaları gerektiğini
her şeye güçlerinin yettiğini farz etmeleri gerektiğini biliyorlar mı?
Hava (atmosfer)
Alm
Luft (f)
Fr
Air (m)
İng
Air
Dünyâ atmosferini meydana getiren gaz karışımı
Ancak
atmosferin halk arasındaki yaygın adı “hava” olarak bilinir
100 km’nin altında moleküler azot ve oksijen hakimdir
Su buharının donmasından sonra hacim olarak azot havanın % 78 ve oksijen % 21’ini teşkil eder
Geri kalan % 1 de esas olarak argon vardır
Buna ilâveten karbondioksit ve az miktarda neon
helyum
kripton
ksenon
hidrojen
metan ve nitro oksit mevcuttur
Atmosferi oluşturan gazların karışımı
Kuru havayı oluşturan temel gazlar:
Gaz Formül Oran (%)
Nitrojen N2 78
084
Oksijen O2 20
946
Argon Ar 0
930
Karbondioksit CO2 0
034
Meteorolojik açıdan en önemli gaz su buharıdır
Havanın en değişken kısmı olan su buharı en nemli havada bile %3’ten daha az bulunursa da hayâtın devamı için gerekli bir maddedir
Hayat için gerekli olan diğer bir değişken bileşen ozon (O3)dur
Deniz seviyesinde milyonda 0
07 olan yoğunluğu denizden 30 km yüksekteki ozon tabakasında milyonda 10’a yükselir
Ozon tabakası güneşten gelen ultraviyole ışınlarının çoğunu toplayarak
dünyâyı zararlı ışınlardan korur
Havada ayrıca sülfür dioksit
azot dioksit ve çok az miktarda amonyak
karbon monoksit ve iyot bulunur
Dünyânın ilk atmosferindeki hava muhtemelen su buharı
amonyak
hidrojen ve metandan meydana gelmiştir
Oksijen
daha sonra su buharından fotosentez yâni bitkilerin nefes almaları sonucu meydana gelmiştir
Argon gibi diğer gazları dünyâdaki radyoaktif maddelerin zamanla ayrışmasından ortaya çıkmıştır
Hidrojen gibi ilk atmosferdeki hafif gazlar dünyâdan çok önce kaçmışlardır
Hava sürekli olarak canlılar (biyosfer) vâsıtasıyla çevrim izinde bulunur
Tüm oksijenin biyosfer çevriminde yaklaşık 3000 yılda bir defa geçtiği tahmin edilmektedir
Havanın karbondioksit bileşiminin ise her 10 yılda bir kullanılıp
yerine konduğu da diğer bir tahmini meydana getirmektedir
Havanın bileşenlerinin oranı 17
asırda tesbit edilmiştir
Bunlardan karbon dioksit ve su buharı dünyâdan yansıyan radyasyonun tutulmasında etkili olur
Böylece dünyâ ise dengesinde önemli rol oynar
Karbondioksit atmosfere hayvan ve bitkilerin nefes almaları ve bakterilerin organik maddeleri bozmasıyla ve karbonlu yakıtların yanmasıyla geçer
Yakıtların yanmasıyla atmosferdeki karbondioksit seviyesi yükselmektedir ve muhtemelen iklim değişikliklerine de sebep olmaktadır
Karbondioksit
bitki ve denizlerin alınmasıyla havadan ayrılır
Çok az miktarda bulunan radyoaktif gazları kozimik radyasyon sonucu ve radon gibi radyo aktif maddelerin ayrışmasıyla ortaya çıkar
1945’ten bu yana atom maddeleri ile yeni radyoaktif kirlilikler meydana gelmiştir
Bir atom bombası noktasından sonra sunî radyoaktivit yere hemen düşer
ancak bâzı kısmı düşmeden aylarca havadan kalabilir
Yükseklerde hava
elektrik yüklü iyon ve serbest elektronlarından ibârettir
Havanın yaklaşık 80 km’ye kadar kimyâsal bileşimi aynıdır
Bunun üstünde atomik oksijen artar ve 130 km’nin üzerinde oksijenin çoğunluğu atomiktir
Atomik oksijen moleküler oksijenin ultraviyole ile ayrışması ile meydana gelir
Meteorolojide ise hava denince
sıcaklık
barometrik basınç
rüzgârın hızı ve yönü
rutubet
bulut durumu
görüş şartları ve yağış durumu vs
akla gelir
Bulutların teşekkülü:
Bulutlar yere düşmeyecek kadar küçük
milyonlarca buz kristalinin veya su damlacıklarının bir araya gelmesinden teşekkül eder
Havadaki su damlacıkları hava sıcaklığının donma noktasına geldiği kritik anda bulutları meydana getirirler
O zaman su damlacıkları buz hâlini alabilirler
Ama gerek su ve gerekse buz parçacıklarının teşekkülü için iki şey lâzımdır
Bunlardan birincisi
nemli hava yükselmeli
basıncını ve sıcaklığını etrafındaki atmosfere bırakmalıdır
İkinci şart; üzerinde yoğunlaşarak buz kristali veya su buharı hâline gelebileceği bir toz parçası mevcut olmalıdır
Bu toz parçacıklarına “yoğunlaşma çekirdeği” veya “buz çekirdeği” denir
Bir bulutun teşekkül etmesi demek
mutlaka yağış hâdisesinin meydana gelmesi demek değildir
Yoğunlaşma damlaların veya kristallerin aşağı düşmesine sebep olmaz
Yükselen su
havanın kuvvetini yenecek kadar büyük olsalar bile buharlaşırlar
Buz
kristal (bergeron) proses (olayı) ve birleşme prosesi (işlemi
olayı) yoğun taneciklerin büyüklüğünü izah etmeye yardım eder
Hem buz kristalleri
hem de 0°C’nin altındaki sıcaklığa sâhip su damlacıkları
buz kristallerinin üzerinde yoğunlaşır
Düşecek kadar büyümeden düşmezler
Bâzan düşerlerken eriyerek yağmura dönerler
Şâyet bulut hiçbir buz kristaline sâhip değilse
bulut içinde aşağı düşen parçacıklar
birleşerek büyürler
Bir parça ne kadar büyürse
diğer parçaları kendine ekleme ve zemine ulaşma ihtimali fazladır
Bulutların meydana geliş şekilleriyle hava geniş bir bölgede saniyede birkaç santimetre hızla yükselirse
tabaka şeklinde bulutlar meydana gelir
Bilhassa siklonlarda ve sıcak bölgelerde görülür
Saniyede birkaç metre gibi ve daha yüksek hızla yükselen havada konveks bir yapı görülür
Yâni yükseldikçe kalınlaşır
Bunlar kümülo-nimbus bulut adını alır
Bir bulutu ayırd etmenin en kolay yolu
şekline ve yüksekliğine bakmaktır
İlk bulut sınıflandırmasını 1833’te Lukettoward adındaki Londralı bir kimyâger yapmıştır
Dünya Meteoroloji Teşkilâtının sınıflandırmasına ışık tutan bu sınıflandırmaya göre 10 çeşit bulut vardır
Bunlar üç ana sınıfa ayrılır:
En yüksek bulutlar: Yükseklikleri 8-10 kilometre arasındadır
Buzdan meydana gelmişlerdir
Cirrus
Cirro-stratus ve Cirro-cumulus adını alırlar
Orta yüksek bulutlar: Su ve buz parçacıklarından meydana gelir
Alto-cumulus ve alto-stratus denir
Alçak bulutlar: Üç kilometreden az yükseklikteki bulutlardır
Su damlacıklarından müteşekkildir
Stratus-stratocumulus ve nimbo-stratus adı verilir
Diğer iki çeşit bulutun adı Cumulo-nimbus ve cumulustur
Bâzan bu bulutlar birleşerek değişik tipte bulutlar meydana gelir
Güneş
rüzgâr ve rutûbet: Uzun zaman güneş açması antisiklonlarda havanın alçalması demektir
Alçak irtifada rüzgârın hızı ve istikameti hava ile zeminin sürtünmesi ve yeryüzü şekliyle yakından ilgilidir
Hava
engebeli zeminde; deniz yüzeyindeki ve bilhassa yüksek irtifadaki hava kütlelerinden daha yavaş hareket eder
Bu da sürtünmenin mevcudiyetini göstermektedir
Hava akımı
vâdilerde ve meskun mahalde tabiatın yapısına göre kanalize olur
Havanın rutûbetini ifade etmenin çeşitli yolları vardır
Bunlardan Rölatif Rutûbet “Bağıl Nem” usûlü en çok kullanılanıdır
Sis: Zemin seviyesindeki bulutumsu hava kütlesine denir
Görüş şartlarına mâni olur
Tayyare ve motorlu vâsıtalar için tehlike arz edebilir
Hava kütleleri: Aynı sıcaklık ve nem seviyesindeki büyük hava sahaları
Yüzlerce kilometre genişliğinde hava sahaları
aynı seviyede nem ve sıcaklık olan deniz veya kara parçaları üzerine çökünce hava kütleleri meydana gelmiş olur
Hava kütleleri aşağılarındaki sathın özelliklerini taşırlar
Sıcak olan tropikal ve soğuk kutbî hava kütleleri belli başlı hava kütleleridir
Hava kütleleri
dünyâ yüzeyi üzerinde hareket ederek ısı dağılımını dengelemeye çalışırlar
Meydana geldikleri bölgelerden ayrılıp farklı özelliklerdeki sahalar üzerinde gezdikçe sıcaklık ve nem seviyeleri devamlı değişikliğe uğrar
Fakat bir yandan da kutuplarda ve tropik bölgelerde yeni hava kütleleri meydana gelir
Çok farklı özellikleri olan hava kütleleri
karşılaştıkları zaman birbirleri ile karışmazlar
İki yarımkürede de
yumuşamış tropikal ve kutupsal hava kütleleri arasında bir sınır teşkil eden “kutup cepheleri” vardır
Bu sınırlar
belirsiz ve düzensiz hava durumu olan bölgelerdir
Kutup cephelerinde
ekvatora doğru hareket etmek isteyen kutupsal hava kütleleri ile kutuplara doğru hareket etmek isteyen tropikal hava kütleleri arasındaki mücadele sonucu depresyonlar (hava çöküntüleri) meydana gelir
Bu depresyonlar
fırtınalı ve yağmurlu havaya sebebiyet verirler
Sıcak tropikal hava kütlesiyle soğuk kutupsal hava kütlesi karşılaştığı zaman
sıcak hava soğuk havanın üzerine doğru yükselmeye başlar
Sıcak havanın boşalttığı yerlerde basınç düştüğü için o bölgelere soğuk hava akımı olur
Böylece
depresyonun teşekkül ettiği bölgenin çevresinde bir hava devri meydana gelir
Soğuk hava güneye
sıcak hava da kuzeye doğru hareket ederler ki
bunlara soğuk hava dalgaları ve sıcak hava dalgaları denir
Yüzlerce kilometre uzunluğunda olan bu dalgalar boyunca bulutlar teşekkül eder ve çeşitli şekillerde yağışlara sebebiyet verebilirler
Daha hızlı hareket etmekte olan soğuk hava dalgası
sıcak hava dalgasına yetiştiği zaman hava çöküntüleri sona ererler
İki hava dalgası birleşirler ve tek bir yağışlı hava dalgası meydana getirirler
Bunlar yağmur veya kar yağışlarına sebeb olurlar
Hava tahmini: Hava durumu
büyük hava kütlelerinin hareketine bağlıdır
Hava kütlelerinin özellikleri ise altlarında bulunan kara parçası ve deniz yüzeyi ile ilgilidir
Bazı hava kütleleri meydana geldikleri yerde günlerce
hatta haftalarca hareketsiz dururlar
Tropik çöllerde
okyanuslarda ve büyük kıtaların iç kısımlarında çok vâki olan böyle hava durumunu tahmin etmek kolay olabilir
Diğer hava kütleleri yer küresinin dönmesinin tesiri altında kalarak hızlı ve dönerek hareket ederler
Böylece etrafındaki hava kütlelerine de çarparak onları da harekete geçirirler
Bu tür havayı tahmin etmek çok zordur
Hava şartlarına tesir eden faktörler: Hava tahmini yapabilmek için o bölgede
o anda mevcut olan hava kütlesinin özelliklerini
yâni geçmişteki sürekli hareket tarzını ve doğan sonuçları periyotları ile birlikte bilmek gerekir
Bu zaman periyodu umumiyetle birkaç saat veya birkaç gün olur
Benzer sebeplerin benzer neticeleri doğurabileceği düşüncesi ile tahmin yapılır
Hava tahmini bilhassa çiftçi ve denizcileri
işleri icabı büyük ölçüde ilgilendirdiğinden onların ihtiyaçlarını karşılayacak tarzda gelişmiştir
Ilıman iklimlerde dahi
hava tahmini zannedildiği kadar zor sayılmaz
Meselâ
BatıAvrupa’nın hava durumu batı-doğu istikametinde esen siklonlarla
hava çöküntülerine ve iki ayrı rutubet ve ısıya sâhip hava kütlesinin altındaki ovaları birbirine birleştiren geçitlere bağlıdır
Barometrenin düştüğünü
rüzgârın değiştiğini
alçalan ve yoğunluk kazanan bulutların mevcudiyetini gören bir tahminci
yağmurun gelmekte olduğunu tahmin edebilir
Bunun için yüksek ve sâbit bir barometre
açık bir gökyüzü ve hafif bir rüzgâr
diğer bir hava kütlesi hareketi doğana kadar
açık bir hava durumuna işaret eder
Tahminci nasıl çalışır? Profesyonel bir tahminci işe bir hava tahmin haritası hazırlamak suretiyle başlar
Bu harita tahmincinin bulunduğu yer ve bunun etrafındaki geniş bir bölgeyi içine alan özel işaretlerle o andaki hava durumunu belirten bir plândır
Civar bölgelerdeki istasyonlardan telsiz veya diğer haberleşme vasıtaları ile elde edilen hava durumu bilgileri bu plana işlenir
Dünyâda bu hizmeti gören 8000’den fazla yer istasyonu vardır
Bunlar dağların tepelerinde
gemilerde
kutuplarda ve otomatik olarak çalışan ve karakteristikleri kaydederek belirli aralıklarla haber gönderen birimlerde yer alır
Tahminci; basınç
rüzgâr durumu
sıcaklık
bulutların cinsi
rutûbet ve basınç eğilimi gibi bilgilerin yanında geçmiş ve hâli hazırdaki hava durumunu da plâna işler
Bütün bu bilgiler
izobar denen (eşit atmosfer basıncına sahip) eğrilerin çizilmesini sağlar
Havanın seyrini ve değişme hızını bilen tahminci
haritası üzerindeki belli bir noktanın yakın bir gelecekteki hava tahminini yapabilir
Günümüzde tahmincinin işi kolaylaşmıştır
Hava durumunu tetkik için atmosfere bırakılan balonlardaki vericiler (radyosondlar) üst kısımlardaki hava hakkında bilgi sağlamaktadır
Bu maksatla gönderilen uyduların çektiği fotoğraflar
bir astronotun gözüyle olaya bakış temin etmektedir
Tahmincinin çizim ve analizle ilgili işi otomatik hâle gelmiştir
Atmosferin bütün seviyelerinde daha güvenilir bilgiler elde edildikçe
matematik analizin hava tahminindeki rolü gittikçe artmaktadır
Kısa ve uzun dönem tahminleri: Kısa dönem tahminleri dört güne kadar
uzun dönem tahminleri ise beş gün-altı ay arasında olabilmektedir
Kısa dönemli tahminler
denizci
çiftçi ve uçak seferleri için çok mühim kabul edilmekte
bunlar işleri ve seferlerini tahminlere dayandırmaktadırlar
Uzun dönem tahminlerinde mevsim karakterleri ve söz konusu bölgede o mevsimin tahmin yapılacağı zamana kadar nasıl geçtiği konusu önem kazanır
Değişken iklimlerde daha ayrıntılı metod ve araştırma yapılarak
hava kütlesinin tabiatı
menşei ve hareketi gözlem altına alınır
Günümüzde okyanusların üzerindeki hava kütlelerinin incelenmesi uzun dönem tahminlerinde geniş şekilde kullanılmaktadır
Meselâ İngiltere gibi ülkelerde okyanuslardaki hava kütlelerinin hareketi
iklime büyük ölçüde tesir etmektedir
Meteorolojik tahminlerin milletlerarası ölçüde hazırlanması 1853’e kadar gerçekleştirilemedi
1853’te ilk defa okyanuslar üzerindeki hava kütleleri incelenerek denizcilikte kullanıldı
1878’de Milletlerarası Meteoroloji Teşkilâtı (IMO) kuruldu
1951’de IMO
Dünyâ Meteoroloji Teşkilâtı(WMO) hâlini aldı ve Birleşmiş Milletlere bağlandı
Hava tahmininde kullanılan teknik
âlet ve usüller
her geçen gün inkişaf etmekle beraber bir yıllık toplam tahminlerde ortalama isabet ve başarı nisbeti fazla yüksek değildir
Bunun çeşitli sebepleri vardır
Her türlü hava hareketlerinin cereyan ettiği ve hava değişikliklerinin ve özelliklerinin teşekkül ettiği atmosferin muazzam büyüklüğü ve diğer değişken vasıfları bu sebeplerden bir tânesidir
Hava tahmincileri
atmosferde tesbit ettikleri
yağmur
kar
rüzgâr
sis gibi alâmetlere göre hava tahmin raporları hazırlamaktadır
Bunlara dayanarak vardıkları neticeler
yalnızca bir tahmin olarak kalmakta
muhakkak husule gelecek mânâsını taşımamaktadır
Asırlardan beri insanların yaptıkları hava tahminlerinde kullanılan âletler ve tahmin için faydalanılan unsurlar büyük mikyasta değişmiş
fakat tahminlerdeki isabet aynı oranda değişmemiştir
atmosferin etkileri
Atmosferik karbodioksidin sera etkisi
Atmosferdeki karbondioksit gazı güneşten gelen ışınları geçirir
yani dünyamıza gelmesini engellemez
fakat bu ışınların yeryüzünede ısı enerjisi haline dönüştükten sonra karasal radyasyonla tekrar atmosfere dönmelerini engeller
(greenhouse effect of atmospheric CO)
Atmosferik karbondioksidin sera etkisi
Atmosferdeki karbondioksit gazı güneşten gelen ışınları geçirir
yani dünyamıza gelmesini engellemez
fakat bu ışınların yeryüzünde ısı enerjisi haline dönüştükten sonra karasal radyasyonla tekrar atmosfere dönmelerini engeller
Diğer bir anlatışla karasal radyasyon halinde gelen sıcaklığı aynen seradaki cam gibi absorbe eder
Buna ‘’ atmosferik karbondioksidin sera etkisi ‘’ adı verilmektedir
Onun için atmosferde insanların teknolojik etkisi ile CO2 miktarı arttıkça yeryüzü tabakalarının sıcaklığı artacak demektir
Bundan dolayı insan etkisi ile ‘’iklim değişiminden’’
‘’kurak periyodun gelmesinden’’ buna bağlı olarak 'çölleşme' olayından söz edilmektedir
(Greenhause effect of atmospheric CO2)
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul