Konu
:
Dinler Tarihi: Hurufilik
Yalnız Mesajı Göster
Dinler Tarihi: Hurufilik
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Dinler Tarihi: Hurufilik
Hurufilik
kimi araştırmacılara göre ayrı bir din
kimilerine göre bir mezheptir ya da yalnızca bir tarikattir
Ne var ki tüm araştırmacılar Hurufiliğin harflere olan özel ilgisi üzerinde birleşirler
Zaten bu akımın çeşitli yapıtlardaki tanımları doğrudan Hurufilik in bu niteliğini vurgulamaktadır
Örneğin Orhan Hançerlioğlu nun Felsefe Ansiklopedisi nde Hurufilik
harflerden dinsel anlamlar çıkaran İran içrekçiliği (ezoterizmi) olarak tanımlanmaktadır
Britannica da yer alan tanım da harf ve rakamların çeşitli yorumlanmaları üzerine kurulu bir inanç dizgesi biçimindedir
Zaten huruf sözcüğü harf sözcüğünün çoğuludur
Hurufilik
harflere olan özel eğilimi dışında
ikinci bir özelliği ile de ilgi çekmektedir
o da içrekçi yani batıni (ezoterik) oluşudur
Bu durumda Hurufilik olarak bilinen bu inanç akımını iki temel nitelik altında değerlendirmek gerekmektedir: Ezoterizm ve Harfler
Harflerden dinsel anlamlar çıkaran her inanç akımı Hurufilik ile ilgili olmadığı gibi
ezoterik nitelikli akımların tümü harflerin anlamları ile ilgilenmez
Hurufilik
bir yandan harfler ve harfler ile bağlantılı olarak rakamlarla ilgilenmekte
diğer yandan bunların yardımıyla ve bunlara dayanarak açıklanan
savunulan ezoterik inançları işlemektedir
Hurufiliğin Öncülleri
Harfler bizi doğrudan yazıya götürmektedir
Harf ve rakamların yorumlanması ve aralarında çeşitli özel ilişkiler kurulması ve böylelikle görünen amaçlarının ötesinde anlamlandırılmaları tüm eski kültürlerde görülen ve neredeyse yazının tarihiyle aynı zamanda başlamış bir uğraştır
Bu çabanın ilk örneği Pythagoras ın öğretiler dizgesinde bulunur
Bu dizge
varoluş sorunlarının felsefi araştırması amacıyla oluşturulmuş bir inanç akımı çerçevesinde geliştirilmiş ve ünlü Pythagoras kuramı da bu dizgenin bir yan ürünü olarak ortaya çıkmıştır
İ
Ö
500 yıllarında ortaya çıkan Pythagoras dizgesi
geliştirdiği müzik kuramı ile birlikte ele alınınca ses
dil
sayılar ve harfler aracılığıyla evreni açıklamayı amaçlayan bütüncül bir yapıya ulaşabilmiştir
Kendisinden önce gelen Mısır
İran ve Hint tekniklerini kullandığı sanılan bu dizge
daha sonraki harfçilerin sık sık başvuracağı temel yöntemleri geliştirmiştir
Harfçiliğe tarihsel olarak ikinci örneği oluşturan Kabbala
Hurufiliğin amacına pek benzer bir amaç taşımakta
harf ve sayıların gizemini çözerek Tevrat ı yorumlamayı hedeflemektedir
Kabbala nın yorumuna göre Tanrı kendisini belirli sayıda nitelik (Sefirot) biçiminde dışsallaştırarak evreni yaratmıştır
Kabbala nın yaratılış ile ilgili bu savında yer alan hemen her unsuru
İslam ezoterizminde ve dolayısıyla Hurufilik ve onun etkisi altındaki Bektaşilik te benzer biçimde bulmak olanaklıdır
Harfçilik ve etkilerinin İslam da ne zaman ortaya çıktıkları konusu oldukça tartışmalıdır
İslam harfçileri için uygun koşulları
Kur an da bazı surelerin başında birbirinden ayrı ve anlamsızmışçasına yer alan ve Huruf-u Mukatta a diye adlandırılan harfler sağlamıştır
Yaşar Nuri Öztürk
Tarihi Boyunca Bektaşilik adlı kitabında bu konuda şunları belirtmektedir: Şunu da söyleyelim ki
bu harf kümelerine muhtelif ve çoğu kez esrarlı manalar verme işi
sahabiler devrinde başlamıştır Hatta Hz
Ali nin: Kur an Fatiha dan
Fatiha Besmele den
Besmele Ba harfinden ibarettir
Bense o Ba harfinin altındaki noktayım sözü çok ünlüdür
İslam da Kutsal Metinlere harf düzeyinde yorum getirme çabasının ilk örneği X
yüzyılda Hallac-ı Mansur da görülür
Mansur
Kur ana sözcük anlamlarına bakarak "Yorum" getiren (Te vil) Karmatiler in bir propogandacısıydı
(Karmatilik
IX
yüzyılda dinsellikle bağdaştırılmış
sosyo-ekonomik temelli ezoterik bir akımdır
) Mansur
divanında ve Kitab al-Tavasin adlı eserinde harfler ve sayıların gizli anlamlarına değinen ilk İslam harfçisidir
Evreni ve Tanrı yı insanda görmenin bir sonucu olarak ilk kez Enel-Hakk diyen Mansur olmuş ve bu sözü nedeniyle 922 yılında idam edilmiştir
İslam da harfçiliğin ikinci önemli örneğini Endülüslü düşünür Muhyiddin-i Arabi (1165-1240) oluşturur
Endülüslü Yahudi düşünürlerin ve Kabbalacıların etkisinde kalarak El-Fütuhat El Mekkiye adlı yapıtında harfçiliğin bir çok örneğini sergilemiştir
Fazlullah Esterabadi
Geliştirilmiş harfçi teknikleri kullanan Hurufiliği bir inanç sistemi olarak kuran kişi Şihabuddin Fazlullah Esterabadi dir
1340 Yılında doğan Fazlullah
genç yaşta teoloji ile ilgilenmeye başlamış
on sekiz yaşındayken tasavvufa yönelerek hacca gitmiştir
Dönüşünde Harezm e gelmiş ve bir süre burada kaldıktan sonra Tebriz e geçmiştir
Burada etrafına topladığı kişilerle yaptığı dini sohbetler sayesinde büyük saygınlık kazanmıştır
1386 Yılından başlayarak Isfahan da kendi sistemini yaymaya başlamış
daha sonra uzun bir süre için bir mağarada inzivaya çekilmiştir
Bu dönemde kendisinin Mehdi olduğunu ileri sürmüştür
Çevresinde yedi kişilik bir çekirdek kadro oluşturmuş
bu yedi kişinin çabaları sonucunda yeni inanç hızla yayılmaya başlamıştır
Kısa sürede çeşitli toplumsal kesimlerden kişiler yeni akımın çevresinde toplanmaya başlamıştır
Fazlullah ın kendi sistemini yaymaya çalıştığı ortam bu tür akımlar için pek elverişlidir
Bu yöre Mazdeizm ve Karmatilik gibi bir çok ezoterik akıma kaynaklık etmiştir
Fazlullah hakkında bilgi içeren her kaynak
onun Tanrılığını ilan ettiğini söylemektedir
Ancak bunu nasıl gerçekleştirdiğini belirtmemektedirler
Bu ilan sadece Enel-Hakk biçiminde yapılmış olabilir
Aynı yörelerde Hallac-ı Mansur un oldukça tanındığı dikkate alınırsa
en güçlü olasılık bu ilanın Enel-Hakk formülüne dayanmasıdır
Fazlullah
yarısı farsça ve yarısı da Esterabad lehçesi ile yazılmış olan Cavidan-ı Kabir adlı bir eser ile adının İskendername olması olası bulunan farsça bir manzume kaleme almıştır
Ayrıca Arşname ve Muhabbetname adlı kitapları da vardır
Yeni sistemin yaygınlaşması egemen çevrelerde rahatsızlıklar yaratır
Timur un oğullarından Miranşah ın buyruğu ile Fazlullah tutuklanır ve hapsedilir
1394 Yılında Alıncak kalesinde öldürülür; cesedi ayaklarına bağlanan bir iple çekilerek ibret olsun diye dolaştırılır
Fazlullah ın çevresindekiler kovuşturmalara uğrar
Hurufi önderlerinden Ahmed Lur un 1427 de Şahruh a karşı bir suikast eylemine girişmesinden sonra
müritlerden bir çoğu yakalanıp öldürülmüş
hatta cesetleri bile yakılmıştır
1467 de ise Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah a karşı bizzat Fazlullah ın kızının önderliğinde bir ayaklanma hareketi şiddetle bastıtılmış ve isyanın önderi beş yüz kadar taraftarı ile yakalanıp idam edilmiştir
Bu olaylar üzerine Hurufiliğe bağlı kişiler bir çok ayrı yöne dağılarak
görüş ve inançlarını beraberlerinde götürmüşlerdir
Anadolu da ve Rumeli de Hurufilik
Hurufiler in büyük çoğunluğunun Anadolu ya sığındıkları biliniyor
Özellikle Sivas
Eskişehir ve Batı Anadolu nun bazı kent ve kasabaları kısa zamanda kimliklerini çok iyi gizleyen Hurufi propagandacılarla dolmuştur
Hurufiler
buradan Rumeli ne geçerek Arnavutluk ta
Filibe ve Varna gibi Balkan önemli kentlerinde eylemlerini sürdürdüler
Bazı tasavvuf cemaatlerine sızarak
kendilerini gizlemeyi ve inançlarını yaymayı başardılar
Abdülbaki Gölpınarlı Hurufilik Metinleri Katalogu ve Fadl Allah Hurufi adlı yapıtlarında Hurufiliğin Anadolu da Mir Şerif ve özellikle büyük Azeri ozanı İmadeddin Nesimi tarafından yayıldığını belirtiyor
Gölpınarlı
Mir Şerif´in Anadolu´ya Fazlullah ın eserleri başta olmak üzere bir çok Hurufi kitapları getirdiğini
Fazlullah ın önde gelen halifelerinden Nesimi nin geniş boyutlu bir propaganda yürüttüğünü
hatta bir ara Ankara ya kadar gelerek Hacı Bayram-ı Veli ile görüştüğünü söylüyor
Anadolu da pek çok yer dolaşan ve uzun süre kalan Nesimi nin bir çok kişiyi Hurufiliğe kazandırdığı kesindir
Bu kişilerin sonradan sistemli ve etkin bir propaganda yürüttükleri
Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı sarayına kadar girmiş olmalarından anlaşılabilir
Taşköprülüzade nin Şakayık-ı Numaniye adlı eserine bakılacak olursa
Fazlullah ın halifelerinden biri Edirne deyken genç Fatih i etkileyecek kadar başarılı olmuş
hatta bazı müritleri ile saraya yerleşmiştir
Durumdan oldukça rahatsız olan Veziriazam Mahmud Paşa ile müftü Molla Fahreddin-i Acemi
Hurufiler in Hulûl inancına (Tasavufta Hulûl
Tanrı nın yarattıklarında meydana çıktığına inanmak demektir) sahip oldukları konusunda genç Padişahı uyarabilmişlerdir
Fatih in huzurunda yapılan bir tartışma sonunda Hurufiler in gerçekten Hulûl inancına sahip oldukları kanıtlanmış ve bunun üzerine Sultanın buyruğu ile Hurufiler tutuklanmış ve idam edilmişlerdir
Edirne deki Yeni Cami de Fahreddin halkı Hurufiliğe karşı uyarmış
uygulamalarını ve inançlarını anlatmıştır
Bu olayla birlikte Osmanlı topraklarında Hurufiler in yüzyıllar boyunca sürecek kovuşturma ve cezalandırılmaları başlamış oldu
XVI
yüzyıla ait belgeler
özellikle Balkanlar daki çeşitli kentlerde sık sık Hurufi kovuşturmalarının yapıldığını
pek çok Hurufinin yakalanarak idam edildiklerini
cesetlerinin yakıldığını ortaya koymaktadır
Bu kayıtlarda belirtilen kişilerin
doğrudan Hurufi olmasalar da
Hurufilik ten etkilenen çeşitli inanç akımlarına bağlı kişiler oldukları kesindir
Bu akımlar arasında başta Kalenderiler gelmektedir
Şiddetli ceza ve baskılara karşın
çeşitli tasavvuf çevrelerine bağlı olup
Hurufilik propagandasını yapan pek çok kişinin bulunduğu
özellikle XVI
yüzyılda Balkanlar da tanınmış olan Otman Baba
Rafii ve Usuli gibi ozanların varlığı dikkati çekiyor
Bu kişileri daha sonra yaşamış olan Hayreti
Muhiti
Yemini
Muhyiddin Abdal ve Arşigibi önde gelen Kalenderi ve Bektaşi ozanları izlemiştir
İshak Efendi Kaşif el-Esrar adlı kitabında
Fazlullah ın halifelerinden Ali el-Ala nın propaganda yapmak üzere Anadolu da etkinlik gösterdiğini
XV
yüzyılın başlarında Bektaşi tekkelerine girdiğini ve Hacı Bektaş ın fikirleriymiş gibi Fazlullah ın düşüncelerini yaydığını belirtir
Bu sav
Bektaşi fikirlerinde Hurufiliğin etkisinin bulunduğu göz önüne alınırsa
doğru kabul edilebilir
Şiddetli kovuşturma ve baskı altındaki Hurufiler
Bektaşiler in arasında karışarak varlıklarını korumayı başarmışlardır
Gölpınarlı ya göre
farklı namazları ve Fazlullah ın öldürüldüğü Alıncak Kalesinde yapılan hac törenleri ile sıradışı uygulamaları olan Hurufilik
bir süre sonra bağımsızlığını yitirmiş
sonradan özellikle Alevi-Bektaşiler e ve kısmen de diğer tarikatlere inançlarını aktararak tarihe karışmıştır
Hurufi İnançları
Hurufiliğe göre
varlığın özü sesten oluşur
Evren
sesin ortaya çıkması ile var olmuştur
Özü oluşturan ses
canlılarda eyleme dönük (bilfiil)
cansızlarda gizilgüç (bilkuvve) olarak vardır
Ses
canlılarda istem ve istekle ortaya çıkar
Tanrı gizli bir hazinedir (Kenz-i Mahfi)
Tanrı nın ilk belirişi Söz (Kelam) ile olmuştur
Söz ilk nedendir ve Tanrı nın soyut bir İç Konuşması (Kelam-ı Nefsi) niteliğindedir
Kesin bir gerçek olarak görülen bu soyut söz
bazı öğelere ayrışır ve bu öğeler biçiminde dışsal bir nitelik kazanır
Aslında sözün ayrıştığı bu öğeler Arap alfabesinin yani Kur an ın 28 ve Fars alfabesinin 32 harfidir
Söz bu dış öğeleri edinince
soyut durumunu yitirerek
Söylenmiş Söz (Kelam-ı Melfuz) biçimine dönüşür
Söylenmiş sözün birleşik görüntülerinden duygu ve bilinç evreni meydana gelir
Hurufiler
evrenin sonsuzluğuna ve sürekli döngüsel devinimine
bu devinimden doğal olayların oluştuğuna inanırlar
Tanrı
kendisini insanın yüzünde söz biçiminde görünür kılmıştır
Sözün öğelerinin sayısal bir değeri vardır
İnsan yüzündeki burun elif
burnun iki yanı lam
gözler de he harflerini verir
Böylece insanın yüzünde simetrik yazılmış iki Allah sözcüğü ortaya çıkar
İnsan yüzünde ayrıca çeşitli hatlar vardır: iki kaş
dört kirpik ve saçtan oluşan yedi çizgiye Ana Hatlar (Hutut-ı Ümmiye) denir ve her insan yüzünde bu çizgilerle doğar
Bu yedi çizginin dört öğe (ateş
su
hava ve toprak) ile çarpımı Arap alfabesinin 28 harfini verir
Ayrıca erkeklerde ergenlikte ortaya çıkan yedi çizgi daha vardır
Bunlar sağ ve sol yanlar ayrı ayrı sayılmak üzere iki sakal
iki bıyık
iki burun kılı ve bir çene altı kılı olarak toplam yediye ulaşır ve Baba Hatlar (Hutut-ı Ebiye) adını alır
Böylece yetişkin bir erkeğin yüzündeki çizgilerin sayısı on dörde ulaşır
Bu çizgilerin kendileri ve bulundukları yerler (Hal ve Mahal) olarak hesaplanması yine 28 harfi verir
Fazlullah
bu sayıyı 32 ye çıkartmış ve Fars alfabesindeki harf sayısına ulaştırmıştır
Bu konuda Hurufiler şöyle bir açıklama da yapmaktadırlar: Tanrı nın kendisini peygamberler aracılığı ile açıklaması aşamalar biçiminde olmuştur
Evrenin temel öğeleri olan harflerin her peygambere giderek artan sayıda bildirilmesi doğaldır
Nitekim Adem e 9
İbrahim e 14
Musa ya 22
İsa ya 24
Muhammed e 28 ve son peygamber olan Fazlullah a 32 harf malum olmuştur
Bu peygamberlerden son dördüne bildirilen öğelerin sayısı
her birine indirilen kitapların yazılmış oldukları dilin alfabesindeki harf sayısı kadardır
Bunlar İbranice de 22
Yunanca da 24
Arapça da 28 ve Farsça da 32 dir
Bu aşamalar nedeniyle son peygamber Fazlullah ın kendisinden önceki peygamberlerin bildikleri herşeyin anlamını çözecek anahtara sahip bulunduğu aşikardır
Kur an ın gizi 29 surenin başlarında bulunan Huruf-u Mukatta a da gizlidir
Bu harfler yinelenmelerin sayılmaması durumunda 14 tanedir (elif
lam
re
kaf
hı
ye
ayın
sad
te
sin
he
mim
kef
nun) ve bunlar anlamı açık ve kesin (Muhkemat) olarak kabul edilirler
Arap alfabesinin kalan 11 harfi ise anlamı belirsiz ve yorumlamaya açık (Müteşabih) biçimde değerlendirilirler
Asıl Tanrı sözü
Muhkemat tan oluşan 14 harftir ve bunlar kendilerini insanın yüzünde gösterirler
Hurufiler e göre evrenin üç temel dönemi vardır: peygamberlik (Nübüvvet)
imamlık (İmamet) ve tanrılık (Uluhiyet)
Peygamberlik dönemi Adem ile başlamış ve Muhammed de sonra ermiştir
İmamlık dönemi Ali ile başlamış ve on birinci imam Hasan Askeri ile bitmiştir
Fazlullah ile tanrılık dönemi başlamıştır
Tüm peygamberler Mehdi olan Fazlullah ın habercisi ve müjdecisidirler
Fazlullah tan sonra gelecek olan Yetkin İnsan (İnsan-ı Kamil) Fazlullah a uymak zorundadır
Fazlullah
Musevilerin beklediği Mesih
Hıristiyanlar ve Müslümanların gökten inaceğine inandıkları İsa dır
Fazlullah
gökten inmiş ve kıyamet kopmuştur
dünya ahiret bir olmuştur
Bu nedenle ahiret yoktur
Gerçek ortaya çıkmış ve tüm dinsel yükümlülükler kalkmıştır
Böylece Hurufiler tüm ibadetleri harfler ile yorumlayarak iptal ederler ya da değişik biçimde uygularlar
Örneğin hac
Fazlullah ın öldürüldüğü yeri ziyaret etmektir
Şeytan taşlama ise
Fazlullah ı öldüren ve Maran Şah (Yılanlar Şahı) dedikleri Timur un oğlu Miranşah ın yaptırdığı Senceriye Kalesi ni taşlamaktır
Hurufilik ve Bektaşilik
Bektaşi düşüncesine hızla etki eden Hurufilik nedeniyle
bazı araştırmacılar XV
yüzyıldan başlayarak Bektaşilik in bozulduğunu ileri sürmüşlerdir
Onlara göre Hurufilik hileli yöntemlerle
örneğin Hurufilik görüşlerini Hacı Bektaş ın görüşleriymiş gibi savunarak
Bektaşi tarikatında etkin olmuştur
Oysa Çamuroğlu´na göre
Bektaşilik Anadolu ya Hacı Bektaş ile birlikte adım attığında Aleviler zaten çoktan bu topraklardadırlar
Aleviler
bir heterodoks derviş olan Hacı Bektaş ı çeşitliliği barındırma potansiyeline sahip olan bünyeleri sayesinde özümsemişler ve onu bir önder olarak tanımışlardır
Bu bakımdan
Anadolu da heterodoksi denilince akla hemen Alevi-Bektaşi geleneği gelmektedir
Bu gelenek
çeşitliliği özümsemesi ve hoşgörülü yapısı nedeniyle bir çok farklı heterodoks zümreyi de içinde barındırmış ve tüm ezoterik düşüncelerin Anadolu daki sığınağı olmuştur
Tümü farklı düşünce ve uygulamalara sahip olan Kalenderi
Haydari
Hurufi
Torlak gibi akımlara bağlı olanlar bu geniş yelpazeye katılmış
kendi bağımsız varlıklarını feda ederek
Alevi-Bektaşi toplumsal olgusuna kendilerine özgü renkler katmışlardır
Alevi-Bektaşiler bu durumda bir bozulma görmezler
zira inançları değişime açıktır
Tam tersine bu durum onlar için bir zenginleşme yoludur
Hurufiliğin Etkileri ve Sonuç
1376 Yılından başlayarak Isfahan da başlayan Hurufiliğin
her türlü baskıya karşın
inanılmaz bir hızla Osmanlı topraklarına yayılmasının ve etkili olmasının nedenleri çok yönlüdür
Şiddetli baskı ve zulme karşın hızla gelişen ve yayılan bu inanç sisteminin gelişim nedenleri
hem içinde büyüdüğü toplumsal yapının özelliklerine
hem de kendi içerik ve dinamiğine bağlı olmalıdır
Hurufilik öncelikle ezoterik bir inanç sistemidir
Dinlerin İçrek (Batın) anlamlarıyla anlaşılması gerektiğini ve bunun da ancak özgür Yorumlama (Te vil) ile gerçekleşebileceğini ileri sürmektedir
Hurufilik
ezoterik yaklaşımlar arasında
kentli nüfusa en fazla hitap edenlerden biridir
O döneme kadar kentlerde pek görülmeyen ezoterik yaklaşımın Hurufilik le birlikte hızla kentleri de etkisi altına aldığı görülür
Ortodoks İslam ın simgesel evreni ve kültürü
o güne dek düşünce üretimine kentlerdeki medreseler ve yazılı belgeler yoluyla egemen olmuştur
Hurufilik
yorumlama yoluyla
yüzyıllardır sarsılmaz olduğu sanılan yazı ve kutsal metinlerin egemenliğini yıkmaya koyulur
Harfleri konuşturur
İnsanı kağıda yazılmış olanın üzerine çıkartır
Belge ve kayıtlara güvenen ortodoks sistemin kutsal metinleri
harflere getirilen keyfi yorumlarla kuru yapraklar gibi savrulmaya başlar
Osmanlıların ele geçirdiği kentlere doğru akan heterodoks dervişler
yıllar öncesinden kentlerde yer bulmuş bir Hıristiyan heteroks geleneği ile karşılaşır
Bu geleneğin en etkin temsilcisi Bogomiller dir
Biri yazılı İncil in
diğeri yazılı Kur an ın kalıplarına karşı mücadele eden iki farklı dinin heterodoks akımları doğal olarak yakın ilişkiler kurarlar
İslam heterodoksisi Hurufilik olmasaydı bu ilişkiyi kurmakta pek zorlanacaktı
Öncelikle Fazlullah ın kendisini Mesih ilan etmesi bu ilişkinin kurulmasında etkin olmuştur
Fazlullah ın yazdığı Cavidan adlı yapıtın Firişteoğlu tarafından Aşıkname adıyla yapılan çevirisinde sık sık Yuhanna İncil inden alıntılar yer alamaktadır
On iki imamla on iki havari arasında paralellik kurulmakta
İsrail in on iki kabilesine göndermeler yapılmaktadır
Anadolu heteroksisi Rumeli ne geçerken de Hurufilik ten fazlasıyla yararlanır
Sonradan Bektaşilik incelenirken Hurufi etkilerinin en yoğun olarak Rumeli ve Arnavutluk Bektaşiler inde görülmesi
Hurufiliğin oynadığı rolün ne denli önemli olduğunu gösterir
Anadolu nun heterodoks İslam ı ya da tüm Osmanlı topraklarında İslam ın egemen olduğu simgesel evren içinde yaşayan heterodoksi
Hurufilik sayesinde
aynı topraklarda yaşayan diğer kültürlerden halkları
uzlaştırıcı çatısı altında toplama yeteneğini geliştirerek daha olgun bir biçim kazanmıştır
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul