Konu
:
İ.Süleyman Şah
Yalnız Mesajı Göster
İ.Süleyman Şah
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
İ.Süleyman Şah
I
Süleyman Şah
Osmanlı Türkleri
Oğuzların Bozok kolundan Kayı boyuna mensupturlar
Kayıhan
Günhan’ın oğludur
Kayı kelimesi ise dağdan inen sel
tipi
çığ manasına gelmektedir
Oğuzlar
Oğuz Han’ın neslinden gelen en temiz bir soydur
Bunlar Müslümanlığı kabul edince
Türkmen adıyla adlandırılırlar
Türkler
Avrupalı kavimler gibi beyaz ırka mensupturlar
Moğollarla katiyen bir alakaları yoktur
Oğuz Türkleri beyaz tenli
kumral saçlı
ela gözlü
kuvvetli vücutlu yüksek ahlaka sahip insanlardır
Hürriyet ve istiklallerine aşık bir millet olduklarından
tarihin hiçbir devrinde
esaret boyunduruğuna girmemişlerdir
Oğuzların cihan tarihinde devletleri 3000 yıldan beri devam etmektedir
Oğuz Türkleri
Hun Türkleri
Göktürk İmparatorluğu
Selçuklu İmparatorluğu
Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere devamlı olarak dört büyük imparatorluk kurmuşlardır
İlk üç imparatorluğu Çinliler ve Moğollar
daimi akınlarıyla yıkınca bu defa Oğuz Türkleri Osmanlı İmparatorluğunu kurdular
Osmanlı Devleti’ni kuran Türklerin atası Kayaalp oğlu Süleyman Şah’tır
Osmanlıların Oğuz Han’a kadar şu silsilenameleri eski yazma tarihlerde kayıtlıdır
Osman Gazi’den itibaren Ertuğrul
Süleyman Şah
Kayaalp
Kızılboğa
Baytar
Iğla
Kutluğ
Doğan
Kaytun
Sungur Tekin
Bakı
Sunka
Yakı Timur
Basak
Göktürk
Oğuz Han
Kara Han olmak üzere şecereleri devam etmektedir
Bu şecere 155 batın olarak kabul edilmektedir
Osmanlı Oğuz Türklerinin ana yurtları Orta Asya’da bulunan Tanrı Dağı yöresi idi
Bu üst yurda Türkler “Günortaç”
doğu taraflarına “Hatay”
batı taraflarına “Horasan”
kuzeylerine de ”Kıpçak” illeri denilirdi
Bütün yurtlarının tümünde de “Turan” ülkesi adını vermişlerdi
İstiklal ve hakimiyet mefkurelerinin adı da “Kızıl Elma” olup
müstakbel bir vatanın ideali idi
Türk dilini konuşan bütün oba
oymak ve boylara genel olarak Türk derlerdi
Türk kelimesi
kuvvetli ve güzel manasına gelmektedir
Oğuz kelimesi ise kutlu kabileler manasınadır
Asil soydan gelen Oğuzlara Budun dillerini konuşan ve kültürlerini kabul eden kavimlere de Ulus derlerdi
Budun’lara Akkemik
Ulus’lara da Karakemik adı verilirdi
Türkler ana cevherin muhafazasına çok dikkat ederlerdi
Çünkü devlet kuran
hakimiyet sağlayanlar asil kanı taşıyanlardı
Hakimiyetlerine aldıkları kavimlerle kan bağından çekinirlerdi
Fakat onları dinlerinde ve dillerinde serbest bırakırlardı
Hükümdarlık
kumandanlık
idarecilik yalnız Türklere verilir
diğer kavimler yalnız ticaret işlerinde serbest bırakılırdı
Bütün tarih boyunca varlıklarını
dillerini muhafaza etmekle koruyabilmişlerdir
Orta Asya’da bir kol olarak yaşayan ve beyaz tenli olan Türkler
Asya kavimlerinin en medenîsi ve ahlakça da en üstün birer Asya centilmeniydiler
Türklerin güzelliklerine bütün Asyalı kavimler hayrandırlar
Türkmen güzeli ilahi bir güzellik sembolüdür
Türklerin ilk büyük devletini Günortaç elinde Oğuz Han kurdu
Bu devlete Hun İmparatorluğu denildi
Fakat bu devlete Oğuz Devleti demek daha doğrudur
Bu devlet Kore’den Hazar Denizi’ne kadar geniş topraklarda 26 devleti idaresine aldı
Fakat bu imparatorluk Çinlilerin tazyiki ile yıkıldı
Bu devletin yerine VI
Asırda “Bumin Han”
Göktürk İmparatorluğunu kurdu
Bunlar
ilk öz Türkçe kitabeler bırakan bir Türk kavmidir
Bu dikili taşlara Orhun Kitabeleri adı verilmektedir
Bu devleti de Çinliler yıktılar
Fakat Göktürklerin bir kolu olan Uygurlar bir devlet kurarak
Türk hakimiyet ve medeniyetini devam ettirdiler
Uygurlar dünyada ilk defa matbaayı icat eden ve kağıdı bulan bir Türk kavmidir
840 tarihinde Uygurların tazyiki ile Oğuzların büyük kitleleri Horasan iline yerleştiler
Bu bölge Seyhun ve Ceyhun nehirleriyle Hazar Denizi arasında kalan arazidir
Araplar bu bölgeye Maveraünnehir adını vermişlerdir
Oğuzların bir kısmı Rusya ovalarını aşarak Balkanlara ve bir kısmı da Bizanslılar zamanında Anadolu’ya geldiler
Fakat bunların hepsi Hıristiyanlığı kabul ettiler
Ancak balkanlara yerleşen Oğuzlar; Bulgarlar
Sırplar ve Boşnaklara karıştılar
Horasan illerine yerleşen büyük Oğuz kitleleri göçer evli olarak yaşıyorlardı
Araplar Horasan illerini istila ederek bu zengin ülkeyi yağmaya koyuldular
Oğuz Türkleri Araplara hakim olmak emeliyle X
asırda kütleler halinde Müslümanlığı kabul ettiler
Artık Oğuz Türkleri; Güneş
Ay ve Çobanyıldızı’na ibadet edilen Şamanizm dininden İslam dinine girdiler
Cenab-ı Hakkın birliğine Hazret-i Muhammed’in elçi olduğuna ve Kur’an-ı Kerim’e inandılar
İşte bu Müslüman Oğuzların “Kınık” kabilesi başbuğlarından Selçuk Han
Selçuklu İmparatorluğunu kurdu
Ön Asya ve Avrupa siyasi tarihinde büyük roller oynayan Müslüman Türklerin hakimiyeti meydana geldi
Selçuklu İmparatorluğu Horasan
İran
Arabistan ve Anadolu’yu fethederek
büyük bir Müslüman imparatorluğu oldu
Selçuklu Türkleri
Arap kavimlerine hakim olmakla beraber
Müslümanlık adına Avrupa kıtasından gelen Haçlı ordularıyla çarpıştılar
İran ve Anadolu’da yüksek bir Türk medeniyeti meydana getirdiler
Nihayet Selçuklu Devleti
XIV
asrın başında Moğolların tazyiki ile yıkıldı
İşte bu devletin yerine de Oğuzların bir kolu olan Kayhan kabilesi Osmanlı İmparatorluğunu kurmağa muvaffak oldu
Oğuzların Kayihaniler kabilesi
Horasan ilinin Mahan ovasında bulunan Merv şehri dolaylarına yerleşmişlerdi
Kayihaniler birçok oba ve oymaklardan oluşan büyük bir Oğuz aşiretiydi
Bunlar göçebe değil
göçer-evliydiler
Yani bu aşiret tam teşkilatlı bir seyyar site halinde bulunmaktaydı
Oğuzların sosyal bünyeleri üçe ayrılmaktadır
Bir kısım Oğuzlar toprağa bağlı çiftçiler
ikinci büyük kısım ise sürü sahibi yörükler
bir kısmı da muhtelif sanat kollarıyla meşgul olan sanatkar Türklerdi
Sanatkarlar ve esnaf kısmı ahîlik teşkilatına bağlıydılar
Bu aşirette ayrıca “Horasan Erenleri” denilen alimler ve “Başbuğ” denilen kumandanlar da bulunmaktaydı
Oğuzların başında Han dedikleri devlet reislikleri bulunmaktaydı
Han olabilmek için ana ve babanın Türkmen olması lazımdı
Türk babadan gelen şehzadelere “Tekin”
Türk anadan gelen han kızlarına da “İnal” denilirdi
İşte ancak bu töreye uygun olanlar han veya hakan olabilirlerdi
Bu gelenek Osmanlı Türklerinde Kanuni Sultan Süleyman’a kadar devam etti
Bu Oğuz aşiretinde birçok da saz şairleri vardı
Bunlara ozan adı verilirdi
Ellerindeki sazlarına da Kopuz denilirdi
Ozanlar milli günlerde Oğuzname’den parçalar okurlardı
Milli bayramlarına da Şölen adı verilirdi; o gün yemek yenir ve kımız içilerek eğlenilirdi
Horasan ilinde Selçuklulardan sonra Harzemşahlar saltanat sürmüşlerdi
İşte
o zamanlar Kayıhan aşiretinin başbuğu Kayaalp oğlu Süleyman Şah idi
Kayihaniler
Mahan ovasında mesut yaşıyorlardı
Fakat Orta Asya’da devlet kuran Moğol Han’ı Cengiz; büyük bir ordu ile bütün batı Türkeli’ni istila etti
Harzemşahlarla kanlı savaşlara girişti
Türk Ellerinin zengin şehirlerini yağma edip halkı işkencelerle katle başladı
Şerefname adlı tarihte şunlar yazılıdır:
“Osmanlılar; Selçuklular gibi Oğuzlara mensuptur
Bunlar Horasan’dan Anadolu’ya gelmişlerdir
Bunların bu tarafa gelişlerindeki sebep
Cengiz Han’ın zulümleri yüzünden bu havalinin darmadağın olmasıdır
Bütün musibetler her tarafı sardı
Bu felaketi her taraf duydu
”
Habibü’s-Siyer adlı eserde de şunlar yazılıdır:
“Cengiz Han
Merv şehrinde bir katliam yaptırdı
Seyit İzzeddin adında birisi Merv şehrindeki ölülerin sayılmasına memur edildi
Yanına birkaç katip de verildi
Ölülerin sayılması on altı gün devam etti; 300
000 ölü sayıldı
Bu
korkunç bir manzaraydı
Güzel kızlar ve çocuklar esir edildi
Diğer şehirlerde her askerine 25 kişi düşmek suretiyle taksim ederek halkı katlettirdi
”
1220 tarihinde Horasan Elleri
Cengiz Han’ın vahşetiyle kana boyanırken Süleyman Şah
50
000 hane Türkmeni yanına alarak konak konak ilerlemek suretiyle Van Gölü civarındaki Ahlat şehrine geldi
Beraberinde 80
000 yiğit asker vardı
O zamanlar Ahlat’ta Türkler oturmaktaydı
Hükümdarları “Balaban Bey” di
Bu durum Horasan’dan Anadolu’ya umumi bir göç idi
Süleyman Şah
aşiretiyle beraber 25 Şubat 1221 tarihinde Ahlat’tan kalkarak Erzincan taraflarına doğru yola çıktı
Amasya’da birkaç gün kalarak bu bölgede bulunan Gürcüler ve diğer kavimlerle savaştı
Fakat bu ülkede büyük bir mera bulamadı
O sıralarda Halep’te bulunan Eyyubî Devleti şubelerinden bir hükümdar
Haçlılarla çarpışmak üzere Süleyman Şah’ı Halep’e davet etti
Kayaalp oğlu Süleyman Şah
bütün ağırlıklarıyla ve oymaklarıyla beraber Amasya’dan yola çıktı
Elbistan taraflarından ilerliyordu
Nihayet önlerine Fırat Nehri çıktı
Bu nehrin geçitlerini bilmiyorlardı
Süleyman Şah atını Fırat Nehrinin akarsularına sürdü
Fakat atı bu coşkun suyun akıntısına mukavemet edemedi
Süleyman Şah da ayağını üzengiden kurtaramadı
Sular Türk’ün atası Süleyman Şah’ı alıp gitti
Birkaç defa atıyla batıp çıktıysa da onu kurtaramadılar
Aşiret halkı feryada başladılar
Süleyman Şah boğulmuştu
Askerler onun cesedini sudan çıkardılar
Onu
otağına koyarak
etrafında dokuz defa dönmek suretiyle gözyaşları içinde yas tutular
Bütün aşiret halkı
babasız kalan çocuklar gibi gurbet ellerinde mahzun kaldılar
Süleyman Şah’ın cesedini Raka kasabası civarında bulanan Caber Kalesi’nin önüne bir türbe yaparak oraya defnettiler
Bu suretle Süleyman Şah
10 Kasım 1228 tarihinde bu türbeye gömüldü
O zamanlar bu mezara “Türk Mezarı” adını verdiler
Öldüğü zaman altmış yaşındaydı
Asıl adının Türkçe Sülemiş olması ihtimali çok kuvvetlidir
Süleyman Şah’ın mezarı
daha sonra Türkiye Cumhuriyeti topraklarına verilmiştir
Süleyman Şah’ın beklenilmeyen bu ölümü karşısında Kayı’lar şaşırıp kaldılar
Kubur adlı bir su başında konakladılar
Oğulları arasında bir anlaşmazlık çıktı
Dört oğlundan Sungur tekin
Gündoğdu; Horasan iline gitmeye karar verip o tarafa gittiler
Diğer oğullarından Dündar ve Ertuğrul ise dört yüz kırk dört hane halkını alarak Erzurum civarındaki Pasinler ovasındaki Sürmeliçukur’a giderek yaylak kurdular
Bir müddet sonra da Ankara’ya gelerek Karacadağ’a yerleştiler
Arkasından Ertuğrul Gazi
Anadolu Selçuklu Sultanı tarafından Söğüt’e Uçbeyi tayin olundu
Onun oğlu Osman Bey de Osmanlı Devletini kurdu
Oğuzların
atalarımız olan Kayihanîler aşiretini Anadolu’ya getirip yerleştiren Süleyman Şahtır
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul