Konu
:
Vücudumuzun Şekerli Besinlere İhtiyacı Yoksa?
Yalnız Mesajı Göster
Vücudumuzun Şekerli Besinlere İhtiyacı Yoksa?
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Vücudumuzun Şekerli Besinlere İhtiyacı Yoksa?
Genel olarak danışanlar
yağlı yiyeceklerin ve kızartılmış ürünlerin tüketimini sınırlandırabilse de; şekerin eksikliğini hissetmekte
doğal karbonhidrat kaynağı olan (tahıllar
kurubaklagiller
süt
yoğurt
sebze ve meyve gibi) besinlerden aldıkları şeker ile yetinememekte
Zaten çocukluk çağındaki ödüllendirici beslenme alışkanlığında sürekli tatlı verilmesi
kişide yetişkinlik döneminde tatlı yenildiğinde pişmanlık hissinin oluşmamasına
hatta iyi bir şey yapmış gibi tatlıyı yerken mutluluk duymasına sebebiyet vermektedir
Vücudumuzun Gerçekten Şekere İhtiyacı Var mıdır?
Beyin
sinir sistemi ve alyuvarlar normal koşullarda enerji ihtiyaçlarını mutlak surette karbonhidratlardan karşılamak durumundadır
Bazı karbonhidratlar besinlerde doğal olarak bulunurlar (meyvelerde fruktoz
sütte laktoz
tahıllarda nişasta gibi)
Bazıları ise sonradan ilave edilirler (sofra şekeri ve şeker içeren besinler)
Kaynağı ne olursa olsun
vücut gerçekte bu farkı anlamaz
Karbonhidratlar büyük oranda bitkisel kaynaklı besinlerden alınmaktadır
Bu karbonhidratlar vücudumuzda yapıtaşı olan glikoza dönüşür ve kan şekerinin esas kaynağını oluştururlar
O nedenle Dünya Sağlık Örgütü günlük enerjimizin %55-60’ının karbonhidratlardan karşılanması gerektiğini vurgulamaktadır
Fazla Karbonhidrat Tüketiminin Zararları Nelerdir?
Vücut
kan şekerinin tümünü aynı anda enerjiye çevirememektedir
Kan şekeri düzeyi normalin üzerine çıktığında; pankreastan salınan insülin hormonu fazla şekerin depolanması için karaciğer
kas ve diğer hücreleri uyarır
Glikozun bir kısmı
kas ve karaciğerde glikojen şeklinde depolanır
İhtiyacından fazla enerji tüketimi durumunda vücut
bir kısım glikozu vücut yağına çevirir
Dolayısıyla obezite ve beraberindeki 40’ı aşkın hastalık için davetiye çıkartılmış olmaktadır
Bu nedenle karbonhidratları azı karar çoğu zarar mantığı ile değerlendirmekte yarar vardır
Son zamanlarda şeker kullanımının hızla artmasıyla birlikte kalp - damar hastalıkları
diyabet
kanser
sindirim sistemi hastalıkları ve romatizmal hastalıkların görülme sıklıklarında artışlar olmaktadır
Hiç Şeker Tüketmemek Vücutta Bir Eksiklik Yaratmaz mı?
Rafine edilmiş haliyle şeker 200 - 300 yıllık kısa bir geçmişe sahiptir
Peki şekerin keşfinden önce insanlar bu ihtiyaçlarını nasıl karşılıyordu
acaba vücutlarında bir eksiklik olmuyor muydu?
Nasıl ki arabanın hareket edebilmesi için deposunda benzin olması gerekiyorsa
vücudumuz için de temel enerji kaynağı glikozun bulunması gerekir
Ancak bu glikoz
çayın içerisine atılan ve tatlıların yapımında kullanılan rafine haliyle sofra şekeri olarak görülmemelidir
Daha önce belirtildiği gibi doğal besinlerden de bu şekerin elde edilmesi söz konusu olmaktadır
Eğer ki sofra şekerinin eksikliği durumunda metabolizmamız sıkıntı oluştursaydı; sağlık personeli diyabeti olan bireylere de her gün tatlı yemelerini önerirdi
Yoğun olarak 1900’lü yılların başından itibaren beslenmemizde yer alan şeker
daha öncesinde saraylarda kullanılan lüks bir besin maddesi olarak tanımlanmaktadır
Günümüzde şekerin girmediği bir yer yok gibi
O nedenle bebeklikten itibaren şekerli besinlere alıştırılan bir insana sağlık problemlerinden ötürü artık şekeri hayatınızdan çıkarmalısınız demek çok zor
Şeker Vücutta Nasıl Bir Sıkıntı Yaratmaktadır?
Hızla ve hemen kana karışan
saflaştırılmış ve rafine şeker içeren besinler kan şekerinde ani bir dalgalanmaya neden olurlar
Çok kısa sürede yükselen kan şekeri yaklaşık yarım saat sonra aynı hızda düşmeye başlar
Her çıkışın bir inişi vardır
İşin kötü tarafı; tatlı yenildikten bir süre sonra artan ve azalmaya başlayan kan şekeri seviyesi eski seviyesinin de altına düşmektedir
Dolayısıyla kan şekerinde aniden bir pik yaşanması tekrardan tatlı yeme isteği doğurmaktadır
Bu nedenle kimse bir parça tatlı yiyerek dur diyememektedir
Peki
Şekerin Yerini Nasıl Doldurabiliriz?
Her zaman için besinlerin doğalını tercih etmekte yarar vardır
Ama bu demek değildir ki: Hiç tatlı yenilmemelidir
Elbette tatlı yenilmemesini gerektiren şeker hastalığı gibi bir durum söz konusu değilse bazen tatlı yenilebilir
Ancak tatlıların tüketim sıklığına ve miktarına dikkat etmek
ayrıca baklava
lokma
tulumba gibi ağır tatlılar yerine; sütlaç
muhallebi
puding
komposto
hoşaf
kabak tatlısı gibi hafif tatlıları tercih etmek gerekir
İşte bu tatlıların yapımında - enerji alımını azaltmak adına - toz tatlandırıcılardan yararlanılabilir
Diyabetliler başta olmak üzere
şeker tadından vazgeçemeyen
iştahını baskılamakta güçlük çeken
formuna önem veren bireyler ve aileleri için çok iyi bir alternatif olarak yapay tatlandırıcıların şeker yerine kullanılması daha uygun görülmektedir
Gerek içeceklerde tablet olarak
gerekse tatlıların yapımı esnasında toz formları ile güvenle kullanılabilen bu tatlandırıcıların enerji değeri yok veya göz ardı edilecek kadar düşüktür
Kan şekeri üzerinde de olumsuz etki yaratmamaları nedeniyle saflaştırılmış ve rafine şeker yerine tercih edilmeleri daha sağlıklı olacaktır
Burada dikkat edilmesi gereken nokta; bazı yapay tatlandırıcıların ocağı kapattıktan (besin pişirildikten) sonra ilave edilmesi gerekmektedir
Aksi taktirde topaklanma ve metalik bir tat oluşturabilmektedir
Yapay Tatlandırıcılara Geçiş
Yapay tatlandırıcılar ilk olarak 1900’lü yılların başında ortaya çıkmış
1940’lardan beri tüm dünyada hem şeker hastaları hem de sağlığına özen gösterenler tarafından yoğun olarak kullanılmaktadırlar
Günümüzde en fazla kullanılan yapay tatlandırıcılardan biri olan aspartam üzerinde 200’ü aşkın bilimsel çalışma yapılmış
yüksek dozlarda kullanımında dahi zararlı bir etkiye sahip olmadığı görülmüştür
Aspartam kullanımı Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylanmıştır
Yapay Tatlandırıcılar Kanser Yapar mı?
1939 yılında yapılan küçük çapta bir araştırmada sakarin içeren yapay tatlandırıcıların sıçanlarda mesane kanserine yol açtığı saptanmıştır
Ancak bunu izleyen çalışmaların hiçbirinde benzer bir etkiye rastlanmamıştır
Zaten bilim dünyasında hayvan modelinde karşılaşılan bir durum insanlarda da aynen gerçekleşir diye bir durum söz konusu değildir
72 yıldır yapılan çalışmalarda çok daha yüksek dozlarda insanlara verilen bu yapay tatlandırıcılarda benzer bir yan etkinin görülmemesi üzerine
bugün bizler danışanlarımıza Dünya Sağlık Örgütü’nün onay verdiği bu yapay tatlandırıcıları önermekte ve kullanımlarında bir sakınca görmemekteyiz
Bu şekilde bir kanının oluşmasında 20
yüzyılın sonlarına doğru bulunan aspartamın rolü büyüktür
Aspartam piyasada sakarinin önüne geçmiştir
Sonraları sakarinin aspartama çamur at izi kalsın mantığı ile misilleme olarak unutkanlık yaptığına dair demeçlerin verilmesi sonucu her 2 grup yapay tatlandırıcı da kötü olarak hafızalara kazınmıştır
Ancak tüm tatlandırıcılar gerek diyabetliler gerekse formuna dikkat edenler ve aileleri tarafından rahatlıkla kullanılabilirler
Formda kalmak
şekerin zararlı etkilerine maruz kalmamak ve ağız tadından vazgeçmemek için yapay tatlandırıcılar güvenle kullanılabilir
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul