Konu
:
Süryaniler
Yalnız Mesajı Göster
Süryaniler
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Süryaniler
Süryanilerin millatan önceki tarihleri eski Mezopotamya'da yaşayan ulusların tarihidir
Hıristiyanlık inancı tüm yukarı Mezopotamya'daki halkların tek bir potada erimelerini sağlamıştır
Süryani halkının kökleri de eski Mezopotamya'nın en eski tarihsel dönemine kadar inip orada kaybolmaktadır
Yukarı Mezopotamya'nın yazılı tarih evresi Akkadlarla başlar
İ
Ö
3000'lerde Sümerin kuzeyinde yer alan Akkad'da ve Fırat'ın orta kesiminde çok sayıda bağımsız site devletleri kurulmuştur
Buradaki halk Sümerler'e benzemeyen bir kabileden (tribulan) oluşuyordu
Bu kabile bir Sami dili (Akkadça) konuşuyordu ve Mezopotamya'nın batısında bulunan ovalarda yaşayan Tribulerle akrabaydılar yani Akkad'ın Samileri batıdan gelmişlerdi
Akkad bölgesi Dicle ve Fırat arasında merkezi bir bölgeydi
Bölgenin bu merkezi durumunda yararlanan Akkad kralları kısa zamanda büyük fetihler yaptılar
"Dünyanın dört bölgesinin kralı" ünvanını alan Akkad kralı Naramsin (İ
Ö
XXIII
yy) kuzeyde Doğu Anadolu dağlarına kadar ilerlemiştir
Asur halkının çekirdeğini oluşturan bu insanlar Akkad bölgesinde kuzeye yayılan Samilerdir
İ
Ö
3000'lerde Orta Fırat dolaylarında yerleşmeye başlayan Akkadlar burada bir çok yerleşim birimi kurmuşlardır
Bunlardan birisi de kabilenin ve tanrısını ismini alan Asur kentidir
Daha sonra bu kabile adını tüm bölgeye ve verecek kadar güçlenmiştir
Tüm Sami halkları birbirlerinden çok farklı olmayan uygarlıklar yaratmışlardır
Çünkü bu halklar birbirlerinin mirasına çok kolaylıkla sahip çıkıyorlardı
Asurlularda Akkad kültür temeli üzerine kendi kültürlerini geliştirmiş ve bu kültürü daha geniş bir bölgeye yaymayı başarmışlardır
Kısa zamanda tüm Yukarı Mezopotamya'da Asurluların yarattıkları kültür egemen olmaya başlamıştır
Asurlular bu egemenliğe tanıklık yapan binlerce maddi kanıt bırakmışlardır
Asur Ninova Kolah v
b gibi kentler ve buradaki yığınla tablet bu durumu tartışmasız kanıtlamaktadır
Yukarı Mezopotamya'nın güney kesiminde Asurluların hakimiyeti tartışmasız bir şekilde kabul edilirken Süryani tarihi açısından tartışılmaya daha açık olan bölge Yukarı Mezopotamya'nın kuzey bölgesidir
Çünkü bu bölgede egemenlikler sürekli olarak el değiştirmiştir
Arkeoloji biliminin halen bu bölgede yapması gereken çok sayıda çalışma vardır ama eldeki veriler buralardaki bir çok yerleşiminin tarihinin Asurlulara kadar uzandığını gösteriyor
Bu bölgeler için kullanılan ilk coğrafi terimler ve kent adları Asurcadır
Ayrıca ilk tarihi kayıtlarda Asur dilinde çivi yazısı olması bir rastlantı değildir
Bölge için kullanılan coğrafi terimlerin ve kent adlarının Asurca olması bölgenin çok eski zamanlardan beri belki de Asurluların siyasi egemenliğinin bu bölgeye gelmeden önce Asurlularla ilişkili ve onlardan etkilendiğini göstermektedir
Örneğin bugünkü Harran adı Asurca'daki Harranu'dan gelmektedir
Bu kelimenin Asur dilindeki anlamı ise yol'dur
Bu adlandırma eski çağda buradan geçen ticari ve askeri yollardan kaynaklanmıştır
Tur-Abdin (Midyat ve civarı) bölgesi hakkındaki ilk tarihi bilgiler ve coğrafi terimler Asurluların XV
yüzyıldaki genişlemesinden sonraya dayanmaktadır
Asur krallarından I
Adat Ninari ve oğlu I
Salamsar'dan kalma kitabelerde "Kaşiari Dağları" diye sözü edilen bölgenin Mardin-Midyat yani Tur-Abdin çevresi olduğu bilinmektedir
Bu bölgeyle ilgili diğer bir coğrafi terim olan "İzala'da" o dönemden kalmadır
Çivi yazı tabletlerde ve daha sonraki Roma ile Bizans kaynaklarında Mardin ve civarı için İzala terimi kullanılmıştır
Bugünkü Cizre ilçesinin 20 km kuzey batısındaki örenler bir zamanlar Asurin (Asur) hükümdarları için başkentlik yapmış büyük bir kente aittir
Nusaybin'in 15 km kuzey-doğusunda bulunan Merdis (Süryanice Marin) örneklerindeki kaya ve mağara ağızlarındaki Çivi yazısı (Asurca) ve Strangeli (Doğu Süryanice) yazılar ile çeşitli kabartma ve resimlerin yan yana bulunması bölge halkının kökenlerini gösterir niteliktedir
Yine bu bölgede bulunan Hassana (Kösreli) köyünün de İsa'dan önceki döneme dayanan bir yerleşim bölgesi olarak tarihselliği Asurlulara kadar uzanmaktadır
Bölgedeki Nisibis (Nusaybin) Merdo (Mardin) Urhay (Urfa) Omif (Amid Diyarbakır) v
b gibi kentlerini kuranlarda yine Asurlulardır
Asurluların bu kadar geniş bir coğrafik bölgeye yayılmalarının nedeni Asur şehrinin daha İ
Ö
'ki 3000'lerde bu bölgelerle ticaret ilişkilerine başlamış olmasıdır
Asur şehrinin; Aşağı Mezopotamya Asurya ve Anadolu ile bakır ve gümüşün çıkartıldığı Doğu Anadolu'nun merkezi yerinde bulunması kentin süratle gelişmesine yol açtı
Kapadokya ve Doğu Anadolu ile yapılan ticaret Asurluların buradaki bir çok şehirde koloniler ve yerleşim birimleri kurmalarına yol açmıştır
Bu durum ise Asur krallarının bu bölge ile daha yakından ilgilenmelerine ve buralar sefer yapmalarına zemin hazırlamıştır
Ticaretin serbestçe yapılabilmesi için ticaret yollarının güvenlikli olması gerekiyordu
Bu güvenliği sağlamakta Asur krallarına düşüyordu
Ticaret için yapılan fetihler ise halkın gitgide kuzeye ve tüm Mezopotamya'ya yayılmasını sağlıyordu
Asurluların kuzey ve kuzey-batıya olan büyük genişlemesi ise İ
Ö
XV
yy'dan sonraki "Orta Asur Dönemi" ile İ
Ö
VIII
- VII
yy'da olmuştur
Ö
XII
yy'da Asur kralları I
Salmanasar ve oğlu I
Tikulti Nunurta büyük bir ordu ile kuzey ve batıya seferle düzenlerler
Kuzeyde Van gölüne kadar olan yerler Asur topraklarına katılır
Fırat geçilir ve batıda sınırlar Kargamış'a kadar genişletilir
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul