Konu
:
Yemegin Evrimi....
Yalnız Mesajı Göster
Yemegin Evrimi....
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Yemegin Evrimi....
Yemek Ve Yemeğin Evrimi
İnsanların toplum içerisinde en çok gereksinim duyduğu şeylerin başında yemeğin geldiği kuşkusuzdur
Yemek
insan yaşamının en temel gereksinimlerinden birisidir
Zaman içerisinde insan medeniyetleriyle beraber
yemek veya yemekçilik gelişme göstermiş ve bu gün ulusal kimliğin temel niteliklerinden biri olarak da kendini göstermiştir
Dönemler itibariyle yemek ve yemekçiliğin evrimini kısaca inceleyelim: İlk insanların mağara duvarlarına çizdiği hayvan resimleri
korkunun içgüdüsel bir dışa vurması olarak ele alınsa da o hayvanları avlamak için canlarını tehlikeye atmaktan da çekinmedikleri bilinmektedir
Çünkü insanlar acıkıyorlardı; çünkü açlık duygusu ölüm korkusunu bastırıyordu
M
Ö
10
000'li yıllarda Danimarkada ve Orkney Adalarında kabilelerin büyük mutfaklarda yemek hazırlayarak
topluca yemek yediklerine ilişkin bulgular tespit edilmiştir
Yine M
Ö
5000li yıllarda İsviçre Gölleri civarında toplu yemekler yenildiği konusunda kayıtlar mevcuttur
Eski Mısır tapınak ve mezarlarında yer alan figürlerde de o dönemde insanların toplu yemek hazırlamayı ve sunmayı bildikleri kanıtlanmaktadır
M
Ö
Çin kayıtlarında gezginlerin yollardaki hanlarda konaklayıp yemek yedikleri belirtiliyor
İncilde dahi toplu yemek üretimi ile ilgili bir çok satırların yer aldığı bilinmektedir
Örneğin Pers Kralı Xerxesin 180 gün süren bir şölen verdiğini
Kral Süleymanın bayram nedeniyle 22 bin büyük baş hayvan kestirdiğini İncilden öğrenmekteyiz
Tarihi belgelerden öğreniliyor ki
Asur Kralı Sardanapalus
iyi ve güzel yemek sanatının destekleyicisi olarak muhteşem şölenler hazırlamıştır
Bu vesileyle yemek yarışmaları düzenlenmiştir
Antik Yunanda ise yemek olgusu uygarlığın göstergelerinden biri olarak insanoğlunun karşısına çıkmaktadır
Çünkü iyi yemek ve iyi yaşam felsefesini savunan bir kişi olan Epicurus Yunanlıdır
Romalılar İmparatorluklarını kurduklarında fethettikleri toprakların yemek kültürünü Romaya taşıyıp zengin bir mutfak kültürü yarattılar
İmparator Julius Caesarın askeri bir zaferin ardından düzenlediği kutlamaların bir kaç gün sürdüğü ve 200 bin insanın katıldığı toplu yemeklerin verildiği bilinmektedir
Ziyafet vermeyi bir tutku haline getiren Romalılar da bazı imparatorlar döneminde devlet iflasın eşiğinde bile gelebiliyordu
Bu gün taberna olarak kullanılan mahaller Romalılar döneminden kalmadır
Çünkü o dönemde yamek ve şarap sunulan küçük lokantalara taberna denilmektedir
Romada aşçılık bir sanat olarak değerlendirildiğinden
iyi bir aşçı efendisinin toplumdaki saygınlığını arttırıyordu
Cleopatranın aşçısı Mart Antonyye hazırladığı yemeklerden dolayı koca bir şehir armağan edilmiş
İlk yemek kitabının Romalı Apicius tarafından yazıldığı bilinmektedir
Bu dönemle ilgili en önemli yemek yerleri hanlarda ve saraylarda bulunmaktadır
Ayrıca manastırlarda da toplu yemek geleneği yaygın olarak sürmüştür
Bu dönemde hamur işleri
şarap
bira yapımı ve yemek pişirme teknikleri oldukça gelişmiştir
Yine bu çağda toplu yemek üretim hizmetlerinin belirli esnaf loncalarında yürütüldüğü de bilinmektedir
Örneğin 14
yüzyılda Pariste Izgara Loncası (Chaine des Rotisseurs) kuruluyor
Günümüzde uygulanan profesyonel mutfak standartları ve geleneklerinin bir bölümü loncalardan günümüze kadar süregelmiştir
Örneğin: Uzun şapkalar aşçıbaşı tarafından
kısa yuvarlak şapkaların ise çıkaklar tarafından kullanılması geleneği bu dönemden kalmadır
Ortaçağda yemekler binaların dışında ya da büyük evlerin holünden
çatısına açılan bir deliğin altında yakılan ateş üzerinde pişiriliyordu
Ortaçağda haçlı seferlerinin Ortaçağ Avrupası mutfağına da büyük katkısı olduğu bilinmektedir
Avrupada Ortaçağı izleyen bir kaç yüzyıllık süreçte mutfak kültürü büyük bir gelişme göstermiştir
Bu gelişme de ticaretin yaygınlaşması ve yeni tekniklerin geliştirilmesinin büyük katkısı olmuştur
Şato ve manastırların duvarlarını süsleyen büyük ziyafet resimleri
bu dönemin refah göstergesiydi
Uzakdoğunun baharat
kuru üzüm
badem
şeker
yemeklere yeni tatlar ve yeni lezzetler katmıştır
Bu dönemde asillerin malikanelerindeki aşçılık saygınlık kazanmıştır
Rönesans döneminde sanat dallarında yaşanan gelişmelere paralel olarak iyi yemek kavramı da nitelik kazanmıştır
16
yüzyıl; kaşiflerin Ortadoğu ve Asya seferlerinden dönerlerken getirdikleri hindi
patates
mısır
yeşil ve kırmızı biber
domates
kahve ve çikolata Avrupanın tanıştığı yüzyıldır
Kartacalılar dondurma yapımını Perslerden öğrenmişlerdir
1600lü yıllarda Fransa krallarından 14
Lois
usta ve aşçıların yetiştirileceği okulların kurulmasına öncülük etmiştir
Yemek tarihinde sofrada
önce bıçağın sonra kaşığın ve en sonra da çatalın yer aldığı görülmektedir
Avrupada ilk çatal 14
Yüzyılda kullanılmıştır
1328 yılında Macaristan Kraliçesi Klemasın eşyası arasında 30 kadar kaşığın yanı sıra
bir de altın çatal vardır
Çatalın icadı ve yaygın kullanımı sofra kurallarının gelişmesi konusunda dönüm noktası olmuş
yeme-içmede uygarlaşma sürecinin önemli bir aşaması olmuştur
Varlıklı insanların yolculukları sırasında hanlarda konakladıkları zaman yemeklerini
kendi hizmetkarlarına hazırlatırlardı
Ayrıca kilise ve manastırlarda da yolcular için yemek servisleri vardır
Ancak insanların çoğu yemeklerini evlerde yiyorlardı
Fransada ancak 1600lü yıllarda kafeler kurulmaya başladı ve büyük bir hızla tüm Avrupaya yayıldı
İlk etapta kafelerde kahve
kakao ve şarap gibi hafif alkollü içecekler sunuluyordu
Zamanla kafelerden bu günkü restoranların temeli oluşmuştur
Restoran adı nereden kaynaklanıyordu? Fransada 1760 yılında 15
Lois döneminde Boulanger adlı kişi sağlığa iyi geldiği ve süper besleyici olduğunu iddia ettiği çorbalarını sunduğu dükkanlar açtı ve bunlara "restore eden (tazelik
dinçlik veren)" anlamına gelen "restaurers" adını verdi
Türkçede kullanılan lokanta sözcüğü ise lokal ile aynı kökten türeyen "locanda"dan geliyor
Boulangerin sunduğu bu yenilik loncalar arasında büyük tepki çekti ve kendi düşüncesini Krala kabul ettirdi
İlk lüks lokanta 1782de Pariste açılmıştır
Mutfağın altın çağı 1800lü yıllarda dünyanın en usta aşçılarından biri olarak Marie Antoine Carm ile başlamıştır
Dönemin en iyi ustalarından biri de Georges Auguste Escoffierdi
Sanayi devrimi Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde rafine mutfak anlayışının gelişiminin son yıllarına rastlamıştır
Bilindiği gibi sanayi devrimi yüzyıllar boyunca Avrupada toprak sahibi olmaları nedeniyle ekonomi ve politikayı yönlendiren asillerin hakimiyetine son vermiştir
Yeni sınıf
yemeklerinin en az asillerinki kadar rafine olmasını istiyordu
Artık ev dışında yemek yemek orta gelir grubunda da karşılaşılabildiği için epeyce popüler olmuştur
Bu nedenle gerçek bir yemek
hizmet endüstrisi oluşmaya başladı
Gelişen mutfak endüstrisi ve yeni teknolojiler gıda maddelerinin işleniş biçimlerini de etkiledi ve böylece insanlık tarihinde görülmedik bir gıda stoku oluşmaya başladı
En büyük değişiklikler pişirme aşamasında enerji olarak gaz ve elektrik kullanımı
soğutma ve dondurma teknikleri birimleri
pişirme ve soğutmada termostatik kontrol
otomatik makinalar
hijyenik şartların oluşması ve ambalajlama tekniği gibi konular da yaygınlaştı
Ayrıca mutfaklara alternatif olarak diyet mutfağı da gelişme göstermiştir
Anadolu'nun
Avrupa
Asya ve Afrika kıtalarının kavşak noktası olması yemek kültürüne de yansımıştır
Ortaasyanın et ve mayalanmış süt ürünleri
Mezopotamyanın tahılları
Akdeniz çevresinin sebze ve meyveleri
Güneyasyanın baharatı birleşerek zengin bir yemek kültürünün doğmasını sağlamıştır
Türklerin Anadoluya yerleşmesi neticesinde et ağırlıklı Türk mutfağı ile yöresel Anadolu mutfakları belli bir süre sonra içiçe yaşayarak kaynaştı
Türkler Ortaasyadaki yaşamlarında genellikle at
koyun
deve eti
kaymak
süt
peynir
yoğurt
içine bakliyat ekledikleri ayrandan oluşan yöresel gıdalarla kısıtlı menüleri vardı
Bal dışında tatlı yemezler
içki olarak da kısrak sütünün fermantasyonu ile elde edilen kımız
az da olsa şarap ve darıdan yapılan boza içerlerdi
Genellikle pastırma ve kavurma yenir
eti yahni ve çevirme olarak değerlendirirlerdi
Sebze ise sadece kalye olarak yenirdi
Beylerin itibarı verilen ziyafetlerle de ölçülürdü
Ziyafetler daha çok zafer
doğum
düğün
ölüm ve yabancı elçilerin ziyaretleri için verilirdi
14
yüzyılda Anadoluda Türklerin yemek kültüründe daha çok sufi örf ve adetlerinin hakim olduğu gözlenir
Bu anlayışın temel özelliği insanlar tencerede pişirip kapağında yemeleriydi
Yemekle ilgili gelenekselleşmiş kurallar bile olmuştu
Örneğin yemeğe tuzla başlayış tuzla bitirmek
ayrı ayrı kaplarda yememek
hep bir yerde toplanıp aynı kapta yemek
ekmeği ve eti bıçakla kesmemek ancak çok acıkıldığı zaman yemek
sofradan iyice doymadan kalkmak gibi
Bir Fransıza göre 17
yüzyıldaki Türkler çok kanaatkardırlar; bir Fransızın bir günlük yemek masrafının bir Türkü 12 gün doyuracağı söylenmektedir
Halk genellikle basit beslenmelerde yaşamını sürdürürken misafirleri için özenle hazırlanmış yemek sunarlardı
Günde iki kez yemek yenirdi
Sabah ve akşam 3 öğün yemek yeme alışkanlığı 20
yüzyılın başlarında oluşmuştur
Anadoluda halk sabahları çorba
tarhana
pekmez
cevizli çörek
cevizli ekmek gibi gıdalar alırken
akşam yemeklerinde ise et ve sebze yemekleri gibi yapılması emek isteyen yemekler tercih ediliyordu
Osmanlılar karşısında geri çekilen ordular besinleri ve besin kaynaklarını yok ediyordu
Bu da ordunun açlık tehlikesiyle karşı karşıya gelmesine neden oluyordu
Sonunda buna da çözüm bulundu
Tarhana ve kurutulmuş yoğurt
Bu orduya seferlerde büyük bir üstünlük sağladı
Yeniçerilerde "kazan kaldırmak" deyimi isyan etmek anlamına gelir
Bu deyim
yeniçeriler isyan ettiklerinde yemek kazanlarını toplayıp at meydanına götürmelerinden doğmuştur
Bir de "hoşafın yağı kesildi" deyimi vardır
Bunun da anlamı
genellikle hoşaf daha önce pişen yemeğin kazanında yapılırdı
Bu da hoşafın yüzeyinin yağla kaplı olmasına neden olurdu
Yeniçeriler zamanla bu duruma alıştılar
Ancak bir gün yemek işlerine bakan subay titiz bir davranışla hoşafı temiz bir kazanda pişirtti
Bu nedenle hoşafın yüzü yağ tutmadı
Aşçı başını kızdırmak için bu söz sık sık tekrarlanırdı
Manevi anlamdaki ifadesi ise
konumunu
gücünü yitiren
kuvvetten düşenler için kullanılır
16
yüzyılda bir Alman Türklerle ilgili şunları söylüyordu
Türklerin çoğu yemeklerini aşevlerinde yerler
Türkler genellikle çorba
bulgur
bezelye
mercimek
taze ve kuru fasulye vb
şeyler
tatlı olarak da sütlaç yerler
Aşçı esnafı; yapılan törenlerde 53 esnaf loncası arasında 11
sırada törenlerde temsil edilirdi
Aşçı loncasından başka
başçılar
işkembeciler
ciğerciler
börekçiler
yoğurtçular
kaymakçılar
peynirciler
turşucular
helvacılar
şerbetçiler
hoşafçılar ayrı ayrı loncalara sahiptiler
Kervansaraylar seyahat eden yolcuların ve tüccarların korunması için genellikle 9 saat süre içinde varılabilecek aralıklarla kurulan insan ve hayvanların barınabileceği
ayrı mekanları
arabaların çekilebileceği avluları ve ibadet yerleri olan yapılardır
Geçici bir süre için (3 gün) konaklayan yolculardan
vermedikçe para alınmazdı
Tüm masraflar vakıf tarafından karşılanırdı
Fatih Sultan Mehmetle birlikte sarayda
mutfakta görevliler sürekli artmış ve başlı başına bir mekan haline gelmiştir
Fatih Sultan Mehmet zamanında bir ayda tüketilen gıda maddeleri 63 kantar bal
544 tavuk
28 mut (50 şiniklik tahıl ölçeği
Şinik: Tahıl için kullanılan 8 kg
lık ölçek)
61 kaz
19 kıyye (okka: 1300 gr
) safran
116 istiridye
87 karides
400 balık
12 miskal misk
10 kıyye biber
11 kıyye zeytinyağı
3 kıyye şinik pekmez
84 kıyye eflah tuzu
13 kıyye nişasta
51 şişe boza
616 baş ve paça
180 işkembe
649 yumurta
III
Murat zamanında saray mutfaklarında 1117 kişi çalışıyordu
Topkapı Sarayı mutfağında her gün 5000 kişiyi doyuracak yemek
ulufe dağıtılacak zamanlarda ise 15
000 kişiyi doyuracak kadar yemek çıkartılırdı
Saray mutfaklarında padişahın yemekleri ile kuşçu başı
valide sultan
şeyhzade ve harem halkı için hasmatbah denilen aşçılar ilgilenirdi
Diğerleri içinde Matbah-ı Amire ilgilenirdi
Ayrıca Tabbah denilen aşçılar da vardı
Osmanlı saray mutfağında başarılı hizmetlerde bulunanların bazıları devlet yönetiminde de çok yüksek mevkilere getirilirlerdi
Örneğin: Köprülü Mehmet Paşa
Damat İbrahim Paşa gibi
İlk çatal bıçak kullanan hükümdar II
Mahmuttur
O zamana kadar çorba ve hoşaf kaşıkla
şerbet bardakla
diğer yemekler ise sağ elin 2 parmağı kullanılarak yenirdi
Yine II
Mahmut zamanında sultan düğünlerinde ve bazı yabancı prenslerin yaptığı ziyafetlerde alafranga büfeler düzenlenmiştir
Bu daha sonra eşraf konaklarına yayılmıştır
19
yüzyılda Avrupai tip yemeğin öncüleri otellerin restoranları olmuştur
Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemine girmesiyle birlikte saray ve konaklar ekonomik yönden zayıflamaya başlayınca ilk etkisini mutfaklarda göstermişti
Konaklarda profesyonel aşçıların yerini halayıklar (cariye) almaya başladı
Türkiyede modernleşme çabası özellikle Cumhuriyetten sonra iyice hızlandı ve bunun sonucunda da gelenekle ciddi bir kopukluk yaşandı
Bu kopukluk doğal olarak hayatın her alanına yansıdı
Yeme-içme konusunda da yaşanan köklü değişimler Türkiye mutfağının bir çok özelliğinin kaybolmaya yüz tutmasına neden oldu
Geleneksel yemeklerimizi evin dışında esnaf lokantalarında tadabiliyoruz
Fakat bu lokantalarda çeşitli ekonomik nedenlerden ve en başta bu tür yemeklerle birlikte içki içilememesinden dolayı
akşam servis hizmeti veremedikleri için kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar
1980 sonrası Türkiyesinde turizmin gelişmesi Türk halkının dış seyahat yapma olanağı bulması
yaşam ufkunu ve standartlarını yükseltince yiyecek-içecek yerleri çığ gibi çoğaldı
İnsan yemek gereksinmesini karşılarken ortaya bir takım faktörler çıkmaktadır
Bu faktörleri şöylece sıralayabiliriz
1 - Fiziki gerekler
2 - Sosyal guruplaşmadan kaynaklanan gerekler
3 - Sağlık durumundan kaynaklanan gerekler
4 - Sosyal ihtiyaçlardan kaynaklanan gerekler
5 - Duygusal gerekler
6 - Kaynakların etkisi
7 - Koşullanmalardan doğan gerekler
8 - İmaj kaynaklı gerekler
Günümüzde Avrupa Topluluğu ülkelerinin dokuzunda bir yılda dışarıda yenen öğün sayısının 36 milyar olduğu belirlenmiştir
Bu da haftada yaklaşık 25 milyon kişinin en az bir kere evinin dışında yemek yediğini göstermektedir
Amerikada ise dışarıda yenen öğün sayısı yılda 63 milyardır
Ülkemizde bu konuyla ilgili bir çalışma yapılmamıştır
Ama ülkemizde genel olarak yemek hizmetini şöyle sınıflandırabiliriz
- Otellerde yiyecek hizmeti
- Restoranlar
- Bar ve kafeler
- Fastfood
- Toplu yemek servisi
- Ulaşım sırasında yemek servisi
- Dışarıda ikram ziyafet
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul