Konu
:
Dinler Tarihi: Minoslar
Yalnız Mesajı Göster
Dinler Tarihi: Minoslar
08-25-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Dinler Tarihi: Minoslar
(Eski Girit Dini)
M
Ö
3000 yılında Girit Adası´nda ( Yunanistan) kurulan başkentleri Knosos olan Minos Uygarlığı ; M
Ö
1200 lerde Dorların Girit Adasını ele geçirmeleriyle sona ermiştir
Aslında Minos
efsane ile tarih arasında bir kişiliğe sahiptir
Bölgedeki korsanları yenerek Girit Merkezli bir devlet kuran Minos´un adı zamanla efsanelere karışırken öte yandan Minos adı özel ad olmaktan çıkıp bir hanedana mensup olanların ünvanı niteliğini (firavunlar gibi) kazanmıştır
Dolayısıyla zaman içinde Girit´le özdeşleşen bu unvan aynı zamanda Girit te doğan uygarlığın da adı olur
GİRİT TARİHİNİN ANAHATLARI
Günümüzde de Girit kronolojisi
bütünüyle olmasa da
Evans ın yaptığı çalışmalara dayanmakta ve onun terminolojisini kullanmaktadır
İlk Çağ Girit tarihini şu ana başlıklarla özetleyebiliriz :
1
Neolitik dönem ( MÖ 6000 - 2600 )
Girit paleolitik dönem boyunca iskan edilmemiş gibi gözükmektedir
Adaya ilk gelenlerin Anadolu dan geldikleri sanılmakta ve adada Neolitik dönemin bu şekilde başladığı kabul edilmektedir
Bu dönemde konut inşaatı ve alet kullanımı gelişmiş ve ilk ana tanrıça idolleri ortaya çıkmıştır
Ayrıca bu dönemde Girit çevresindeki adalarla ilişki içine de girmeye başlamıştır
2
Eski Minos Dönemi ( MÖ 2600 - 2100 )
Bu dönem aynı zamanda adada ilk metalin kullanıldığı zamanlardır
Evans a göre adada ilk metal kullanımı buraya kaçan Mısır lılar tarafından başlatılmıştır
Ancak bu görüş zamanla terk edilmiş ve adadaki metal kullanımına geçişte kaynağın Anadolu olduğu anlaşılmıştır
Böylece adanın doğu bölümünün de uygarlaşmada Anadolu ile bir köprü teşkil ettiği görülmüştür
Bu dönemde Girit çevresindeki adalarla da ticaret ilişkilerini geliştirmiştir
Bu da büyük ölçüde Girit in denizcilikte
bölgedeki diğer uygarlıklara göre
ileri olmasından kaynaklanmıştır
Bu dönemin sonuna doğru Knossos önem kazanmaya başlamıştır
3
Orta Minos Dönemi ( MÖ ~ 1600 - 1400 )
Bu dönemde Girit Uygarlığında hızlı bir ilerleme kaydedilmiştir
Bu dönemin en önemli özelliği Anadolu ile olan ilişkilerin zayıflaması
buna karşılık Mısır ile olan ilişkilerin kuvvetlenmesidir
Buna bağlı olarak Girit in doğusu zamanla önemini kaybetmiş ve orta kısımlar kuvvetlenmeye başlamıştır
Girit Kronolojisinde bu dönem sarayların yapımına göre Eski ve Yeni Saraylar Devirleri olmak üzere ikiye ayrılır
Eski Saraylar Devri MÖ 2000 ile 1700 yılları arasına tarihlenir
Bu dönemde Girit yüzünü Ege adaları ve Mısır a çevirmiş ve buralarda yoğun ekonomik ilişkilere girmiştir
Öte yandan Anadolu ile olan ilişkiler zayıflamaya başlamıştır
Ekonominin ağırlığının doğudan orta bölgelere kayması da bu dönemde hızlanmıştır
MÖ 2000 yılında adanın doğu bölgesinde
Mallia da inşa edilen bir sarayın 1900 de itibaren kullanılmamaya başlanması bu bölgenin ekonomik gerileyişi hakkında da ipuçları vermektedir
Eski Saraylar devrinde Orta Girit e bulunan iki şehir ön plana çıkmıştır
Bunlardan birincisi Ege adaları ile ticareti geliştiren Knossos öteki de Mısır ile ticareti geliştiren Paestos dur
Bu şehirlerdeki ekonomik zenginlik kalıntıları gün ışığına çıkartılan saraylarla da ortaya konmuştur
Her iki şehir arasında zaman zaman çekişmeler olsa da Knossos üstünlüğünü ortaya koymuştur
Bu dönemin sonunda bölgedeki binalarda bir yıkım göze çarpmaktadır
Bu yıkımın kaynağı büyük bir olasılıkla adaya dışarıdan gelen istilacılar olmakla birlikte daha araştırılmaktadır
Yeni Saraylar devrinde ise
Girit uygarlığı sanki hiç bir kesintiye uğramamış gibi devam etmektedir
Knossos da
Phaestos da ve Mallia da yeni saraylar inşa edilmiş
eskileri de onarılmıştır
Bu dönemde Girit şehirleri arasında rekabet devam etmiş de olsa Knossos her bakımdan üstünlüğünü ortaya koymuştur
4
Yakın Minos Dönemi ( MÖ ~ 1600 - 2100 )
Bu dönem Knossos krallığının egemen olduğu dönemdir
Evans bu dönem uygarlığını
efsanevi kral Minos dan ötürü
Minos uygarlığı diye adlandırmayı uygun bulmuştur
Bu dönemde Knossos da Minos diye bir kralın bulunduğuna dair tarihi belgeler yoktur
ancak MÖ 1700-1400 yılları arasında hüküm süren bir hanedanın krallarının Minos ya da buna benzer bir isimle adlandırıldığı düşünülmektedir
Bu dönemde Girit in büyük bir deniz üstünlüğüne sahip olduğu bilinmektedir
Thukydides bu konuda şöyle yazmaktadır :
Geleneğe göre bir donanmaya ilk olarak Minos sahip oldu ; bugün Yunan Denizi adını verdiğimiz şeyin büyük bir kısmına gücünü kabul ettirdi ; Kyklades adalarına boyun eğdirdi ve Karia lıları kovduğu bu adalarda ilk olarak koloniler kurdu; adalara vali olarak öz oğullarını yerleştirmişti ; ayrıca vergilerin toplanmasını daha kolayca sağlamak amacıyla korsanlığı elinden geldiğince ortadan kaldırdı
( Peloponnesos Savaşı 1
4)
Knossos ayrıca
bu dönemde diğer Ege adalarına hükmetmeye başlamış ve gücünü Yunanistan a
anakaraya kadar genişletmiştir
Mısır da
On sekizinci sülale de Keftiu ülkesine yani Girit e hediyeler göndermiştir
Ancak Girit uygarlığının sonu MÖ 1400 yılına doğru bir yıkımla gelmiştir
Bu dönem saraylarında
yapılarında bir yangın izine rastlanmaktadır
Yıkımın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte dışarıdan gelen bir istila ya da içeriden bir ayaklanma olasılıkları tartışılmaktadır
Bu yıkımdan sonra ise gelen Akha istilaları adayı Helenleştirmiş ancak uzun yıllar boyunca eski kültürü ve dili koruyanlar olmuştur
Daha sonraları Miken egemenliğine giren Girit MÖ 1100 yıllarında da Dor hakimiyeti altına girmiştir
Bu dönemde bir kere daha yakıp yıkılan Girit artık bir Yunan şehri olarak eski
görkemini kaybetmiştir
GİRİT İLE İLGİLİ KLASİK KAYNAKLAR VE EFSANELER
Klasik Yunan Mitolojisinde Girit ile ilgili anılar yerini mitoslara bırakmış ve burası ile ilgili değişik mitler oluşmuştur
Bunlardan en önemlisi kuşkusuz Minos ile ilgili olan mitlerdir
Minos adının belli yaşamış bir krala mı ait olduğu yoksa Midas
Cæsar gibi yaşamış kişilerden alınan bir unvan mı olduğu tartışmalıdır
Ancak mitolojik öykülerde Girit dönemini anlatmak için kullanılmaktadır
Mitolojide de Minos boğa kültünden ayrı olarak geçmez
Mitolojiye göre Minos Zeus ile Europe nin üç çocuğundan biridir
Minos efsanesini Azra Erhat şöyle anlatır :
Minos Girit tahtına çıkmak isteyince üç kardeş arasında kavga kopmuş
ama Minos tanrıların kendisinden yana olduklarını ileri sürmüş
bunu kanıtlamak üzere de Poseidon tanrıdan bir dilek dilemiş
denizden bir boğa çıkarmasını istemiş ve bu boğayı da gene tanrıya kurban etmeye söz vermiş
Dilediği gibi olmuş
denizden köpükler gibi ak bir boğa çıkagelmiş
Minos boğayı almış
tahta oturmuş ama hayvanı tanrıya kurban etmeyi unutmuş
Güzelim ak boğayı sürülerinin arasına damızlık olarak göndermiş
Bu duruma çok kızan deniz tanrı
ak boğayı Minos un başına bela etmiş; bir efsaneye göre de hayvan kudurmuş
ortalığı kasıp kavurduğu bir sırada Herakles in elinden öldürülmüş
ama iş bununla da kalmamış
kralın karısı Pasiphae bu boğaya doğadışı bir aşkla tutulmuş ve onunla birleşmiş
Kral Minos güneş tanrı Helios un kızlarından Pasiphae ile evlenmişti
Bir zamanlar Europe gibi boğaya vurulan Pasiphae ak boğayla birleşebilmek için Daidalos a bir inek heykeli yaptırır
içine girer ve gebe kalarak Minotauros u doğurur
Ondan sonra da doğurur
Ondan sonra da Girit sarayının yaşamı karmakarışık olur
Helios döllerinin hepsi gibi Pasiphae de büyücüdür
seviştiği boğayı öldürttü diye Minos u büyüler
yatağından yılanlar
çıyanlar
akrepler çıkmasını sağlar
Bunlar işi çapkınlığa vuran Minos un yatağına giren her kadını sokup öldürmekteymişler
Minos hakkında anlatılagelen bu efsaneler de Minos un Yunan mitolojisinde Midas a benzer bir yer aldığını göstermektedir
Bu efsanede boğa kültünün önemi de dikkat çekmektedir
Burada Minos un boğayı kurban etmemesi ve sonrasında da bu boğayı öldürmesi sonucu bir tür lanetlenme ile karşı karşıya kalması anlatılmaktadır
Başka bir efsaneye göre de bu yılanların
çıyanların ve kreplerin Minos un sperminden çıkması
Girit kraliyet soyuna karşı da bir tepki olduğunu göstermektedir
Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta da Pasiphae olarak gözükmektedir
Pasiphae nin
Helios soyundan olması ve büyücü olması boğa ile ilintili ay kültü ile güneş kültü arasındaki bir karşıtlığı yansıtmaktadır
Bütün bunların yanında Minos
Yunanlılara göre halkının üzerinde adil ve düzgün bir şekilde hüküm sürmüş bir hükümdardır
Minos un hükümdarlığı da
doğu kültürlerinde olduğu gibi tanrısaldır
Minos da kanunları Zeus un iradesi ile yapmaktadır
Bunu kanıtlamak için de her dokuz yılda bir İda mağarasına gitmektedir ve burada tanrısal ilhamı da almaktadır
Minos un mitolojide bir çok yere gitmiş olması da Girit kolonilerinin buralara uzandığını göstermektedir
Minos ile ilgili en ünlü efsanelerden biri de yukarıda kısaca sözü geçen Minotauros efsanesidir
Azra Erhat
Mitoloji Sözlüğü nde (bkz Kaynakça) Minotauros u şöyle anlatır:
Adı Minos un boğası anlamına gelen Minotauros insan bedenli boğa başlı bir canavarmış
Tanrı Poseidon un kral Minos a gönderdiği bir boğa ile Minos un karısı Pasiphae den doğmaymış
Minos bu korkunç yaratığı saklamak için mimarı Daidalos a Labyrinthos sarayını yaptırmış
Theseus Minos un kızı Ariadne nin yardımı ile Minotauros u öldürmüş
Minotauros Girit sarayında derin izler bırakmış olan Girit e özgü bir boğa kültünün simgesi olsa gerek
Aslında bu efsane çok önemli ipuçları da vermektedir
Minotauros sadece Minos un boğası anlamına gelmemekle birlikte bir bileşik isim olarak Boğa Minos anlamına da gelmektedir
Eğer Minos u bir unvan olarak düşünürsek Boğa Kral gibi bir anlam kazanabilir
Bu ise daha eski dönemlerden kalan bir unvanı ya da bir tapınakta duran bir Boğa-tanrı heykeli ile ilişkili bir kültü düşündürtmektedir
GİRİT TE MİNOS DÖNEMİ İNANÇLARI
Bütün eski topluluklarda olduğu gibi Girit te de din toplumsal hayatta önemli bir yer tutuyordu
Yapılan kazılar önemli dini merkezleri ortaya çıkartmış ve dönemin inançları hakkında bilgi vermiştir
Ancak o dönemlerden kalan yazılı belge eksikliği nedeniyle bazı dinsel törenlerin içeriği tespit edilememiş
sembollerin açıklanması tam olarak yapılamamış ve Girit halkının dini yaşayışları tam olarak açıklığa kavuşmamıştır
Girit te de Anadolu da olduğu gibi ilk zamanlarda anaerkil bir kültün var olduğu bulunan ana tanrıça figürlerinden anlaşılmaktadır
Araştırmalar Girit te bir çok farklı ana tanrıça kültünün de varlığını göstermiştir
Girit dininin en büyük özelliği yaygın sembol kullanımıdır
Bugün tamamı çözülmemiş olsa da bir çok sembolün tanrısal kuvvetleri simgelemek için kullanıldığı tespit edilmiştir
En sık rastlanılan sembollerden biri boynuz çifti idi
Boğa kültünün yaygın olduğu bir yerde boynuz sembolizminin olması da doğaldır
Ayrıca doğuda olduğu gibi yukarı bakan boynuz çiftinin ay kültü ile de ilişkili olduğu düşünülebilir
Sık rastlanan bir başka dini sembol de
klasik dönem boyunca da Zeus un simgesi olarak önemini koruyacak olan çift başlı baltadır
Çeşitli törenlerde tören aleti olarak gördüğümüz çift başlı balta çeşitli dini betimlemelerde de yer almaktadır
Çift başlı balta ilginç bir etimolojiye de ışık tutmaktadır
Yunanca da labr j / labris diye adlandırılan çift başlı balta LabÚrinqoj/Labirent sözcüğünün kökeninde bulunmaktadır
Knossos sarayına eskiden LabÚrinqoj denildiği düşünülürse bu ismin bu sarayda sık sık sembolü bulunan çift başlı baltadan geldiği düşünülebilinir
Bu sözcükten türeme sıfatların klasik çağda Zeus a da verildiğini görmekteyiz
Girit dinine ait bir ilginç sembol de haçtır
Haç tekerlek ya da gamalı haç olarak bazen de başka görüntülerle resmedilmekteydi
Alexiuo en akla yakın teoriye göre
haç ve tekerlek
yıldız ve güneşi simgeliyordu
Haçın kolları güneşin veya bir yıldızın ışınlarını
tekerlek de
ilkel insan tarafından göğü boylu boyunca kateden bir arabanın tekerleği olarak düşünülen güneş kursunu temsil ediyordu
demektedir
Bizim görüşümüze göre haçın daha derin bir sembolizmi vardır ve diğer doğu dinlerinde de görülen bu sembolizmin açıklanması başka bir çalışmanın konusudur
Diğer ilkel dinlerde olduğu gibi burada da fetişizme ait buluntular mevcuttur
Yapılan kazılarda
halkın üzerlerinde çeşitli idoller taşıdıkları
göktaşlarını ve bazı özel taşları bir kült nesnesi olarak kullandıkları tespit edilmiştir
Girit uygarlığının ilk çağlarında çıplak kadın figürleri sık kullanılan idoller arasındaydı
Ayrıca bu dönemlerde çan biçimli idoller de sık kullanılıyordu
Eski Girit dininde ağaç ve hayvan kültleri de önemli bir yer tutmaktadır
Bir çok yerde kutsal ağaçlar olduğu
ve bunların yanında kült merkezlerinin oluşturulduğu bugün bilinmektedir
Bazı dini tasvirlerden görüldüğü üzere kutsal ağaçlar çitle çevriliyor ve buralarda dini ayin yapılıyordu
Törenin tam olarak nasıl olduğu tam bilinmemekle birlikte töreni gerçekleştirenlerin ağaca dokundukları
etrafında dans ettikleri tespit edilmiştir
Bazı törenlerde ağacın kökünden sökülmesi de gerçekleşmekteydi
Ayrıca ağaç figürleri ile birlikte çift başlı balta figürlerinin de görülmesi ilginçtir
Hayvan kültleri arasında ise en önemli yer tutan kuşkusuz boğa kültüdür
Boğa kültü Yunan mitolojisindeki bir çok mit içinde yer almaktadır
Boğa kültünün Anadolu kaynaklı olduğu düşünülmektedir
Ancak Girit e kültür olarak yakın olan Mısır da da boğa ile ilgili Apis ve Hather kültlerinin olması kültürel etkileşimin daha karmaşık olduğunu göstermektedir
Dini tasvirlerde ayrıca
hayvan başlı
insan vücutlu tasvirler de görülmektedir
Bunların maske takılarak yapılan dini törenlerle ilişkili oldukları düşünülmektedir
Bu varlıkların aynı zamanda libasyon hizmetinde bulunduklarının da görülmesi bu törenlerle olan ilişkiyi güçlendirmektedir
Girit kültüründeki insan biçimli tanrıların ne zaman ve nasıl ortaya çıktıkları ise tam olarak bilinememektedir
Ana tanrıça figürleri
tıpkı Anadolu da ve Mezopotamya da olduğu gibi bitki ve hayvan dünyasına hükmeder biçimde ortaya konmuşlardır
Yine Anadolu ve Mezopotamya da olduğu gibi Ana tanrıça burada da hayat ağacı ve çeşitli hayvanlarla birlikte resmedilmektedir
Ana tanrıça gösterimleri yere bağlı olarak da değişebilmektedir
Örneğin bir dağ yakınında ana tanrıça bir dağ tanrıçası görünümünü almakta
ekili alanlar yakınında ise tarımla ilgili özellikleri taşımaktadır
Bir önemli ana tanrıça tasviri de yılanlı tanrıçadır
Bir görüşe göre kişileştirilmiş yılan tasviri olan bu figürler başka bir görüşe göre ise yılan sembolizmi ile ana tanrıçanın yer altı dünyasına da hükmettiğini gösteren bir figürdür
Ancak bizim görüşümüze göre bu ana tanrıçanın yılanlardan koruma özelliğini de gösteriyor olabilir
Bunun yanında ana tanrıça figürü ile birlikte bir erkek figürüne sık rastlanmamaktadır
Bu durum bazı araştırmacılara Girit te tek tanrılı bir din olabileceğini düşündürtmüşse de bu konuda kesin kanıtlar bulunamamıştır
Zeus ile ilgili inançlarda bile Girit tin bu kadar önemli olması orada da Ana tanrıçaya eşlik eden bir tanrı olduğunu düşündürtmektedir
Ayrıca bulunan bazıtasvirlerde erkek tanrının aslanlarla beraber olması ve silahlı olarak resmedilmesi Girit te erkek tanrı tapımı olduğunu göstermektedir
KÜLT MERKEZLERİ
Yapılan kazılar Girit te bir çok kült merkezini açığa çıkartmıştır
Bu kültürde klasik Yunan kültüründe örnekleri olduğu gibi büyük tapınaklar inşa edilmediği için kült merkezleri ancak oralarda bulunan mücevher
heykel
silah gibi sunularla ya da kutsal kaplar
libasyon kapları
üç ayaklı kazanlar gibi eşyalarla tanınabilmektedir
Önemli kült merkezleri en eski zamanlardan beri kullanılmış olan ve mitlere konu olmuş mağaralardır
Girit te bir çok mağarada kült töreni yapılmaktaydı
Yapılan araştırmalarda bir çok mağarada adak idollerinin bulunması bu görüşü desteklemektedir
Mağaralar içinde en önemli olanı
klasik devirde de içinde Rhea nın Zeus u doğurduğuna inanılan
Dikta mağarasıdır
Bu mağaranın en eski dönemlerden itibaren bir kült merkezi olduğu bilinmektedir
Orta Minos devrinin ilk dönemlerinde
dağ tepelerinde
kutsal bir ağacın civarında
kaynak kenarlarında ve kayalıklarda kült merkezleri oluşturulmuştur
Yine aynı dönemde ev içlerinde de kutsal yerler belirlenmeye başlamıştır
Dağ tepelerine ya da çıkılabilen sarp kayalıklara duvar örülüyor ve buralardaki kutsal alanlar belirleniyordu
Bu alanlarda festival zamanlarında törenler yapılmaktaydı
Ayrıca buralarda yaz ve kış gündönümlerinde ateş yakılarak tören yapıldığı ve ateşlere adak eşyaları atıldığı da ortaya çıkarılmıştır
DİNSEL TÖRENLER
Diodorus a göre Girit liler tanrılara yakarışların
kurban törenlerinin ve gizemlerin kendi buluşları olduklarını ve diğer toplumların bunları kendilerinden aldıklarını söylerler
İçerikleri tam bilinmese de bu törenlerin Girit kültüründe büyük rol oynadıkları kesindir
Girit te kanlı kurban ayinleri de önemli bir yer tutmaktaydı
Boğa
keçi ve domuz sık kurban edilen hayvanlar arasındaydılar
Kurban töreni sırasında aynı zamanda meyve ve başka yiyecekler de sunuluyordu
Hagia Triada da bulunan bir lahit üzerindeki betimlemelere göre Alexiou bir kurban törenini şöyle anlatmaktadır :
Hagia Triada lahdinde tahta bir masa üzerine sıkıca bağlanmış bir boğa betimlenmiştir : Hayvan henüz öldürülmüştür
boğazından kan akmakta ve bu bir kabın içinde toplanmaktadır ; bu arada daha küçük başka hayvanlar da
muhtemelen keçi ve koçlar masanın altında kurban edilme sıralarını beklemektedir
Kurban kesimi flüt eşliğinde cereyan eder
Sonunda içleri kan dolu kaplar
kulplarından bir sırık geçirilerek
bunu omuzuna yerleştiren bir kadın tarafından götürülür
Rahibe kapları alır ve iki çifte balta arasında duran daha büyük bir kovanın içine kanları boşaltır
Şüphesiz ki bu
kurban töreninin doruk noktası
en kutsal anıdır
Yedi telli bir Lyra nın nağmeleri buna eşlik eder
Knossos da
Büyük Rahibin Evi nde olduğu gibi
diğer bazı durumlarda da
kan veya bir başka sıvı yerdeki bir çukura boşaltılır
buradan bir oluk ile akıtılır
Diğer dinlerdeki paralellerine dayanarak
kurban töreninde hazır bulunan inananların
kutsal hayvanın vücudundan birer parça aldıkları düşünülebilir
Kurban edilen hayvanların derileri tapınağa adanır
Hagia Triada reliefli kasesindeki işte bu konuyu işler
Yine muhtemeldir ki
kurban töreni sırasında
tıpkı Homeros un anlattığı gibi
kesilecek hayvanın başından aşağı öğütülmüş tahıl serpilirdi
Ayrıca Girit halkının hayvan idollerini de tapınaklara adadıkları bilinmektedir
Bayram zamanları ise danslarla kutlanıyordu
Dans ele geçen buluntulara göre en önemli dinsel törenlerden biri sayılmaktadır
Çeşitli kaplarda
mühürlerde hatta saray duvarlarında dans eden figürler rastlanmaktadır
Bayram zamanlarında ateş yakmak
salıncakta sallanmak sık yapılan törenler arasındaydılar
Ele geçen tasvirlere göre boğa oyunları da yılın belli zamanları yapılıyor ve önemli bir yer tutuyordu
Festival zamanları tören alayları oluşturmak
tıpkı diğer bazı doğu dinlerinde olduğu gibi
Girit te de sık rastlanan bir uygulama idi
Bayram zamanları tam olarak saptanamamış olmakla birlikte en önemli iki bayram İlkbahar bayramı ve zeytin toplama zamanı idi
Girit kültüründe ayrıca bir ölüler kültü olduğu da söylenebilir
Ölülerin eşyaları ile
hatta lamba ile gömüldüğü göz önüne alınırsa Girit halkının ölümden sonra bir hayatın varlığına inandıkları söylenebilir
Lahitler üzerindeki dinsel figürlerin bolluğu da bu nedenle olmalıdır
Ayrıca mezar civarlarında sunular bulunması da bu görüşü güçlendirmektedir
Kült gerekleri rahipler değil rahibeler tarafından yerine getirilmekteydi
Bunun da ana tanrıça kültünden ötürü doğal olması gerekmekteydi
Rahipler ise daha geç devirlerde ortaya çıkmışlardır
Betimlemelerde gördüğümüz üzere rahip ve rahibeler törenlerde hazır bulunmaktaydılar
Rahip ve rahibeler törene katılan diğer kişilerden üzerlerindeki kıyafetlerle ayırt edilebilmekteydiler
Rahip ve rahibelerin törenler sırasında doğu kökenli giysiler giymeleri ise Girit dininin doğu kökenleri hakkında düşündürtücüdür
Alıntı
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul