Konu
:
Mumyalama...
Yalnız Mesajı Göster
Mumyalama...
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Mumyalama...
Mumya Hakkında - Mumyalama Nasıl Yapılır
British Museum (Londra)'da bulunan Mısır mumyası
Kokmaktan ve çürümekten koruyabilmek
bozulmaksızın yüzyıllarca saklayabilmek için özel eczalarla muamele edilen ve özel yerlerde (lâhid) saklanan cesetlere verilen ad
Bu usulü eski Mısırlılar icat etmişler ve onlar uygulamışlardır
Mısırlılar
insan öldükten sonra ruhunun yaşadığına ve o ruhun kendi vücudunu aradığına inandıklarından
mumya yapımına önem vermişlerdir
Bu sebeple
eski Mısır Firavunlarının üç bin yıllık mumyaları
daha yeni mezara konmuş gibi bulunmuştur
Mumyacılık Tarihi
Tarihçi Herodotos
Mısır'da bulunduğu sırada (M
ö
450) üç ayrı tipte mumyalama gördüğünü yazar
Daha sonra Hellenistik devir tarihçisi Diodoros ve Romalı tarihçi Strabon'da mumyacılıkla ilgili
kısmen doğru ve işe yarar bilgiler vermektedir
Bu kaynaklara göre mumyacılıkta kullanılan başlıca malzeme bitumen (zift
asfalt) dir
Fakat son araştırmalar gösterdi ki iş bununla bitmiyor
Mumyacılıkta kullanılan ecza ve kimyasal karışımları analiz etmek zannedildiğin den çok daha karmaşık bir iştir
Tarihte mumyayı hiç yapmayanlar olduğu gibi
az veya çok mumya yapan sayısız uluslar yaşamıştır
Diğer kültür çevrelerinde de görül mekle beraber "mumya" sözünün hemen aklımıza Mısır'ı getirmesi sebepsiz değildir
Mısır'da bu sanatın otuz asırlık bir tarihi vardır
Pek çok arkeolog Mısırlılara mumyanın mucidi
bu tekniğin eşsiz ustaları olarak bakarlar
Gerçekten de günümüze kalabilmiş mumyaların pek çoğu ve en eskileri Mısır uygarlığının miraslarıdır
Eski Mısır halkı
ilk zamanlarda
ölülerini çıplak olarak derin olmayan çukurların içine
doğruca kuma gömüyorlardı
Kum mezar içinde sıcak ve kuru hava cesedi atmosfer etkilerinden koruyor
böylece çürüme ve bozulma (decomposition) kendiliğinden önlenmiş oluyordu
Doğanın koruduğu bu cesetler
kuşkusuz zaman zaman mezar hırsızları ve defineciler tarafından açıldığı için tahribat önlenemiyordu
Daha sonraları ölüm sonrasındaki dünyada kişinin kullanacağı eşya ve yiyecekleri içine koyabilmek için daha büyük mezar yapıları inşa edilmeye başlandı
Taş ve ahşap olan bu yapılar
tabii ola rak
dış etkileri önleyemediğinden ceset havayla doğrudan temastaydı ve bozulma kaçınılmazdı
Mezar odasının iyi korunamayışı herhalde cesedi koruma fikrini vermiş olmalı ki
cesedi yapay yöntemlerle korumak için yollar aranmaya başlandı
En eski mumyaların çoğunluğu kral ailesine ait cesetlere uygulanmıştır
Zamanla halk
en alt sınıflar ve gücü yeten herkes mumya yaptırmaya başladı
Daha 4
Sülale Devrinde (MÖ
2613 2494) vücudun iç organları boşaltılıp
bunlar topluca "Kanopus küpü" adı verilen kaplara konuluyordu (bu küpler Kanopus'da yapıldığı için arkeoloji yayınına bu adla geçmiştir)
İç organları boşaltılan vücut
sodyum karbonat
sodyum bikarbonat
demir tuzu
kalsiyum ve silikon karışımı tuzlardan ibaret olan natron ve çürümüş mür otu
çok çeşitli aromatikler
palmiye yağı ve bazı baharatlarla dolduruluyordu
Bu karışıma tarçın
levanta ve günlük (buhur) katıldığını ileri sürenler de vardır
17
Sülale (MÖ
1567-1320) den önce yapılan mumyalar özensiz işçilik yüzünden çürümüş
tahrip olmuştur
Muhtemelen bu tarihten sonra beyin de kafatasının içinden çıkarılmaya başlan mıştı
17
-20
Sülaleler arası dönem (MÖ
1567-1085) ait Tep şehri nekropolünde bulunan pek çok firavun mumyası zengin bilgiler vermektedir
21
Sülale (MÖ
1085-935) zamanında mumyacılık sanatı zirveye ulaşmıştır
Bu en parlak dönemin mumyalama işlemini C
E
Smith şöyle anlatır: Devrin tahnitçileri
karın boşluğu içinde ki organları vücudun sol böğür kısmını yararak boşaltıyorlardı
Beyin de burun deliklerinden
özel aletler sokularak boşaltılıyordu
Boşaltılan organlar bu defa
vücuttan ayirilip "Kanopus küpü" ne konmuyor
fakat dört parça halinde paketlenip tekrar vücut boşluğundaki yerlerine konuyor
Her organ
miğde
ciğer
böbrek ve barsaklar ayrı paketler halinde sarılıp şahin tanrı Horus'un çocukları; İsis
Neit
Neptis ve Selkis figürinleriyle birlikte tekrar vücut içindeki eski yerlerine iade ediliyordu
Balmumu veya kilden yapılmış olan bu ilâhlar
uyanış gününe kadar organlara bekçilik ediyor
Kalp
heyecan ve duyguların toplandığı merkez olarak yerinden çıkartılmazdı
Sanduka içine yatırılan cesetin yanına ayrıca günlük eşyalarından birkaçı ve bazı dini metinler de bırakılmaktadır
Böğürde açılmış olan yarık balmumu veya metalden bir "sembolik göz" le kapatılırdı
Vücuda daha canlı bir görünüm vermek üzere deri altına çamur doldurulur
şekli düzeltilir ve göz deliklerine yapma gözler yerleştirilirdi
Ölü artık her şeyiyle yeni bir hayata hazırdır
Tahnit edilmiş vücut okr boyası ile (erkekler kırmızı ve kadınlar sarı renk) olmak üzere boyanır bundan sonra uzun ve zor bir iş olan bandajla maya geçilirdi
Vücut tepeden tırnağa bez şeritlerle sarıldıktan sonra mumyalama işlemi sona erer
bundan sonra mumya bir sandukaya yatırılırdı
İnsan vücuduna benzeyen sanduka karton
ahşap
taş hatta altından yapılırdı
İşi biten mumya sandukası mühürlenir
üstüne unvan ve adı yazılı olarak ölünün ailesine teslim edilirdi
Mumyaların çoğu mezar odasında dik (hayatta olduğu gibi) dururdu
Firavun mumya ları ise bir piramit içindeki taş lahitlere yatırılıyor du
Böylece yüce firavunun ruhsuz bedeni kötü niyetli kişilerin ulaşamıyacağı kadar karmaşık ve tehlikeli bir sistemin bir köşesine saklanıyordu
ölüm gününden mezara kadar süren mumyalama işlemi 70 gün alırdı
Mumyalama işlemi
20
- 30
Sülaleler arası dönemde (MÖ
935-730) tam uygulanırken
26
Sülale (MÖ
664-525) döneminde bazı eksiklerle ve biraz da dikkatsizce uygulanmıştır; yüz üzerine artık yapay gözler konmaz
iç organlar eski yerlerine değil
fakat paket halinde iki bacak arasına yahut da "Kanopus küpü" ne yerleştirilirdi
Geç devirlerde
pitolemayoslar (MÖ
332-30) döneminde mumyalama işleminde natron yerine reçine kullanılmaya başlanmıştır
Artık erimiş haldeki reçine böğür yarığı ve burun deliklerinden bütün vücuda akıtılıyordu
Zamanla herşey daha da dikkatsizce yapılmaya başlan dı
dış görünüş ve sargılar önem kazandı
Roma çağında sanduka üzerine çizilen çehre renkli ve ölüye çok benzeyen gerçekçi bir portre sanatına sahne oluyordu
Mısır'da insandan başka
Apis öküzü
kedi
şahin ve timsah gibi kutsal hayvanların da mumyalandığı görülüyor
bu adet Romalılarda da vardır
Mumyacılık
Mısır'da MÖ
3
Yüzyılda yay gınlığını kaybeder fakat
Hristiyan Koptlar kaba da olsa MS
640 yılındaki Arap istilasına kadar bu geleneği sürdürürler
Hristiyanlık ilk yıllarında mumyacılığa çok önem vermiş fakat
zamanla bu işin dini bir anlamı kalmadığını anlamaya başlanmış olacakki tamamen vazgeçilmiştir
Bu dönemde mumya yapılsa bile sanduka içine sahte (oyuncak) bir mumya konuyor ve sanduka üstüne ölünün sağlığındaki resmi çiziliyor
kısacası asıl iş ressamlara düşüyordu
Mısır mumyacılığı pek yoğun bir bilgi yığınının esrarını saklaması bakımından uzun süre arkeoloji
kimya
farmakoloji
anatomi ve nekroloji bilimlerini meşgul etmiştir
Bu işlemde kullanılan bir kısım ecza kimya bilimi tarafından hâlâ bilinemiyor
Mumyaları histolojik açıdan inceleyen Ruffer M
A
(1921) ve Sandison A
T
(1963) önemli bilgiler elde ettiler
Mumyalar pek çok yönden incelenirken sandukanın kapağı açılıyor
sargılar çözülüyor ve bu arada pek çok tahribat (elde olmadan) yapılıyordu
Mumyaların esrarına ilk güçlü ışığı tutan Sir Grafton Elliot Smith (1871-1937) dir
O
mumyaları tıp biliminin ışığı altında inceleyen bir fizikçi olarak çalışmış
bu iş için X ışınlarını kullanmıştır
Böylece
mumya sandukasının kapağını bile kaldırmadan
mumyanın röntgen filmi çekiliyor
iskelet yapısı
cinsiyeti ve ölü eşyaları hakkında çok zengin bilgiler elde etmek mümkün oluyor du
X ışınlarının keşfinin hemen ertesinde W
M
F
Petrie bazı mumyaların ayak ve bacak radyografilerini çekti
daha 1937 de başlayan bu yaklaşım bugün bütün hızıyla sürmektedir
Mumya Mısır'a özgü bir gelenek değildir; çok uzaklarda
Asya'nın uçsuz bucaksız doğasında yaşayan göçebeler de mumya yapmışlardır
Tarihçi Herodotos Karadenizin kuzeyinde oturan iskitlerin ölü gömme adetlerini şöyle anlatır: Bir İskit başbuğunun ölümünden sonra
hemen bulunduğu yerde dörtköşe bir çukur açılırdı
Bu arada ölünün karnı kesilir ve iç organları boşaltıldıktan sonra boşluk
karışık dövülen bir çok bitki çeşitleri ve bazı kokulu ağaç tohumlarıyla doldurulup dikilir
Sonra cesedin her yanı ince bir kum tabakasıyla kaplanırdı
Mumyalanan ceset daha sonra altın
gümüş veya deri süslerle kaplı bir sandukaya eşyaları ve süsleriyle birlikte yerleştirilip
mezara indirilirdi
Bu gele nek MÖ
5
yüzyılda geniş Avrasya coğrafyasında yaygın olmalı ki yazarın dikkatini çeken bir gözlem olarak yazılarında yer alır
Bozkırdaki Türk topluluklarının inancına göre
ölümden sonraki hayat
tekrar (Batı'daki bir yerde) yaşanacaktı
bu "ikinci hayat" veya "öbür dünya" inancı onların ölülerini tahnit etmelerine sebep oluyordu
Hunlar ölülerini belirli zamanlarda
özellikle ilk ve sonbahar aylarında gömmekteydiler
(Bu
belirli mevsimde gömme geleneği Göktürklerde MS
7
yüzyıla kadar sürmüştür
) Ayrıca büyük kurganların inşası da uzun bir zamanı gerektiriyordu
Sonuç olarak ölü mezara konuncaya kadar ve mezar ötesi hayat için cesedi korumak bir zorunluluk halindeydi
Bu işlem yalnızca Beyler için yapılıyor halktan kişilerse genellikle hemen gömülüyordu Bugün Ortaasya kurganlarından çıkartılan mum yaların çoğu Leningrad Hermitaj Müzesi'nde teşhir edilmektedir
Bu mumyalar bilim adamlar tarafından farklı tarihlenmektedir; arkeolog Ru denko MÖ
5
Yüzyıl
Chirchman MÖ
4-3 yüzyıla
tarihlerle E
D
Philips ve A
İnan tarafından MÖ
3
Yüzyıla tarihlenir
Bu mumya ların antropolojik incelenmesiyle beyaz ırka mensup oldukları
ayrıca mezar eşyalarının stilistik incelenmesinden Türklerin ataları olduğu sonucuna varılmaktadır
Şibe (Altay Dağları)'de bulunan cesetlerin iç organları ve beyni boşaltılmış
2 numaralı Pazırık (Altay Dağları) kurganın daki erkek ve kadın vücutlarında
boyun arka kısmı sivri bir madeni kalemle açılmış delikten beyin boşaltılmış ve boşalan kafatası içine kokulu otlar
kozalak ve toprak doldurulmuştur
Aynı vücudun çeşitli kısımlarında çürümeyi önlemede kullanılan
sıvı halinde bir ilaç zerkedildiği kabul ediliyor
Bu eczanın niteliğini şimdilik bilemiyoruz
Büyük ihtimalle kaynamış tuz olabilir
Bazen cesetlerde adaleler çıkartılmış olup boşluklar at kılı veya sırımla dikilmiştir
Anadolu'da
Selçuklu dönemine ait bazı mumya kalıntılarının görülmesi bu geleneğin uzunca bir süre yaşadığını gösteriyor
Iran ve Anadolu'daki bazı kümbetlerin esas mekânından başka bir de yer altında
toprak seviyesinin altında bir oda daha vardır ki bu mekâna "mum yalık" veya grekçeden geçme "kripta" (Krupton: gizli
saklı) adını veriyoruz
Anadolu'da mumya lığı olan pek çok kümbet arasında Kemah'taki Mengücük Cazi
Kayseri Melik Gazi
Erzurum' da Çifte Minareli Kümbedi
Seyitgazi Eyvan Türbe ve Afyon Kureyş Baba Kümbetlerini sayabiliriz
Kemah'taki kümbetin mumyalığında gerçekten mumyalanmış bir ceset bulunmuştur
Diğerlerinde de iskelet halinde ele geçen buluntular vardır
islâm dini ölünün alayişsiz bir törenle doğrudan toprağa açılan bir mezara gömülmesini emreder
"En iyi mezar en çabuk kaybolanıdır" ana fikriyle özetlenen islâmın mezar anlayışı mumyacılığa
mezar binasına ve benzeri ölünün cismani varlığını hatırlatacak her şeye karşıdır
Selçuklular Müslüman olmalarına rağmen Sultan
komutan ve beyleri için mumya yapmışlardır
Gerçekte dini inançlarıyla çelişir gibi görünen bu gelenek çok eski bir alışkanlığın bir hatırası ve seçkin kişilere duyulan saygının bir belirtisi olarak bir süre daha yaşamıştır
Ölüm kültünün insanın iç dünyasında başlıca yeri tuttuğu çağlarda mumyalama bu düşüncenin ayrılmayan bir parçası olarak gerekliydi
Dinler tarihi açısından mumyacılık geleneği "ruhun ölmezliği"
"ikinci dünya" gibi kavramların bir sonucudur ve bedenin diriliş gününe kadar bozulmadan korunmasını amaçlar
Anlaşıldığına göre mumyacılık dünyanın farklı bölgelerinde insanoğlunun bulduğu bir teknik ve sanat olarak uzun süre yaşamıştır
İnsan öldükten sonra ruhunun yaşadığına ve o ruhun kendi vücudunu aradığına inandıkları için mumya yapılmıştır
Vücudunu bulamayan ruh fezada perişan bir şekilde dolaşmak zorunda kalacaktır
Ruhla vücudu birleştirmek için serveti ve gücü olan her insan mumyalanıyordu
Mumyayla uzun yıllar ilgilenen arkeologların paylaştığı genel kanı bu
Ancak
şeklinden çok az şey kaybederek günü müze kadar gelebilen
ölüyü uzun yolculuğunda koruyan bu tekniğin kimyasal sırrı nedir? Bir çok yönü hâlâ karanlıkta
hâlâ bilinemiyor
belki hiçbir zaman bilinemiyecek
Mumyalama Nasıl yapılır
* Mumyala işlemi için hafif meyilli bir taş kullanılıyor
Ölen kişi buraya yatırılıyor
* Burun kıkırdağı kırılarak
beyni burun kanalından çekiliyor
Gözlerin içeriye düşmemesi için yine aynı yoldan keten dolduruluyor
* Diğer yandan vücudun yanlarından açılan küçük deliklerden dört ayrı organ zarar görmeden çıkarılıyor
* Vücuttan çıkarılmayan tek organ kalp
Kalp
mahkeme gününde hesap vermek için vücutta kalıyor
* Diğer organlar yeniden yaşama dönüldüğünde kullanılmak üzere testilere konularak mumyanın yakınına gömülüyor
* Mumyalama işlemini yapan kişi çakal maskesi takıyor
Ölü yiyen bir hayvan olan çakal onlar için Mumya Tanrısı konumunda
* Mumyalama işlemi kırk gün sürüyor
Bir çok medeniyette çokluk belirtilen "Kırk" sayısının Firavunlar içinde önemli olduğu anlaşılıyor
* Bu işlem esnasında formülü hala gizli bir sıvı etlerin çürümemesi için vücuda sürülüyor
* En son olarak da vücut ketenle sarılarak sandığın içine konuluyor
Roman ve korku filmlerinin başlıca konularından biri olan mumyalar bize
doğrudan Mısır'ı hatırlatır
Oysa
yalnızca Mısırlılar değil
fakat
Eski ve Ortaçağ boyunca pek çok ulus için ölüleri mumyalamak yaygın bir gelenektir
Mumya uygulamasının teolojik kökeni tam olarak bilinememekle beraber
ruhun öteki dünyada yaşamını sürdürebilmesi için
bedenin korunması düşüncesine bağlanabilir
Arkeologların paylaştığı bir kanaate göre
insanoğlu çok erken tarihlerde ruhun ölmezliğine inanmış fakat
ruhun vücuttan bağımsız kalabileceğine inanmamıştı
dolayısile ne yapıp yapıp "cesedin yok olmamasını sağlamak" gerekiyordu
Her şeye rağmen
bazı yönleriyle mumyacılık bugün bile esrarını koruyor
Mumyalama işlemi
ilke olarak
cesedi kurutup tahnid ederek dış biçiminin korunmasını sağlamaktır
Bu işlemden geçen insan veya hayvan cesedine mumya denir
Mumya kelimesi arapçada balmumu
mum anlamında olup Türkçeye buradan geçmiştir
Farsçada ise "içeni bütün hastalıklarından kurtaran ilaç" anlamında dır
Mumya deyimi işlemin özüyle değil
kimyasıyla ilgili olarak kullanılmaktadır
Ölümsüzleştirmenin 7 adımı (Mumyalama)
1
Ölünün vücudu şarap ve baharatla yıkanır
Tüm parçalar çürümeden kaldırılır
Mumyalamayı yapan ilk önce uzun bir çengel kullanarak dikkatlice beyni çıkartır
Sonra karından derince bir şekilde içeriye doğru keserler ve iç organları dışarı alırlar
(Mide
karaciğer
akciğer ve bağırsaklar)
2
Vücüt
sağlam kurutulmuş tuzun benzeri olan niton'un paketiyle beraber doldurulur
Sonra vücüt natron ile beraber tamamen örtülür ve eğik biçinde yerleştirilir
Böylece vücudun içerisindeli tüm sıvılar dışarıya akar
Vücüt kuru halde mumyanmış olmalıdır
çıkan tüm parçalar da sonra yanına gömülür
3
Vücüt kurutulurken
iç organlar da kuru olmalıdır ve natronla beraber saklanır
Onlar keten kumaşın şeritleriyle sarılır ve minik tabutun içine yerleştirilir
Sonra 4 bölmeli bir sandığa konulur
4
Vücüt 40 gün sonra tamamen kurur ve büzülmüş olur
Vücüt boşluğu içinden kaldırılır ve vücüdun içi ve dışı yağ ve güzel kokulu baharatlarla yıkanır
5
Mumyanın başı ve vücudu yağın içindeki keten kumaşla sımsıkı paketlenir
böylelikle Mısırlılar mumyaladıkları kişinin hayattaki halini yeniden elde etmek isterler
Mumya altın
kolye
yüzük
bilezik ve mücevheratlarla birliklte kapatılırdı
6
Tüm vücut kefen
kenarlık ve keten kumaşın şeridiyle örtülür
Mumya orijinal büyüklüğüne ve hacmine dönene kadar yapılır
Bu çok karışık bir iştir ve bir hafta gibi uzun bir zaman alır
Küçük esrarengiz nesneler keten örtü tabakasının altına yerleştirilir
7
Örtmeyi bitirdikten sonra
mumyanın başı ruhunu tanıyana emin olana kadar bir portre maskesiyle örtülür
Maskelenmiş mumya
yaldızlanmış tahta tabutun içine yerleştirilir ve sarcophagus'un içine konur
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul