Konu
:
Toplumsal Yasamda Osmanli Kadını Nasıldı?
Yalnız Mesajı Göster
Toplumsal Yasamda Osmanli Kadını Nasıldı?
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Toplumsal Yasamda Osmanli Kadını Nasıldı?
Toplumsal Yasamda Osmanli Kadını Nasıldı?
Toplumsal Yasamda Osmanli Kadini
XX
yuzyilin baslarina kadar kadinin Osmanli toplumunda – ozellikle kentsel toplumda – silik bir yeri vardi
Toplum yapisi
giderek daha belirgin bicimde cinslerin ayriligi uzerine oturuyordu
Oyle ki iki ayri dunya soz konusuydu
Her seyden once erkegin dunyasi kamusaldi
kadinin dunyasiysa ozeldi
mahremdi ve ailenin icinde yer aliyordu
Hemen tumuyle eve kapatilip carsaf giymeye mahkûm edilen kadin
kucultulmus bir evrenin icine sikistirilmisti
Bu nedenle de
onun toplumsal yasamdaki rolu onemli olcude sinirlanmisti
Kuran’da
yalnizca
peygamberin karilarina zorunlu kilinan carsafi simgeleyen sozcuk
hicab’dir (458)
Ne var ki
carsaf giyme âdeti zamanla ozgur konumdaki tum Musluman kadinlara yayildi
İslamligin yayilmasiyla da Arabistan’da ve tum Dâr-ul-İslam’da (459) kendini kabul ettirdi
Osmanli İmparatorlugu’nda carsaf giyme âdeti kent kadinlarinin tumunce benimsenmis
kirsal alan kadinlari ise çøk daha dusuk bir olcude bu âdeti izlemistir
Aile yasamina ayirdigimiz bolumde belirtilen nedenlerden dolayi
burada kirsal kesim kadinlarini ele almayacagiz
Kentlerde devlet
kararnameler ve polis onlemleriyle kadinlari carsaf giymeye zorunlu tutuyor
bu alanda bazen isi carsafin bicimini ve kalinligini belirtmeye kadar bile vardirabiliyordu (460)
Kadinlar
yasanin ongordugu cezalardan kurtulmak icin carsaf giymek zorundaydi
Bununla da yetinilmeyerek
kadinin ev disina cikislarini duzenlemek icin ardi ardina fermanlar cikariliyordu (461)
Ancak
bunca > yinelenmelere bakilirsa
yalnizca baskenti ilgilendiren bu kararlara her zaman uyulmadigi gibi yasaklamalarin da kati bicimde uygulanmadigi dusunulebilir
Tanzimat doneminde bu onlemlerde belli bir gevseme gorulmekle birlikte
yetkili makamlar
ramazan sirasinda eski kararlarin buyruk ve yasaklamalarini animsatmayi bir gorev biliyorlardi
1867′de gazeteler asagidaki duyuruyu yayimliyordu:
“Kadinlar yalniz ve ancak Sultan Ahmet
Laleli ve Sehzadebasi camilerine gidebilecek
bunlar disinda hicbir buyuk camiye gidemeyecektir; namaz sirasinda bu camilerde yalnizca ve yalnizca hizmetliler bulunabilecek
hicbir erkek iceri alinmayacaktir
Kadinlar
bir iftar cagrisi icin bir yerden bir yere giderken
kalabalik yerlerde durmaksizin ve orada burada gezinirken
vakit yitirmeksizin onlerine bakarak yuruyeceklerdir” (462)
İlgintir ki bu donemde erkekler de hizaya cagrilmis
kendilerinden
kadinlara karsi gerektigi gibi davranmalari istenmistir (463)
Abdulhamit’in saltanati ile birlikte kadinin dis yasami yeniden siki bicimde duzenlenmistir (464)
Levant Herald gazetesinde cikan su haber bu gelismeye taniklik etmektedir:
”Majesteleri Sultan’in buyrugu ve Seyhulislam’in talebi uzerine
Danistay’in olurunu alan İcisleri Bakanligi
Musluman kadinlarin giyecekleri giysilerin niteligini ve nasil hareket etmeleri gerektigini belirleyen kurallar koymustur
Genel yerlerde ve islek caddelerde gorunmek ve ziyaretler yapmak Musluman kadinlara yasaklanmistir
Polis memurlari en buyuk uyanikligi gostermeye ve kurallarda ongoruldugunden daha ince bir carsaf giymeye curet eden bir kadin gorur gormez
tutanak tutmaya cagrilmislardir
Tutanak
kurallara karsi gelen kadinin adini ve kurallari cignemenin tum ayrintilarini icerecektir; tutanak İcisleri Bakanligina ve Polis Mudurlugu’ne iletilecektir
Bundan baska Musluman kadinlara arabayla ya da yaya olarak Beyazit
Sehzadebasi ve Aksaray semtlerine gitmek
oralarda gezinmek
Kapalicarsi’ya girmek ve dukkânlara girip oturmak yasak edilmistir
Bu kurallarin cignenmesi halinde
karsi gelenler
ceza yasasinin 254
maddesi uyarinca kovusturulacaktir
kullanilan arabanin surucusu de kadin gibi cezalandirilacaktir
Bunlara ek olarak
Musluman kadinlarin genel yerlerde gruplar halinde toplanmalari kesinlikle yasaklanmistir
Bu tur bir grubu goren polis
kadinlara dagilmalarini emretmekle yukumludur
Bu dagilma cagrisi
gruptaki en yasli kadina
yanindaki obur kadinlara yoneltilecektir
(Tuzugun son bolumu
erkeklerin genel yerlerde kadinlara karsi nasil davranmalari gerektigine iliskindir)
Herhangi bir erkek bir kadina laf atar ya da isaret ee
ceza yasasinin 202
maddesi uyarinca cezalandirilacaktir
” (465)
Bununla birlikte
polisin yetkilerine karsin
ozellikle giyim kusam alaninda âdetler gevsemeye baslamisti
Bu konuda Lois Rambert sunlari yazmaktadir:
”Musluman kadinlarin oldum olasi giydikleri ferace ve carsafin bicimi
sonuc olarak
oylesine degismis bulunuiyor ki
bunlarin harem gelenekleriyle bagdasmasi zordur
Entariye benzeyen carsaflar
kolsuz olarak dikilen feraceler iyi ahlak kurallarina uygun olmayan bir model uzerine bicilmektedir
Ve basortulerle yemeniler
saclari oldugu gibi gosterecek kadar incedir
Kimi kadinlar
isi askerler gibi ceket ve manto giymeye kadar vardirmaktadirlar
Carsaf giyme cagindaki genc kizlar
İslamin yasaklarina aykiri urbalar icinde apacik gezip dolasmaktadirlar
Bunun uzun sure hosgorulemeyecegi belliydi
Nitekim bir Padisah iradesi
kadinlara
dinin ilkelerine uygun bicimde giyinmelerini buyurmustur
Bu iradeyle
buyruklara karsi gelecek kadin ve kizlarla birlikte kocalarin da
ana ve babalarin da sert bicimde kovusturulacaklari” duyuruluyordu (466)
Ne var ki
su anlamli satirlardan da anlasilacagi gibi
hicbir ‘baski’ kâr etmiyordu
1894 tarihli bir ticaret yilligi
İstanbul’da Avrupa giysileri satan ”Galata Tring” Beyoglu’nda ”Le Bon Marché” ve ”Meyer”
Bahcekapi’da ”Orozdibak” gibi yabancilarin ve ”Mustafa Samli” ”Macit Mehmet Karakas”
”Selanik Bonmarsesi”
”Sisman Yanko” gibi Turk uyruklularin bircok magazasi bulundugunu gostermektedir
Ozellikle bu sonuncularin musterisi Turk kadinlariydi
En azindan sunu kabul etmek gerekirdi ki
salon yasaminda Avrupa modasina gore yasayan bir sinif dogmustu
Bu isletmeler kârli is yaptiklarina gore
bu sinif oldukca onemli boyutlardaydi (467)
Aslinda kadinlar
sokaktaki giyim kusamini duzenlemeye yonelik devlet mudahalelerine da acikca karsi cikmaya baslamislardi
Ornegin Rasime Hanim
yayinladigi bir yazida soyle diyordu:
”Gercek durustluk ve gercek ahlak
kamuoyunu kadinlarin evde kalmasini
oradan disari cikmamasini
cikinca da dikkatle ortunmesini istemeye yoneltmemeli
asil kurtarici ve aydinlatici dusuncelere hizmet etmelidir
” (468)
Boylece
sarayin
ulemanin ve kamuoyunun bir bolumunun bicimciligine karsin
Abdulhamit donemi kadinin toplumsal yasama katilimi dogrultusunda
belli bir gelisme gostermistir
Oriyantalist ve Turkolog A
Vambery bu gelismeyi dogrulamaktadir:
”Karanlikciligin bulvarlari olan haremlerin kadinlari da onemli olcude degisti
Evet! Yineliyorum
Turkiye’de kadinlarin guncel yasami
bana kalirsa su son 40 yil icinde tumuyle donusmus bulunmaktadir
” (469)
Belli bir iyimserligi dile getiren bu sozler
baskentin kadin nufusunun butununu degil
fakat onun varlikli ve gelismis bolumunu ilgilendirmekteydi
Gene de belli
hissedilir bir degisikligin kendini kabul ettirdigi bir gercektir
Mesrutiyet doneminde bu degisiklik daha da yogunlasarak ilerleyecekti
1908 devrimi
carsaf giyme âdetine karsi ilk kez ciddi gediklerin acilmasina neden oldu
Nitekim
carsaflarini boyunlarina saran ve Avrupa modasina gore giyinen kadinlar ve genc kizlar
bazen ufak tefek olaylarin cikmasina yol acsalar da İstanbul basta olmak uzere bazi kentlerin caddelerinde gosteriler duzenlediler (470)
1912′de
Yunanlilarin isgal ettigi Selanik’ten gelen binlerce gocmen ‘donme’ belli İslam geleneklerinden oldukca uzakta bulundugu icin
Avrupa modasina oykunmesini daha da belirgin bir bicimde yogunlastirmistir (471)
Birinci Dunya Savasi’yla birlikte
carsaftan kurtulma hareketi yeni boyutlar kazandi
Calismak durumunda kalan Turk kadini artik daha pratik bicimde giyinmeye basladi
Carsaf ile pecenin yerini cene altinda dugumlenen basortusu aldi
Bu donusume kuskusuz tepkiler olmuyor degildi
1908′de cikarilan polis emirnameleri
kadinlara
carsaf ve uygun kadin giysileri giymek zorunda olduklarini animsatiyordu
1910′dan itibaren hukumetin tutumu
yukarida da gordugumuz gibi İsmail Gaspirali’nin tepki ve ofkesini uyandiracak derecede sertlesti
1917 Eylul’unde polis İstanbul duvarlarina su duyuruyu astirdi:
”Son aylarda baskent sokaklarinda utanc verici modalar gorulmektedir
Tum Musluman kadinlari eteklerini uzatmaya
korse giymekten sakinmaya ve kalin bir carsaf giymeye cagrilmaktadir
Bu emirnamenin buyruklarina uymalari icin onlara azami iki gun sure taninmistir
”
Ne var ki zaman degismisti
Bu afis canli bir ajitasyona yol acti
Ust duzey yoneticileri duruma elkoyarak bazi polis memurlarinin yersiz gayretkesliklerini kinamak zorunda kaldilar
Baskent İstanbul’un duvarlarina bu kez de soyle afisler asildi:
”Genel mudurluk
yasli geri kafali kadinlarin bir alt gorevliyi kandirarak
Musluman kadinlarin eski modaya geri donmelerini emreden bir duyuru yayinlatmis olmasindan muteessirdir
Bundan onceki emirnamenin gecersiz oldugu duyurulur” (472)
Giyim kusamda
ev icinde daha az baski altinda bulunan kadin
ev disina cikislarinda da
bazi yeni ozgurlukleri kullanmaya baslayacaktir
Ancak İstanbul’da yeni yeni islemeye baslayan tramvay ve vapurlarda
hâlâ kadinlar icin ayrilmis ozel bolumler vardi
Ornegin Bogaz’dan karsiya gecen ya da İstanbul’u Adalar’a baglayan bir vapura bir cift bindigi zaman kadinlara ayrilmis olan guverte salonlarina gitmek uzere kadin
esinin kolundan ayriliyor ve kocasina ancak yolun sonunda vapurdan inerken donebiliyordu
Ancak daha sonralari
guvertede eslerin birlikte seyahat etmelerine musaade edilecektir (473)
Bununla birlikte kocalarinin yaninda sokaga cikan
onlarla birlikte tiyatroya ya da benzeri gosterilere
eglence yerlerine giden kadinlar tek tuk gorulmeye baslamisti
Ozellikle Basbakan Fuat Pasa’nin
karisiyla birlikte Tokatliyan Oteli’nin kahvesinde bir masaya oturmasi olay olmus
uzerinde çøk yorum yapilmisti (474)
1917′de
ustelik carsaf da giymis olan karisiyla Buyukada’da bir otelin salonunda bulunan bir adam
buradan kovulmustur (475)
Gene bu donemde
ilk kez bir Turk kadini
tiyatro sahnesine cikti
O zamana dek kadin rollerine
aksanlari duzgun olan Ermeni kadinlar cikiyordu
1918′de İstanbul Darul-Bedayi’ine staj icin birkac Turk kizi kabul edildi
bunlardan Jale takma adiyla Afife Hanim 1920′de Kadikoy Tiyatrosu’nda oynanan bir piyeste rol aldi
Bu girisim Musluman ahlakina aykiri bulundugundan
Afife Hanim mahkemeye verildi
Tiyatronun çøk etkili adamlari araya girerek yargilanmadan ancak kurtuldu
Afife Hanim 1921′de sahneye yeniden cikti
çøk da basarili oldu
ne var ki Sehremaneti’nden gelen bir emir
sahneye cikmasini yasakladi
Bir Musluman kadini sahnede gosteri yapamazdi
Nitekim Kemalist doneme kadar Dar-ul Bedayi
Musluman hicbir kadina rol vermedi (476)
Mesrutiyet donemi
ayni zamanda Osmanli İmparatorlugu’nda kadin derneklerinin dogusuna da tanik olmustur
İlk kadin dernekleri -Bati’da oldugu gibi- hayirsever amaclarla kurulmus ve yetkin kadinlarca yonetilmislerdir
Bu derneklerin en eskisi
1908′de Fatma Aliye’nin kurdugu Cemiyet-i İmdadiye’dir
Dernegin baslica amaci
yardim ve ozellikle Rumeli cephesinde savasan askerlere kislik giysi saglamakti (477)
1912′de Besim Omer Pasa’nin destegiyle
Hilal-i Ahmer Hanimlar Merkezi kuruldu (478)
Ancak derneklerde orgutlenmeden once Turk kadinlari
1874′te kurulan ve 1908′de Kizilay’i doguracak olan Malul ve Hasta Askerlere Yardim Cemiyeti’nin de uyesiydiler
Hilal-i Ahmer Hanimlar Merkezi’nin baslica gorevi
Balkanlardan gelen gocmenlere ve savas yetimlerine yardim etmekti
Burada dul ve yetimler korunuyor
egitiliyor
kendilerine is saglaniyordu
Bunlar arasinda Esirgeme Dernegi
Nezihe Muhittin’in kurdugu Donanma Cemiyeti Hanimlar Subesi vb
dernekler
bu donemde ayni amaclar icin kurulmustur (479)
1913′te Nuriye Ulviye’nin kurdugu Kadinlar Dunyasi adli bir de yayin organi olan Mudafaa-i Hukuk-u Nisvan Dernegi gibi kadin haklarini savunmak
ya da 1909′da Halide Edip (Adivar)’in kurdugu Taâl-i Nisvan gibi kadinlara toplumsal yasamda uyum saglamada yardim etmek gibi amaclarla kurulmus daha pek çøk kadin dernegi vardi
Bunlardan
Mudafaa-i Hukuk-u Nisvan pek çøk konuda kamuya
acik tavirlar almakta tereddut etmedi
Ornegin
Telefon Kumpanyasi’nin kadin isci almayi reddetmesi karsisinda basarili bir savasim verdi
gene
kadin oldugu icin ucaga alinmayan Belkis Hanim’in sorununu ictenlikle destekledi
Taâl-i Nisvan’a gelince
erkek ve kadinlarin katilimiyla tartismali oturumlar
konferanslar duzenleyen ilk derneklerdendi
(480)
Nihayet
Osmanli İmparatorlugu’nca imzalanan Birakisma da
yurtsever amacli pek çøk kadin derneklerinin kurulmasina yol acmistir
Bunlara daha ilerde deginecegiz
Konuyu toparlamak icin diyebiliriz ki
Birinci Dunya Savasi’ndaki yenilgi
İslamcilarin etkisini guclendirmistir
Onlara
kadinin toplumsal yasamda edinmeye basladigi yeri daraltmaya yonelik etkin bicimde mudahale etme olanaklari saglamistir
Sadece en tutucu egilimlerin temsilcisi olanlar degil
pek çøk gazete
degerlerdeki gevseme ve cozulmeyi kinamaya koyulmustur (481)
”Din”
diyordu Vakit
”ahlakin en saglam desteklerinden biridir
Dinsel cahillik gibi
dine karsi kayitsizlik da
Osmanli İmparatorlugu’nun gecirmekte oldugu bu degerler bunalimindan genis olcude sorumlu tutulmalidir” (482)
İste Seyhulislam
bu bunalima care bulmali ve kamu ahlakinin kalkindirilmasi icin ozel bir komisyon kurulmaliydi (483)
Falih Rıfkı Atay’in Çankaya IV adlı kitabında Osmanlı’da kadın
aile yaş>ı ve günlük hayat şu şekilde özetleniyor:
“Padişah aynı zamanda halifedir
Hükümette padişahın sadrazamı varsa
halifenin de şeyhülislamı vardır
Eğitim çifte standatlı idi
hem sivil mektep hem de medrese vardı
Sivil mektep bile
kültür bakımından medresenin kontrolu altında idi
Adalet de çifte standatlı idi
Batı dünyasından alınan kanunlarla hükmeden mahkemeler ve hakimler
şeriat esalarına göre hükmeden şer’iyye mahkemeleri ve kadılar vardı
Fetva alınmadan harbe girilmezdi
Aile düzeni tamamen şeriatçılığın tesiri altındaydı
İstanbul’dan en uzak yere kadar iki tip kadro vardı: Sarıklı kadro daha nüfuzlu idi
En itibarlı vali bile sarığa riyakarlık ederdi
Kadınları savunan bir hukuk yoktu
Öyle ki
piyano çalan veya konuşma yapan bir kadının sahneye veya kürsüye çıkması
neredeyse bir devrim sanılırdı
Hamdullah Suphi
Türkocakları’nda Türk kadının piyano konseri veya konferans vermek için sahneye çıkardığında
bu büyük bir olay olarak tanımlanmıştı
Birinci Dünya Savaşı’nda
kocası ile bir Ada otelinde kalan bir kadın
polis müdürü tarafından kolundan tutulup kovulmuştu
Aynı arabaya binen kadın ve erkek
polise evlilik vesikası göstermek zorundaydı
Üniversite vardı ama
hür düşünce yoktu
Felsefe
medreseye aitti
Meşrutiyetin sonlarında bile
aile ve üniversite şeriat takımının hükmü altındaydı
Hür yaşayış ve hür düşünüş gizli ve her tarafta dört duvarla çevriliydi
Evlerinde açı>
her türlü Batı adetlerini benimseyen ailelerin kadınları bile sokağa çerşafsız ve peçesiz çıkamazlardı
Birinci Dünya Harbi’ndeki yenilgilerden sonra
Enver Paşa
çarşafların ayakların hangi noktasına kadar ineceğini belirlemek için bir komisyon bile kurdurmuştu
Çanakkale cephesinde savaşmakta olan bir yüksek rütbeli subayın
annesi Alman olan kızı bir gün Alman davetliler ile buluşunca
Enver Paşa subayı derhal emekliye ayırmıştı
O aileden bir hanımla evli olan bir rüsumat memuru da işten atılmıştı
Osmanlı toplumunda
kadın
taasuba karşı devletin başlıca tavizi idi
Taasup için ahlak
ırz demektir
Irz da kadın demektir
İstanbul’da kadunların ırzından yalnız kocaları
ana-babaları sorumlu değildi
tüm mahalle halkı aile hayatını kontrol ederdi
Bir eve kadın alındığı haberi duyuldu mu
imam
bekçi ve belli başlı mahalle eşrafı gider
o evi basardı
Çatı arasına ve kümese kadar aranmadık yer kalmazdı
Sokakta herkes
kadınların kıyafetine karışmak hakkını kendisinde görürdü
Yüzler
kollar
eller ve bacaklar iyice kapanmalı
çarşaflar vücut biçimini hiç sezdirmemeli
peçeler tam bir yüz örtüsü olmalı idi
Kadın
erkekle birlikte aynı arabaya binemezdi
Vapurlarda
tramvaylarda
muhallebici dükkanlarında kadınlar ve erkekler birbirlerinden perde veya kafesle ayrılırlardı
Mesirelerde bile harem kısmı vardı
Evinin kadınını yakın erkek ahbapları ile tanıştıran açılmış aileler bile
erkek misafirlerini selamlıkta kabul etmek ve dile düşmemek zorunda idiler
Mecliste bile bir hoca mebus kürsüye çıkar
“Floriyye’de denize giren” kadınları eleştirir dururdu
Türkçe oynayan tiyatrolarda kadın rolünü Ermeniler oynardı
Orta oyununda ise
kadın yerine “zenne” denen yaşmaklı bir erkek sahneye çıkardı
Kaşık
çartal gibi yemek takımları bile mekruh sayılırdı
”
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul