Konu
:
Peki Yıkılmasın
Yalnız Mesajı Göster
Peki Yıkılmasın
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Peki Yıkılmasın
Yıl bin beş yüz on ikiydi
Yavuz Sultan Selim
vezirini
vüzerasını
emirini
ümerasını
alimini
ümerasını yanına alıp
Bursa’ya cedlerinin kabirlerini ziyarete gitti
O sırada Koca Mustafa Paşa
küçük vezir sıfatıyle hünkarın yanında bulunuyordu
Ziyaret sırası
talihsiz Cem’in türbesine gelmişti
Yavuz Sultan Selim
sandukanın başında uzun düşüncelere vardı
Dedesi Fatih Sultan Mehmet
açıkça onu veliaht olarak göstermişti
Buna rağmen ortalıkta neler neler dönmüş
babası Sultan Bayezit ile amcası birbirine silah çekmiş
sonunda o güzel adam
”küffar arasında” ıstırap içinde can vermiş
belki yanında ağzına bir yudum su verecek kimse yokken ölmüştü
Sultan Selim
bu hikayede
küçük vezirin oynadığı rolü biliyordu
O aynı oyunu kendisi tahta çıkarken de oynamak istemiş
Şehzade Ahmet’i Selim’e tercih etmişti
Bu hatıraların tazelenişi
Koca Mustafa Paşa’nın katli fermanı için yeter sebepti
Yavuz’a sanki şimdi
amcası Cem kabrinde daha rahat yatıyormuş gibi geldi
İstanbul’a dönüşte
bu işin henüz tamam olmadığını düşünerek
muhasiplerinden birine emir verdi ki: “Tiz adam göndertip küçük vezirin camisin de
imaretin de ortadan kaldırsınlar
İstanbul’a böyle bir soysuzun yapısı gerekmez!”
Balta
kürek
Kocamustafapaşa camisinin avlusuna gelenler orada sanki hiç bir şeyden haberi yokmuş gibi toprak çapalayan Sümbül Efendi ile karşılaştılar
İşini bıraktı
emir kullarının yüzlerine sakin sakin baktı
”Ne istersiniz?” diye sordu
Böyle soracağına
ellerinden baltaları
kürekleri alsaydı da kafalarına vursaydı
küfretseydi
dövseydi
kovsaydı onları
Gelenler
mahçup
perişan
geldikleri gibi kös kös geri göndüler
Varıp efendilerine:” Biz o camiye elimizi süremeyiz
O camide bir zat var
Yüzümüze bir baktı
ne istersiniz
diye bir sordu Yok
yok
varsın başkaları yıksın
biz bu işte yokuz!” dediler
Haber
büyüye yayıla Hünkar’ın huzuruna vardı
Selim bir emir versin de yapılmasın? Demek bu da oluyor
Oluyor diyen varsa gelsin de görsün
Hünkar emir saldı
o öfkeyle atlandı
yanına alacaklarını aldı
Yel oldu
esti
sel oldu aktı
vardı Kocamustafa camisine…
Sümbül Sultan’ın uyanık kalbi bu haberi almış
derviş hırkasını üstüne
tacını başına giymiş
siyah sarığını dolamış
bir kaç dervişiyle cami avlusunda beklemeye başlamıştı
Uçan atın nal seslerini duyunca
gözlerini kapadı
sadece yanık bir sada ile “Hak!” dedi
Hünkar kapı önünde attan atlamış
ok gibi ileriye atılmıştı… Fakat birdenbire hızı kesiliverdi
Ne oluyordu ki acaba? Onu durduran neydi?
Dervişler
niyaz duruşunda
başları yerdeydi
Ortalarında da sarı benizli
kara sarıklı güzel mi güzel bir tanesi var
O başını eğmemiş hükümdara bakıyordu
Bu başka bir bakıştı
Selim’in içine
ta can evine uzanan bu bakışlar kalbinin sayfalarını bir bir okuyor
dünya alemden sakladığı sırlarını
tasalarını
acılarını
üzüntü ve şevkini katmer katmer açıyordu
Bu bakış biraz daha devam ederse Selim-i Kahhar sel sel ağlayabilirdi
Onun için
yavaş bir adım attı
başını yere eğdi ve ancak duyulabilen bir sesle “Peki yıkılmasın” dedi
Bir gönül yapmak için cami yapmak kadar sevaplı
bir gönül yıkmak için bir cami yıkmak kadar veballi bir iştir
Hünkar ise hem cami yıkmadı
hem gönül yaptı
Ancak
bir mesele vardı ki Sümbül Sinan onu ihmal edemezdi
Onun için: “Hünkarım!” dedi
“Padişahların ahdinin yerine getirilmesi gerekir
Onun için
hiç değilse
ocakları yıksınlar
Hünkar sözü vücut bulsun”
Kazmalar
imaret bacalarını indirirken
Yavuz Sultan Selim ne haldeydi
ne düşünüyordu bilmiyoruz
Onu bir kendisi
bir Allah bilir
Fakat şu gerçek tarihlere geçmiştir: Sırtından kendisine pek yakışan beyaz samur kürkünü çıkardı
ihtiramla Sümbül Efendi’ye giydirdi
O anda elinden başka bir şey gelmezdi
Sümbül Efendi bu kürkü dergahında zaman zaman giyermiş
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul