Konu
:
Ertuğrul Firkateyni’Nin Hikayesi
Yalnız Mesajı Göster
Ertuğrul Firkateyni’Nin Hikayesi
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Ertuğrul Firkateyni’Nin Hikayesi
Ertuğrul Firkateyni’nin Hikayesi
TARİHİ
Birbirinden kilometrelerce uzak iki farklı coğrafyada bulunan
Osmanlı Devleti
ile
Japonya
arasındaki münasebetler bundan bir asır evvel başlamış ve bu ilişkileri daha da kuvvetlendirmek için
Sultan İkinci Abdülhamid Han
tarafından 120 yıl önce Japonya’ya
Ertuğrul Firkateyni
gönderilmişti
Dönüş yolunda (16 Eylül
1890
) fırtınaya yakalanarak
Pasifik Okyanusu
’nun derinliklerine gömülen gemide
firkateyn komutanı
Tuğamiral Osman Paşa
da dâhil olmak üzere
527
(609 kişiden 13’ü kazadan önce koleradan vefat etmişti) denizcimiz şehit olmuş
sadece
69
kişi sağ kurtulabilmişti
Denizcilik tarihimizin en büyük kazalarından biri olan Ertuğrul Firkateyni’nin hazin hikâyesi halen yürekleri sızlatmaktadır
Osman Paşa
Osmanlı-Japon Münasebetlerinin Temeli Atılıyor
Osmanlı Devleti
15
ve 16
yüzyıllarda büyük önem verdiği Uzakdoğu siyasetine ancak 19
yüzyılın sonuna doğru istediği şekilde eğilebilmişti
Bunda
devletin içte ve dışta siyasi
sosyal ve ekonomik zaaflara uğramasının etkisi büyüktü
Ancak Sultan İkinci Abdülhamid Han devrine geldiğimizde işlerin bir anda değiştiği görülmektedir
Sömürgeci Batı ülkeleri ve Rusya’ya karşı bir denge siyaseti takip eden Sultan Abdülhamid Han
halifeliğin gücünü de kullanarak yönünü Uzakdoğu’ya çevirmiş ve buralarda nüfuzunu artırmıştı
Bunun yanında Uzakdoğu’da önemli bir güç haline gelmekte olan Japonya ile dostane ilişkilerin kurulması da gündeme gelmişti
1875
’te Petersburg’da Japon sefir Yanagihara Sakimitsu ile Osmanlı elçisi Şakir Paşa arasında yapılan bir görüşme ile Osmanlı-Japon ilişkilerinin temeli atıldı
Ancak bu temel sağlamlaştırılıp geliştirilmeliydi
1887
’de dönemin Japon İmparatorunun yeğeni Prens
Komatsu
İstanbul’a gelmişti
İstanbul’u ziyaret eden ilk Japon asilzadesi olan Prens’in görmüş olduğu yakın alâkaya teşekkür etmek üzere ertesi yıl Japon hükümeti tarafından sultana büyük Krizantem Nişanı’nın verilmesi kararlaştırılmıştı
Buna karşılık sultan da Japon imparatoruna bir nişan verecekti
Bu hediyeleri götürmek için Osmanlı donanmasından bir eğitim gemisinin Japonya’ya gönderilmesi kararlaştırıldı
Osmanlı gemileri içinde bu seyahate en uygun geminin
Ertuğrul
olabileceğine karar verildi
Ertuğrul’un Japonya seyahati hem iâde-i ziyaret olacak ve hem de iki ülke arasındaki bağları kuvvetlendirecekti
Ayrıca
bu gezi sayesinde Deniz Mühendis Okulu (Mekteb-i Fünun-ı Bahriye) mezunu talebeler de yabancı sahilleri görerek bilgi ve tecrübelerini artıracaklardı
Bütün bu gelişmeler esnasında Ertuğrul Firkateyni’nin bu seyahate uygun olmadığı sesleri yükselmeye başlayınca Sultan Abdülhamid Han
geminin durumu hakkında etraflı bir rapor hazırlanmasını istedi
Raporu hazırlayan teknik komisyon
geminin mükemmel bir tamirat gördüğünü
makinelerinin sağlam
kazanının da üç-dört yıllık bir yolculuğa uygun olduğunu belirtti
Sonunda Ertuğrul Firkateyni’nin Uzakdoğu’ya seyahati hakkında padişah iradesi çıktı
Geminin kumandanlığına ise Miralay Osman Bey (sefer devam ederken tuğamiral rütbesini alarak Osman Paşa olmuştur) tayin edildi
Sultan Abdülhamid Han’ın hediyelerini Japon imparatoruna takdime memur olan Miralay Osman Bey aynı zamanda Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa’nın da damadıydı
Süveyş Kanalı’nda İlk Kaza
61’i subay ve memur
548’i er ve erbaş olmak üzere 609 kişilik mürettebatıyla hazırlıklarını tamamlayan Ertuğrul
Japonya yolculuğuna hazırdı
14 Temmuz
1889
’da gemiyi uğurlamak isteyen İstanbul halkı Sarayburnu’na akın etti
Limanın çevresi arma ve sancaklarla süslenmişti
Ertuğrul’un çarkları Boğaziçi’nin serin sularında dönmeye başlayınca Japonya yolcuları
güverteden bir daha dönmemek üzere el salladıklarını nereden bileceklerdi
Çanakkale Boğazı
’ndan geçen gemi
Marmaris’e uğradıktan sonra 26 Temmuz’da Port-Said’e ulaştı
Oradan da Süveyş Kanalı istikametine ilerleyen Ertuğrul’un ilk talihsizliği 28 Temmuz’da Süveyş Kanalı’nda yaşandı
Kılavuza rağmen tekne
Nil’in sığ sularında kuma saplandı
Kanal İdaresi’nin yardımıyla kurtarılan gemi
kılavuz tarafından iskeleye bağlanmaktayken rüzgârın şiddetiyle ayrılarak kıçı sahili buldu ve dümen bodoslaması kırıldı
Haber İstanbul’a ulaşınca ciddi bir tedirginlik yaşanmış
ihmal olabileceği düşünülerek Miralay Osman Bey ikaz edilmişti
Hatta Bahriye Nezareti
Ertuğrul ile bu seferden vazgeçerek
Osman Bey’in
yanına alacağı birkaç kişiyle posta vapuruna binip Japonya’ya gitmesini teklif etti
Ancak gemi havuza girdiği takdirde tamiratının birkaç günde tamamlanacağı öğrenilince bu fikirden vazgeçildi
150
000 Kişi Gemiyi Ziyaret Etti
23 Eylül 1889’da tamiri biten Ertuğrul
Süveyş’ten ayrılarak Singapur yolunu tuttu
24 Eylül’de Cidde’de
7 Ekim’de de Aden’de demirleyerek kömür ikmali yaptı
11 Ekim’de Aden’den çıkan geminin bu seferki durağı
Bombay Limanı
’ydı
20 Ekim’de Bombay’a ulaşan gemiyi günde ortalama 20
000
bir hafta içinde ise toplam 150
000’e yakın kişi görmeye gelmişti
Bombay ziyareti
bölge Müslümanları üzerinde büyük bir tesir meydana getirmişti
Ancak
26 Ekim 1889’da halkın ziyaretine son verilerek ertesi günkü sefer için su
yiyecek ve kömür ikmali yapılmıştı
10 Kasım’da
Kolombo
’ya uğrayan gemi 13 Kasım’da buradan ayrılarak
Singapur
yolunu tutmuş ve 28 Kasım’da Singapur’a ulaşmıştı
Ertuğrul
uğradığı diğer limanlarda olduğu gibi burada da büyük bir coşku ve heyecanla karşılandı
Mürettebatın karaya çıkışları
başlarında subaylarıyla camilerde Cuma namazı kılmaları
giyim kuşamlarındaki intizam ve hiçbir hadiseye sebebiyet vermemeleri büyük bir takdirle karşılanmıştı
Ayrıca
burada Ertuğrul’un kumandanı Miralay Osman Bey’e Tuğamiralliğe terfi ettiği de tebliğ edildi
Gemi Singapur’da iken olumsuz hava şartları sebebiyle gezinin Japonya’ya kadar devamı da son derece güçleşmişti
Ertuğrul
uygun havayı yakalamak için Singapur’da
dört ay
dan fazla demirlemek zorunda kaldı
Geminin uzunca bir süre daha kalacağını haber alan uzaktaki Müslüman hükümdarlar da temsilciler göndermişlerdi
Bunlardan Sumatra
Cava ve Siyam Müslümanları
Felemenklerin mezaliminden dolayı Osman Paşa’ya dert yanmışlardı
Bu uzun bekleyiş sadece masrafları arttırmamış
başka söylentilerin çıkmasına da sebep olmuştur
Bazı yabancı gazetelerde
Ertuğrul’un kalma sebebinin ‘biten kömürü tedarik için para olmaması’ şeklinde haberler yayınlanmıştı
Uzun bir bekleyişten sonra 3 Mart 1890’da Singapur’dan hareket eden firkateynin sonraki yolculuğu da kolay olmamıştır
Rüzgârların şiddetinden ve Singapur’da alınan kömürün yetmemesinden dolayı
Saygon’da yeniden kömür almak zorunda kalındı
20 Mart’ta tekrar hareket edilmişse de aksi rüzgârlar devam ettiğinden geri dönülüp 8 Nisan’a kadar beklendi
15 Nisan’da
Hong Kong
’a ulaşan gemi buradan da kömür ve diğer ihtiyaçları alarak 22 Mayıs’ta Nakasaki’ye doğru yola çıkmış; fakat hava muhalefeti ve kömür ihtiyacından dolayı bu kez de Foçu’da beklenmişti
Foçu’dan Nakasaki’ye oradan da 7 Haziran 1890’da Ertuğrul’un son durağı olan
Yokohama Limanı
’na ulaşıldı
Dağ Gibi Yükselen Dalgalar
Yokohama’ya giriş çok muhteşem olmuştu
Bir taraftan selam topları atılırken diğer taraftan binlerce Japon “Banzai
Banzai (Yaşasın
Yaşasın
)” sesleriyle limanı inletiyor ve Ertuğrul’u daha yakından görmek için uğraşıyordu
Tuğamiral Osman Paşa
karaya çıktıktan sonra
İmparator Meiji
tarafından kabul edilmiş ve Sultan Abdülhamid Han’ın gönderdiği nişan ve hediyeleri sunmuştu
Muhteşem bir kabul gören Ertuğrul’un subay ve erleri üç ay boyunca el üzerinde tutulmuşlardı
Ertuğrul’un sağ salim Japonya’ya ulaşması
İstanbul’da büyük bir sevinçle karşılanmış
firkateyn kumandanı Osman Paşa bu muvaffakiyetinden dolayı tebrik edilmiştir
Vazife ifa edilmişti ama dönüş yolculuğu için mevsimin uygun olması lazımdı
Ancak bu sırada gemide baş gösteren
kolera salgını
ndan dolayı
35
nefer yatağa düşmüş
13 nefer ise vefat etmişti
Hastaların iyileşmesinden sonra dönüş için hazırlıklara hız verildi
Tuğamiral Osman Paşa
Yokohama’dan İstanbul’a çektiği telgrafta sıhhatlerinin yerinde olduğunu ve gelecek hafta İstanbul’a hareket edeceklerini bildirdi
Firkateyn
15 Eylül
1890
’da Yokohama’dan hareket etti
16 Eylül’de Kumanonada’ya giren Ertuğrul
güneybatıya doğru seyrediyordu
Hava bulutlu ve pusluydu
Ne var ki Ertuğrul’un Japonya’ya gelirken karşılaştığı hava muhalefeti
şimdi
dönüşünde de karşısındaydı
Bir müddet yol alan gemi
kısa süre sonra büyük bir fırtınaya yakalandı
Makinesi bütün gücüyle çalışmasına rağmen dağ gibi yükselen dalgalar ve rüzgar
gemiyi Funakura kayalıklarına sürüklüyordu
Fırtınayla mücadele ederek Oşima adasına yaklaşan gemi
adanın güney ucunda yer alan Kaşinozaki burnu ve aynı ismi taşıyan fenerin açıklarına doğru sürükleniyordu
Kaptan ve mürettebatın olağanüstü gayretleri netice vermedi ve gemi 16 Eylül 1890’da saat 21
00 sularında
Funakura
kayalıklarına bindirdi
Kayalıklara çarpar çarpmaz ortadan ikiye bölünen Ertuğrul
yavaş yavaş sulara gömülmüştü
Ertuğrul’un Ağır Bilançosu: 527 Şehit 69 Gazi
Dağ gibi dalgaların sesinden başka bir şeyin işitilmediği o fırtınalı gecede Kaşinozaki fenerine
yaralı ve bitap halde bazı yabancılar gelmişti
Japonca bilmeyen bu yabancıların
kazaya uğrayan Osmanlı harp gemisinin mürettebatı olduğu
bandıra işaretleri yardımıyla anlaşılabildi
Fenerden bir haberci hemen Kaşino köyüne gönderildi
Sabaha kadar
köye ve fener bölgesine çıkmayı başaran kazazedelerin sayısı 69’u bulmuştu
Yaralılara ilk yardımı fener işçileri ve köylüler yapmışlardı
Başta Amiral Osman Paşa olmak üzere
527
subay
erbaş ve erimiz ise şehit olmuştu
17 Eylül sabahı Oşima Belediye Başkanı Oki
Kaşino köyüne ulaştı
Kazazedelerin civardaki uygun binalara yerleştirilerek tedavilerinin yapılmasını sağladı
Diğer taraftan
denizdeki cesetleri toplatmak için köylüler ve bizzat başkan
geceli gündüzlü büyük bir gayret göstererek 260 ceset topladılar
O sırada tesadüfen Oşima’dan geçmekte olan Boço-Maru vapuruyla durumu ağır olan iki kazazede ve iki memur acilen Kobe’ye gönderildi
Kaza Haberi İstanbul’a Üç Gün Sonra Ulaştı
Kaza haberi Kobe’ye gelir gelmez
Alman konsolosu
Wolf gambotunu Oşima’ya gönderdi
Wolf
20 Eylül sabahı Oşima’ya ulaştı ve yaralıları alarak Kobe’ye geldi
Yaralılar
Kobe’de hastaneye yerleştirilerek tedavi edildiler
İmparator Meiji; mabeyn doktoru
13 hastabakıcı ve tören dairesinden bir temsilciyi özel olarak Kobe’ye gönderdi
Japon Bahriye Nazırlığı
Yaeyema adlı harp gemisini Oşima’ya göndererek şehitleri Funakura kayalıklarını gören tepeye defnettirmiş ve gemi daha sonra
defin işleri için kalan iki kazazedeyi de alarak Kobe’ye gelmiştir
Kaza 16 Eylül’de meydana gelmiş olmasına rağmen
bu bölgede telgraf ve postane bulunmadığından
Japon yetkililerce ancak 18 Eylül’de öğrenilebilmişti
19 Eylül sabahı Hiogo’dan gelen bir telgraf Osmanlı’nın Londra büyük elçisine ulaşır
Elçi de o gün içinde telgrafı Bâbıali’ye gönderir
Ardından
19 Eylül akşamı
Reuters Haber Ajansı da Yokohoma’dan gelen telgrafı büyükelçiye bildirir ve elçi
bu telgrafı ertesi gün Bahriye Nezareti’ne gönderir
Saraya takdim edilen telgraf neticesinde “doğru bilgi alınıncaya kadar keyfiyetin ilan edilmemesi
padişahın irade-i seniyyesi” icabındandır denilerek haber gizlenir
Tüm bunların yanında
Ertuğrul’un resmen batış haberi ise
21 Eylül 1890 günü Japon Dışişleri Bakanlığı’ndan Sadaret’e gelen bir telgrafla bildirilmiştir
Ajanslar aracılığıyla bütün dünyaya duyurulan kaza
dünya basınında günlerce yer almıştır
Bu elim hadise
İstanbul’da ve Müslümanların bulunduğu her yerde çok büyük üzüntüye sebep olmuş ve her tarafta Ertuğrul kazazedeleri için yardımlar toplanmaya başlanmıştı
İki Japon Gemisi İstanbul Yolunda
Japonlar
iyileşen yaralıları İstanbul’a getirmek istiyorlardı
Bunun için Kongo ve Hiyei adlı iki Japon gemisi 10 Ekim 1890’da kazadan kurtulan 69 denizcimizle Japonya’dan hareket etti
Aralık sonunda Çanakkale Boğazı’na ulaşan gemileri Yarhisar adlı gemimiz karşıladı ve gemide bulunan kazazedeleri almak istedi
Ancak
Japon gemilerinin İstanbul’a kadar gitmek istemeleri üzerine bundan vazgeçildi ve Japon gemileri 2 Ocak 1891’de İstanbul’a girerek Dolmabahçe önüne demir attılar
İstanbullular
Japon gemilerini heyecan dolu ve samimi gösterilerle karşıladılar ve hatta gemi komutanları huzura kabul edilerek ikinci rütbeden Mecidi nişanlarıyla taltif edildiler
Japon hükümeti
Ertuğrul’un enkazından topladığı 8 Krup topu
2 top kundağı
4 Armstrong topu
4 Hudges topu
4 Revolver topu
2 torpil kovanı
182 tüfek
24 tabanca
61 kılıç
71 süngü ve yabancı para gibi şeyleri daha sonra bir Fransız vapuruyla göndermiştir
Ertuğrul şehitleri
21 Eylül günü
kazanın olduğu yeri gören tepenin üzerine defnedildikten sonra buraya dikilen abidenin üzerine Türkçe ve Japonca
“Osman Paşa” yazılmış
1891 Şubat’ında da hadisenin hikâyesi kitabe halinde taşa işlenmişti
Oşimalılar
burayı mukaddes bir yer kabul edip temiz tutup her on yılda bir burada merasim yapmayı gelenek haline getirdiler
Vazifeleri uğruna canlarını veren bu vatan evlatlarına Japon hükümetinin ve halkının gösterdiği saygı ve hürmet günümüze kadar sürdü
Ertuğrul şehitleri için muhteşem bir merasim düzenledi
Merasimin hatırasına 1929’da dikilen anıtın üzerine kazanın özeti yazıldı
Anıt
3 Haziran 1929 tarihinde Japon imparatoru tarafından da ziyaret edildi
Ayrıca
Kuşimoto kasabası
Mersin ile kardeş şehir ilan edilmiş ve bu anıtın aynısı
Mersin sahili
ne de dikilmiştir
Şehitliğin bulunduğu Kuşimoto şehrindeki “Türk Müzesi” adıyla bir de müze inşa edilmiştir
1974 yılında açılan bu müzede Ertuğrul Firkateyni’nin maketi
gemideki asker ve komutanların fotoğrafları ve büstleri bulunmaktadır
Bugün yerli ve yabancı birçok kişi tarafından ziyaret edilen Ertuğrul şehitleri; Japonya’nın Oşima şehrinin Pasifik’e bakan yamaçlarında yatmaktadırlar
Sultan Abdühamid Han’ın emriyle düzenlenen Uzakdoğu ziyareti vesilesiyle Hind ve Pasifik okyanuslarında Osmanlı bayrağı dalgalandırılmış; yol boyunca uğranılan Bombay
Kolombo
Singapur ve Hong Kong gibi yerlerde yerli halk Ertuğrul’a büyük bir ilgi göstererek akın akın ziyaret etmişler; bu da Müslümanlar arasında büyük bir heyecana sebep olmuştur
Osmanlı’nın gölgesinde yaşayan Uzakdoğu Müslümanlarının halifeye olan sadakat ve bağlılığı
Ertuğrul Firkateyni ile gün yüzüne çıkmış oluyordu
Sömürgeci batı ise Osmanlı ile Araplar arasına nifak sokmaya çalışırken
Uzakdoğu’daki Müslümanların
halifenin bir gemisi etrafında bu kadar coşkulu olmalarına çok şaşırmıştı
Ertuğrul kazazedeleri için aynı Hicaz Demiryolu’nda olduğu gibi dünyanın her tarafındaki Müslümanlar büyük bir yardım kampanyası başlatmışlar; bu da Müslümanların bir ideal etrafında birleşmesinin nasıl mümkün olabileceğini göstermesi açısından tarihe düşülen mühim bir not olmuştur
Diğer taraftan Ertuğrul’un
Pasifik’in karanlık sularındaki yürek burkan akıbeti Japonya’da da derin izler bırakmış ve bu hadise Türk-Japon münasebetlerinin duygusal açıdan kökleşmesine vesile olmuştur
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul