Konu
:
Cebir Nedir?
Yalnız Mesajı Göster
Cebir Nedir?
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Cebir Nedir?
Cebir Nedir?
BİZANS'TA CEBİR
Bazı kaynaklar
Bizans'ta ileri bir matematiğin varlığı hakkında geniş bilgi verirler Ortalama 1000 yıllık hayatı olan Bizans'in
matematik tarihinde
Eski Yunan matematiğini
ilerletip geliştirmesi bakımından
pek parlak bir duruma sahip değildi Bu devir matematikçileri olarak belirtilen ve aynı zamanda Nikomedya (İzmit) rahibi olan Masimus Planudes (İzmit 1260 - İstanbul 1310)
Dio-fantos' un birinci ve ikinci kitaplarına dair sadece tefsir yazabilmiştir M Planudes'in en çok bah-sedilen eseri
1300 yılında yazdığı Hint Hesabı'dır Planudes; bu eserinde
karekök alma kuralı-nı
Diafantos'un eserini esas almak suretiyle Hint metodunu tatbik etmişti
14 yüzyılın ikinci yarısından itibaren
15 yüzyılın ilk yarısına kadar (İstanbul'un fethi yıllarına ka-dar)
Bizans matematiğinde bilim tarihinde isim bırakmış matematikçilere rastlanılmaz Bu tarih-lerde
siyasal olaylar yüzünden
bilim ihmal edilmiştir Bu tarihlerin ilginç bir olayı
İstanbul'da giz-li kalmış özel kişisel kitaplıkların dışında
elyazması ne kadar eser varsa İtalya'ya götürülmüştür İstanbul'da el yazmalarına ait hiç bir eser bırakmamışlardır Givanni Aurispa'nin (1369-1460) Bi-zans'tan Venedik'e 238 el yazması eser götürdüğü tarihi bir olay olarak bilinmektedir
Bizans matematiğinin durumunu
ayrıntılarıyla incelemiş olan Hamit Dilgan Matematik Tarih ve Tekamülüne Bir Bakış adlı eserinde şöyle yazar : "Bizans'ta tam anlamıyla büyük matematikçi yetişmemiştir Bir çoğunun eserleri (birkaçı müstesna) mütevazi ve basittir
Hatta bazılarının eser-lerindeki problemlerin
yazarları tarafından anlaşılamadığı seziliyor Bütün bu hususlar
Eski
Yunan dehasının gerilemiş ve tükenmiş olduğuna canlı birer örnek teşkil eder Şu kadar var ki
Bizans matematiği
aynı devrelerdeki Roma matematiğinden çok daha ileri bir durumda olmakla beraber
Doğu İslam Dünyası Matematiğine nazaran çok geri kalmıştı''
Kaynak: Fen Bilimleri Tarihi - Lütfi Göker
CEBİRİN AVRUPA'DA GÖRÜLMESİ
Matematik tarihi eserleri; yazılan ilk cebir kitabının Harezmi'nin el-Kitabü'l Muhtasar fi Hesabi'l Cebri ve'l Mukabele adlı eseri olduğunu belirtir Batılı yazarların da belirttikleri gibi
İspanya yo-luyla Avrupa'ya giren ilk cebir kitabı
Harezmi'nin adını belirttiğimiz eseridir Bu eserde görülen çözüm yolları
İtalyan matematikçi
Leonardo Pisano (1170 - 1250) tarafından yazılmış Liner Aba-cı (Hesap Metodu) adlı kitap ile 1202 yılında İtalya'ya girmiştir Bu eser
Batılı matematikçilerden; Passioli
Tartiaglie ve Cardon'un çalışmalarına temel eser olmuşturÖyle ki
bu matematikçilerin eserleri incelendiğinde
Harezmi'ye ait izlerin varlığını görmek müm-kündür Harezmi'nin eseri ile yukarıda adlarını belirttiğimiz matematikçilerin eserlerini ayrıntılarıy-la incelemiş olan Hamid Dilgan bu konu ile ilgili olarak aynen şunları söyler: "Batılı yazarlar ce-biri
Cebri ve'l Mukabel adlı eserin Latince tercümesinden öğrenmişlerdir" Adnan Adıvar ise bir makalesinde şunları yazar: "GLibri tarafından
1915 yılında New - York'ta yapılan tercümenin es-ki Latince nüshanın üzerinde İspanya'da bulunan Sagovia şehrinin adı 1145 yılında yazılı oldu-ğunu belirterek bu tarihe
aynı zamanda Avrupa'da Cebirin Doğuş Tarihi olarak bakmak müm-kündür"
Harezmi'nin bu eseri
temel eser kabul edilerek bu konuda
Avrupa'da cebirle ilgili yeni eserler yazılmış ve Harezmi adı ile eserinin adı kısa sürede yayılmaya başlamıştır
Kaynak: Fen Bilimleri Tarihi - Lütfi Göker
ESKİ HİNT DÜNYASI'NDA CEBİR
İçinde bulunduğumuz yüzyılın araştırmaları; Eski Hint Dünyası'nda özellikle 6
7
9 ve 12 yüz-yıllarda
matematikle ilgili olarak
çağının bilgi seviyesinin üst düzeyinde ilginç bilimsel çalışma-ların varlığını ortaya koymuştur Eserleriyle adları zamanımıza kadar gelebilen
Hint matematik-çileri
bilim tarihinde kendilerini etkin bir şekilde göstermektedir Bunlardan belirttiğimiz yüzyıllar içinde yaşamış olanlardan: Brahmagupta
Aryabatha
Mahavra ve Bhaskara adlarını belirtebili-riz Kaynaklar; Brahmagupta'nın Kutakhadyaka adlı eserinde de
münferit cebir konularının görül-düğünü
ancak bunların düzenli ve ayrıntılı olarak
cebir konularını kapsayan sistematik bir eser olmaktan uzak olduğunu belirtir Buraya kadar; adlarını belirttiğimiz; Diofantos'un "Aritmetika" ve Brahmagupta'nın Kutakhadyaka adlı iki eserde
ikinci derece denklemlerin çizim yoluyla (geo-metrik yolla) çözümlerinden bahis olmadığını ve mevcut bilgilerin de Mezopotamya menşeli ol-duğunda kaynaklar hemfikirlerdir
ESKİ MISIRLILAR'DA CEBİR
İnceleyebildiğiniz kaynaklarda; Mısırlılarda
bugünkü cebirin herhangi bir şeklinin varlığına dair
kesin bilgiler görülmemektedir Ancak; Mısırlılarda
bugünkü cebir konularına benzeyen
oldukça ilkel cebirin varlığı görülmektedir Bu konuda aha hesabı adı verilen bir hesaplama türüne rastlanılmaktadır Bu hesaplama türü hakkında
Aydın Sayılı Mısırlılar'da ve Mezopotamyalılar'-da Matematik
Astronomi ve Tıp adlı eserinde Berlin ve Rhind Papirüslerine dayanarak şu bilgiyi vermekte;
Aha kelimesi
grup ya da miktar anlamına gelmektedir Böyle adlandırma
bir metot görüşü olarak yapılmış olmakla beraber
aha hesaplarında
"Yanlış ve Deneme yoluyla Yoklayarak çözüm" metodu kullanılmış olduğu görülmektedir Ayrıca bu usulle
bazı çözümler cebiri hatırlatıyor Adı geçen eserde; bu tür hesabın nasıl yapıldığına dair
açıklamalı iki örnek verildikten sonra; müsteşrik S Gantz'a atfen altı örnek belirtmektedir Bunlar :
x/y = 4/3 ; xy = 12
xy = 40 ; x = (5/2)y
xy = 40 ; x/y = (1/3) + (1/15) = 2/5
10xy = 120 ; y = (3/4)x
x2 + y2 = 100 ; y = (3/4)x
a2 + b2 = 400 ; a = 2x ; b = (3/2)x
Hemen belirtmek gerekir ki; bu örnekler
Mısırlıların aha hesabında yaptıklarının
bugünkü ceb-rik düşünceye göre düzenlenmiş gösterim ve tertip şekilleridir
Yukarıdaki altı tip örnekte görülebileceği gibi
problemler hep özel durumları temsil ediyor An-cak
Aydın Sayılı adı geçen eserinde
bu konuda : "Mısırlı matematikçinin zihninde belli çözüm yollarının ve genel formüllerin bulunduğuna şüphe yoktur Örneğin aha hesaplarıyla ilgili papi-rüslerde
herhangi bir metot söz konusu edilmemesine rağmen
bunlarda özel bir metoda uyul-duğu gayet sarih bir şekilde görülmektedir Problemlerin pedagojik amaçlarla bu şekilde ter-tiplenmiş oldukları söylenebilir"
Kaynak: Fen Bilimleri Tarihi - Lütfi Göker
ESKİ YUNAN'DA CEBİR
Çoğu kaynaklarda; cebir denildiğinde
Eski Roma çağı Yunan matematikçisi Diofantos'un (225-400) adından bahsedilir Diofantos'un Aritmetika adlı bir eseri mevcut olup
bu eserde sistematik olmamak üzere
münferit bazı cebir konuları ile birlikte
ikinci derece denklemlerin çözümü görül-mektedir Ancak
Diofantos devri Yunan matematiği
bazı harf ve semboller ile ifade edilmekte olduğundan
Diofatos'un Jukarda adını belirttiğimiz eseri
Harezmi'deki cebir işaretleri ve sis-temlerinin oynadığı rolden mahrum olması bakımından gerçek anlamda düzenli ve disiplinli bir cebir kitabı olmaktan uzaktır Kaldı ki; Harezmi'nin Cebri ve'l Mukabele adlı eserinde görülen çö-züm yolları
tamamen geometrik düşüncelerle temellendirilmiş olup
bu tür sistematik çözümü de
cebire ilk ithal edenin
Harezmi olduğu son yüzyıl içinde yapılan araştırmalarla ortaya konulmuş-tur
Diofantos'ta görülen ikinci derece denklemlerin çözüm metotları
Mezopotamyalılar'ınkine ben-zemektedir Aydın Sayılı adı geçen eserinde : "Mezopotamyalılarda görülen denklem çözme geleneklerinin
Diofantos'ta devam ettiği görülmektedir Demek ki Diofantos'taki şekliyle Yunan cebri Mezopotamya cebirirıin hemen hemen
doğrudan doğruya bir devamını
Abdülhamit İbn-i vasi Türk (? - 847) ile Harezmi cebri ise tadil edilmiş bir şekildeki devamını teşkil etmektedir"
Gene adı geçen eserde: Öklid'in Elementler adlı kitabında görülen:
(a+b)2 + (a-b)2 = 2 (a2+b2) veya
2(a2+b2) - (a+b)2 = (a-b)2
şeklindeki özdeşliğin
cebirsel ifadelerin basitleştirilmesi ve çözümlerin kolay tiplere irca edil-mesi için
Mezopotamya matematikçileri tarafından kullanılmış olduğu belirtilir
MEZOPOTAMYALILAR'DA CEBİR
Eski Mısır (MÖ XVIII yy) devrine ait papirüslerde
cebir işlemleri gibi yorumlanması mümkün bazı problemlere rastlanmıştır Fakat Babil matematiği MÖ 3000'e kadar çıktığından
bu konu-daki Mısır bilgisine
Babil bilimiyle temas neticesinde varılmış olduğu kabul edilmektedir Bu-nunla beraber
Babil cebirinin
ne sembolik isaretler yönünden
ne de özellikle negatifsayılar kavramı itibariyle müstakil bir bilim dalı olarak kurulmuş bulunduğunu söylemek mümkün değil-dir Bu sonuca çok sonraları varılmıştır MS V - VI yüzyıllarda
Hind'de
sıfır kavramıyla birlikte
ilk merhale aşılarak
VIII yüzyıl ortalarından itibaren
İslam bilginleri tarafından yüksek bir merte-beye çıkarılmıştır Özellikle"El - Cebr v'el Mukabele" adı altında ilk cebir kitabının bir müslüman Türk bilgini olan El - Harezmi'ye ait bulunduğunu söyleyebiliriz Fakat cebirin
daha MÖ 3000'-lerden itibaren
Mezopotamya'da var olmuş ve hayli gelişmil bulunduğu bugün kabul edilmek-tedir
Bugün bir veya çok bilinmeyenli cebir denklemleriyle çözdüğümüz türden birçok problemlere Babil tabletlerinde rastlanmıştır Mesela: Bu tablette
bir dikdörtgenin eniyle boyunu veren sayı-lar birbiriyle çarpılır ve bu sayılar arasındaki fark
bu çarpıma eklenirse 153 elde ediliyor Aynı sayılar birbirine eklenirse 27 çıkıyor Bu şeklin eni
boyu ve yüzölçümü nedir sorusu soruluyor ve cevap olarak: 20
7 ve 140 değerleri veriliyor
Kaynak: Bilimler Tarihi - Celal Saraç
TÜRK - İSLAM DÜNYASI'NDA CEBİR
Objektif olarak hazırlanmış
matematik tarihi eserleri incelendiğinde
açık olarak şu hüküm görü-lür; Matematiğin geniş bir dalı olan cebire ait temel bilgilerin büyük bir çoğunluğu
8 ile 16 yüzyıl Türk - İslam Dünyası alimleri tarafından ilk olarak ortaya konulmuş ve belli bir noktaya kadar da geliştirilmiştir
İslamiyetin Başlangıç Yılları
İslamiyetin başlangıç yıllarında; dini günlerin tespiti
namaz vakitlerinin belirlenmesi
takvim hazır-lanması gibi dini problemlerle uğraşılmış olunduğu muhakkak ise de
o devir İslam matematikçi-lerinin
arazi ölçüleri
veraset hesapları
yükseklik tayini ve günlük yaşantı için gerekli pratik ölç-me ve hesaplamalar hakkında bazı çalışmaların varlığı söz konusu olabilir Hamid Dilgan; Bü-yük Matematikçi Ömer Hayyam adlı eserinde bu konuda şunları yazar : "İslam matematiği
an-cak hicretin ikinci yüzyıl ortalarında Bağdat'ta doğmuştur" Ancak bu tarihten itibaren
Bağdat'ta kurulan ve bugünkü Üniversitelere benzer kurum olan Dar-ül Hikme'de başta matematik olmak üzere
öteki bilimler hızla gelişmeye başlamıştır
Gıyasüddin Cemşid ve Cebir
Gıyasuddin Cemşid
aritmetikle ilgili ilmi çalışmalarının yanında
cebirde yüksek dereceden nü-merik denklemlerin yaklaşık çözümlerine
kendi görüşü olarak ortaya koyduğu orjinal çözüm yolları ile
etkinliğini zamanımıza kadar sürdürmüştür Bu konuda; özellikle; ax3 + x3 = bx tipindeki üçüncü derece denklemlerin çözümünde
zamanı için yeni olan çözüm yolları ortaya koymuştur
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul