Konu
:
Paradigma Nedir....
Yalnız Mesajı Göster
Paradigma Nedir....
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Paradigma Nedir....
Paradigma Nedir?
Rastladığım genişçe bir tanım şöyle idi:
“Paradigma
bireyin iç ve dış dünyasını (kendisini ve etrafını) yorumlama
algılama ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgütlü ve dinamik düşünsel sistem
düzenektir
”
Bir başkası paradigma’ya çok kısaca
“algı düzeneği” diyordu
Psikolog Prof
Dr
Doğan Cüceloğlu bir TV programında kavramın açıklamasını çok daha pratiğe indirgeyerek
gözlüğünü çıkarıp sunucuya göstermiş ve “İşte bu” demişti
Nasıl bir gözlükle bakıyoruz dünyaya?
Bir arayol bulup paradigma’yı
insanın yaş**ı (tabii ki
hem kendisini hem de etrafını) yorumlama ve algılama biçimi diye tanımlayalım
Paradigma’ya tam uyan Türkçe bir sözcük henüz oturtulamadı
Ben
“yaş**ı algılama biçimi” şeklinde kullanıyorum
Benim uzmanlık alanım iş yaş**ı olduğum için kullandığım zamanlarda da çoğunlukla
“yaş**ı algılama biçimi” yerine “iş yaş**ını algılama biçimi” derim
Tabii ki
sadece iş yaş**ından konuşulmuyorsa sadece
“yaş**ı” demek lazım
Zaten ikisini birbirinden ayırmak ne mümkün! Andre Gorz diye bir kişi şöyle demiş:
“İnsanların kaçı kimliğini işinden bağımsız olarak tanımlayabilir?”
Ulaş Bıçakcı
Paradigma
Vikipedi
özgür ansiklopedi
Paradigma
model
ya da
kuramsal çerçeve
anlamında teorik kelime
Türkçesi ictihad
Yunanca paradeigma'dan gelen kavramın popülerliğini sağlayan Thomas Samuel Kuhn'dur
Bilimsel Devrimlerin Yapısı
adlı kitabında düşünsel çerçeve
kuramsallığın belirli bir terimi olarak ve kendisi de yirmi çeşit paradigmada kullanarak anlatır
Ana anlamı
bir bilim çevresine belli bir süre için
bir model sağlayan evrensel olarak kabul edilen bilimsel başarılar
olarak tanımlanır
Kuram
paradigma değildir
Paradigma olması için
yeni ve benzersiz olması
yeniliğinin gelecekteki çalışmalara kaynaklık edecek türde olması
Bir olağan paradigma
olağan bilim etkinliği kuramıdır
Bu kuram her şeyi çözemez
açıkta kalan sorunları görmezden gelir veya dosyalar
Bunlar ve getirdiği sorunlar büyüyüp de kuramın başına bela olduğu zaman
bilim adamı veya bilim adamları çözüm bulmak zorunda kalırlar
Ve olağanüstü paradigma dönemi gelir
Olağan dönem iflas etmiştir
Kriz döneminde bilim adamı (örneğin Ziya Gökalp bir kriz geçirmiştir)
yeni paradigma oluşturmak zorundadır
Paradigma değişikliği denilen olay budur
Bir bunalım dönemi gelir ve herşey altüst olur
Kavramların yerli yerine konması için belki bütün teori baştan alınır
Ancak bu olağanüstü dönemde eski paradigmalar direnirler
teoriden kopmalar çatışmalara yol açar (örneğin Marksizm)
Terim olarak Thomas Samuel Kuhn'un kullanmasından önce Herodotos
Platon
Aristoteles'de geçer
Ancak bilinen kesin anlamına ve bilim felsefesindeki tartışmasız konumuna Kuhn ile ulaşmıştır
Terimin amacı geniş bir düşünsel çerçevedir
Kuhn'un
Bilimsel Devrimlerin Yapısı
kitabında 21 farklı anlamda kullanılır
Esas olarak
bir bilim çevresine belli bir süre için egemen olan model
anlamını verir
Bir kuramın paradigma olması için öyle bir yenilik getirmesi lazımdır ki
hem rakipleri varsa şaşırsın ve hayran olsun
hem de çağını aşarak ilerideki görüşlere kapı açsın
Olağan paradigma da zamanla çözemediği sorunlar olduğunda bunalıma düşer ve olaganüstü arayışlara girer ki bu döneme paradigma değişikliği hakimdir
Kuhn
bu anlamda bilimsel bilginin gelişiminin Bilimdeki devrimsel/sıçramalı gelişmelerle meydana gelidiğini belirtir
Belirli bir egemen paradigma artık geçerliliğini yitirmeye başladığında kendiliğinden yeni bir paradigmaya yerini bırakmaz
aksine bu devrimsel süreçlere benzeyen aşamalar gösterir
Paradigma değişiklikleri eskisinde büyük yıkımlara yol açar
Belirli bir paradigmanın belirli bir zamandaki geçerliliği
sözkonusu paradigmanın genel-kabuledilirliği ile ilintilidir
Thomas Kuhn ve Bilimsel Paradigma
Thomas Kuhn gerek pozitif gerekse de sosyal bilimlerin önemli bir sorununa kendi bakış açısıyla farklı açılımlar getirmektedir
Bilim felsefesi pozitivizmden beri tek yönlü olarak ele alınmakta ve bu tek yön üzerinde tartışılmaktaydı
Kuhn bilimsel metodların zamanla değişiminin mümkün olduğunu ancak bunun eskimiş bir bakış açısından değil tamamen yeni bir düşünce biçimiyle egemen olabileceğini iddia eder
Bilimsel düşünüş yöntemine paradigma adını veren Kuhn
paradigmaların birbirinin yerini alarak ilerlediğini üzerinde durmaktadır
Paradigma çoğunluğun olguları algılama şekli olarak tanımlanabilir
Bakış açıları toplumdan topluma ve zamandan zamana değiştiğinden tam ve ayrıntılı bir paradigma tarifi Kuhn tarafından yapılmaz
Ancak ne olduğundan çok ne işe yaradığı daha önemlidir
Zira bilimselliğin temeli paradigmadır
Kuhn bilimsel devrimi açıklamaya olağan bilim (normal science) adını verdiği durumdan başlar
Buna göre olağan bilimde karşılaşılan sorunlar içinde bulunulan paradigma ile çözülür ve böylece sorunlar çözülerek ilerlenir
Ancak bir süre sonra sorunlara çözüm bulunamaz olur
Bu çözülememezlik durumunu buhran (crisis) olarak adlandıran Kuhn bilimadamlarının bunu açıklayabilmek için eski paradigmayı terk edip yeni bir paradigma oluşturacaklarını ve bu yeni paradigma üzerine bilimi inşa edeceklerini söyler
Bu süreci ise devrim (revolution) olarak adlandırır
Paradigma kayması (paradigm shift) gerçekleştikten sonra artık ilk baştaki olağan bilim durumuna dönülür
Yalnız olağan bilim artık yeni bir paradigmaya sahiptir ve eski olağan bilimle karşılaştırılamaz
Karşılaştırılamaz olması önemlidir zira ikisi arasında ortak bir paydanın mümkün olmadığını iddia eder Thomas Kuhn
Paradigma değişimi bu bakımdan çok kilit bir öneme sahiptir
Thomas Kuhn devrimler yoluyla açıkladığı bilimsel gelişmede olağan zamanlarda birikimsel ilerlemenin mümkün olduğunu ancak değişim dönemlerinde bu birikimin yerini çatışmaya bıraktığını söyler
Sonuçta pozitivizmin her zaman birikimci ilerleme tezine karşı çıkar
Paradigma sosyal bilimlerde geniş halk kitlelerini ilgilendiren konularda da etkisini göstermektedir
Farklı paradigmalara sahip bilimsel
siyasi ve soysal akımların çatışması bu bağlamda incelenmelidir
Örneğin Marx’ın ekonomik paradigması klasik iktisatçıların paradigmasından tamamen farklıdır
Kendi bulduğu artı değer kavramının klasik iktisatta yeri yoktur
Kar
servet gibi tanımlamalar artı değeri açıklamamaktadır
Bu durum paradigma farklılığının doğuracağı sonuçları açıklaması açısından önemlidir
Sonuçta Thomas Kuhn sürekli bilimsel ilerleme yerine paradigmaya dayalı göreceli bir bilim anlayışını savunmaktadır
Buna göre farklı paradigmalar arasında veya bu paradigma içindeki bilimsel olgular birbiriyle karşılaştırılamazlar
Karşılaştırmak için gerekli veri de hiçbir zaman bulunamaz
Zira paradigma düşünsel her olguyu sarmalar ve ondan bağımsız olamaz
Bilimsel düşüncenin temeli de mevcut paradigmadır
Thomas Kuhn ve Paradigma
Bilim dünyasının en önemli felsefecilerinden biri olan Thomas Kuhn’un ortaya çıkardığı felsefik tartışmalarla yeni bir boyut yarattığı kesinlikle tartışılmaz bir olgudur
Thomas Kuhn’un paradigma kavramı
belli öğelerin oluşturduğu -ki bu öğeler tüm simgesel genellemeleri
metafizik kavramını
değerleri ve örnekleri kapsamaktadır- normal bilimi vareden
olmaz ise olmaz olgulardan biri olarak söylenebilir
Bu paradigmaların veri kabul edilip üzerinde çalışma yapılması
normal bilimin gelişim sürecinde oldukça önem taşımaktadır
Normal bilimin dönüşüm süreçleri konusundaki somut görüşü
bir bakıma bilimsel çalışmaların bilimi ve ana teorileri farklı evrelere taşımasını sağlamaktadır
Thomas Kuhn
bu dönüşüm süreçlerini ‘bilim öncesi’ evresi ile başlatmaktadır
Bilim öncesi süreci daha sonra gelişim gösterek ‘normal bilim’ olarak yerini almıştır
Normal bilimin belli bir evreden sonra daha da gelişerek ters olguların çatışmalarının sonucunda bir noktadan sonra tıkanmasına ve normal bilimin bir kriz sürecine girmesine neden olduğunu savunmaktadır
Bu kriz süreçlerinin
bir bakıma normal bilimi farklı bir tabana taşıyarak bir devrim ile yeni normal bilimin ortaya çıkmasını sağladığını söylemektedir
Bu yeni bilimin gelişim sürecinin de eninde sonunda bir krize maruz kalacağı kaçınılmaz olacak ve bu da yeni normal bilimi daha da yeni bir sürece taşıyacaktır
Bilim Öncesi --> Normal Bilim --> Kriz- Devrim --> Yeni Normal Bilim --> Yeni Bunalımlar
Bu döngüdeki en önemli kısımlardan biri
normal bilimin tıkanma noktasında ortaya çıkan kriz safhası ve oluşan bilimsel devrimin oluşumudur
Bu devrim yeni oluşumları ve yeni paradigmaları kendisiyle beraberinde getirmektedir ve yeni normal bilimin temellerini atmaktadır
Ancak ne var ki
bu yeni bilim sürecinin de
er ya da geç tekrar bir kriz ortamına yani yeni bulalımlara girmesi kaçınılmaz olacağı
Kuhn tarafından iddia edilmektedir
Kuhn
normal bilimi
paradigma kurallarınca yönlendirilen bir bulmaca-çözme faaliyetleri olarak belirtmektedir
Bu bulmacalar
hem teorik bulmacalar hem de deneysel doğayla ilgili bulmacalardır
(Normal Bilimin bilim adamlarının
bir paradigmanın
paradigma içinde yöneltilen bulmacaların çözümü için gerekli koşulları sağladığını önceden kabul etmeleri gerekmektedir
) Kuhn
bu bulmaca çözmedeki başarısızlık
paradigmanın yetersizliğinden çok bilim adamının yetersizliğinden kaynaklandığını savunmaktadır
Çözüme direnen bulmacalar
bir paradigmanın yanlışlamaları olmaktan çok anomaliler olarak gözükmektedir
Tüm paradigmaların anomalilerinin söz konusu olması gayet doğal bir durumdur ve Kuhn tüm yanlışlamacılık imalarını reddetmektedir
Ancak
burada tartışılması gereken konu
Thomas Kuhn’un bu döngüsünün “normal bilim” için yapılmış olmasıdır
Sosyal bilimlerin göz ardı edildiği ve ana bilinen bilimler dışında olduğu gibi sezinlemelere yol açmaktadır
Sosyal bilimde
Kuhn’un bahsettiği paradigma ve paradigma döngüsü
“Acaba gerçekten işlemekte midir?” sorusunu akıllarda bırakmaktadır
Şu bir gerçektir ki
sosyal bilimi normal bilimden ayıran en önemli özellik
sadece “sosyal” kelimesinin kullanılmış olması değildir
İnsan baz alındığında
sosyal bilimin varlığı gerçekten de ortaya çıkmaktadır
Normal bilimlerde ana merkez noktasının doğa ve çeşitli güçler olması
yani nesnelliğe dönüştürülmüş olması
zaman zaman öznel bakış açısını göz ardı etmelerine sebep olmaktadır
Kişilerin dünyayı ne biçimde kurguladıkları önemlidir
Aslında öznel bir varlık olan insanın
olayları kurgulama biçiminde nesnel davranma çabalarının
pozitivist bakış açısının bir başlangıç noktasını oluşturmaktadır
Sosyal bilimin uğraştığı tüm alanlar içerisinde pozitivist bir bakış açısı söz konusu olup olamayacağı da başka bir tartışma konusudur
Buradaki en büyük ayırım
belki de dünyayı kurgulama biçimleri olarak söylenebilir
Uygulamaya dönük çalışmalar
sosyal bilimler içerisinde rahatsız edici bir varlığa sahip olmak yerine
belki de Kuhn’un döngüsü içerisindeki evrelerin bir şekilde işlemesini sağlayabilir
Ancak
yorumsamacı ve eleştirel bir yaklaşımın katkısının da inkar edilmesi mümkün gözükmemektedir
İşte bu bağlamda
sosyal bilim içerisindeki dönüşümün sağlanması
bir bakıma uygulama ve yorumun yaratacağı yenilikler ve devrimlerle söz konusu olabilir
Bu devrim
döngünün işlemesini ve belki de zıt görüşler olarak bilinen kuramların bile
birlikte kullanılarak buna yardımcı olabileceği söylenebilir
Kuhn’un normal bilimler için söylediği bu döngü
aslında pozitivist bakış açısı ile şekillendirilmiş bilimsel araştırmanın bir ilerlemeye neden olduğu tartışmasını yaratmaktadır
Ancak
pozitivizmin altını çizdiği ve uygulamaya geçirdiği metodolojik bakış açısının
aslında ölçme ve formüle etme çabaları bakımından
her bilim için gerekli olup olmadığı da tartışılan bir olgudur
Burada önemli olan
hangi metodolojinin kullanıldığından ziyade
belki de çalışılan alan içerisine katkısıdır
Ancak
bu katkının derecesi ve gerçekten de bir katkı sağlayıp sağlamadığı konusu da
belki belli kesimler tarafından tartışılacaktır
Bu tartışmaların bile bilimin gelişiminde belli bir aşama sağlayacağı kesindir
İki ayrı uçta bulunduğu iddia edilen matematik ve felsefe bile
aslında belli alanlarda birleşip farklı bir disiplin adı altında yer alabilir
Ancak
burada önemli olan; bu iki ters alanlar diye savunulan bu disiplinlerin
amaç bakımından kullanımda ve uygulamada ortak bir yön oluşturmalarıdır
- Alıntıdır /
Begüm Akış -
Başkent Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul