Konu
:
Matematiğin Dili
Yalnız Mesajı Göster
Matematiğin Dili
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Matematiğin Dili
En eski metinlerde bile görüldüğü gibi
matematiği diğer bilim dallarından ayıran şey deneyle olan ilişkisidir
Doğru
çember
sayı gibi somut bir nesneden hareket edildiği halde
Deney hiçbir zaman ispat nedeni olarak kabul edilmez
Başka bilim dallarının tersine matematikte 'deneyerekdoğrulayalım' denemez
Bu anlayışa göre nesnenin durumu nedir? Nesne sadece tanımıyla vardır ve bu tanım nesne hakkındaki herşeyi açıklar
Mesela
bir çember ve bir elektron arasında büyük bir fark vardır
Çember
matematikçinin tanımladığı bir nesneden başka birşey değildir
Beklenmedik hiç bir durum göstermez
Elektronsa
her yeni deneyde beklenmedik bir davranış biçimi ortaya koyabilir
Böylece tanımın önemi anlaşılıyor
Matematikte herşey 'ifade biçiminde' saklıdır
XIX
yy'da
Eukleidesçi olmayan geometrilerin bulunması sonucunda sezgisel davranıştan kaçınılması gerektiği anlaşıldı ve eskiden beri var olan bu zorunluluk daha da güçlendi
O zamandan başlayarak bilinen uygulamalardan esinlenerek
eksiksiz ve kesin bir matematik dili oluşturma ve açıklama amaçlandı
Bu betimleme iki aşamada sağlanır
İlk aşamada kurulan cümleler arasındaki ilişkiler incelenir: bu önermeler hesabıdır
İkinci aşamada
bu cümlelerin veya önermelerin nasıl kurulduğu belirtilir; bu da açık önermeler hesabıdır
Burada matematiksel düşünceye denk düşen
'doğru - yanlış' gibi iki değerli bir mantığın bakış açısı söz konusudur; bu konuda iki değişik inceleme yapılır; biri bileşik önermenin hangi koşullar altında doğru olduğunu
doğruluk tablosu ile belirlemeyi amaçlar; diğeri kesin kurallarla kabul edilen veya daha önce ispat edilen formüllerden hareket ederek
yeni önermeler elde etmeye çalışır
Ve böylece 'tümdengelimi' kesin bir çerçeveye oturtur
Doğal dil yalnız bu iki öğeye indirgenemez
Özellikle zarflar (belki
kesinlikle
) doğru düşünceyi dalgalandıran terimler içerir
Bunlar matematikte dikkate alınmaz
MANTIK
Geleneksel olarak
eski Yunanlı düşünür Aristoteles'in Organon adlı eseri
mantık biliminin başlangıcı olarak kabul edilir
Bu eserde
çıkarsama modelleri kıyaslama (tasım) yöntemiyle
sistematik biçimde açıklanır
Matematikte önemli bir yeri olan
diğer bir yönüyle felsefeye bağlı bu çok görünümlü bilim dalını tanımlamak oldukça zordur
Matematikle ilgili yaklaşıma matematiksel mantık adı verilir
Ancak
matematiksel mantığın felsefi mantıkla ilişkisi hiçbir zaman kesilmemiştir
Eukleides'ten bu yana
matematikte sezginin rolünü mümkün olduğunca azaltan
çıkarsamaya önem veren
aksiyomlar ve tümdengelime dayanan bir model kabul edildi
XIX
yy'da Eukleidesçi olmayan geometrilerin bulunması sonucunda
aksiyonların kesin bir biçimde ifade edilmeleri zorunlu hale geldi; bunun için de
bir kanıtlamada söz konusu olan terimleri tanımlamak gerekiyordu
Bunlar arasında yazım kuralları
çeşitli doğru iddialar
tümdengelimin işleyiş biçimi sayılabilir
Bu biçimsel matematik anlayışında
gerçek kavr***** 'modeller kuramı' açısından yaklaşıldı; tümdengelim kavramı ise 'tümdengelimli sistemler kuramı' veya 'kanıtlama kuramı'na dayanılarak ele alındı
Bu iki yaklaşım çağdaş matematiksel mantığın temel taşlarıdır
Yazımın
somut bir savı olduğu kadar
soyut bir gerçeği de belirtebileceğini göz önünde tutmak gerekir
Mesela 2 + 3 = 3 + 2 eşitliğinin doğru olduğu kanıtlanabilir; ama sezgisel olarak aynı anlamı taşıdığı anlaşılan x + y = y + x formülünün doğru olduğu kanıtlanamaz; çünkü kanıtlamak için bütün sayılarla denemek gerekir! Bu tip ifadeler kullanılmasaydı matematik çok fakir hale gelirdi
Aslında kurallar
soyut formüllerin kanıtlanmasına olanak verse de bazen
doğru veya yanlış olduğu bilinmeyen bir iddia ile karşılaşma tehlikesini tamamen yok etmez; belirsiz olarak nitelenen önermeler vardır ve mantığın özgün sonuçlarından biridir
Sorulan bir başka soru da şudur: bir kuramda seçilen aksiyomlardan hareketle uygulanan tümdengelimin bir çelişkiyle sonuçlanamayacağından önceden emin olunabilir mi? Yanıt olumluysa
kuram tutarlıdır
Bir aksiyomlar sistemi göz önüne alındığında
bu sistemin tutarlı bir kuram sağladığı kanıtlanmalıdır
Ne var ki bu kanıtlama için hangi kuramdan yararlanmak gerekir? Yanıt şaşırtıcıdır
Ünlü 'Gödel Teoremi'ne (1931) göre aritmetiğin tutarlılığı aynı kuramda kanıtlanamaz; bunun için daha güçlü bir kuram gerekir
Yalancı paradoksu veya otoreferans Antikçağ'dan beri bilinen bu paradoksun ilk ifadesi şu şekilde yapılmıştır: bütün Giritliler yalancıdır; Epimenides de Giritlidir; 'ben yalan söylüyorum' diyor
Epimenides doğruyu söylüyor mu? Hayır
çünkü Giritli'dir; o halde yalancıdır
Ama 'yalan söylüyorum' derken yalan söylüyorsa
o zaman doğruyu söylüyor
Bu durumda çelişki kaçınılmazdır
Ortaçağ'da
Fransız filozof Jean Buridan
paradoksun daha basit bir şeklini verdi
Şu cümleyi yazalım: "Burada yazılan cümle yanlıştır
" Bu cümle doğru mudur? Yanlış olması koşuluyla
evet! Ancak o halde doğruluk sorusuna engel var demektir
Bu paradoks
günümüzde 'otoreferans' denen problemi ortaya koydu
Jean Buridan'ın cümlesi kendisi hakkında bir yargı belirtiyor
Ama otoreferansın zorunlu olarak çelişkiye yol açtığı zannedilmesinin: 'ben' dendiğinde dilde
vardır; ama cümle kendi doğruluğu üzerinde bir yargı belirtiyorsa
çelişkiye varılabilir
Yalancı paradoksu; hem Russelş paradoksunun
hem de Gödel teoremlerinin temelini oluşturur
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul