Konu
:
Hitler’İn Agartalılarla Yaptığı Gizli Görüşme - Agarta Efsanesi
Yalnız Mesajı Göster
Hitler’İn Agartalılarla Yaptığı Gizli Görüşme - Agarta Efsanesi
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Hitler’İn Agartalılarla Yaptığı Gizli Görüşme - Agarta Efsanesi
HİTLER’İN AGARTALILARLA YAPTIĞI GİZLİ GÖRÜŞME - AGARTA EFSANESİ
Uzak geçmişte var olup sonradan kayıp olan bir kara parçasından hep söz edilir
Batık Atlantis kentinin de bu kara parçası üzerinde olduğu savunulur
Eski Ahitin Exodus kitabına esin kaynağı oluşturan bir afetler zinciri
onuncu gezegen Nibiru/Marduk”un olağan yörünge periyodu içinde dünyaya tehlikeli biçimde yakın geçişiyle ortaya çıkmıştı
Sümer kaynaklarında yörünge periyodunun tanrısal 3600 sayısıyla anlatılmıştır
Bu kayıp kara parçasının adı “Mu” idi
“kayıp kıta Mu" Pasifik Okyanusu'nda
Asya ile Amerika arasındaydı
Avustralya'nın iki katı büyüklüğündeydi
Günümüzden yaklaşık 7 bin yıl önce şiddetli yer sarsıntıları sonunda battığı öne sürülen Mu
eski çağlardan günümüze ulaşan tabletlere göre ilk insanın da anavatanıydı
James Churchward’ın yaptığı araştırmalar bundan 70
000 yıl belki de daha eskiye dayanan
bugünkü dünyasal konumu itibariyle Pasifik Okyanusu’nu kaplayan bir kıtadan söz edilir
Bu ana kıtaya Mu adı verilmişti
Mu bir rahip kral tarafından yönetilmekte kendisine "Ra Mu" denilmekteydi
Atlantis te bu kara parçasında bulunan bir kentti
Anlatılana göre
bir dönemde büyük sayıda bilge kişi
gördükleri gereklilik uyarınca
“kayıp kıta Mu” yu terkederek bu günkü Nepal dolaylarına gelmişler
Mu’ dan ayrılma gerekçeleri tam olarak bilinemiyor
Geldikleri bu dağlık bölgede yer yüzünde yaşamayı sakıncalı bulduklarından
dağlar içinde
yer altında birbiriyle bağlantılı büyük mağaralarda yaşamaya başlamışlar
Önceleri beşeriyetle açık temas halinde olan bu organizasyon
bu devrenin koşullarından ötürü gizlenme gereği görmüş
yerleşim yeri olarak birbirlerine tünellerle bağlanan
dağlar içindeki yeraltı kentlerini tercih etmiştir
Bu topluluğa Agarta (*) deniyor
Agarta
dünya insanlığının gelişiminde sorumluluk sahibidir
İlahi Hiyerarşi'ye hizmet eder
Dünyanın Efendisi ya da "Kutup" olarak söylenilen
"Brahatma" ya da "Brahitma" adıyla belirtilen Agarta'nın lideri
Dünya'yı sevk ile idare eden İlahi Hiyerarşi'nin fizik alemdeki temsilcisidir
1912'de Müslüman olduktan sonra Abdül Vahid Yahya adını alan; ezoterik
okült ile mistik konularda çok sayıda yapıtı bulunan Fransız asıllı Mısırlı düşünür/yazar Rene Guenon'a göre tradisyonlarda "Kutsal Dağ"
"Dünyanın Merkezi" olarak söz edilen yer
O'nun mekânıdır
Kimilerine göre
dünyanın tüm geçmişi
yitik kıtalara indirilmiş dinler ile kozmik öğretiler
Agarta arşivlerinde kayıtlıdır
Bir çok peygamber (Musa
İsa)
dinlerini kurmadan önce
bu arşivleri incelemişlerdir ki
bazıları burada 'inisiyasyon'dan da geçmiştir
Agarta'nın yeryüzüne açılan 7 (kimi kaynaklara göre 4) ana çıkış noktası bulunmakla birlikte
mağaralarda inzivaya çekilen bilgeler ile mağaralarda etkinliklerini sürdüren bazı inisiyatik toplulukların Agartalılar ile ilişki içinde oldukları ileri sürülür
Rene Guenon'a göre bu durum
en çok
Türklerin yaşadığı Orta Asya'da görülmektedir
Kimi yazarlara göre
Göktürk
Uygur ve Hun masallarındaki
"ataların kutsal mağaraları" ve bir mağaradan geçilerek ulaşılan "gizli ülke" inanışında Agarta'nın sembolizmi bulunmaktadır
Tibet tradisyonlarına göre
Agartalılar şimdiki devrenin sonunda dışarı çıkacak
Agarta'nın lideri yeryüzündeki menfiliği yenecektir
Ne var ki
geçen yüzyılın önemli yüzlerinden biri olan Adolf Hitler’ in bazı garip davranışları bizlerin Agarta çağrışımı yapmamızı gerektiriyor gibi görünüyor
“Yakınlarının anlattıklarına göre Adolf Hitler geceleri çığlıklar atarak uyanıyordu; titreyerek anlaşılmaz sözcükler söylüyor
soluk soluğa yatağından fırlıyor
odanın ortasına dikiliyor
görmeyen gözlerle bakarak ‘İşte o
buraya da gelmiş
işte o’ diye inliyor sonra yine anlamsız garip sözcükler mırıldanmaya başlıyordu
Zorla yatıştırılıp yatağına yatırılıyor ama yine fırlayarak ‘İşte yine orada
köşede
’ diye haykırarak tepinip
çığlıklar atıyordu
” Herman Rausching
“Hitler Bana Dedi ki” adlı kitabında Hitler’le ilgili bunları savunuyor
Bu tablo bize Hitlerin psikopatolojik durumu hakkında bilgi vermekle birlikte
onun mistik yönü için de ipuçları vermekte
Hitler’in bu gizemli konumuyla ilgili en önemli kaynaklardan biri olan Rausching’in “Hitler Bana Dedi ki” kitabı Hitler’le ilgili başka tanıklıklarda daha bulunuyor: “Hitler
sürekli olarak zamanın çok az kaldığı endişesinde olup
sürekli korkuyordu
Sık söylediği şeyler arasında
‘Evrenin Kesin Dönemeci’ sözü vardı ama eğitilmemiş olan bizler
gezegende olacak bir kıyameti tam anlamıyla kavrayamazdık
Kitle için ‘ruhun yanlış yolu’ deyimini kullanıyordu
‘Büyüsel görüşe’ sahip olmak
insan gelişiminin amacıydı
Kendisi
o an ile gelecekteki başarıların kaynağı olan gizemli bilginin eşiğindeydi
İlkel dünyaya değinen efsaneleri inceliyor
ilk toplumlar ile kitleleri etkileyen mitleri araştırıyordu
Doğa yasalarının değiştirilmesi için kullanılan büyüsel antik yöntemler hakkında bir kitap bile yazdı
Kendi gücünün
gizli güçlerden kaynaklandığına emindi
İnsanlığa yeni İncil’i bir an önce bildirmek hevesi içindeydi
” Rausching’in bu sözleri eğer doğruysa
Hitler’in büyüyle olan ilişkisi açıkça görülüyor
Gerçekten de ünlü Fransız bilim adamı Jacques Bergier
“Büyü ile Politika” adlı çalışmasında büyünün 20
yüzyılda birçok biçimde politikayı gizli olarak yönettiği düşüncesini ortaya koyuyor
Bergier
büyünün soyut olmadığını
her biçimde ortaya çıktığını söylerken
çok gizli politik büyü gruplarının gizli bir savaş içerisinde olduklarını
bu savaşta hatanın kabul edilmediğini
acımasızlığın ana ilke olduğunu belirtiyor
Artık bu akıl ötesi politik—büyü örgütleri
ulusların ötesinde
kendi çıkarları için mücadele etmektedirler
bu güce bilinçsizce karşı çıkanlar
aldatılarak silinmekte ya da kurban edilmektedir
” Bazı görüşlere göre Hitler
Nazi öğretisinden çok daha ürkütücü güçlerin denetimi altındaydı
Hitler kendisinden çok daha büyük olan
kendisini aşan öğretinin basitleştirilmiş
küçük bir kısmını halka açıklıyordu
Bütün gezegendeki yaşamı değiştirmekle ilgili düşüncelerini Rausching’e ile öteki arkadaşlarına zaman zaman şöyle söylüyordu : “Hakkımda hiçbirşey bilmiyorsunuz
Parti arkadaşlarım
peşimi hiç bırakmayan hayaller
öldüğüm zaman temelleri atılmış olacak olan o görkemli yapı hakkında ufak bir görüşleri bile yok
Dünya bir dönüm noktasına ulaşmıştır
Sizler anlamayacaksınız ama gezegen altüst olacaktır
Olup bitenler yeni bir dinin oluşumunu çoktan aşmıştır
” Bazı savunmalara göre Hitler
Germen mitololojisindeki Thule Efsanesi’nden etkilenmişti
Thule Efsanesi de tıpkı Atlantis gibi kayıp bir ülkenin efsanesiydi
Hitler’in arkasındaki gizli
büyülü güç de Thule örgütüydü
Bu örgütün en önemli ismi Münih Üniversitesi profesörlerinden Karl Haushoffer adlı bir bilim adamıydı
Karl Haushoffer’ın kimliği de en az Hitler kadar ilgi çekici
Haushoffer ile Hitler’i tanıştıran Rudolf Hess’ti
Hess’i farklı kılan
savaşın farklı nedenleriyle ilgili olarak bildikleri
Hitler ile Haushoffer’e olan yakınlığıydı
Hitler iktidara gelişinden önce yaşanan ayaklanmadan ötürü hapse atılınca
Haushoffer onu hergün ziyaret ediyordu
1869 doğumlu olan Haushoffer
Hindistan ile Uzak Doğu’nun çeşitli yerlerinde uzun yıllar görevli olarak bulunmuştu
Japonya’ya gitmiş
Japonca öğrenmişti
Ona göre Alman ırkının kökenleri Orta Asya’da idi
Haushoffer
en gizli Budist örgütlerinden birine alınmış
görevinin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda harakiri yapmaya yemin etmişti
1914 yılında genç bir generalken olayları önceden kesinlikle çıkarımsaması ile dikkatleri üstüne toplamıştı
Düşmanın saldıracağı saati
top mermilerinin düşeceği yerleri
fırtınaları
yabancı ülkelerdeki siyasal değişimleri önceden biliyordu
Hitler de ordusunun Paris’e ilk gireceği günü
çeşitli cephelerde düşmanın ne kadar dayanabileceğini ile Roosvelt’in ölüm tarihini önceden doğru tahmin etmişti
Hitler’in başında bulunduğu Nazi Partisi 1925 yılından başlıyarak hızla büyümeye
iktidara yürümeye başladı
Partinin yedi kurucusu da kara güçler tarafından yönetildiklerine ruhen
bedenen emindiler
Onları birleştiren yemin
enerji ile şans kaynağı bir Tibet Efsanesi’ne dayanıyordu
Araştırmacı yazar Ergun Candan
“Gizli Sırlar Öğretisi” adlı kitabında bu konuyla ilgili son derece çarpıcı bulgulara yer veriyor: “II
Dünya Savaşı sonlarına doğru yıkılan Nazi Karargahı’na girildiğinde
hiç akıllara gelmeyen bir şeyle karşılaşılmıştı
Yıkıntılar arasında 12 Tibetli rahibin cesetleri bulunuyordu
Bu duruma o yıllarda hiç bir anlam verilememişti
Aslında savaş atmosferi içinde bunu hiç kimsenin düşünecek hali de yoktu
Savaş bitip de her şey normale dönmeye başladıktan sonra bu durum bir çok kimsenin dikkatini çekmeye başladı: Nazi Karargahı’nda 12 Tibetli rahibin işi neydi? Bu soru uzun bir süre zihinleri meşgul etti
Naziler ile Tibetli rahiplerin ne gibi bir birlikteliği olabilirdi?
İşte bu konu inceden inceye araştırılmaya başlandı
Ortaya çıkan sonuçlar bir hayli düşündürücüydü: Naziler bir yer altı uygarlığı olduğuna inanılan Şambala (**) ile irtibatlıydılar!
” Her şey Thule Efsanesi’yle başlıyordu
Thule Efsanesi’nin kökeni ise kayıp bir uygarlığa dayanıyordu
Bu da Nazizm’in temelini oluşturuyordu
Bu efsane etrafında birleşen bir grup
Thule adında gizli bir tarikat kurdu
Nazi Partisi’nin yedi kurucusundan biri olan Diettrich Eckardt
Thule tarikatinin temel felsefesini şöyle açıklıyordu: “Thule’un tüm sırları
eski kayıp bir uygarlığa dayanır
İnsanoğlu ile ‘dış zekâlar’ arasında bulunan bazı aracı varlıklar
bu sırlara erenlere büyük bir güç kaynağı oluşturmaktadır
Bu güç kaynağı Almanya’yı dünyaya egemen kılacaktır
Yine bu güç kaynağı geleceğin üstün insanının ortaya çıkmasını
insan türünün değişimini sağlayacaktır
” İşte bu sözler özetle Nazizm’in de temelini oluşturmaktaydı
Gizli Thule Tarikati’nin üyeleri arasında Rudolf Hess
Karl Haushoffer
Alfred Rosenberg ve Adolf Hitler gibi önde gelen isimler bulunmaktaydı
Daha sonraları Hitler’in büyü çalışmaları da gerçekleştirdiği ortaya çıktı
Bunlardan en belirgin olanı radyodan yaptığı konuşmalarda kullandığı ‘ses büyüsü’ denilen bir yöntemdi
Bu yöntem büyük kitlelerin etki altına alınmasında büyük bir işlev görmüştü
Gamalı Haç
Mu tabletlerinde ilk bulunduğu biçime dayanıyordu
Bu simge dünya üzerinde yüze yakın yerde bulunmuş
Mu uygarlığıyla ilgili bilgi ile belgeleri ortaya çıkaran Niven ile Churchward’ın kayıtlarında da yer almıştı
Bu sembol Mu’nun gizli bilgilerinin en önemli sırlarından birini içinde saklıyordu
Simgenin anlamı Eski Mısır ile Tibet’teki mabetlerde bulunan rahiplerce
büyük bir giz olarak saklanmış
kimseye bu sırla ilgili bir açıklama yapılmamıştı
Bu simgenin gizini sadece gizli eğitimden geçen rahipler bilmekteydi
Kökeni Mu’ya dayandığı için bu simge iki yer altı uygarlığı olan Agarta ile Şambala’da bilinen
kullanılan bir simgeydi
Naziler’in bu simgeyi ele geçirmeleri de Tibet’teki gizli çalışmalarına dayanmaktaydı
Şambala üyesi bazı rahiplerden öğrendikleri gizler arasında bu simge de bulunmaktaydı
Böylece simge Şambala’nın karanlık güçlerine hizmet eden Naziler tarafından dejenere edilerek karanlık amaçları doğrultusunda bayraklaştırıldı
Hitler
kendi liderliğindeki dönemde ateş çağının yaşanacağına
buz ile soğuğun yenileceğine inanıyordu
Bazı savlara göre
Rusya’daki buz çöllerine askerlerini yazlık giysilerle göndermesi bu yüzdendi
Kafkasya’ya girdikten sonra yüksek rütbeli üç SS subayı
yüksek bir dağın zirvesine Gamalı Haçlı kara tarikat bayrağını dikti
Stalingrad yenilgisinden sonra Nazi söylevcisi Goobels haykırıyordu
“Anlamıyor musunuz? Evrensel anlayış yenildi
ruhsal güçler yeniliyor
Hüküm saati geliyor
tüm insanlar acı çekecekler
çekmeliler
” Hitler ekliyordu: “Yeterince kayıp verilmedi!
” Hitler ile yandaşları korkuyorlardı
Karşıt güçler harekete geçmişti
cezalandırılacaklardı
Son anda bile
Berlin düştüğünde
metroya sığınmış 300 bin Alman için Hitler çılgınca emir verdi: “Metroyu sular altında bırakın
herkes ölsün
bu bir ayindir
kurban gerektirir
Böylece yerdeki güçler yardımımıza koşacaktır
” Gerçekten çıldırmış mıydı yoksa öğretisini mi uyguluyordu?
Bilinemaz!
Yazılanlara göre Thule örgütünün ardında Cermen kökleri yatıyordu
Dünyanın gizli tarihinde kuzey kutup bölgesinde batmış bir ada olduğundan söz ediliyordu
Kökleri Mu uygarlığına dayanıyordu
Öğretinin temel taşlarını “insan psikolojisinin bilinmeyen yanları” ile “zaman boyutları” oluşturmaktaydı
Eckardt ile dostları
Thule’un dünyadaki temsilcileriydi
Dünyanın kaderini değiştirip üstün bir ırk meydana getirerek
“üst zekalılarla” diyaloğa geçmeyi hedefliyorlardı
Thule’un temsilcileri Karl Haushoffer ile Dietrich Eckardt
medyum özelliğine sahip Adolf Hitler ile Rudolf Hess’i kendi amaçları için kullanmışlardı
1926 yılında Berlin’de
Berlin ile Münih’e küçük bir Tibet kolonisi yerleşti
Ruslar Berlin’e girişleri sırasında cesetler arasında rütbesi olmayan bin kadar Tibet ölüm gönüllüsüne rastladı
Nazi hareketi başarıya ulaşır ulaşmaz Tibet’e heyetler gönderilmiş
bu 1943’e kadar kesintisiz sürmüştü
Thule grubu üyeleri uzlaşmayı bozacak bir hata işleyecek olurlarsa intihar etmeye yemin etmişlerdi
14 Mart 1946’da Karl Haushoffer
karısı Martha’yı öldürüp
Japon usulü harakiri yaptı
Mezarına hiç bir anıt ya da haç dikilmedi
Oğlu
Hitler’e karşı düzenlenen süikaste karışanlardan biri olarak idam edildi
Ceketinin cebinde şiir şeklinde yazılmış olan şu yazı bulundu: “Babam kötülüğün sesini duymadı
Şeytanı dünyaya saldı
” (*) Sanskritçe’de ele geçirilemeyen
ulaşılamayan
her şeyden korunmuş
şiddetin yakalayamayacağı
anarşinin erişemeyeceği anlamına gelir Agarta ya da Agartha (bazı kez Agartta
Agharti ya da Agarttha)
Son günlarde Türkiyede adli kovuşturma yürütülüp
haklarında dava açılan “Ergenekon” örgütünün bu Agarta ile ilintisi olduğu savında bulunuluyor
Bunun doğruluk derecesini bilemeyiz!
Ama İstanbul 13
Ağır Ceza Mahkemesi’ne teslim edilen iddianamedeki "örgüt"
Ergenekon’u 7 bin yıldan uzun geçmişi olan "Agarta" efsanesine dayandırılıp tarikatvari bir örgütlenme olarak tanımlandı
(**) Tibet ve Kuzey Hindistan söylencelerinde Şambala adlı bir yerden söz edilir
Efsaneler
Şambala’nın gizemli ile görkemli bir imparatorluk olduğunu söylüyorlar
Şambala Himalaya’ların öte yanındadır
Eski yazılarda oraya gitmek için belli bir dağın çıkış noktasını bulmak gerekir
Oradan sonra geziye havadan devam edilebilir
Acaba Şambala bir sava göre
dünyada değil de
uzak bir gezegende mi olabilir mi?
Hindistan ile Tibet’deki eski yazıtlar
Şambala’yı antik çok eski bir krallık olarak tanımlıyorlar
Bir çok söylence oradaki insanların olağanüstü şartlar altında yaşadıklarını da belirtiyor
Saklı krallığın varlığını gösteren ilk anlatıları Tibet Budizm’inin kutsal kitapları olan Kanjur ile Tandjur’da bulabiliriz
Aşağı yukarı 11
Yüzyıl‘da Şambala’dan söz eden en eski yazmalar Sanskritçe’den Tibet’ceye çevrildi
Bu tarihten sonra Tibetli ile Moğolistanlı bir çok rahip
ozan
yogi ile bilgin bu gizemli imparatorluk hakkında çeşitli yapıtlar kaleme aldılar
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul