Konu
:
Turk Olmak Ne Demek?
Yalnız Mesajı Göster
Turk Olmak Ne Demek?
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Turk Olmak Ne Demek?
Türk olmanın nedemek olduğunu bilseydik birbirimize daha çok sahip çıkardık!!!
74 bin yıl önce başlayan ve bugün Almanya’nın Berlin şehrine kadar uzanan buzul döneminin 12 bin yıl önce sona ermesiyle
dünya ısısı 4-5 C° artmaya başlamıştır
Artan ısıya bağlı olarak buzulların erimesi ve şiddetli yağmurlar nedeniyle deniz ve göllerdeki su seviyesi 125 metre kadar yükselmiş
dünya iklim ve coğrafyasında büyük değişiklikler olmuştur
Bu değişikliklere Anadolu topraklarından bir örnek verecek olursak; şu anki Tuz gölü
o tarihlerde Konya-Ereğli Havzasını kaplayan büyük bir göldür ve Çatalhöyük de bu gölün kıyısında kurulmuştur
Anadolu’dan çok daha büyük yüzölçüme sahip olan Asya topraklarında da bu iklim değişikliği neticesinde çok sayıda su havzaları; akarsular
göller
ve iç denizler meydana gelmiştir
Coğrafi koşulların içinde barındırdığı medeniyetler üzerindeki büyük etkisi vardır
Özellikle yaşamsal değeri olan suyun
uygun yaşam koşullarının sağlanmasında çok önemli bir faktör olduğu için de uygarlıkların var olması ve büyümesi bu su havzalarının bol olduğu yerlerde olmuştur
Türklerin ana vatanı olan Orta Asya toprakları için de durum böyledir ve Orta Asya topraklarında yaşayan Türkler suyun bol olduğu bu topraklarda yerleşerek
tarım yapmışlar
hayvanları ehlileştirmişler
yeraltı madenlerini bularak işlemesini öğrenmişler ve kültürel gelişmelerinin sonucunda da yazıyı bulmuşlardır
Çok uzun sürece dayanan yazının bulunması ve kullanılması
bilgi ve belgelerin gelecek nesillere aktarılmasını mümkün kılmıştır
Bilim adamlarının Asya ve Avrupa topraklarında milyon yaşında kafatasları bulmuş olmaları insanlık tarihini milyonlarca yıl öteye götürmesine karşın
tarih yazının bulunması ile başlamıştır
Medeniyet
modernleşme
yaşam tarzındaki değişiklikler
yazının bulunması ve evrimleşmesi ile gerçekleşmiştir
Dünyada yazıyı ilk kullanan Türkler olduğu için de tarih
Türk’lerin yazıyı kullanması ile başlamıştır
Asya kıtasının ortasında Baykal ve Balkaş
Issık göllerini
Ala Tau (Tanrı dağlarını) ve en eski yerleşim bölgesi olan Yedi Su’yu da içine alıp kucaklayan ve Hazar Denizine kadar uzanan bugünkü Altay
Tuva
Kazakistan ve Kırgızistan toprakları
ilk yazının ortaya çıktığı yerlerdir
Mağara resimleri ve Sıntaşlar’dan (anlam ifade eden heykelcik) sonra piktogramlar (resim vasıtası ile düşünceyi belirten yazı) 20
000 yıl önce
petroglifler (Kaya resimlerinin değişmiş ve yazılardaki sembol şekillere dönüşmüş biçimi ) 15
000 yıl önce
tamgalar (ilk harf sembolleri) 10
000 yıl önce
harfler ve sonunda alfabeye geçişin dünyada ilk örneklerinin olduğu yer Türkistan topraklardır
Türklerin bilinen tarih boyunca Orta Asya topraklarında ve sonrasında bu bölgeden tufanlar başta olmak üzere çeşitli etkilerle dağıldıkları yeryüzünün çeşitli coğrafyalarında üstün medeniyetler kurduklarının kanıtını geride bıraktıkları binlerce eserde bulabiliriz
Kırgızistan’ın Talas bölgesinde Çiğimtaş (Çizgili Taş) ve Narın Bölgesindeki Saymalı Taş (nakışlı taş) (3500m yükseklikte
90
000 kaya resmi)
Talas Yazıtı
Kazakistan’da Essik Kurganlarındaki Altın Elbiseli Adam (Resim-1)
Tamgalı’da Tamgalısay (ilk Türk tamgaları
10
000 yıllık 1
000 piktoğraf)
Ceti - Yedi Su yazıtları
Yakutistan’da Baykal-Lena yazıtları
Tuva’da Uluğ-Kem Sülyek Köyü-Karayüz yazıtı
İtalya’da Etrüks yazıtları
Moğolistan’da Kül Tigin yazıtları
Yenisey yazıtları (şimdilik bilineni 107 tanedir)
Rusya Uluğ Kem
Şülyek Köyündeki Yazılıkaya Karayüz yazıtı
Altaylar’daki Pazırık Kurganı ve yazıtları
Anadolu’da; Antalya Side yazıtı
Eskişehir’in Han İlçesinde Yazılıkaya (Resim–3) ve Uçuz yazıtları
Ankara Polatlı Yassı Höyük yazıtları
Erenköy yazıtı (Resim-4)
Ergani yakınındaki Çayönü yerleşmesi
Gevaruk yaylası Özalp ilçesinde Pegan köyü Resimleri
Salyamaç Köyü yakınındaki Cunni Mağarası yazıtları
Sat köyü civarındaki Sat Dağı resimleri
Side Harabeleri yazıtları
Van Tirşin yaylası Çilgir köyü yazıtları
Konya Çatalhöyük yazıtları
Ankara Polatlı da Yassı Höyük’teki Erken Türk yazıtları
Hakkari de Gevaruk yaylası Sat Köyü tamğaları
Antalya da Beldibi mağarasındaki tamğalar
Şanlıurfa Göbekli Tepedeki tamğalar
Hakkari Çelo Dağı Kahn-ı Melik ve Taht-ı Melih kaya üstü resimleri
Van Bölgesinde Cilo dağı Put Köyünde Kızların Mağarasında ki resimler
Başet Dağında Kaya üstü yazıtları
Erzurum ili Karayazı ilçesi Salyamaç Köyünde Cunni Mağarası yazıtları
Burdur Hacılar Höyüğünde kaya yazıtları
Çatalhöyük yazıtları
Van Tirşin alanı Çilgiri Köyü yazıtları
İstanbul Erenköy yazıtları
Antalya’da Beldibi’nde Side Yazıtları
Sinop kalesinde kapı yazıtları
Trabzon Mağara Yazıtları
Suriye Lazkiye’de Ras Şamra’ da Ugarit yazıtları
Ege denizi Lemnos Adası yazıtları(…
)
şu ana kadar bulunan ve bilinen eserlerden bazılarıdır
1789 yılında Fransız Komutan Napolyon Doğu hakimiyetini sağlamak için Osmanlı’lara ait Filistindeki Akka kalesi önlerine gelir
Savaşı izlemek amacıyla da bir İngiliz İstihbarat subayı Akka’ya Anadolu topraklarından (İstanbul-Halep) geçerken Eskişehir Yazılı Kaya’ya rastlar
Bizans Kültürü ile yetişmiş bu İngiliz subayı Yazılı Kaya’yı Bizans kültürüne ait olduğunu ve metin içerisinde geçen “Midai ? ibaresinden dolayı da
tarihte yaşadığına şüphe ile bakılan
menkıbe kral Midas’a ait olduğunu iddia eder ve literatüre de bu şekilde geçer
Aynı şekilde Gordion diye anılan ve Ankara-Polatlı’da bulunan Yassı Höyük’ün de Kral Midas’a ait olduğu söylenmektedir
Bu da gerçek değildir
Kanıt olarak da
bu mezarın yapılan karbon testi neticesinde yaşının M
Ö
740 a ait olmasından anlamaktayız
Oysa bu tarihlerde Yunan Uygarlığı diye bir uygarlık (Yunan’a ait hiçbir yazılı eser) bulunmadığını Yunan’lı tarihçi Herotot’da belirtmiştir
Erken Türk yazıtlarını okumadan o zamanki yaşam ve medeniyet hakkında fikir yürütmek mümkün değildir
Bu sebeple de bu eserlerin ve yazıların Türklere ait olduğunu
Erken Türk tarihi konusunda yaptığı araştırmalardan tanıdığımız Sn
Kâzım MİRŞAN tarafından bu yazıların okunması ile anlıyoruz
Fakat bu çalışmalar bazı tarihçiler tarafından kabul edilmemektedir
Zira bulunan eserlerin Türkçe okunarak
Türklere ait olduğunun kabul edilmesinin ne kadar büyük bir hadise olduğunu Atatürk’ün henüz daha genç bir subayken Sinop’ta yazmış olduğu şiirden anlıyoruz
Gafil
hangi üç asır
hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler; örtülen doğacak
Dinleyin sesini
doğan tarihin
Aydınlıkta karaltı
karaltıda şafak
Yalan tarihi görüp
doğru tarihe giden
Asya’nın ortasında Oğuz Oğulları
Avrupa’nın Alplerinde Oğuz Oğulları
Doğudan çıkan biz
batı’da yine biz
Nerede olsa
ne de olsa kendimizi biliriz
Hep insanlar kendilerini bilseler
Bilinir o zaman ki hep biriz
Türk sadece bir milletin adı değil
Türk bütün adamların birliğidir
Ey birbirine diş bileyen yığınlar
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde
Dünya o zaman görecek
Hakikat nerede
hakikat nerede?
2
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Tarih Tezi
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün
Türk Tarih Tezinde Türklerin kökeninin Orta Asya olduğu resmen dile getirmiştir
Atatürk 1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin 130ncu toplantısının açılış konuşmasının birinci oturumunda yaptığı konuşmada bu hususla alakalı şunları söylemiştir
“Efendiler
bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk Milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında da tarih alanında da bir derinliği vardır
Türk Milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan
insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselamın oğlu Yasef’in oğlu olan kişidir… ?
Atatürk öncülüğünde 2 Temmuz 1932 ve 20 Eylül 1937 tarihlerinde yapılan Türk Tarih Kurultayları o devrin en ünlü yerli ve yabancı bilim adamlarının katılımlarıyla yapılmıştır
Fakat ne yazık ki Türk Tarihinin araştırılmasını amaçlayan bu çalışmalar Atatürk’ün ölümünden sonra durdurulmuştur
3
Türk ne demektir?
Güneyde Himalaya dağları
kuzeyde Kuzey Buz Denizi
doğuda Kore Denizi
batıda Balkanlar’a kadar uzanan coğrafya ile Asya ve Avrupa kıtalarının yani Avrasya olarak adlandırdığımız karanın milyonlarca kilometre karelik topraklarında
son buzul çağının sona erdiği 12 bin yıl zaman derinliğinde yaşamış insanlar
meydana getirdikleri yazılı eserlerde kendilerini Türk olarak adlandırmışlar ve ortak dil olarak da Türkçeyi kullanmışlardır
Bu insanlar neden kendilerine Türk demişlerdir? Türk kelimesi ne anlama gelmektedir? Bunu
eski Türkçe yazıt olan ve edebi bir dille yazılan Türkistan’daki Orhun Abidelerinden öğreniyoruz
Bu yazıtta Türk
yaratana inanan anlamında kullanılmıştır
Fin Uygur Derneği Coğrafya Cemiyetinin 1890 yılında yayınladığı
Orhun yazıtlarının ilk çözümünü kapsayan
tahrif edilmemiş
aslına en uygun olan ”Fin Atlası” kitabında birinci taş
doğu yüzü 38
satırda “Ökük Türök ? yani “Rabbani Türük “
“Tanrı Türü” denilmektedir
Türklerin Orhun Yazıtlarından önceki binlerce yıllık tarihinde
Asya’nın milyonlarca kilometre kare topraklarına yayılmış yaşarlarken kendilerine verdikleri ad; “töreye uyan” “yaratanını bilir”
“Rabbani Türk”
“Tanrısını tanır”
“Yaratanına bağlı” anlamlarında “Ökük Türök” dür
“Ökük Türök ” deki “Ök” (tanrı
yaratan) Türkçe deki ses uyumundan dolayı “ük” olmuş ve kelime böylece “türük” olarak okunmuş
günümüze de Türk olarak gelmiştir
“Ök ? ekinin günümüzdeki kullanımına “Öksüz ve Ökkeş“ kelimelerinde rastlayabiliriz
Yaratan anlamında kullanılan “Ök ? eki ile Öksüz
yaratanını yitirmiş
yetim anlamında
Ökkeş ise yaratanına bağlı anlamında kullanılmaktadır
Yani günümüzden binlerce sene önce Türk kelimesi
o bölgede ve sonrasında tüm dünyaya yayılmış
yaratana inanan insanları tanımlamak amacıyla kullanılmıştır ve hiçbir zaman bir ırkı tanımlamak için kullanılmamıştır
O zamanın anlayışına göre
günümüzde de olduğu gibi Türk olmak için Türk ana ve babadan da türemek gerekmiyordu
Zaten 18 yy
a kadar savaşların amaç ve yöntemlerini anımsarsak pratikte de bunun böyle olamayacağını anlarız
Bir birleriyle savaşan iki taraftan yenen
yenilen tarafın erkeklerini öldürmüş kadınlarını ise kendilerine eş olarak almış
bu şekilde de neslini devam ettirmiştir
Dolayısıyla saf
arı bir ırktan bahsetmek mümkün değildir
Göçlerin uğrak yeri olan Türk’lerin yaşam yeri olan Orta Asya için de durum böyledir
Bu bölge içerisinde ve sonrasında dünyanın dört bir tarafına yapılan göçler (Resim–6) neticesinde ırklar
insanlar
medeniyetler karışmıştır
hakim kültür egemenliğini devam ettirmiştir
Bu büyük göçlerin neticesinde ise ortak kültürlerinde mevcudiyetlerini devam ettiren ana unsurun adı hep Türk olarak tarih boyu yaşamıştır
Bu büyük göçlerin neticesinde ise inançlarında asimile olmayarak Tanrısına inanan grupların adı hep Türk olarak kalmıştır
4
Etrüskler
Türk müdür?
Orta Asya’dan dünyanın diğer yerleşik yerlerine yapılan göçler sonucunda
Orta Asya’da gelişen medeniyet ve özellikle de yazı Avrupa’ya taşınmıştır
Binlerce sene süren göçler
ilk olarak M
Ö
5
000’lerde İskandinav ülkelerine doğru başlamıştır
ETRÜSK olarak adlandırılan bu toplum İtalya’ya gelmeden önce
Fransa’da
Glozel’de ve Avusturya’da (M
Ö
4
000) yaşamışlardır
Etrüskler’in M
Ö
1
500’lerde Po ovasına oradan da maden bakımından zengin olan Etrürye denilen Toskana bölgesine yerleştikleri buralarda bulunan kalıntılardan anlaşılmıştır
Etrüsklerin hâkimiyeti kuzeyde Po ovasından Roma şehrinin güneyine kadar hem karada hem de denizde üstün bir medeniyet olarak sürmüştür
M
Ö
600 yıllarında en güçlü oldukları dönemde Roma şehri M
Ö
743 de Etrüsk’ lü Romulus tarafından kurulmuştur
Roma şehrinin simgesi olan ve Roma şehrinin değişik yerlerinde bulunan heykel
Türk’lere Ergenekon’da yol gösteren efsanevi hayvan dişi kurt Asena’nın memelerinden süt emen iki çocuk simgesidir
Roma şehrini kuranların Etrüskler olduğu ve bunların da Türk oldukları
2004 yılında Etrüsk mezarlarındaki kemiklerin genetik araştırmalarından da anlaşılmıştır
İtalya’da Ferrara Üniversitesi Genetik bilimci Prof
Guido BARBUJANİ
Firenze Üniversitesinden Prof
Davit CARAMELLİ
Bologna Üniversitesi Prof
Loredana CASTRY
Parma Üniversitesi Prof
Antonella CASOLİ
Pisa Üniversitesi Prof
Francesco MALLEGNİ
İspanya Barselona’da Pompeu Farba Üniversitesi Prof
Carles LALUEZA imzalı raporda yaşları 2700 ile 2300 arasında değişen 80 Etrüks iskeletinin genetik araştırması sonucunda Etrüsklerin Doğulu olduğu sonucu açıklanmıştır
Ayrıca
Etrüsklerin Orta Asya’dan gelen ama Hazar kuzeyinden gelip Avusturya’daki İnsburg bölgesi üzerinden İtalya’nın Po ovası bölgesine inen bir halk olduğunu
Sn
Kazım MİRŞAN’ın Etrüsklerden kalma üzeri yazılı belgeleri okumasından da anlaşılmaktadır
İtalya’da 1995 yılında Etrüsk konusunda en yetkili bilim adamı olan Floransa’dan Prof
Dr
Giovannangelo CAMPOREALE
Sn Mirşan ile bir hafta süren görüşmeleri sonrasında Etrüsk yazıtlarının Erken Türkçe olduğunu kabul etmiştir
Ayrıca araştırmacı yazar rahmetli Adile AYDA
“Etrüskler Türk mü idi? ? (Ankara 1974)
kitabında da aynı konu işlenmiştir
Adile AYDA bu araştırmalarında özellikle Türkçe ve Etrüskçe arasında söz benzetmeleri yapmıştır
Adile AYDA ayrıca
“Herodot (M
Ö
484-425 ) Attika halkının Helen asıllı olmadığını söylemekte? diyerek
Etrüsk’lerin Türk olduğunu belirtmektedir
Roma’yı Kuran Etrüsklerin M
Ö
100 yılına kadar bu bölgede üstünlüklerinin sürmesine karşın bir süre sonra kendi dillerini konuşmayı bırakarak Latince konuşmaya başlamışlar
sonrasında da kültürlerini kaybederek tarih sahnesinden yok olmuşlardır
5
Türkler ilk defa Anadolu’ya ne zaman girmişlerdir
Türklerin Anadolu’ya ilk defa 1071 de Malazgirt zaferi ile girdiğini iddia etmek doğru değildir! Türklerin Orta Asya’dan başlayıp Avrupa içlerine kadar uzanan izlerine rastlanmasından anlaşılacağı üzere Anadolu topraklarının 7000 yıllık sahibi Türk’lerdir ve en köklü medeniyete sahip olan Türkler Orta Asya’dan Avrupa ve Anadolu’ ya
bir kısmı yine Avrupa’dan tekrar Anadolu’ya gelmişlerdir
Bunu İsveç
Norveç
Danimarka
Almanya
İsviçre
Romanya
Fransa gibi coğrafyalarda
bırakmış oldukları birçok tarihi eserlerde yer alan yazıların okunmasından biliyoruz
Milattan önce Anadolu’da yaşamış ve çok gelişmiş kültürleri ile çevrelerindeki insanlara medeniyet aşılamış bir topluluk olan ve bugün “Frigler” olarak adlandırılanlar
Erken Türklerdir
Bunların AFYON-ESKİŞEHİR-ANKARA-UŞAK çevresinde bıraktıkları eserler hala ayaktadır
Frig’lerin günümüze kadar kalan en büyük eserlerinden biri Eskişehir ili Han Kazası Yazılıkaya Köyündeki “Yazılıkaya” anıtıdır
Etrüskçeye benzeyen Erken Türkçe ile yazılan Yazılıkaya Yazıtı 1965 yılında Etrüsk yazıtlarını okuyup 1970 yılında “Proto-Türkçe Yazıtlar ? adlı kitabını yayınlayan Sn
Kazım Mirşan tarafından 1994 yılında okunmuştur
Etrüsk yazıtlarının Etrüsk alfabesine göre (Resim-9) Türkçe okumasının yanı sıra 1998 Yılında “Etrüsklerin Tarihleri
Yazıları ve Dilleri ? kitabını yazan Sn
Mirşan
Etrüsklerin dil ve inanç yapılarını da inceleyerek Etrüsklerin Türklüğü konusunu açıkça ortaya koymuştur
Resim-9 (Etrüsk Alfabesi)
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Sn
Kazım MİRŞAN’ın yeni kitabını olan “İSKANDİNAVYA’DAKİ TÜRK YAZITLARI? kitabını yayınlamıştır
Bu kitap
İskandinav coğrafyasında M
Ö
2300-2700 yıllarına ait eserler üzerlerinde “FUTHARK ? yazısı olarak bilinen yazıların Sn
Kazım MİRŞAN tarafından “ERKEN TÜRK YAZITLARI ? olarak okunmasını kapsamaktadır
6
Çin’deki Beyaz Piramitler
Doğu Türkistan’da Himalaya Dağı eteklerinde Tibet sınırına yakın Shensi Bölgesinde Çin hükümeti tarafından dünyadan gizlenen Beyaz Piramit (Resim-10) ve civarındaki 100 kadar diğer piramitler Türk’ün Orta Asya’daki geçmiş tarihinin birçok sırlarını içlerinde saklamaktadır
Meksika’daki ve Mısır’daki piramitlerin bazı araştırmacılar tarafından atası kabul edilen bu Beyaz Piramit’in Mısır’daki büyük piramitten iki misli büyüklükte ve yaşının 5000 yıl dan fazla olduğu bilinmektedir
7
Psikolojik Savaş faaliyetleri altında Batının Türk tarihine bakışı
1000 yıldan fazla süren İslamlık-Hıristiyanlık davalarının doğurduğu düşmanlık duygusu içindeki tutucu tarihçiler
bu davalarda asırlarca İslâm’ın öncülüğünü yapan Türklerin tarihini
kan ve ateş maceralarından ibaret göstermeye çalıştılar
Türk ve İslâm tarihçiler de Türklüğü ve Türk medeniyetini İslâmlık ve İslâm medeniyeti ile kaynaştırdılar; İslâmlıktan önceki binlerce yıla ait devreleri unutturmayı Ümmetçilik siyasetinin icabı ve din gayreti vecibesi bildiler
Daha yakın zamanlarda Osmanlı İmparatorluğuna bağlı bütün unsurlardan tek bir millet yaratmak hayalini güden Osmanlılık cereyanı da
Türk adının anılmaması
milli tarihin yalnız ihmal değil
yazılmış olduğu sayfalardan kazınıp silinmesi yolunda üçüncü bir etken halinde diğerlerine eklenmiştir
Bütün bu olumsuz cereyanlar
tabii olarak
mektep programları ve mektep kitapları üzerinde bile etkisini göstermiş ve Türklüğün
çadır
aşiret
at
silah ve savaş kavramlarıyla eş anlamlı tutulması geleneği mektep kitaplarımıza kadar girmiştir
18
yüzyıldan sonra üretilen Avrupa merkezci tarih teorisi
insanlık tarihini
eski Yunan-Roma uygarlıkları ekseninde açıklamış ve uygarlık mirasını da Asyalı ve Ortadoğulu kaynaklardan kopararak
Avrupa’ nın tekelinde göstermiştir
Batı Avrupa dışındaki halklar
bu arada Türkler uygarlık yaratan değil
uygarlık yağmalayan ikinci sınıf “barbar ? ırklardan sayılmıştır
Bu hususta 8nci Cumhurbaşkanı Turgut ÖZAL’ın 1988 yılında
kaleme aldırdığı “La Turquie İn Europe ? isimli eserinde şu ifade yer almaktadır
?Bizi Türk sayarak dışlıyorsanız bilin ki
bizim Türk denecek bir şeyimiz yoktur
uygarlık adına neyimiz varsa hepsini Yunanlılardan aldık
bizim kültürümüz Yunan kültürüdür
oğlumun adı olan Efe bile
Yunancadır; Bu nedenle
Avrupa Birliğine girmemiz için kültürel engel yoktur(…
) Biz tepemizde Türk olmayan yöneticiler bulunmasını yadırgayan bir toplum değiliz
Avrupa Birliğine alınmamıza bu açıdan da herhangi bir engel yoktur ?
Bu kapsamda yapılan hata ilk değildir son da olmayacaktır
Atatürk’ün ölümünden sonra iktidardaki CHP nin sözcüsü durumundaki Nurullah ATAÇ
batı kültürünün mutlak ve eksiksiz alınmasının
bunun için de Yunanca ve Latince’nin mecburi ders olarak Türk okullarında Türk çocuklarına okutulması gereğini savunmuştur
O devirlerde Yunan Latin eserleri okullarda ders olarak okutulmaya başlamış
hatta Latince eğitim veren liseler açılmıştır
Tüm bu çabaların mantığında aslında ana dilimiz Türkçeyi unutturarak Türk kültürünü yozlaştırmak
değiştirmek ve yok etmek hedeflenmiştir
Likya’nın Yunan medeniyetinin temeli olduğunu göstermek amacıyla Likya uygarlığı konusunda ilki Akdeniz Medeniyetleri Enstitüsü (AKMED) tarafından 1977’de İstanbulda
1990 da Viyana’da yapılan Likya sempozyumlarının bir üçüncüsü 7-10 Kasım 2005 tarihinde en geniş katılımla (350 katılımcı) Antalya’da yapılmıştır
AKMED’ in kurucusu ve sempozyumun (Bilgi Şöleni) şeref başkanları Suna KIRAÇ ve İnan KIRAÇ’ın düzenlediği ve Antalya valisi Alaaddin Yüksel’in açılış konuşmasını yaptığı sempozyumda İnan Kıraç Bizans ile ilgili “Bazı şeyleri dışlıyoruz
Bizim değil diyoruz
Oysa Bizans bizim
1100 yıl birileri yaşamış
sonra ben Osmanlı olarak bunun bir parçası olmuşum
Sonra Cumhuriyet olarak devam etmişiz
Dolayısıyla Bizans’ı
1100 yılı silip atamayız
? demiştir
Oysaki bu bilgi şöleninde “Likya medeniyeti Yunan medeniyetinin temelini meydana getirir
? iddialarına verilecek cevap
Likya konusunda Prof
Dr
Cevdet BAYBURTLUOĞLU ve diğer araştırmacılar yıllardır yaptıkları çalışmalardır
Bu araştırmaların ışığında diyoruz ki
günümüze kadar ulaşan yüzlerce Likya yazıları mademki eski Yunancadır
neden Yunanca temel alınarak hala okunamamaktadır! Batılı bilim adamlarının Etrüsk yazılarını okunmaya muvaffak olamadıkları gibi
söz konusu olan Likya yazısı da Etrüsk yazısının bir türevi olduğundan okunamamaktadır
Etrüsk
Pelas
Attika ve Firik yazısı ile Likya yazısı aynı kökten doğan alfabenin farklı zaman ve coğrafyalarda çok az değişmiş halleridir ama ana kök aynıdır ve bu yazılar Tarihçi Doç
Dr
Haluk Berkmen tarafından okunabilmektedir
Tarihçi Dr
Serhat Kunar “Antalya ve yakın çevresi ? adlı kitabında
Midilli’de oturan Yunan’lıların Anadolu’da yaşayan Türklere
bayraklarındaki Kurt başından dolayı
Yunancada Kurt anl***** gelen Likos diye hitap ettiklerini belirterek Likya’lıların bıraktıkları yazılardan da bunların Erken Türk olduklarının anlaşıldığı yazmaktadır
1977 den beri Likya medeniyeti ile Yunan medeniyeti arasında ilgi kurmak için AKMED bünyesinde yapılan çalışmaların hiçbir bilimsel temeli yoktur
8
Sonuç
Dünyada en eski uygarlığa sahip olan biz Türkler
bunun bilincinde olarak dünyanın neresinde olursa olsun atalarımızın bırakmış oldukları eserlere sahip çıkmak zorundayız!
a
Gerçek Türk tarihi bize şunu söylemektedir:
· İlk Alfabetik yazıyı Türkler buldu
· 12 Hayvanlı Türk Takvimi Dünyadaki ilk takvimdir
· İlk Ödüsleri (Devletleri) Türkler kurmuştur
· Pusulayı
anahtarı
saati
kağıdı ve matbaayı Türkler bulmuştur
· Avrupa medeniyetinin temelini oluşturan Etrüskler Türk’tür
· Türk Topraklarının en eski sahibi Türklerdir
Anadolu topraklarının eski Yunan medeniyeti ile hiçbir alakası yoktur! Anadolu topraklarının en eski sahipleri Atatürk’ün de dediği gidi Türklerdir! Bizlerden önce bu topraklarda başkalarının olduğunu kabul etmek
büyük bir yanılgıdır! Aksi takdirde herhangi bir milletin ve medeniyetin kültürel üstünlüğünü kabul etme ezikliği içerisinde olmamız
kültürel değerlerimizi zamanla kaybetmeye
sonuçta da tarih sahnesinden yok olmamıza sebep olacaktır!
Bütün bu gaflet
delalet ve hıyanet içerisinde yapılan saldırılar karşısında süratle Atatürk’ün “Türk Tarih Tezi ? gün ışığına çıkarak
yapılmış olan bilimsel araştırmalar kaldığı yerden devam ettirilmelidir
Kabul edilmelidir ki
Atatürk inkılâpları Türk Uygarlık tarihin bir ürünüdür!
Atatürk önderliğinde
dört yıl olan lise eğitimi için hazırlanan
fakat Atatürk’ün ölümüyle 1939 (yeni kitapların hazırlanıncaya kadar bu kitaplar 1941 yılına kadar okutulmaya devam edilmiştir) yılında müfredattan kaldırılan tarih kitapları yeniden müfredatlara ilave edilmelidir
Ulusal birliğin en önemli öğelerinden biri tarih bilincidir
Uluslar
tarihlerine güvenerek geleceklerine yön verirler
Tarih bilinci olmayan ve bağımsızlıktan ödün veren milletlerin hayat hakkı yoktur
Bilinmeli ve hiç unutulmamalıdır ki Bu devletin temelinde “Bağımsızlık benim karakterimdir! ? diyen Mustafa Kemal ATATÜRK vardır
9
Kaynaklar :
a
Kâzım Mirşan
· “Türk Metriği“Kitabı
· “Prototürkçe Yazıtlar ? Kitabı
· “ALTI YARIQ TİGİN ? Kitabı
· “Prototürkçeden Bugünkü Kürtçeye ? Kitabı
· “Urgun-Selene ? Kitabı
· “Anadolu Prototürkleri ? Kitabı
· “Astrofizik ? Kitabı
· “BOLBOLLAR ? Kitabı
· “Alfabetik Yazı Başlangıcı ve Glozel Yazıtları ? Kitabı
· “Alfabetik Yazı Başlangıcı ? Kitabı
· “Etrüskler ? Kitabı
· “Türk Takvimi ? Kitabı
· “Erken Türk Devletleri ve Türük Bil ? Kitabı
· “Sölgentaş Mağarası ? Kitabı
· “İskandinavya’daki Türk Yazıtları ? Kitabı
b
Turgay Tüfekçioğlu“Şeytan Üçgeni ? Kitabı
c
Haluk Tarcan“Ön-Türk Uygarlığı ? Kitabı
d
Kaynak Yayınları
Kemalist Eğitimin Tarih Dersleri (4 cilt)
e
Türk Dünyası Türk Kültür Dergisi S-51 8 nci Cumhur Başkanı Turgut Özal’ın Yazdırdığı La Turquie en Europe Kitabından
f
İnternet
g
Yeni Aktüel Dergisi / 2 -8 Ağustos/2005
Bu memleket tarihte Türktü
halde Türktür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır
K
ATATÜRK
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul