Konu
:
Türk Denizciliğinin Tarihteki Yeri
Yalnız Mesajı Göster
Türk Denizciliğinin Tarihteki Yeri
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Türk Denizciliğinin Tarihteki Yeri
Türk Denizciliğinin Tarihteki Yeri
Orta Asya‘da kara hakimiyeti stratejilerine Dayalı olarak varlıklarını sürdürmüş olan Türk Devlet ve Topluluklarından farklı olarak
Coğrafi durumu ve iklim şartları böylesine güzel bir deniz ülkesini yurt edinebilmiş atalarımız
gelecek nesilleri
Anadolu’yu vatan olarak seçmekle ödüllendirmişlerdir
Selçuklular; Marmara Denizi
Karadeniz
Ege Denizi ve Doğu Akdeniz’e ulaşarak
deniz ve Anadolu gerçeği ile yaşamaya Başlamışlar
denizci devlet olma yolunda ilk Adımları atmışlar ve önemli başarılar göstermişlerdir
Bununla birlikte
denizlerle ve denizlerde büyüyerek cihan İmparatorluğu olma başarısını Osmanlı Devleti gösterebilmiştir
Iyi yönetildiği ve yönlendirildiği takdirde Türklerin denizci olabilecek karakterde bir millet olması gerçeği bu başarıda önemli rol oynamıştır
Ancak
deniz gücüyle büyümüş ve bazı Batılı yazarların ifadesi ile bir deniz İmparatorluğu ve dünya güç merkezi olabilmiş bir devletin
denizci devlet politikalarının etkisiyle denizci kimliğini ön plana çıkarabilmiş bir milletin
kendi kıyılarına hapsedilişinin ve sırtını denize dönüşünün de bir hikayesi
bir açıklaması olmalıdır
Selçuklulardan sonra XIV
Yüzyılın ortalarında Anadolu kıyılarından ilk defa denizlere Ulaşan Osmanlı Devleti’nin denize ve denizciliğe verdiği önem ölçüsünde büyüdüğü
Karadeniz ve Ege Denizi’ni bir Osmanlı iç denizi haline dönüştürmek suretiyle Jeopolitik ve stratejik önemi tartışmasız olan Türk Boğazları’nın güvenliğini sağladığı ve Türk Boğazları’nda yaklaşık üç Asır mutlak Egemenlik devri Yaşayarak dünya güç merkezi kimliğini muhafaza edebildiği
Girit Adası’nı Çanakkale Boğazı’nın güney karakolu haline Getirdiği
Karadeniz ve Ege Denizi’nde deniz hakimiyeti tesis edip Akdeniz’de tam anlamıyla deniz kontrolü sağlayarak o günkü şartlarda ve kızıldeniz Basra Körfezi ile okyanuslara ulaştığı tarihi bir hakikattir
XV
Yüzyılın sonlarından itibaren bir deniz İmparatorluğu olarak gelişmeye başlayan Osmanlılar
deniz Hakimiyet teorisinin temelini oluşturan ünlü Türk Amirali Barbaros Hayreddin Paşa’nın “denizlere hakim olan cihana hakim olur” özdeyişini hayata geçirerek rakipsiz bir deniz İmparatorluğu olabilmiştir
Ancak
Osmanlı Devleti denize ve denizciliğe verdiği önemin azalması ölçüsünde küçülmüş ve yüzlerce yıl sonra bir gün gelmiş başladıkları yere
Anadolu kıyılarına geri dönmüşlerdir
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “En güzel Coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi
ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir
Bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz
Denizciliği
Türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız
“diyerek hem mevcut durumun bir analizini yapmış hem de denizci devlet ve denizci millet idealini ortaya koyarak
ulaşılması gereken hedefi göstermiştir
Bu hedef doğrultusunda 1 Temmuz 1926 tarihinde Kabotaj Kanunu yürürlüğe sökülmüş ve Türk denizcilik gücünü toparlamaya ve geleceğe taşımaya yönelik önemli adımlar atılmıştır
Bununla birlikte
dünya denizciliğindeki gelişmeler paralelinde değerlendirildiği zaman
Cumhuriyet Türkiye’sinin
Osmanlının bıraktığı yerde Anadolu kıyılarına hapsedilmiş vaziyette kalmaya devam ettiğini
Türk Deniz Kuvvetleri‘ndeki gelişme ve büyüme dışında 80 yılda değişen çok şey olmadıgını müşahade etmekteyiz
Denizle bütünleşmiş bir Coğrafyada
bir deniz ülkesinde yaşıyoruz
Ancak
denizci bir ülke olduğumuz söylenemez
Çevre denizlerimizi politik
stratejik ve ekonomik bakımdan olması gereken düzeyde değerlendirebilmiş değiliz
Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünerek onu başardığımız ve denizci bir millet yetiştirdiğimiz söylenemez
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul